Çimen Yaprakları Kitap Özeti, Şiirler, Konusu, İnceleme, Walt Whitman

0
Advertisement

Walt Whitman’in Çimen Yaprakları isimli şiir kitabının konusu, şiirlerinin özellikleri, şiirlerin özeti ve analizi. Çimen Yaprakları kitabı hakkında bilgi.

Çimen Yaprakları

Çimen Yaprakları birçok eleştirmen tarafından Amerikan şiirinin ilk ve en iyi örneği olarak kabul edildi ve Walt Whitman ilk büyük Amerikan şairi oldu. Yine de diğer eleştirmenler çalışmayı müstehcen buldular. Büyüklüğü 150 yılı aşkın bir süredir tartışma konusu olmuştur.

Çimen Yaprakları

Kitabın Özeti, Analizi

Çimen Yaprakları, Walt Whitman’ın tüm yaşamı üzerine yazılmış, tematik olarak bölümlere ayrılmış bir şiir koleksiyonudur. Whitman hayatı boyunca kitabı revize etti ve ekledi, son baskısı 1891’deki ölümünden sadece aylar önce yayınlandı. Whitman, kitabı herhangi bir kronolojik şekilde düzenlemedi. Bunun yerine şiirin yolculuğuyla ilgilendi. Okuyucunun, kitabın sözcükleri ve temaları aracılığıyla oluşturulmuş bir benlik görmesini istiyordu.

Yazıtlar

Açılış bölümü olan “Yazıtlar”, okuyucuya esere ve yazarının amacına ilişkin bir genel bakış sunar. Whitman, çalışmanın konusunu “Kişinin kendisi” olarak adlandırıyor. Bu, kendisini kesinlikle destanın kahramanı olarak tanımlamasına rağmen, yalnızca Whitman’ın benliği değil, aynı zamanda okuyucunun benliği ve daha kapsayıcı bir demokratik benliktir. O halde konu Whitman, okuyucu ve ulustur. “Yazıtlar”ın temaları, tüm kitabın temaları kadar çeşitlidir. Siyasi, sosyal, kişisel ve cinsel içerikli şiirler yazan yazar, tüm fikirleri daha sonraki bölümlerde detaylandıracaktır.

“Paumanok’tan Başlamak”, önümüzdeki edebi eser için bir tür yol haritasıdır. Whitman kitabın tamamını bir yolculuk olarak ele alıyor ve bu nedenle Long Island, New York’ta bir çocuk olarak kendi farkındalığı ve şiirsel ilhamıyla başlıyor. Whitman burada yolculuğunda kendisine eşlik edecekleri isimlendirmeyi amaçlıyor ve seyahatlerinde rol oynayacak geniş bir insan ve yer listesi sunuyor. Şiirleri bu insanların ve bu insanlar içindir. Bununla birlikte Whitman, yalnızca fiziksel olanla değil, aynı zamanda ruhsal olanla da ilgilenir. Kitapta kendi ruhunun bir karakter olarak adlandırıldığını ve şiirlerinin ruh düşünülerek yazıldığını söylüyor.

Advertisement

“Kendi Şarkım” bireyin bir kutlamasıdır. 1881 baskısına kadar son şeklini almamış olmasına rağmen, ilk 1855 baskısında görünen, kitabın orijinal şiirlerinden biridir. Whitman, kendi benliğini yaratmaya yardım etmek için dini yöntemlere veya geleneksel kurumlara başvurmaz. Bunun yerine, Whitman, doğa tarafından ve kendi kendini keşfetme yolculuğuyla yaratılan mükemmel modern insan haline gelir. “Kendimin Şarkısı”nda Whitman kendi şiirsel dünyasını yaratıyor ve kendini bu dünyanın içinde bir karakter olarak yaratıyor. O, hem insan bedeninin en aşağılık arzularını hem de insan ruhunun en yüksek vizyonlarını kapsar. Tanımladığı gibi, “çokluklar” haline gelir.

Calamus

Canlı otoerotik ve eşcinsel temaları nedeniyle kitabın en tartışmalı bölümlerinden biri olan “Calamus”, benliğin kutlanmasından Whitman’ın “erkekçe aşk” dediği şeyin kutlanmasına geçiyor. Whitman, esas olarak erkeklerin birbirlerine karşı hissettikleri aşkla ilgilenir. Sadece kardeş sevgisi ya da aile sevgisi değil, cinsel sevgiyi de kastediyor. “Calamus”ta Whitman, başka bir erkekle mümkün olduğu kadar samimi bir şekilde birleşmeye çalışır. Erkeklerin birbirleri için hissettikleri ilişkilerin, arkadaşlığın tüm yönleri keşfedilene kadar eksik olduğuna inanıyor. Bir kişi, başka bir kişinin gerçek doğasını ve başka bir varlığın anlamını ancak sevginin bu yönleriyle anlayabilir. Demokratik ilişkinin temeli ve en saf ifadesi budur.

“Crossing Brooklyn Ferry, Brooklyn Ferry’sini Geçmek” şiirinde Whitman, kişilerarası ilişkilerin keşfinden kolektif nüfusun birliğinin keşfine geçiyor. Whitman, Brooklyn’den Manhattan’a nehri geçen insan kalabalığını gözlemlerken, her şeyin birliğine dair bir vizyon kazanır. Bu vapur yolculuğunda gelecek nesillerin de aynı duyguları hissedeceğini, aynı soruları soracağını, aynı düşünceleri düşüneceğini biliyor. Tüm insanlar, her zaman, büyük bir düzende bir araya gelmiştir. Whitman, felsefe ya da teoloji yazmaya çalışmadığı için bu şemayı adlandırmaya çalışmaz. Bunun yerine, yalnızca okuyucusunun kendisine katılmasını ister; zaman ve sayfa aracılığıyla birleştiklerini anlamak için.

Trampet Sesleri

Whitman, Birleşik Devletler tarihindeki en çalkantılı yıllardan bazılarını yaşadı. 1861’den 1865’e kadar süren Birleşik Devletler İç Savaşı’nın tanığı ve katılımcısıydı. Whitman bu derin tarihi olayı “Drum-Taps, Trampet sesleri” ve “Başkan Lincoln’ün Anıları” bölümlerinde anlatıyor. “Drum-Taps”, silaha çağrının kutlanmasıyla başlar. Whitman, esas olarak köleliğin adaletsizliği ve Amerika nüfusunun bireysellik umuduna ulaşamaması nedeniyle demokrasi vaadinin henüz gerçekleşmediğini düşünüyor. İç Savaş bu kötülüğe karşı bir panzehirdi. Bununla birlikte, savaş ilerledikçe, Whitman’ın tonu daha az kutlama yapar. Ölüm gerçek olur ve Whitman, kardeşlerin kardeşleri öldürmesinden yakınır. Bu ölümün özeti, Whitman’ın bir liderlik ve büyüklük modeli olarak gördüğü adam olan Abraham Lincoln’ün öldürülmesidir. En ünlü şiiri “Ey Kaptan! Kaptanım!” Whitman, Lincoln’ü birçok deneme ve sıkıntıdan geçen bir geminin düşmüş kaptanıyla karşılaştırır. Ülkeyi zaferi için şarkı söylemeye teşvik ediyor, ancak yalnızca düşmüş lider için yas tutabileceğini kabul ediyor.

Çimen Yaprakları’nın kapanış bölümleri, kendini keşfetme yolculuğuna devam ederken, önceki bölümlerin temalarını ve motiflerini yeniden değerlendirmeye çalışır. “Autumn Rivulets, Güz Dereleri” ve “Gün Ortasından Yıldızlı Geceye”, Whitman’ın kendi sanatsal ve fiziksel yaşam yolculuğunda bir yarı yol işareti olarak görülebilir. Artık ölümü net bir şekilde anlıyor ve görüyor, ancak kendi çalışmalarının da geçmiş yıllarının ışığından ilham almasını istiyor. Doğadaki her şeyde, tıpkı sonbahar yapraklarının düşüp, ilkbaharda yeniden büyümesi gibi, ölümün bile yaşamın yenilenmesi olduğunu anlar. Whitman, çalışmasını “Veda Şarkıları” ile bitiriyor. Bununla birlikte, okuyucuya kalıcı bir veda etmiyor. Ölüm bile yolculuğun bir parçasıdır. Whitman, okuyucuyu kitabını bir kitap olarak değil, bir hayatın kronolojisi olarak görmeye teşvik ediyor. Bu, okuyucunun da yaşayabileceği bir hayattır ve bu şekilde Whitman da tıpkı okuyucu gibi yaşamaya devam eder.

Advertisement


Leave A Reply