Atatürk’ün Din Anlayışı

0
Advertisement

Atatürk’ün din anlayışı nasıldı? Atatürk ve Cumhuriyet Dönemi din hizmetleri, Atatürk ve din öğretimi hakkında bilgi.

ATATÜRK VE DİN

Atatürk’e göre din vazgeçilmez bir kurumdur. Ona göre, “Din vardır ve gereklidir, dinsiz bir milletin devamına imkân yoktur.” Atatürk’e göre din insan ile Yaratıcı’sı arasındaki ilişkidir. “Din vicdan meselesidir, herkes vicdanının sesine uymakta serbesttir. Herkes ibadetini yapmakta serbesttir.” diyerek inanç ve ibadet hürriyetine vurgu yapmıştır. Atatürk dinin ilerleme ve gelişmeye engel olmadığını vurgulamış, çağdaş olmanın inançsızlık olduğunu zannedenlere, asıl inançsızlık onların bu inancıdır, diyerek İslam’ın en güzel yorumlarından birini yapmıştır. Müslümanların içinde bulundukları geri kalmışlık olgusunu dinin kendisinde değil, dini yaşayanların yanlış yaşantılarında anlamak gerektiğini söylemiştir. O, dinin amacından uzaklaştırılıp istismar edilmesine karşı çıkmıştır. Atatürk’ün İslam dininin mükemmel bir din, peygamberi Hz. Muhammed’in eşsiz bir görev insanı olduğunu belirten birçok sözü bulunmaktadır.

ATATÜRK VE CUMHURİYET DÖNEMİ DİN HİZMETLERİ

• Diyanet İşleri Başkanlığı: Atatürk tarafından din işlerinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi için kurulmuştur. Diyanet İşleri Başkanlığının ilk başkanı Ankara eski müftüsü Rıfat Börekçi’dir.

Din işleri;

• Osmanlı Devleti’nde “şeyhülislamlık” makamı tarafından sürdürülmüştür.

• 1920 yılı birinci meclis hükümetinin kurulması ile 1924 halifeliğin kaldırılmasına kadar “Şer’iye ve Evkaf Vekâleti” tarafından yürütülmüştür.

Advertisement

• Halifeliğin kaldırılmasından bugüne kadar ise “Diyanet İşleri Başkanlığı” adı altında yürütülmektedir.

Diyanet İşleri Başkanlığı;

Dini konularda aydınlatma ve hüküm verme (fetva), vaaz, hutbe ve konferans vererek halkı aydınlatma (tebliğ), insanların ibadeti için din görevlisi atama (ibadet-cami), hizmet içi eğitimler vererek çalışanlarını ve halkı bilgilendirme (eğitim), hac organizasyonları düzenleme, toplumu dini konularda aydınlatma için yayınlar hazırlama (basın-yayın) gibi işlerle ilgilenir.

Diyanet İşleri Başkanlığının yapısal şeması: Diyanet İşleri Başkanı, başkan yardımcıları, illerdeki dinî hizmetlerden sorumlu müftüler ve ilçelerdeki dinî hizmetlerden sorumlu müftüler, vaizler, imam-hatipler ile müezzin-kayyimlerden oluşur.

Atatürk Diyanet İşleri Başkanlığını kurduktan sonra halkın dinî konularda bilgilenmesi için, özellikle de kendi kutsal kitabı Kur’an’ı kendi dilinde öğrenip anlayabilmesi için ilk defa Türkçe meal (Kur’an’ın tercümesi), tefsir (Kur’an’ın yorumlanması) ve hadis (Peygamber’imizin sözleri) kitapları hazırlanmasını istemiştir. İlk Türkçe Kur’an meali görevi Mehmet Akif Ersoy’a, ilk Türkçe tefsir çalışması da Elmalılı Hamdi Yazır’a verilmiştir. Mehmet Akif’in bu çalışmadan vazgeçtiğini bildirmesiyle hem meal hem tefsir çalışmaları H. Yazır tarafından yapılmıştır.

Cumhuriyet Dönemi’nde Atatürk tarafından yapılan Türkçe dini çalışmalar şu şekildedir:

• İlk Türkçe meal kitabı: Elmalılı Hamdi Yazır, “Kur’an-ı Kerim Tercümesi”

Advertisement

İlk Türkçe tefsir kitabı; Elmalılı Hamdi Yazır, “Hak Dini Kur’an Dili”

• İlk Türkçe hadis kitabı; Babanzade Ahmet Naim, “Camius’s-Sahih (Buhari Tercümesi)”

• İlk Türkçe hutbenin okunması: Atatürk tarafından Balıkesir Zağnos Paşa Camii’nde / Şubat 1923 yılında okunmuştur.

• Atatürk, okullarda Türkçe olarak din öğretiminin verilmesi gerektiğini söylemiştir.

ATATÜRK VE DİN ÖĞRETİMİ

Atatürk milli kimlik ve milli kültürün oluşmasında en önemli faktörlerden biri olarak dini görmüştür. Dinin ilme, fenne, akıl ve bilime uymasını zorunlu görmüş, bunun için en uygun dinin İslam olduğunu vurgulamıştır. Dinin öğretileri ile dini algılama tarzından ortaya çıkan anlayışlar birbirinden farklıdır. Dinin algılanmasındaki anlayışlar bazen aşırılıklar yaratmış, dinin içerisinde hurafelere sebep olmuştur. Atatürk’e göre İslam en güzel dindir ve onu en güzel şekliyle, aşırılıklardan uzak, vicdanların huzur bulduğu bir iklimde yaşamak gerekir.

Atatürk, dinin doğrusunu öğrenmenin önemli olduğunu, bunun için halkın dini konularda bilgilenmesini zorunlu görmüştür. Atatürk’ün okullarda din öğretimin verilmesi ile ilgili sözleri dinin doğru kaynaklardan verilmesi gerekliliğinin bir sonucudur.

O şöyle söyler: “Bence bir defa her Müslüman İslami hükümleri bilmeye mecburdur. O hâlde okullarımızda zaten islami hükümleri öğreteceğiz. Hepimiz eşitiz ve dinimizin hükümlerini eşit olarak öğrenmeye mecburuz. Her kişi dinini, din işlerini, imanının öğrenmek için bir yere ihtiyaç duyar. Orası da okuldur.” Dinin okullarda planlı ve programlı bir şekilde öğretiliyor olması, dinin daha doğru anlaşılıp yaşanmasını sağlar.


Leave A Reply