Aşık Edebiyatı Nedir? Aşıkları Nasıl Sınıflandırırız? Aşık Edebiyatının Kaynakları Nelerdir?

0
Advertisement

Aşık edebiyatı nedir? Aşıkları özelliklerine göre nasıl sınıflandırabiliriz? Aşık edebiyatının kaynakları ile Aşık edebiyatının şairleri, şiirleri ve özellikleri nelerdir?

Büyük ozanlarımızdan Aşık Veysel

Büyük ozanlarımızdan Aşık Veysel

Türk halk edebiyatında, XV. yüzyıldan sonra şiirin ve nazım-nesir karışığı bir hikaye çeşidinin temsilcisi olan sanatçılar «âşık» diye adlanırlar. Bunların meydana getirdiği eserlerin bütününe de Aşık Edebiyatı denilir. Bu sanatçılara «halk şairi», «saz şairi» denildiği de olur.

Aşıkları daha çok kasaba ve köy çevreleri ile, yarı göçebe veya göçebe zümrelerin hayat şartları yetiştirmiş ve yaşatmıştır. Aşık gerek kendi yaratmasının ürünü, gerekse başka âşıkların malı olan eserleri, sazını çalarak ve özel bir okuma tarzı ile söyler. Böylece, kendisinin ve çevresinin duygularını ifade etmiş, etrafını maddi bir karşılık beklemeksizin eğlendirmiş, böylece bir sanat heyecanı duyduğu gibi duyurmuş da olur.

Müzikle şiirin ve birçok hallerde anlatma ustalığının bir arada bulunmasını gerektiren bu sanatta, âşığın olgunlaşması için uzun bir çıraklık devresi geçirmesi lâzımdır. Her âşık yıllarca bir ustaya hizmet etmiştir. Onunla birlikte dolaşmış, saz fasıllarında ve hikâye meclislerinde ona yardım etmiş, ondan, geçmiş âşıkların eserlerini öğrenmiştir. Ustasının öz malı olan şiirleri ve, eğer varsa, hikâyeleri etrafa nakledecek, yaşatacak olan da bu çırak-âşıktır. Usta, şiirde olsun, müzikte olsun, ona sanatının bütün inceliklerini, iyi saz çalmayı, kendiliğinden şiir/söylemeyi, usta malı eserleri nakletme tekniğini, zemin ve zaman elverdikçe dinleyici çevrelerini memnun etme usullerini de öğretir.

Bunlar, âşıkların çevre ve yetişme bakımından ortak ve genel vasıflarıdır. Bu halk sanatçılarını keskin çizgilerle birbirinden ayırmak mümkün olmamakla beraber yetiştikleri ve temsil ettikleri çevreler bakımından, sınıflara ayırabiliriz. Bu ayırmada, âşıkların eserlerindeki belirli vasıflar ölçü olacaktır. Çünkü bu eserlerde, kesin bir tasnife imkân vermeyecek şekilde katışık unsurların bir arada bulunduğu da bir gerçektir. Bunları göz önünde bulundurarak âşıkları şöylece sınıflandırabiliriz:

Âşıklar Bayramı

Advertisement

Kasaba Şairleri

Bunlar, Divan Edebiyatının etkisini belirten, oldukça okumuş çevrelerde rağbet gören, konaklara, hattâ saraya kadar sokulabilen, oralarda uzun zaman kalabilen sanatçılardır. Halk toplulukları ile şehirlerin âşık kahvelerinde karşılaşırlar, kalabalık dinleyici çevrelerini oralarda bulurlar. Osmanlı tarihinin uzunca bir döneminde Yeniçeri çevrelerinin şairlerini de bu zümreden gösterebiliriz.

Köy Şairleri

Büyük şehirlerden uzak kalmış veya oralarda kendi özelliklerini kaybetmeyecek kadar kısa bir zaman bulunmuş âşıklardır. Bunlar düğünlerde, köy odalarında, bir de ağaların ve beylerin meclislerinde çalıp söylerler.

Göçebe Çevrelerin Şairleri

Daha çok Güney Anadolu Türkmen boylarının yetiştirdikleri şairler bu sınıfa girer. Bu âşıklar, aşiret beylerinin hizmetinde bulunurlar. Aşiretten aşirete gezerler. Göçebelerin gerek kendi aralarındaki münasebetleri, gerek bunlarla yerleşik unsurların, kavga şeklinde olsun, barış halinde olsun, türlü münasebetleri bu âşıkların başlıca konularını teşkil eder.

Mezhep ve Tarikat Şairleri

Alevi şairler, Bektaşi şairler, diğer birçok tarikatlere mensup olup bu tarikatlerin özelliklerini şiirlerinde gösteren şairlerdir.

Aşık Garip

Aşık Edebiyatının Kaynakları

Aşık edebiyatı dediğimiz söz sanatı ürünlerinin iki önemli kaynağı vardır:

Advertisement
  1. Sözlü kaynaklar: Bu edebiyatı öğrenip nesilden nesle ve bir yerden başka bir yere nakletmek görevini üzerine almış bulunan âşıkların hafızaları.
  2. Yazılı kaynaklar: Okuma, yazma bilen âşıkların veya rasgele meraklıların, sevdikleri ve beğendikleri şiirleri, bazen da kısaltılmış olarak halk hikâyelerinin tam metinlerini veya parçalarını yazdıkları defterler. Bu defterlerin eskilerine «cönk» denilir.

Aşıkların yarattıkları ve dinleyici çevrelere naklettikleri eserler başlıca iki büyük türe ayrılır: Hikâye, şiir.

  1. Hikâye: Aşıkların anlattıkları hikâyelere, Türk halk edebiyatı incelemelerinde «Halk hikâyesi» adı verilir. Bunlar nazım-nesir karışığı özel bir şekil gösterir. Bu eserleri meydana getirenler de âşıklardır. Oldukça yeni bazı hikâyelerin yazarları bellidir. Daha eskilerin, aşağı yukarı yüz yıl öncesinden daha eski hikâyelerin yazarları belli değildir. Kahramanlık hikâyeleri, aşk hikâyeleri belli halk şairlerinin hayatlarını, maceralarını anlatan hikâyeler bu çeşidin başlıca türleridir.
  2. Şiir: Aşıklar yaratıcı ve nakledici olarak çifte görevle dinleyici çevrelerine sundukları şiir türünde, şiir kadar müziği de temsil ederler. Halk edebiyatını kendi öz şiirleriyle zenginleştirdikleri gibi, yarattıkları besteler veya eski eserlerde meydana getirdikleri yeni üslûp ve makam değişiklikleriyle halk müziğinin gelişmesinde de önemli bir rol oynamışlardır.

Aşık edebiyatı şiiri, konu bakımından şu çeşitlere bölünür:

  • a — Destanlar: Bir olay üzerine söylenmiş uzunca manzumelerdir.
  • b — Güzellemeler: Lirik değeri olan manzumelerdir.
  • c -Taşlamalar: Yergi ve toplumsal tenkid şiirleridir.
  • ç — Koçaklamalar: Kahramanlık, kabadayılık, cenk ve kavga şiirleridir.
  • d — Ağıtlar: Ölüm vesilesiyle söylenmiş şiirlerdir.
  • e — Muammalar: Çözülmesi z.ekâ maharetine dayanan, âşıklar için de bir kültür ve bilgi seviyesini gerektiren, bilmeceye benzer sorularla bunların karşılıklarından meydana gelen manzumelerdir.
  • f — Her türlü Öğüt, tenkid, şikâyet, iyilik telkini, talihin kötü cilveleri karşısında kendini ve çevresini avutma, mihnet karşısında tevekkül gibi ahlâki konuları işleyen manzumelerdir.

Bütün çeşitli konulardaki manzumeler halk hikâyelerinin çevresi içinde de yer alabilir. Anlatılan olaylar elverdiği kadar hikâyenin uygun yerlerine sokulabilir.

Aşık Ömer

Aşıklar halkın diline yakın kalmışlar, daima o dilin kaynağından beslenmişlerdir. Bu sözlü edebiyat geleneğinin yazılı yüksek edebiyattan farkları, ona yakınlıkları, nazım şekillerinde de, aşağı yukarı dilde olduğu gibi bir derecelenme gösterir. Aşık edebiyatında hâkim vezin hece veznidir. Ancak, divan edebiyatı geleneğine özenen ve yaklaşan âşıkların manzumeleri arasında aruzlu şekillere de rastlanır. Millî edebiyat akımı başlarken âşık edebiyatı aydın zümrenin şiir anlayışı üzerinde epey etki yapmıştır.


Leave A Reply