Kuklacı Kitap Özeti Konusu Karakterler İnceleme, Kemalettin Tuğcu

0
Advertisement

Kemalettin Tuğcu’nun Kuklacı isimli kitabının konusu nedir? Kuklacı kitabının özeti, karakterleri, kitabın incelemesi, hakkında bilgi.

Kuklacı

Kuklacı Özeti – Kemalettin Tuğcu

KONUSU:

Kitapta, eski bir bürokrat emeklisi olan Recai Bey’in ailesinin, torunu hariç, kendisinden devamlı faydalandık lan halde; onu hiçe saymaya çalışan eşi, damadı, oğlu ve gelini ile olan çekişmeleri neticesinde, onlardan uzak kalarak kafasını dinlemek için, sakin bir liman vazifesi gören kuklacılık ile meşgul olması anlatılır.

Özetin Videosunu İzle

ÖZET:

Vali Yardımcılığından emekli Recai Bey, kendisine ait apartmanın bir dairesinde, hanımı Sahire, damadı banka müdürü Hayri Bey, kızı Calibe, Recai Bey’in çok sevdiği ve en çok konuştuğu torunu Yıldız, avukat oğlu Bedri, kayınvalidesi ve görümcesi tarafından hor görülen evin gelini Perihan ve hizmetçi Fatma ile birlikte oturmaktadır. Tüm mal varlığı kendisine ait olmasına rağmen, evde bir sığıntı muamelesi görmektedir. Ancak bir gün, eşi Sahire Hanım’ın, Recai Bey’in eşyalarını kömürlüğe indirtip, odasını misafir odası yapması, bardağı taşıran son damla olmuş,Recai Bey, hepsine özellikle de eşine tavır koyarak, yönetimi ele almıştır.

En çok da eşine kızmaktadır. Çünkü, evlenirken kendisine yalan söylemiş, evlendikten sonra, küçümsediği ailesi ile bağını kesmiş, kocasının sırtından havalara girmiş olan Sahire Hanım’ın yaptıkları affedilir gibi değildir.

Advertisement

Recai Bey’in bu çıkışı, ailenin diğer fertlerinin biraz kendilerine çekidüzen vermelerini sağlamıştır…

Kuklacı Dükkanının Açılması

Recai Bey, her gün sabah erkenden çıkıp, geç vakitlerde gelmektedir. Torunu Yıldız merak edip sorunca, dedesinin bir dükkân tuttuğunu ve kuklacılık yapacağını öğrenir. Dedesi ona kukla oyununun bütün karakterlerini ve özelliklerini anlatır.

Dedesinin sırdaşı ve arkadaşı olan Yıldız da okuldan çıktığında, dedesinin dükkânına uğramakta ve ona yardım etmektedir.

Aile içinde, bu gelişmeler sürekli konuşulmakta, Recai Bey’in aldım yitirdiğine hükmedilmektedir. Fırsat çıkmıştır. Şayet Recai Bey’i akıl hastanesine yatırabilirlerse, bütün ipleri ellerine geçirebileceklerdi. Özellikle Sahire Hanım bunu çok istiyordu.

Oğlu Bedri, babasına sorunca, bir kuklacı dükkânı açtığını anlatır. Ailenin kimi fertleri güler, kimi ise itiraz eder; ancak işe yaramaz. Recai Bey biraz daha ipleri sıkar.

Artık, torunu Yıldız herkesin parasını dağıtmaktadır. Sahire Hanım bu işe çok bozulmaktadır.

Advertisement

Bu arada, gelini ve torunu hariç herkes Recai Bey’e “kuklacı” demektedir. Recai Bey ise, tüm bunlara gülüp geçmektedir.

Dükkâna, ilk olarak oğla Bedri geldi, biraz dertleştiler. Bedri babasının yaptığı kuklalara hayran kaldı. Recai Bey, kayınvalidesi ve kayınbabasına her ay uğrayıp, yardım ettiğini anlatınca, Bedri babasını daha çok taktir etti.

Bu arada, Recai Bey zaman zaman halsiz düştüğü için, dükkânını açamıyordu. Damadı, kızı ve hanımı bir an önce ölsün diye bekliyorlardı. Damadı Hayri, ayağını kırmış, hanımı ile arası bozulmuş, Recai Bey’den bir şeyler kopartmanın peşine düşmüştü. Gelişmeler damat Hayri Bey’in aleyhine oldu eşinden de ayrılmak zorunda kalarak, uzak bir yere tayin edildi.

Recai Bey ise halinden memnundu. Özenle, nadide ürünler yapıyor, yavaş yavaş büyük küçük herkesin ilgisini ve takdirini kazanıyordu. Yoksul çocuklara topacı bedava veriyor, beğeni sahibi insanlara ise ürünlerini hediye ediyordu. Yıldız da dedesine yardım ediyor, birlikte keyifle çalışıyorlardı.

Bu arada da, Calibe Hanım, Cevat Bey diye kibar bir adamla evlenmiş, onlar da, annesi Huriye Hanım’la birlikte, yan daireye yerleşmişlerdi.

Sergiye Hazırlık

Yıldız ise ortaokulu başarı ile bitirmişti. Onun mezuniyet töreni vardı. Dede ile torun harıl harıl hazırlık yapıyorlardı. Çünkü mezuniyet töreni programında, Recai Bey’in yapmış olduğu eserler de sergilenecekti.

Beklenen gün geldi. Kültür Bakanlığı temsilcisi, ilin önde gelenleri, müdürler, öğretmenler, öğrenciler, gazeteciler hepsi vardı. Sergiyi gezmeye başladıkları vakit, hemen hepsinin hayranlıktan dilleri tutuldu, mest oldular. Türk Orta Oyunu’nun bütün tipleri, tarihi kişilikleri, halk kahramanları, daha neler neler. Hepsi sıraya girip, Recai Bey’e tebriklerini bildirdiler. Ertesi gün bütün gazeteler bu sergiden bahsediyordu.

Recai Bey, “Yaptığım her işte ve görevde daima faydalı ve iyi şeyler yaptım, bir türlü tanınamadım. Sanatçı kimliğimle birdenbire herkes tarafından tanınan bir insan oldum” diyerek hem seviniyor, hem hayıflanıyordu.

“Artık dükkânı kapatacağım. Çünkü antikacılar ve koleksiyoncular beni rahat bırakmazlar.”

Bazı eşyaları ve aletleri evine getirdi, diğerlerini dağıttı. Anahtarları götürüp mal sahibine teslim etti. Çocuklar, meraklılar, antika sevenler, koleksiyoncular her zaman uğradıkları dükkâna gelince, “kiralık dükkân” yazısını görüp üzüldüler.

Advertisement


Leave A Reply