Yesevilik Nedir? Ahmet Yesevi’nin Hizmet Sevgisi İslama Katkıları

0
Advertisement

Türk-İslam kültüründe etkili olan bir tasavvufi hareket olan Yesevilik ile bilgiler. Ahmet Yesevi’nin hizmet sevgisi ve İslama katkıları

Yesevilik

Yesevilik

Kuruluşundan günümüze kadar Orta Asya’da çok geniş bir bölgeyi etkisi altına alan ve varlığını Anadolu’da da devam ettiren Yesevî tarikatı, Hoca Ahmet Yesevi‘nin fikirleri etrafında oluşmuştur.

  • Ahmet Yesevî’nin doğum tarihi Hicri. V. (Miladi.XI.) yüzyılın ortalarına rastlar.
  • Yesevî tarikatının en önemli özelliği, tasavvuf kültürünün Türkçe olarak ifade edilmiş olmasıdır.
  • Ahmet Yesevî, tasavvufî görüşlerini açıklarken basit ve anlaşılır bir dil kullanarak Türk halk edebiyatına uyan üslup ve nazım şekilleriyle ifade etmiştir.
  • Şiirlerinden oluşan kitabının adı “Divan-ı Hikmet“tir.
  • Tarikatında bölgede yaşayan Türk kavimlerinin örf ve adetlerini göz önünde bulundurmuştur.
  • Yeseviyye tarikatının temel hükümlerini; Allah’ı bilmek (marifetu’llah), doğru sözlü olmak, Allah’ta yok olmak (fena fi’llah) ve tam tevekkül gibi esaslar teşkil etmektedir.
  • Yesevî tarikatının uygulamasında önemli bir unsur, müridin yalnızlığa çekilip Allah ile baş başa kalması demek olan “halvet”tir. Halvetin süresi kırk gündür. Bu süre zarfında müridin yapması gereken bütün görevler anlatılmıştır.

Ahmet Yesevî: Hizmet Sevgisi

Anadolu’nun müslümanlaşmasında büyük rol oynayan, Türklerin İslâm’ı özümsemelerinde ve bugün hâlâ sürdürülen sosyo-kültürel yapısının teşkilinde en önemli hizmeti verenlerden birisi de Hoca Ahmet Yesevî’dir. Ahmet Yesevî (7-1161)11. yüzyılın ikinci yarısında, bugünkü Kazakistan sınırları içerisinde yer alan Sayram kasabasında doğar. Once annesini, sonra babasını kaybeden Yesevî, küçük yaşta öksüz kalır ve ablasının yanında büyür. Daha sonra ablası ile birlikte Yesi’ye yerleşir. Yesevî adını ilk öğrenimini yaptığı ve düşüncelerinin oluşmasında etkisi olan “Yesi’den alır. Daha sonra bugün Özbekistan sınırları içerisinde bulunan Buhara’ya giderek eğitimini orada tamamlar.

Ahmet Yesevi

Hoca Ahmet Yesevî, bilgili, görgülü bir aile ortamında dünyaya gelmiştir. İyi bir eğitim görmüş; bölgenin ilim merkezi Buhara Medresesinde din ilimlerini ve zamanın diğer bilimlerini öğrenmiş, devrin büyük bilgini Yusuf Hemedani’den “Tasavvuf” dersleri almıştır. Daha sonra Yesi’ye dönmüş ve ömrünün sonuna kadar orada kalmıştır. Onbinlerce öğrencisini orada yetiştirmiş; Kuran ve Sünnet temeline dayalı öğretilerini orada geliştirmiştir. Ahmet Yesevî Farsça ve Arapça’yı çok iyi bilmesine rağmen geniş halk kitlelerinin anlaması için “Hikmet” adı verilen deyişlerini sade bir Türkçe ile yazmıştır.

Advertisement

Anadolu Erenleri

Ahmet Yesevî’nin yetiştirdiği dervişler, Türkistan’ın Müslüman olmasında önemli roller oynamış, Batıya doğru göç ederek İslâm irfanının Türkistan’dan Anadolu’ya geçişini sağlamıştır. Anadolu’nun İslâmlaşmasını Yesevî’nin yetiştirdiği “Anadolu Erenleri” olarak bilinen dervişler yapmıştır. Yunus Emre ve Hacı Bektaş Velî gibi dervişler, Yesevî’nin manevî müridleri konumundadırlar. Çok sayıda öğrenci yetiştirdiği için kendisine eğiten, yetiştiren anlamında “Hoca” lakabı verilmiştir.

Hoca Ahmet Yesevî ve takipçilerinin “İslâm’ı Tebliğ” metoduna “Hikmet” adı verilir. Deyiş, söyleyiş ve anlatımlarla süslediği bu metodu; sevdirici, bütünleştir edici, teşvik edici, kuvve-i maneviyeyi artıran, umudu yayan, güler yüzlü olmayı içeren bir metottur. Ahmet Yesevî’nin, “Rabbinin yoluna hikmetle davet et” (Nahl, 16/125) ayetinden esinlenerek, şiirlerine Hikmet adını verdiği belirtilmektedir. Bu metot, Kuran’ın ruhuna uygun olarak “İnsanlara akılları ve anlayış seviyelerine göre hitap edilmesi prensibinin de gereğidir. O’nun;

“Aşksızların hem canı yok, hem imanı;
Rasulullah sözünü dedim, mânâ hani
Nice desem, işitici, bilen hani?
Habersize desem, gönlü katılaşır dostlar.”

deyişi, onun bu konudaki hassasiyetini gösterir.

O’na göre, İslâm’da Allah’a iman ve O’na yöneliş, her şeyin Allah inancında odaklandığını gösterir. İmanın kemali, kişinin ve toplumun pratik yararına yansır. Bireysel ve toplumsal huzur ve mutluluğun, ancak Allah’a aşk derecesinde bağlanmakla mümkün olabileceğine inanır.

Yesevî’ye göre, kişinin Müslümanlığı dünyevî çıkar ve beklentilerden arınmış, samimi ve karşılıksız olmalıdır. Buna da Ihlas denir. Ihlaslı bir Müslüman, riyasız, gösterişsiz, maddî menfaat gözetmeyen bir kişiliğe sahip olmalıdır.

Ahmet Yesevî insanlara dil, din, ırk cinsiyet farkı gözetmeksizin, tatlı dil, güler yüz ve hoşgörü ile yaklaşılmasını öğütler. İnsana hizmet, İslâm’ın emridir. Zira insan, yaratılanların en üstünüdür. İnsan sevgisi ile Allah aşkı birbirine bağlı olarak gelişir. Allah’a aşk ve sevgi ile inanan insan, insanlara da aynı duyguyla yaklaşır. Ahmet Yesevî’ye göre insanın ulaşabileceği en üst mertebeye ulaşması, Allah’a karşı görevlerinin yanında, kişinin kendini tanıması, toplum içerisindeki, insanlar arasındaki yerini makamını ve sorumluluklarını da bilmesiyle mümkündür.

Advertisement
Garip, fakir yetimleri her kim arayıp sorar
Razı olur o kuldan Perverdigar.

Ahmet Yesevî İslâm’ın, kadın ve erkek arasında hak ve sorumluluk eşitliği getirdiği ilkesinden hareketle, hanımların eğitimine özel önem vermiştir. Kadın ve erkeğin işte, üretimde, yönetimde, sosyal hak ve faaliyetlerdeki eşitliklerine ve derslerine kadınların da katılmasına özel önem vermesi, dönemin Sultanı nezdinde şikayet konusu dahi edilmiştir.

Yesevî’ye göre bir Müslümanın sahip olması gerekli en önemli hasletlerden birisi de Hizmet Sevgisi’dir: İnsan hem kendi geçimini kendi öz emeği ile kazanmalı, hem de toplumun yararına çalışmalıdır. “Kul Hakkı”, “Kamu Hakkı”, başkasının sırtından geçinmek, Allah’ın affetmediği haklardandır.

Ahmet Yesevî’nin şiirlerine bakıldığı zaman, onun Peygamberimiz Hz. Muhammed’in Sünnetine son derece bağlı olduğu görülür. Ahmet Yesevî, peygamberimizin güzel ahlâkının benimsenmesine özel önem vermektedir. Bilhassa diğergamlık, başkalarının hak ve yararlarını gözetme erdemini son derece önemseyen Yesevî, bencilce davranışları çok tehlikeli görür. Mazlumlara yardımcı olmak bağışlayıcı olmak, şefkatli olmak, katı gönüllü olmamak gibi ahlâkî prensiplere çok bağlıdır.

Nerede bir kalbi kırık kimse varsa merhem ol
Öyle bir mazlum nerede olsa arkadaş ol
Mahşer günü cemaline mahrem ol
Ben sen diyen kimselerden geçtim işte.

Ahmet Yesevî’ye göre hikmetlerin başı Allah sevgisidir. İslâmiyet’in özü budur. Aşık olmak için önce kendi nefsini unutup, kendi çıkar ve yararlarından sıyrılıp başkalarını düşünmek gerekir. Gerçek sevgi ve aşk ancak bu yolla mümkün olur. Ancak Allah sevgisine ulaşabilmek için bazı basamaklardan geçmek gerekir. Bunlar ahlâkî olgunluğun basamaklarıdır. Bu olgunluğa ulaşabilmenin temel yolu, insanlara hizmet etmek, onları görüp gözetmek; sosyal dayanışmanın önemini kavramaktan geçer.

Ahmet Yesevî, nefsin bencilliğinden kurtulup diğergam olmayı, insanların dertleriyle dertleşmeyi dinî, ahlakî bir görev saymaktadır. Kimsesizlere, mazlumlara, darda kalmışlara yardım etme, kanaatkar olma, çalışarak karşılığını alma, dünya malından ve bunlara tamah edenlerden yüz çevirme, kul hakkı yememe, daima iyilik etme gibi sosyal hayatın temel birtakım hususiyetlerini şiirlerinde işler.

Kimi görsem hizmet eder kul olurdum;
Toprak gibi yollarına yol olurdum.
Aşıkları yakıp sönen kül olurdum.
Merhem olup yer altına girdim işte

Ahilik teşkilatı, temel felsefesini Ahmed Yesevî’den almıştır. Ahmet Yesevî’den esinlenen esnaflar sabah dükkanlarını açmadan önce toplanırlar, toplantıda alışverişin ahlâkî ilkelerini uygulama sözü verirlerdi.


Leave A Reply