Ahilik Nedir? Ahilik Sistemi, Özellikleri ve Kültürü Hakkında Bilgiler

0
Advertisement

Ahilik nedir? Ahilik ne anlama gelir Ahilik sistemi ve Ahilik sisteminin genel özellikleri ve büyükleri ile ilgili olarak genel bilgiler.

Ahilik Haftası İle İlgili Güzel Sözler - Kutlama Mesajları

Ahilik daha ziyade Anadolu Türklüğünün orta yapısında, yani esnaf ve sanatkarı arasında gelişip yaşamıştır. Bu nedenle Ahilik denince esnaf daima hatırlanmıştır. Şu kadar ki, Ahilik sadece bu orta yapının tekelinde kalmamış, daha da yaygınlaşmıştır. Ahiler arasında öğretmenler, edipler, şairler, tabipler, kadılar, hattatlar, silâh talimcileri, semâzenler ve hatta birkaç devlet başkanının dahi bulunduğu görülmektedir. Örneğin, Murat Hüdavendiğarın erkânınca yetişip Ahi şed’di kuşandığı, Malkarlı bir Ahiye kendi eliyle şed kuşattığı; Yavuz Sultan Selim’in (Ahi Çelebi Bin Mehmet Kemâl Tebrizi) isminde bir Hekimbaşısı olduğu; Kanunî’nin Trabzon’da şehzade iken Kostantin isimli bir kuyumcudan sanat öğrendiği, İstanbul’a gelince kendi adı ile bir yasa çıkartıp Peştemal törenlerini bir esasa bağlamak istediği anlaşılmaktadır.

Prof. Köprülü’nün bildirdiği gibi; (Gazi Osman’ın kayınpederi Şeyh Edebali ile silâh arkadaşlarından bir çoğunun, hatta Orhan’ın kardeşi Alâeddin’in bu tarikata mensup bulunuşu, ilk piyade askerî üniformasının Ahi üniforması oluşu ve Yeniçeri’ler için Ahi başlığının kabul edilmiş olması) ciddi bir anlam taşımaktadır.

Ahilik Sözleri

Ahiler; şeyhinden, dervişinden, ustasına; ta çırağına kadar tümüyle tam disiplin, tam bir inanç ve mükemmel bir uyum içinde bulunmakta idiler.

Bunlar zaman zaman, henüz fethedilmemiş Anadolu ve Rumeli içlerine sızmışlardır. Kendi yüksek yetenekleri ve çevrelerine hürmet telkin eden adaletli ve çalışkan tutumları ile Hıristiyan halkın sevgi ve güvenlerini kazanmışlar ve sonradan gelecek ordulara adeta çığır açarak onlara öncülük yapmışlardır. (Kolonizatör Türü Dervişleri ve Vayiyeler) isimli yazısında Prof. Ömer Lütfü Barkan; «Rum ilinin islâmlaşmasında bu misyoner derviş gruplarının oynadığı rolü» büyük olarak nitelemekte ve şöyle devam etmektedir:

Advertisement

(Hatta daha ileri giderek bazı delillere göre diyebiliriz ki; orta zaman Hıristiyan hukukiyatına karşı yeni bir nizam ve adalet telâkkisi taşıyan ve esrarengiz bir din propagandası şekline bürünen misyoner Türk dervişlerinin telkinatı ordularla birlikte ve hatta ordulardan evvel fütühata çıkmış ve karşı tarafı daha evvel mânen fethetmiş bulunmaktadır.)

Bizim görüşümüze göre Ahilik, sadece Türk ulusuna yararlı olmamıştır. Ahilikle Rönesans, Ahilikle kooperatifçilik, Ahilikle sosyal sigortacılık gibi, aktüel sendikacılık gibi aktüel konulardaki ilişkileri; tarafsız ve bilimsel ölçülerle incelemek gerekirse, Ahiliğin tüm insanlığa neler kazandırdığını her halde daha iyi anlayabileceğiz.

Biz şimdilik ölçümüzü büyütmeden yine kendi kabuğumuzda kalarak Ahiliğin tarihçesine kısaca bir göz atalım.

Ahilik hakkında Prof. Fuat Köprülü’nün dikkate değer incelemeleri vardır. O’nun ileri sürdüğü buluşların, yine belgelere dayanarak Ord. Prof. Ömer Lütfü Barkan tarafından doğrulandığı ve yavaş bir gelişim içinde dahi olsa başka araştırmacıların önemli hususları aydınlığa çıkarabildikleri görülmektedir. Bugün Ahilik, üniversitelerimizde doktora tezleri olarak verilmekte kalmıyor, her yılın belli günlerinde ve Türkiye çapında (Ahi Evran Esnaf ve Sanat Bayramı) adı ile törenler düzenleniyor, çeşitli çabalarla Ahilik anılıp anlatılmaya çalışılıyor.

Ahilik Haftası İle İlgili Güzel Sözler - Kutlama Mesajları

Ahilik, büyük Atatürk’ün işaret ettiği yüce nitelikleri haiz eski bir Türk müessesesidir. Kökleri, Türk ırkının yüksek medenî vasıf ve kabiliyetine dayalıdır. İslamiyetin zengin kaynaklarından beslenmiştir. Sosyal, ekonomik ve hatta askerlik açılarından Ahiliğin Osmanlılık gibi bir İmparatorluğa temel oluşu bu nedenledir. Anadolu Türk’ünü ve özellikle Osmanlı İmparatorluğu’nu inceleyerek ilerisi için dersler çıkarma durumunda olanlar için Ahilik son derece önem taşır.

Ahiliğin, Hüsameddin Çelebi ve çağın Konyalı esnaf ahileri aracılığı ile Mevleviliğe yardımcı olduğu anlaşılmaktadır. öte yandan Ahilik, Suluca Kara Höyük’te eski bir Ahi zaviyesi olan şimdiki yapılarla Bektaşiliğe de yardım elini uzatmıştır. Ahi Evran Veli ve Hacı Bektaşi Veli’nin yıllarca devam eden arkadaşlık ve sohbetleri ise, Bektaşiliğe ayrı bir güç vermiş olmalıdır.

Advertisement

Ahi kelimesi Arapçadır. Sözlüğe göre (kardeş, kardeşim) demektir. Fransız sosyologu J .Deny, merhum Cevat Hakkı, Enver Behnan Şapolyo eski Türkçede «Eli açık, çömert, yiğit» anlamlarına gelen AHÎ kelimesinin söyleniş ve anlam bakımından zamanla AHİ şekline dönüştüğünü ileri sürerler. Öte yandan AGA kelimesi içinde aynı şeyler söylenmektedir.

Ahiliği, tümü ile Pütüvvete dayalı bir kuruluş sanma eğiliminde bulunanlar var ise de; gerçekte Ahilik yedi yüz elli yıl önceleri Anadolu’da doğup gelişmiş Meslekî – Ahlâkî bir kuruluştur. Yani Anadolu’ya yerleşen Türklere özgüdür. Böyle bir kuruluşa başka hiç bir yerde rastlanmamıştır. Şu kadar ki Kırım gibi Osmanlı egemenliğine giren yerlerde, Osmanlılıkla var olmuştur.

Ahilik kelimesine 13 üncü yüzyılın ilk yarısında, yani 1230 lardan sonralarda rastlanıyor.

Daha öncelerde Selçuklu Sultanı 1 inci îzzeddin Kevkavus 1214 de, 1 inci Alâaddin Keykubat da 1219 da Halife Nasır Lidinillah’dan fütüvvet şalvarı giymişler, fütüvvet kadehinden içmişlerdi. Bu tarihlerden sonra Konya esnaf ve eşrafından AHİ lâkabını almış olanlara rastlanmaktadır. Hz. Mevlâna’ya sonradan halife olan Hüsameddin Çelebi’nin ailesine (Ahi Türkoğlu) denmekte idi. Antalya’da Ahi Hasan Türbesinin kitâbesi 1249 tarihini taşımaktadır.

Bu dönemlerde Anadolu’ya Doğu’dan önemli bir göç başlamıştı. Bilindiği gibi 13 üncü yüzyıl başlarında Çin ülkesini zaptetmiş olan Cengiz, 1218-1220 lerde Batı’ya dönmüş, Harzemşahlara saldırmış. Buhara, Semerkant, Taşkent şehirlerini yakıp yıkarak şehirli halkı kılıçtan geçirtmişti. Bu korkunç insan kıyımından kurtulabilen Türkler, büyük kafileler halinde Anadolu’ya göç etmişlerdi.

Bu gelenlerin büyük çoğunluğunun Harzem bölgesi şehir ve kasabalarının esnaf ve sanatkârı olabileceğinde şüphe edilemiyeceğini bildiren Prof. Neşet Çağatay, (Cumhuriyetin 50. yılında Esnaf ve Sanatkâr) isimli kitabın 25 inci sahifesinde şöyle devam ediyor.

Ahilik Haftası İle İlgili Güzel Sözler - Kutlama Mesajları

(İran ve Anadolu’da sanat ve ticaretin bu göçten sonra canlılık kazanması bu kanıyı desteklemektedir.)

İşte o büyük adamın yolundan yürümek, onun işaret ettiklerini bulup gün ışığına çıkartmak amacıyla da tarihimize eğilirsek; 750 yıl öncelerde doğmuş, bir Türk müessesesi ile karşılaşmaktayız. Bu müessese her yönü ile burcu burcu Türklük kokan, her yönü ile Türklüğe ve tüm insanlığa hitap etmiş bir kuruluş olarak benliklerimizi sarmaktadır. Bu müessese Türk milletine ve tüm insanlığa Dünya ve ahiret mutluluklarının sihirli yolunu göstermektedir. Adına da, KARDEŞ ya da KARDEŞLİK anlamına gelen AHİ’lik denmektedir.

Ahilik hakkında bir şeyler öğrenmeye başlayanlar, uzun yıllar ayrı kaldığı bir yakının hasretini giderircesine konuya sarılmışlardır. Ahilik yeni bir şey değildir. Unutulmuş olan da değildir. Bu nedenle konu hakkında zaman zaman yazılmış birçok eserler mevcut olduğu gibi, Ahiliğin kural ve törelerinden halâ yaşayanlar dahi vardır.

AHl’lik; Müslüman-Türk esnafının yüzyıllar öncesi bulup benimsediği, yüzyıllar boyu bağlanıp uyguladığı, EKONOMİK ve SOSYAL yönleri çok kuvvetli olan (MESLEKİ-AHLÂKİ) bir düzendir.

AHİ’LİK BİR TARİKAT DEĞİLDİR.

Bu düzenin doğuşunda, Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Horasan Erenleri ve Halkının büyük payı olmuştur.

Advertisement

AHİ’lik başlıca iki kaynaktan beslenmiştir:

— Birisi, Türklüğün o kendine özgü ULUSAL YETENEKLERİ;

— Diğeri de İslâm’da Fıkıh ilmine dayalı FÜTÜVVET ESASLARI’dır.

Sözlükte Fütüvvetçilik; (Eli açıklık, merhametlilik, yiğitlik, başkalarına yardım edicilik) yani, OLGUN KİŞİLİK, ERDEMLİLİK anlamındadır.

Temeli; (Ahlâk, Akıl, Bilim ve Yararlı çalışma) olan AHİ’lik, On üçüncü yüzyılın Kırşehir’deki ünlü CACABEY medresesinde bilimsel niteliğini bulmuştur. Ahiliğin en iyi uygulayıcısı ve en ileri gelen filozofu AHİ EVREN’dir. Ahi Evren-i Veli, 93 yıl yaşamış ve 1310 yıllarında Kırşehir’de vefat etmiştir. Her yıl düzenlenen Türkiye Esnaf ve Sanat Bayramı; Ahi Evren’i Veli’ye hürmeten O’nun türbesi başında kutlanmaktadır.

AHİLİKTE, Türklüğün MÜESSESELER ve DEVLETLER kurmadaki üstün nitelikleri ispatlanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluş ve yaşayışında AHİ’liğin hizmeti pek büyüktür. İlk Osmanlı beylerinden Ahi olanlar vardır. Osmanlıda ilk piyade elbisesinin AHİ ELBİSESİ ve Yeniçeri başlığının AHİ BÖRKÜ oluşu, Ahiler arasında ünlü beyler, paşalar, hekimbaşıları, kadılar, edip ve şairlerin bulunuşunda elbette özel anlam olmalıdır.

AHİ’ler, zulmedenlere ve onların yardakçılarına daima karşı durmuşlardır. Fakat, Devlet yasalarına, hak ve adalete daima saygılı olmuşlar ve onların hizmetinde bulunmuşlardır.

AHİ’lik, orta yapının güçlenmesine ayrı bir önem vermiştir.

Zengini kendi hoşnutluğu ile daha zengin olmaktan alıkoymuş, fakiri de yeni iş alanları bularak sefaletten kurtarmasını bilmiştir. Herkese, kendi vicdanını kendisi üzerine gözcü koydurabilen Ahi’lik, ÜRETİCİ ile TÜKETİCİ haklarını kolayca dengede tutabilmiştir.

AHİ’liğin ekonomik görüşü, şimdiki anlayışa göre KARMA EKONOMİ’dir. Ahilikte uygulanan (Esnaf Orta Sandıkları, Loncalar, Gedikler) geçmişte ORTA YAPI için sosyal adaleti sağlamıştır. Günümüzdeki sosyal sigortacılığın, sendikacılığın ve özellikle KOOPERATİFÇİLİĞİN köklerini dışarıda değil, AHİ’likte aramalıdır.

Türklerin müessese kurmadaki üstün yetenekleri, Türklüğe yücelik ve uzun ömürlülük kazandıran özelliklerin başında gelir. Müesseseler hem barışa, hem savaşa yani; sosyal, ekonomik, politik, askerlik ve diğer tür yaşantıların tümü için kurula gelmiştir. Müesseseleri köklü ve güçlü olan ulusların devletleri de yücedir.

Türkler devlet kurmada ve onları yüzyıllar boyu şanla, şerefle yaşatmada ün salmışlardır. 3200 yıl öncelerde kurulan Türk Hun İmparatorluğu’ndan (M.Ö. 1230) itibaren Türkler devletsiz olmamışlardır. Bağımsızlık ve özgürlüğümüzün egemen olduğu Anadolu’muzdaki T.C. Devleti ile şimdiye kadar tam on yedi Türk Devleti gelip geçmiştir… Dünyanın bir başka yerinde ve de bir başka kavminde devlet güneşini böylesine aralıksız 3200 yıl parlatmış bir başka ulus var mıdır?

Advertisement


Leave A Reply