Advertisement
İçinde ve anlamında gezmek geçen deyimler nelerdir? Gezmek hakkında, gezi yolculuk konulu deyimler ve anlamları, açıklamaları
Gezmek İle İlgili Deyimler ve Anlamları
- ***arkasında dolaşmak (gezmek)
bir işi yaptırmak için ilgili veya yetkili bir kimsenin uğradığı yerlere giderek görüşme fırsatı aramak. - ***(bir yeri) adım adım gezmek
her yerini dolaşıp görmek. - ***(birinin) peşinde dolaşmak (gezmek)
bir amaçla birisini izlemek: Tarlayı satın almak için peşinde dolaşıyor. - ***boş gezenin boş kalfası
işsiz güçsüz dolaşan (kimse): Oraya daha çok boş gezenin boş kalfası emekliler ya da ağırbaşlı orta yaşlılar giderdi. -H. Taner.
***boş gezmek (gezinmek)
işsiz güçsüz dolaşmak: On gün boş mu gezdin? -Ö. Seyfettin.
- ***boşta gezmek
işsiz olmak: Huriye Hanım, kızının bu boşta gezer oğlana vardığı zaman … -B. Felek. - ***dillerde dolaşmak (gezmek)
her yerde kendisinden söz edilmek: Hangi hanım, dillerde gezen aşk maceralarından dolayı mevkisinden düşüyor? -H. C. Yalçın. - ***doktor doktor gezmek (dolaşmak)
tedavide çabuk ve kesin sonuç almak ümidiyle birçok doktora başvurmak Çare bulunsun diye az mı ebe kapısı çaldılar, doktor doktor gezdiler? -A. İlhan. - ***dünür gezmek
evlenecek erkek için kız aramaya çıkmak. - ***elden ele dolaşmak (gezmek)
iyi nitelikleri dolayısıyla çok ilgi görmek, çok beğenilmek: Gönülden Sesler, Meşrutiyet gençliğinin elden ele dolaşan kitabı idi. -Y. Z. Ortaç. - ***elini kolunu sallaya sallaya gezmek
1) ortada görünmemesi gereken kimse pervasızca dolaşmak;
2) pervasızca, kimseden çekinmeden dolaşmak: Bütün memleketi, elimi kolumu sallayarak serbest ve rahat dolaşmaya başlamıştım. -Y. K. Karaosmanoğlu. - ***ellerde gezmek
1) elden ele dolaşmak;
2) mec. el üstünde tutulmak, saygı ve sevgi görmek. - ***ev ev dolaşmak (gezmek)
her eve uğrayarak dolaşmak. - ***gemi gezmek
den. dış etkiler yüzünden gemi rota çizgisinden ayrılıp sancak veya iskele yönüne ilerlemek. - ***geze almak
hedefe doğrultmak: Bağ hendeğine sinip tüfeği geze aldım. -M. Ş. Esendal. - ***gezip tozmak
eğlenmek amacıyla çokça gezmek: Seher hep Bayram’ın sinirine dokunanlarla gezip tozdu. -S. F. Abasıyanık. - ***geziye çıkmak
uzak yerleri dolaşmak.
***gönül gezdirmek
hlk. seçmek için aklından birçok şey geçirmek.
- ***göz gezdirmek
1) derinlemesine incelemeden okumak: Masanın üstünde bir başka gazete var. Biraz evvel ona göz gezdirdiğim zaman birbiri ardı sıra üç havadis görmüştüm. -R. N. Güntekin.
2) bir yeri, bir şeyi çabucak incelemek. - ***kapı kapı dolaşmak (gezmek)
1) ev ev gezmek;
2) bir yerlere sürekli girip çıkmak: Elbette öyle ama sen böyle panik hâlinde kapı kapı dolaşırsan, teşkilatta muhalefet var sanıp gerçekten de bir temizliğe başlayabilirler. -A. Ümit.
3) iş aramak için her yere başvurmak. - ***karakol gezmek
huzur ve güvenliği sağlamak amacıyla dolaşmak, devriye gezmek. - ***karda yürüyüp (gezip) izini belli etmemek
kimsenin sezemeyeceği biçimde gizli iş çevirmek: Karda yürüyüp izini belli etmemek, cümlesiyle tarif edilen bu sinsilik, hedefine asla varamayan adi bir hiledir. -P. Safa. - ***kelle koltukta gezmek
gözünü budaktan esirgememek. - ***kenar gezmek
bir şeyden uzaklaşmış olmak: Kenar gezme dolan yâr gel içeri / Bize mihman olan yâr gel içeri -Halk türküsü. - ***kol gezmek
1) güvenlik amacıyla dolaşmak: Bunlar şehir subaşısının adamları, dizdarlardı. Kol geziyorlardı. -Ö. Seyfettin.
2) dolaşmak: İnsanı üşütmeyen, ılık gezginci bir yağmur bulutu ağır ağır kol geziyordu -T. Dursun K.
3) mec. kötü durum ve davranışlar çokça olmak: Bazı ülkelerde sansürün kol gezdiği görülüyor. -A. Kabaklı. - ***kucaktan kucağa dolaşmak (gezmek)
kadın, pek çok kişiyle yasal olmayan ilişkide bulunmak. - ***ne arar (onda … ne gezer)
onda yoktur: Onda para ne arar! - ***ne gezer
bulunmaz, yoktur: Kâr mı, ne gezer efendim? Hatta ziyanına satıyordu. -Halikarnas Balıkçısı. - ***orası senin, burası benim dolaşmak (gezmek)
durmadan gezip dolaşmak. - ***salma gezmek (dolaşmak)
başıboş hayvan gibi dolaşmak: Ne olacak çobansız köyde kurtlar boş oturacak değil ya işte böyle salma dolaşırlar. -R. Akyavaş. - ***saya gezmek
köy çocukları ramazanda veya özel günlerde çeşitli tekerlemeler söyleyip kapı kapı dolaşarak ufak tefek yiyecek toplamak. - ***tebdil gezmek
1) tanınmamak için kılık değiştirerek gezmek;
2) mec. değişik görüntüde olmak: Anlayana sivrisinek saz düşüncesine dayanan ve tebdil gezen bir şiir yaygınlaştı. -S. Hilav.
“Fink Atmak”
Keyfince eğlenip gezip dolaşmak
Fink Atmak Anlamı – İle İlgili Cümleler
- ***Kız yazın çalışmak yerine plajlarda fink atıyordu.
- ***Alışveriş merkezlerinde fink atacağına biraz para biriktirmeye çalış.
- ***Evin kedisi ölünce fareler fink atmaya başladı.
- ***Bırak Bodrumlarda fink atsın, ben onu kışın göreceğim.
- ***Bütün yıl sokaklarda fink atıp ders çalışmadığın için sınavı kazanamadın.
- ***Paris sokaklarında tüm hafta sonu fink atıp alışveriş yaptık.
- ***Tüm gün uyuyor, geceleri ise barlarda fink atıyordu.
- ***Sokaklarda o kadar çok fink atıyor ki mahallenin hakkında dedikodu yapmasına şaşmamak gerekir.
- ***Milli piyangodan çıkan parayla tatil mekanlarında fink attı.
- ***Senin yumuşak davranışların yüzünden çocuklar etrafta fink atıyorlar.
- *** Bütün yıl sokaklarda fink atarsan üniversite sınavında kazanmayı nasıl başaracaksın.