Yanlış Hesap Bağdat’tan Döner Ne Demektir? Atasözünün Anlamı ve Hikayesi

0
Advertisement

Yanlış Hesap Bağdat’tan Döner ne demek? Yanlış Hesap Bağdat’tan Döner atasözünün açıklaması, anlamı, hikayesi, hakkında bilgi.

Yanlış Hesap Bağdat'tan Döner

Yanlış Hesap Bağdat’tan Döner

Anlamı;

Bu atasözü, “insanların birbirleriyle ilişkilerinde doğru ve dürüst olmaları gerektiğini aksi hâlde, er veya geç hilekârlıklarının gizli kalmayıp ortaya çıktığında mahçûp olacaklarını” anlatmak için kullanılır.

İşlerin sağlıklı olmaları için, yapılmadan önce olumlu ve olumsuz yönleriyle mutlaka düşünce süzgecinden geçirilmeleri gerekir. Doğabilecek olumsuzluklara karşı önlemler alınabilecekse, karşılaşılacak bütün güçlüklerine katlanılabilecekse, tasarlanan iş yapılır. Ancak iş yapılmaya başlandıktan bir süre sonra, elde olmayan veya beklenmedik engeller ortaya çıkabilir. Bu engeller aşılabilecek türdense aşılır, sonra işe devam edilir. Ama aşılamayacak türdense ve tasarladığımız işin başarısızlıkla sonuçlanmasına yol açacaksa, harcanan emek veya para zararına bakılmaksızın geri dönebilmeliyiz.

Atasözünün Hikayesi

Ticari Nakliyatın kervanlarla yapıldığı devirlerde, İstanbullu bir tüccara ipekli kumaş, kürk, mücevherat, deri, hurma, pirinç ve benzeri mallar getiren bir kervancı, getirdiği malların parasını alırken daima zorluk çekermiş.

Bir seferinde, İstanbullu tüccar, hesap görürken, çarpma ve toplamalarda kasden hile yaparak, zavallının beş yüz altınını iç etmiş.

Advertisement

Zavallı kervancı önceleri farkına varmamış, kervan hareket etmiş, İstanbul’dan çıkıp Şam, Halep, Bağdat, Beyrut ve Mısır’a kadar uzun bir sefer yapacakmış. Tüccar; “Deve yürüyüşü ile kervanın Mısır’a gidiş dönüşü altı ay sürer, hilemi yutturdum, bir daha dönün-ceye kadar da unutulur ve kaynar gider,” der sevinirmiş.

Kervancı Bağdat yoluna düşmüş. Fakat yol uzun, vakit te bol olduğundan, deve üstünde hem gider, hem de İstanbul’da muhtelif tüccarlara sattığı malların hesaplarını bir daha incelermiş. Bu arada, hilekâr tüccardan yediği kazığın farkına varmış.

Kervanı oğluna ve ortağına teslim etmiş:

“Beni Bağdat’ta bekleyin. Ben İstanbul’a dönüyorum, şu hesabı temizleyeyim, çabucak size yetişirim,” demiş.

En iyi arap atlarından birisine atlayıp, üç beş gün sonra İstanbul’a gelmiş. Fakat doğrudan doğruya bu hilekâr herife gidip durumu anlatsa, parayı alamayacağını bildiğinden bir plân hazırlamış. İstanbul’daki dost ve hemşehrileriyle birlikte plânı tatbik etmişler.

Ertesi sabah, tüccarın, kapalı çarşıdaki dükkanına iki kadın gelmiş. İkisinin de elinde Tunus işi maroken birer çanta ve içinde pek çok inci, elmas, küpe, yüzük, beşi bir yerde ve kıymetli pırlantalar varmış.

Advertisement
Kadınlar:

“Biz Hicaz’a gideceğiz, sorduk soruşturduk, en güvenilir tüccar olarak sizi tavsiye ettiler, bunları size emanet bırakacağız. Hicaz’dan, sağ salim dönmek kısmet olursa gelir alırız, yok o mukaddes topraklarda ölürsek, size helâl olsun, bir kısmı ile bize hatim okutursunuz,” demişler.

Tüccar sevinmiş, heyecanlanmış, telaşlanmış, kendi ayağıyla gelen bu yüklü kısmetin neşesiyle kadınlara binbir ikram ve izzette bulunurken, kervan sahibi tam bu sırada dükkâna damlamış. Tüccar kervancıyı görünce şaşırmış, kervancı kısaca derdini anlatmış.

“Ha evet, sen gittikten sonra ben de hesapları incelerken farkına vardım. Haklısın, hatta senin paranı ayırdım, çocuklarıma da vasiyet ettim, ben haramdan ve kul hakkından çok korkarım, buyurun paranızı.” demiş.

Kervancı, altınları kemerine yerleştirmiş, fakat o sırada kadınlar da gitmek için ayağa kalkmışlar:

“Biz artık bu sene Hicaz’a gitmekten vazgeçtik. Allaha ısmarladık,” demişler. Dükkan sahibi tüccar, plânı anlamış, kızmış, köpürmüş ve kervancıya bağırmış:

“Böyle döne döne hesap mı olur? İlk yaptığımız hesap doğru idi. Bu münasebetsiz zamanda, nereden çıktın geldin başıma? Hani sen Bağdat’a gidiyordun, ne çabuk döndün?”

Kervancı, “Yutturduğun yanlış hesap, Bağdat’tan geri döndü,” diye cevap verip, dükkandan çıkıp gitmiş.


Yorum yapılmamış

Leave A Reply