Kedi ve Ölüm Kitap Özeti Karakterler Yorumlar, Hikmet Erhan Bener

0
Advertisement

Hikmet Erhan Bener’in Kedi ve Ölüm adlı kitabı konusu, karakterler, yorumlar, kısa özeti, tanıtımı. Kedi ve Ölüm kitabı ile ilgili bilgi.

Kedi ve Ölüm Kitap Özeti

Kedi ve Ölüm Kitap Özeti – Hikmet Erhan Bener

Kitabın Adı:Kedi ve Ölüm
Kitabın Yazarı:Hikmet Erhan Bener

Kitabın Özeti:

Beyaz hasır şapkası, hantal vücudu, duygusuz görünüşü ve ayaklarını sıkan ayakkabılarıyla Ressam Zahit İloğlu Galata köprüsünde çevresini seyretmektedir. Köprüde neden beklediğini bilmez. Birkaç kez yürümeyi aklından geçirirse de canı çekmez. Hem ne için, nereye gidecektir? Yapacak hiç bir işi kalmamıştır. Sonunda, Kadıköy iskelesine doğru yürümeye başlar. Geçmiş yaşantısına dalıp gider :

Gençliğini düşünür. Şimdi de o çağdaki gibi genç ve sağlıklı olmayı ister. Ama eski günler geri gelmeyecektir. Sabahleyin doktora gitmiştir. Uzun süredir karnındaki sancılardan şikâyetçidir. Muayene sonucunda doktor ona şifasız bir derde yakalandığını, üç aylık bir ömrü kaldığını söylemiştir. Doktordan çıkınca, ölüm korkusuyla ürperir, sersemler. Köprüde dolaşırken dalıp dalıp gitmesi bundandır.

Çocukluğu bir Anadolu kasabasında yoksulluk içinde, acılı geçmiştir. Sonra ailesiyle İstanbul’a göçmüştür. Ortaokulda iken Milli Eğitim Bakanlığının açtığı sınavı kazanarak Belçika’da iki yıl resim öğrenimi görmüştür. Orada kendini gençliğin çılgınlıklarına kaptırmıştır. Fakat zaman çabuk geçmiş, İstanbul’a dönünce, kendisini yalnız hissetmiş ve evlenmiştir. Bir oğlu, ardından bir de kızı olmuştur. Kızı beş yaşında gripten ölmüş, bu olay aileyi derinden sarsmıştır. Yirmi beş yıllık evliliği karısının ölmesiyle sonuçlanmıştır. Bir süre sonra yeniden evlenmiştir. Şimdi altmış yaşındadır. Bir okulda resim öğretmenidir.

Advertisement
Birden kendine gelir. Nasılsa ölecektir.

Serinlemek amacıyla Beyoğlu’ndaki Çiçek Pasajı’na gitmeyi tasarlar, yolunu değiştirir. Toparlanmaya çabalar, fakat başaramaz. Yine dalar. Eskiye, Belçika’daki yaşantısına döner :

Kadınlarla ilişkileri hiç de başarılı olmamıştır. Çünkü çirkindir. Öyleyken, güzel bir kadınla evlenmeyi tasarlamış, sonunda amacına varmıştır. Güzel, düzenli, temiz bir kadınla evlenmiştir. Ne var ki karısı onun sanatına ilgi duymamıştır. Bu yüzden Zahit hırçınlaşmıştır. Kadın kocasının huysuzluklarına sabırla katlanmıştır. Belirli bir gelirleri olmadığından karı koca epey sıkıntı çekmişlerdir.

Zahit gençliğinde ressamlığa büyük umutlarla bağlanmıştır. Ama gönlünce bir başarı sağlayamamıştır. Yaradılışı avareliğe yatkın olduğundan, verimli bir çalışma, düzenine girememiştir. Ancak karısının sağlığında, kendini biraz sıkıya koyarak çalışmış, sergiler açmıştır. Gerçi resimleri yüksek fiyatlarla satılmıştır, ama sık sık kendini koyvermesi onu yenik düşürmüştür. Karısı ölünce, huyu yeniden tepmiş, hiç bir şeye aldırmayan, aylak bir adam olmuştur.

Çiçek Pasajında birasını içer, yüreği ölüm korkusuyla burkulmaya başlar. Başı döner. Eve gitmek üzere kalkar. Yirmi beş yaşındaki hayat dolu karısı onu beklemektedir.

O günden sonra Zahit’i sık sık sancılar yoklar. Gitgide, öleceğine inanmaya başlar. Korkunç kâbuslar geçirir. Bir gece düşünde bir kedi görür. İri dişleri ve ateş gibi yanan gözleriyle pusuda beklemektedir. Zahit’in üstüne atlayacakmış gibi durmaktadır. Zahit uyandığında kan ter içinde kalmış, bitkin düşmüştür. Vücudu ağrılar içindedir. Bir ara sancıları kesilir. Hayatın tadını duyar. Yeniden güzel kadınları düşünmeye koyulur.

Bu iyilik dönemi, yazık ki, uzun sürmez.

Krizler sıklaşır. Bir gün de çay bahçesinden dönerken sokakta bir kriz gelir. Bir ağaca tutunur, dayanamayarak bayılır. Bir adam onu arabasıyla evine götürür. Gözlerini açtığında genç karısı, oğlu, iğneci kız başucunda oturmaktadırlar. Hasta ise uykusunda yine kediyle uğraşmıştır.

Advertisement

Bir ara yatağından kalkar. Evde kimse yoktur. Mutlaktan bir gürültü duyar. Güçlükle oraya gider. Tel dolaba girmeye çalışan bir hırsız kediyle karşılaşınca irkilir. Kendisini öldürmek isteyen kedi oymuş gibi, öfkeyle üzerine atılır. Kapıyı kapadığından, kedi bir yere kaçamaz? Hayvanın ölüm korkusuna kapıldığını sezerek sevinir. Boğuşma sırasında, duvardaki çamaşır leğeni düşer, kedinin üzerine kapaklanır. Zahit hemen leğenin üzerine çıkar. Kedi havasız kalınca korkunç çırpınmalar, hırlamalarla can verir. Zahit kedi ölünce kendisinin iyileşeceğini sanmaktadır. Oysa, şimdi de suçluluk duygusuna kapılmıştır. Düşlerinde hep kedilerin saldırısına uğramaktadır. Günah korkusu gitgide onu yıpratır.

Bir gece güçlükle yatağından doğrulur. Karısı da aynı odada yatmaktadır. Onun sağlıklı vücudunu, düzgün parlak derisini, mavi damarlarını kıskanarak seyreder. Bu kez öfkesini karısından çıkarmak ister. Boğazını sıkarak öldürmeyi aklından geçirirse de yapamaz.

Sabahleyin alacakaranlıkta uyanır. Kendini biraz iyi hisseder. Odasından çıkarak alt kata iner. Nereye gideceğini bilmeden yürür. Kurumuş, bir deri bir kemik kalmıştır, iskelet gibidir. Merdivenin dibinde durur. Sık sık solur. Yatağına dönmek ister. İki basamağı güçlükle çıkar. Sancılar başlar. Artık ölüm gelmektedir. Bunu anlayınca, üzüntüyle hıçkıra hıçkıra ağlar. Merdiveni çıkamaz. Neredeyse ölüme teslim olacaktır. Yavaş yavaş kendini kaybeder. Çevresinde her şey bulanıklaşır, kendi de bulutların arasına karışır.

Kitap Hakkında Yorumlar ve Yargı

«Bu, ‘Fahim Bey Ve Biz’den beri örneğini az gördüğümüz başarılı bir kişilik incelemesi romanıdır. Başlangıçta olduğu gibi, sonlara doğru da okuyucunun sabrı epey imtihana çekilmiş. Ortalarda, öylesine güzel ve başarılı akan inceleme, sanat alanında başarıya ulaşma umutlarının bir çekişmesi akımı. Anlıyoruz ki yazar, gerçekten derinlere ve hatta genişliklere inebilen bir ruh incelemecisi. Kişinin bütün gizli kapaklı derinliklerini avucunun içi gibi izleyen ve bunları belirtmek için bir örgüt kuran, dış gözlemleri bu izlemelere dekor yapabilen bir usta romancı. Dili, deyimi, kişi ve çevre tanıyışı sağlam.» (Muhtar Körükçü).


Leave A Reply