Tarihin İlk Keşifleri Neden, Nasıl Yapıldı? İnsanlarda Keşif İhtiyacının Uyanması

0
Advertisement

Tarihin ilk keşifleri neden ve nasıl yapıldı? Keşif ne demektir? İnsanlar keşifleri neden yapmak ihtiyacı hissetmişlerdir?

keşif

Kaynak: pexels.com

Asya’dan Afrika’ya, Avrupa’dan Amerika’ya, Okyanusya’dan Kutuplara kadar, dünyadaki altı anakara (kıta) üzerine bugün hepimizin az-çok bilgisi var. Telefon, telgraf, radyo, televizyon gibi araçlarla, oralarda olup bitenleri günü gününe, saati saatine bile haber alıp öğreniyoruz. Ayrıca, oralarda yaşayanlar ülkeleri üzerine bildiklerini, gördüklerini de yazıp kitaplarla bizlere aktarıyorlar. Çok eskiden öyle miydi ya? Bu haber alma, öğrenme araçlarının hiçbiri yoktu. Her ulus kendi doğup büyüdüğü yerde yaşıyor, ancak çevresini tanıyabiliyor, başka ülkeler üzerine hiçbir bilgi edinemiyordu.

KEŞİFLER, İCATLAR

İnsanları daha uzak yerler üzerine bilgi edinmeye merakları zorlamıştır. «Şu dağların ardında, denizlerin ötesinde neler var, kimler yaşıyor acaba?» düşüncesi insanlara uzak ülkelere gitmek isteğini vermiş, oralarda yeni kazanç kaynakları, madenler bulma düşüncesi de bu yolculuklara önayak olmuştur. Böylece, o güne kadar bilinmeyen, kimsenin görmediği yerlere doğru keşif yolculukları başlamıştır.

Uygarlıkların ilerlemesinde bu coğrafya keşifleri’nin büyük yardımı olmuş, insanlar birbirleriyle bilgi, kültür alışverişine geçmiştir. Böylece, yalnız keşifler değil, icatlar da gelişmiştir.

  • • Tabiatta var olduğu halde önce bilinmeyen, yapılan incelemeler, araştırmalar sonunda ortaya çıkarılan gerçeklere «keşif» denir.
  • • Bilinen tabiat kurallarını kullanarak yeni araçlar yapmak ise «icat»tır.

COĞRAFYA KEŞİFLERİ

B! çok keşifler, icatlar tarihin gidişini değiştirmiş, uygarlıkların gelişmesini sağlamıştır. Bilim, teknik alanındaki keşifler yeni icatların ortaya çıkmasına yol açar: Sıvıların sıcaklık derecesine göre daralıp genişlemesinin keşfi üzerine termometre yapılmıştır. Michael Faraday’in elektromagnetik konusundaki keşifleri telefonun, telgrafın, motorun icadını sağlamıştır. Gene böyle, birçok icatlar da yeni keşiflerin yapılmasını sağlamıştır: Pusula icat edildikten sonra deniz yolculukları daha kolaylaşmıştır.

insanlar binlerce yıldan beri yeryüzünü gezmişler, araştırmışlardır. Keşfetmek sadece yabancı bir ülkeye gitmek değildir. Bir gezginin kâşif unvanını alabilmesi için o güne kadar ayak basılmamış ülkelere gitmesi, geri dönmesi, ya da oradan haber göndermesi şarttır.

Advertisement

AMERİKA’YA İLK GİDEN KİM?

Bir keşfin değer kazanabilmesi için keşfi yapan kimsenin anlayışlı bir çevre içinde yaşaması da gerekir. Birçok tarihçiler 3500 yıl önce Püteas adında birinin Arktika’ya kadar gidip döndüğünü, yurduna dönünce de yolculuğunun hikâyesini anlattığım ileri sürerler. Ne var ki Püteas’ın yaşadığı devirde coğrafya keşiflerine önem veren yoktu. Hiç kimse onun sözlerine inanmak istemedi. X. yüzyılda Norveç’te gemici Leif Ericson Amerika’ya kadar gitmişti. Döndükten sonra, Kuzey Amerika’da bir kıyıya çıkışını herkese anlatmış ama, sözlerine kimse inanmamıştı; insanlar bu yeni ülkeyle pek ilgilenmemişlerdi. Aradan ancak 400 yıl geçtikten sonra bilinmeyen ülkeleri keşfetmek merakı uyandı.

KEŞİFLER ÇAĞI NASIL BAŞLADI?

XV. yüzyılda bütün dünyayı saran keşif merakı’mn nereden çıktığı üzerine çeşitli iddialar vardır. Tarihçilere göre, Hindistan’a gidip orada ticaret yaparak bol para kazanmak isteği Av-rupalılar’ı yolculuklara itmiştir, düşünürler, yazarlar, birtakım fırsat düşkünü, macera heveslisi insanların kendi çıkarları için yeni ülkeler keşfetmeye çalıştıklarım söylerler. 1453’te Türkler’in istanbul’u alması, sonra Doğu’ya giden yolların kapanması bu iddialara yol açmış olsa gerektir.

Avrupalılar, Haçlı Seferleri’nden sonra, Doğu’nun paha biçilmez kumaşlarına, baharatına, daha birçok eşyasına hayran kalmışlardı, İstanbul Türkler’e geçince bunlar Doğu’ya gidebilmek için başka yollar aramak zorunda kaldılar.

Bir başka iddiaya göre de Batı Avrupa’nın güçlü devletleri, ispanya, Portekiz, İngiltere, Hollanda, Doğu’yla ticareti ellerinde tutan İtalyan şehirlerin’ kıskanmışlar, bu yüzden kıtalararası keşifler başlamış.

AFRİKA YOLCULARI

Avrupalılar daha Ortaçağ’da Afrika kıtalarının kuzey kıyılarıyla ilişki kurmuşlardı. XIV. yüzyılın başlarında Portekiz kâşifleri Kuzey Afrika’dan batı kıyılarına doğru inmeye başladılar. 1418′ den sonra «Gemici» adıyla tanınan Portekiz Prensi Enrico, her yıl Afrika’ya keşif heyeti gönderiyordu. Bu prens bilime, denizciliğe çok meraklıydı. Eline geçen bütün parayı yeni ülkeler keşfedecek heyetlerin yolculuk masraflarına harcıyordu. Yapılan bu keşif yolculukları sırasında köle alışverişi de bir hayli ilerledi. Yalnız, Prens Enrico, sonradan, köle ticaretini yasak etti.

DOĞUDAN BATIYA

Başta Türkler olmak üzere, Orta Asya kavimleri ilk uygarlıkları orada kurmuşlar, sonradan, akınlarla, göçlerle batıya, güneybatıya doğru bu uygarlıklarını götürmüşlerdi. Sümerler’den sonra Asurlular, Babilliler, Fenikeliler hep onların izlerinden gittiler, bulundukları bölgelerden batıya doğru kaydılar. Bunun için, ilk çağlarda en önce tanınan anakara Afrika oldu.

Advertisement

ÜÇ YIL SÜREN BİR GEZİ

Grek (Eski Yunan) tarihçisi Herodotos’un yazdığına göre, Afrika’yı keşfetmek için yapılan ilk yolculuk M.ö. 600 yılında olmuş, Mısır Kralı Nekao’nun emriyle yola çıkan Fenikeliler, üç yıl süren bir gezi yaparak, bütün Afrika’ yı denizden dolaşmışlar. Daha sonraki çağlarda, Araplar, batılıların yaptıkları keşif girişimlerinden çok önce, X. yüzyıldan başlayarak, 20. enlem derecesine kadar gelmiş, Mozambik’e ulaşmışlardır. Madagaskar’ı da biliyorlardı. XII. yüzyıl Arap bilginlerinden Îdrisî Afrika’nın içerileri üzerine birçok bilgi vermiştir. İbn-i Batuda ise, XIV. yüzyılda, Afrika’nın doğu kıyılarını gezmiş, Timbuktu’yu, Zengibar’ı, Mombasa’yı dolaşmıştır.

Portekiz gemicilerinden Bartolomeo Diaz 1487’de, gene Portekizli Vasco Da Gama 1497’de Ümit Burnu’nu dolaştılar, daha sonra gene Portekizliler Doğu Afrika’da şehirler kurmaya başladılar.

İNGİLİZLER, FRANSIZLAR ZENCİLERİ YAKALAYIP KÖLE OLARAK SATIYORLARDI

İngilizler, Fransızlar ise, 1500’den başlayarak, Batı Afrika kıyılarında köle alışverişi için merkezler kurdular, iki yüzyıl içinde 15.000.000 Zenciyi Avrupa, Amerika’ya götürüp sattılar.

Afrika’nın içlerine doğru yapılan keşif gezileri uzun süre kısır kaldı, 1795′ te İskoçyalı kâşif Mungo, Park, Niger Irmağı kaynağından ağzına doğru yolculuk etmeyi denediyse de bu İşi ancak 1830’da başkaları başardı.


Leave A Reply