Advertisement
İçinde Tat – Tatmak – Tatlı kelimeleri geçen deyimler ve açıklamaları. Tat – Tatmak – Tatlı İle İlgili deyimler ve anlamları.
Tat – Tatmak – Tatlı İle İlgili Deyimler
- ***ağza tat, boğaza feryat
miktarı çok az olan yiyecek anlamında kullanılan bir söz. - ***(bir işi) tatlıya bağlamak
kavgalı bir işi gönül hoşluğuyla bitirmek: Hayır kardeşim, istemez diye tatlıya bağladım. -O. V. Kanık. - ***bir tat, bin feryat
mutluluktan çok, sıkıntısı olan: O zamana kadar kira köşelerinde sürünmekten bir tat, bin feryat, türlü sıkıntılara giriftar olmuşken… -H. Z. Uşaklıgil. - ***işi tatlıya bağlamak
sorunlu bir işi, iyi bir biçimde çözmek: Ben kahvemde çocukça siyasi iddialardan korkarken, bir de felsefe çıktı. Rica ederim bugün işi tatlıya bağlayalım. -Ö. Seyfettin. - ***tadı damağında kalmak
1) yenen bir şeyin tadını unutamamak; 2) hoşa giden, zevk alınan bir şeyi unutamamak: Eski seyahat hürriyeti, yine tadı damağımızda kalan tatlı bir hatıra olmuş. -R. H. Karay. - ***tadı gelmek
tat kazanmak. - ***tadı kaçmak (gitmek)
1) tatsız bir duruma gelmek: Ali giderse bizim evin tadı iyice kaçar. -O. Kemal. 2) mec. bir şey hoşa gidecek yönlerini yitirmek. - ***tadı tuzu kalmamak (bozulmak)
eski zevki kalmamak, yavanlaşmak: Buradan itibaren anladım ki memleketin hiç tadı tuzu kalmamış. -Y. K. Karaosmanoğlu. - ***tadı tuzu yok
zevksiz, yavan. - ***tadına bakmak
ağzına alıp tadını denemek, test etmek: Ana çorbaya tuz atıyor, baba mancanın tadına bakıyor. -O. C. Kaygılı. - ***tadına doyum olmamak
1) bir şeyin tadı çok beğenilmek; 2) mec. herhangi bir şey çok beğenilmek: Bir orman, tadına doyum olmayan bükülüşlerle denize kadar iniyordu. -B. R. Eyuboğlu. - ***tadına varmak
bir şeydeki ince güzelliği kavramak: Bir kere tadına varanlar, yine ondan ver diye başıma balta kesiliyorlar. -H. R. Gürpınar. - ***tadında bırakmak
aşırılığa kaçmamak: Yeter artık! Her şeyi tadında bırakmalı. -A. İlhan. - ***tadından yenmemek
çok tatlı, çok hoşa gider olmak. - ***tadını almak
bir şeyin güzelliğini bilir olmak, zevkine varmak.
***tadını bulmak
tadı yerine gelmek.
- ***tadını çıkarmak
bir şeyin güzelliğinden veya sağladığı imkânlardan yeterince yararlanmak: Kırlarda karısı ile birlikte çıkacakları uzun at gezintilerinin, ocak ateşlerinin tadını çıkarırdı. -N. Cumalı. - ***tadını kaçırmak
aşırılığa kaçmak, hoşa gitmeyen bir durum yaratmak: Şaka ettiğini ama şakanın tadını kaçırdığını söylüyordu. -A. Kutlu. - ***tadını tuzunu bulmak
kıvamına gelmek, beklenen ölçülere ulaşmak. - ***tat almak
bir şeyden hoşlanmak, zevk almak: Kelimenin de tadını alır, kafiyenin de. -Y. Z. Ortaç. - ***tat kazanmak
belli bir tada kavuşmak, olgunlaşmak, tatlanmak. - ***tat vermek
1) acı, tatlı, ekşi vb. bir tat kazandırmak; 2) mec. hoşa giden bir duruma sebep olmak; 3) mec. bıktırmak. - ***tatlı canından etmek
öldürmek: Canımı dişime takmayayım bir kere, adama hiç acımam tatlı canından ederim. -K. Korcan. - ***tatlı canından olmak
ölmek. - ***tatlı canını sıkmak
gereksiz şeylere üzülmek ve bunları dert edinmek. - ***tatlı yerinde bırakmak (kesmek)
bir işi can sıkıcı bir duruma sokmadan sona erdirmek. - ***tatsızlık çıkarmak
hoşa gitmeyen, can sıkıcı, gergin bir duruma sebep olmak: Çoktandır aramızda tatsızlık çıkardığım yoktu. -N. Cumalı.