Zariyat Suresi Özellikleri, Açıklaması ve Ayet Ayet Türkçe Meali, Hakkında Bilgi

0
Advertisement

Zariyat Suresi nedir? Zariyat Suresi ne zaman ve nerede indirilmiştir, kaç ayetten oluşur? Zariyat suresinin konusu ve anlamı hakkında bilgi.

zariyat suresi

Zariyat Suresi Hakkında Bilgi

Zariyat Suresi; Kuran-ı Kerim’ in 51. sûresidir. 60 ayetten oluşur. Mekke’de inmiştir. Arapça zariyat sözcüğü “savurup tozutanlar” anlamını taşır. Sûre bu sözcükler başladığı için bu adr la bilinir. Sûrenin ilk 6 ayeti şöyledir: “Savurup tozutanlara, bir yük taşıyanlara, kolayca akanlara, bir buyruğu bölenlere and olsun ki vaadedilen doğrudur. Kuşku yok ki ceza günü gelecektir”. Kuran yorumcularına göre birinci ayet. Hz. Muhammed’in getirdiği gerçeğin savrulup yayılacağına; ikinci ayet, bu gerçeği benimseyip taşıyanlara; üçüncü ayet, içi açılıp onu kabule koşanlara; dördüncü ayet, Kuran’ı parçalara ayırıp bir bölümünü kabul etmek, bir bölümünü de kabul etmemek isteyenleri işaret eder.

Bu anlatımlardan üç bölüm insan ortaya çıkar. Birincilerle ikinciler gün geçtikçe çoğalmakta, üçüncüler ise azalmaktadır. Tüm bu anlatılanlarla İslâm dinin kesinlikle yayılacağı ve tüm dünyayı kaplayacağı müjdelenmiştir”. Sûrenin öteki ayetlerinde ise, İbrahim ve Musa peygamberlerden; Ad ve Samud kavimlerinin inançsızlıkları nedeniyle başlarına gelenlerden söz edilerek, İslâm dinine inanmayanların da başına benzer şeylerin geleceği anlatılır.

Zariyat Suresi Anlamı

Rahman, Rahim Allah adıyla

  • 1. Tozdurup savuranlara,
  • 2. Yükünü yüklenenlere,
  • 3. Kolayca süzülenlere,
  • 4. İşi ayıranlara andolsun ki,
  • 5. Size vâdedilen haktır,
  • 6. Ve ceza mutlaka vuku bulacaktır.
Âyetlerde rüzgâr, bulutlar, yağmur ve bunlar gibi her türlü hareket hâlinde olan ve taşıyıp nakletme fonksiyonu bulunan tüm varlık ve tabiat olaylarının kâinat düzenindeki önemine ve bunun da ötesinde, varlıklar âlemindeki sürekli hareketlilik ve oluşuma dikkat çekilmekte, bütün bunların ilâhî kudret tarafından yönetildiği vurgulanmaktadır.
  • 7, İçinde örgüleri (Dipnot) olan göğe andolsun ki,
  • 8. Siz çelişkili sözler söylüyorsunuz.
  • 9. Ondan dönen döndürülür.
  • 10. Kahrolsun o koyu yalancılar!
  • 11. Onlar koyu bir cehalet içerisinde kalmış gafillerdir.
  • 12. Ceza gününün ne zaman olduğunu sorarlar.
  • 13. O gün onlar ateşe sokulacaklardır.
  • 14. Azabınızı tadın! Acele gelmesini beklediğiniz şey budur işte!
  • 15 Şüphesiz ki Allah’a isyandan sakınanlar, Rablerinin kendilerine verdiğini alarak cennetlerde ve pınar başlarında bulunacaklar.
  • 16. Kuşkusuz onlar, bundan önce dünyada güzel davrananlardı.
  • 17. Geceleri pek az uyurlardı.
  • 18. Seher vakitlerinde de istiğfar ederlerdi.
  • 19. Mallarında, muhtaç ve yoksullar için bir hak vardı.
  • 20. Kesin olarak inananlar için yeryüzünde âyetler vardır.
  • 21. Kendi nefislerinizde de öyle. Görmüyor musunuz?
  • 22. Semada da rızkınız ve size vâdedilen başka şeyler vardır.
  • 23. Göğün ve yerin Rabbine andolsun ki bu vaad, sizin konuşmanız gibi kesin ve gerçektir.
  • 24. İbrahim’in ağırlanan misafirlerinin haberi sana geldi mi?
  • 25. Onlar İbrahim’in yanına girmişler, selam vermişlerdi. İbrahim de selamı almış, içinden, «Bunlar, yabancılar» demişti.
  • 26. Hemen ailesinin yanına giderek semiz bir dana getirmiş,
  • 27. Onların önüne koyup «Yemez misiniz?» demişti.
  • 28. Derken onlardan korkmaya başladı. «Korkma» dediler ve ona bilgin bir oğlan çocuğu müjdelediler.
  • 29. Karısı çığlık atarak geldi. Elini yüzüne çarparak: «Ben kısır bir kocakarıyım!» dedi.
  • 30. Onlar: «Bu böyledir. Rabbin söylemiştir. O, hikmet sahibidir, bilendir» dediler.
  • 31. O halde işiniz nedir, ey elçiler? dedi.
  • 32. «Biz, dediler, suçlu bir kavme gönderildik.»
  • 33. «Üzerlerine çamurdan taş yağdırmaya.»
  • 34. Aşırı gidenler için Rabbinin katında işaretlenmiş.
  • 35. Bunun üzerine orada bulunan müminleri çıkardık.
  • 36. Zaten orada müslümanlardan, bir ev halkından başka kimse bulmadık.
  • 37. Acı azaptan korkanlar için orada bir işaret bıraktık.
  • 38. Musa’da da. Onu apaçık bir delil ile Firavun’a göndermiştik.
  • 39. Firavun ordusuyla birlikte yüz çevirmiş: «O, bir büyücüdür veya bir delidir» demişti.
  • 40. Nihayet onu da ordularını da yakalayıp denize attık, bu sırada kendini kınayıp duruyordu.
  • 41. Âd kavminde de. Onlara kasıp kavuran rüzgârı göndermiştik.
  • 42. Üzerinden geçtiği şeyi canlı bırakmıyor, onu kül edip savuruyordu.
  • 43. Semûd kavminde de. Onlara: Bir süreye kadar faydalanın, denmişti.
Devamı
  • 44. Rablerinin emrine karşı geldiler. Bu yüzden, bakıp dururlarken onları yıldırım çarpıverdi.
  • 45. Ayağa kalkacak güçleri kalmamış, yardım edenleri de olmamıştı.
  • 46. Bunlardan önce de Nuh kavmini helâk etmiştik. Çünkü onlar yoldan çıkmış bir toplum idiler.
  • 47. Göğü kendi ellerimizle kurduk ve biz genişlik vereniz.(dipnot)
  • 48. Yeri de döşedik. Ne güzel döşeyiciyiz!
  • 49. Her şeyden de çift çift yarattık ki, düşünüp öğüt alasınız.
  • 50. O halde Allah’a koşun. Çünkü ben, size O’nun katından açık bir uyarıcıyım.
  • 51. Allah ile beraber başka bir tanrı edinmeyin. Zira ben size O’nun tarafından açık bir uyarıcıyım.
  • 52. İşte böylece, onlardan öncekilere her hangi bir peygamber geldiğinde hemen: O, bir büyücüdür veya delidir, dediler.
  • 53. Bunu birbirlerine vasiyet mi ettiler? Doğrusu onlar azgın bir topluluktur.
  • 54. Artık onlara aldırma. Sen kınanacak değilsin.
  • 55. Sen yine de öğüt ver. Çünkü öğüt müminlere fayda verir.
  • 56. Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.
  • 57. Ben onlardan rızık istemiyorum. Beni doyurmalarını da istemiyorum.
  • 58. Şüphesiz rızık veren, güç ve kuvvet sahibi olan ancak Allah’tır.
  • 59. Muhakkak ki bu zulmedenlerin de, geçmişlerinin payı gibi bir payları vardır! O halde acele etmesinler!
  • 60. Başlarına gelecek günlerinden dolayı vay o kâfirlerin haline

Advertisement

Leave A Reply