Türkiye’de Avcılık Tarihi

0
Advertisement

Türkiye’de kara avcılığı nasıl doğdu? Türkiye’de avcılığın tarihçesi, tarihi gelişimi, özellikleri hakkında bilgi.

avcilik-1

TÜRKİYE’DE KARA AVCILIĞI

insanlık tarihinde önemli bir yer tutan avcılık, Orta Asya ve Ön Asya’daki göçebe Türklerin yaşamında büyük bir beslenme ve eğlence kaynağı, aynı zamanda savaşa hazırlanma aracıydı. Bir yandan yaşamsal gereksinimleri karşılamak amacıyla yapılan avcılık, diğer yandan da varlığını sürdürebilmek için savaşmak zorunda olan bir toplumun en önemli ön hazırlığını oluşturuyordu.

Eski Türkler, çocukları ve torunlarının ilk kez avlanmaları sırasında “şeylan” (şölen) ya da “çeşn” denilen büyük ziyafetler düzenlerlerdi. Hanların verdiği bu ziyafetler çok görkemli olurdu.”Sigir” adı verilen büyük genel avlar da Türklerin yaşantılarında önemli bir yer tutmaktaydı. Han, büyük ava gideceği zaman, avlanma ayı kışın ilk aylarına rastlıyorsa ferman vererek, çevredeki konaklarda, obalarda ve ormanlarda bulunan askerlerin hazırlanmalarını emrederdi. Bu ferman gereğince her on askerden birkaçı ava katılırdı. Türkler, avı av bölgesine çekmek ya da saklandığı yerden çıkarmak amacıyla, günümüzde bile geçerli olan çeşitli yöntemler kullanırlardı. Keçi kılından örülmüş mükemmel ağlar, büyük hayvanlar için hazırlanmış kafes ya da kapan gibi tuzaklar bulunurdu. Bazı hayvanlar için çukurlar kazılır ve üzeri çalı çırpı ile örtülürdü. Avcılık, önceleri dinsel bir nitelikte iken sonraları ulusal bir gelenek hâlini almıştır. Türkler avcılığı savaşa hazırlayıcı bir çalışma ve bir ön uygulama olarak kabul etmiş ve savaşlardan önce bir savaş uygulaması olarak büyük sürgün avları düzenlemişlerdir. Zaman zaman bu avlara kadınların da katıldığı türlü kaynaklardan ve minyatürlerden öğrenilmektedir.

Avcılığın düzenli bir örgüt durumuna gelmesi Selçuklu dönemine rastlar. Büyük Selçuklu Devleti Sultanı Melikşah bu amaç için büyük çaba göstermiştir. Avcılık konusunda minyatürlerle süslenen bir kitabı, ülkenin önde gelen avcılarından 300 kişilik bir kurula hazırlatmıştır.

Osmanlı döneminde de avcılık aynı geleneksel özellikleriyle sürdürülmüştür. Padişahlar savaş zamanları dışında büyük av partileri düzenleyerek, gençlerin binicilik ve atıcılık gibi önemli spor dallarında yetişmelerini sağlamışlardır. Bu partilerde “hassa avcıları” denilen seksoncu, sansoncu, sekban, zağarcı, şahinci, kuşbaz, doğancı, çakırcı ve atmacacı gibi görevliler bulundurulmuştur. Bunlar, sarayda av işlerine bakan aylıklı avcılar örgütüne üye kişilerdir. Padişahlara komşu ülkelerden armağan olarak avcı kuşlar gönderilmesi de Osmanlı padişahlarının ava olan ilgilerini göstermesi açısından önemlidir. Halk, padişah ve saray görevlilerine ait olan “hassa avlakları” dışındaki arazilerde avlanmıştır. Bunlar, her bölgede avcıların yapacakları av türüne göre “avlık” ya da “avluk” adı verilen yerlerdir. Osmanlı İmparatorluğu’nda avla ilgili ilk mevzuat 1586 yılında Sultan III. Murat tarafından çıkarılan fermandır. Padişah bu fermanla ülkedeki tüm avcılardan ellerindeki kuşların saraya gönderilmesini istemiştir.

Advertisement

Bu dönemde avcılardan hassa alanlarında avlanabilmeleri için “hassa avcı” olduklarına dair bir belge istenmiş, diğer avcılara izin verilmemiştir. Hassa avcılığı Tanzimat’ın ilânı ile birlikte sona ermiş, ancak avcılığın kesin kurallarla düzenlenmesi epey zaman almıştır. Barutun, “Baruthane-i Âmire” adlı kurum tarafından yapılması ve güvenilir bayiler tarafından satılması, patlayıcı maddelerin güvenli yerlerde korunması gibi düzenlemeler yapılmış, ancak pek etkili olmamıştır. Avcılık, 1869-1877 yılları arasında yayımlanan ve günümüz hukuk anlayışı ile bağdaşmayan bazı garip kuralların yer aldığı “Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye” ile de İstenen düzene sokulamamıştır. 1882 tarihli “Zabıta-i Seydiî Berri ve Bahri Nizamnamesi” (Kara ve Deniz Avcılığı Zabıtası Tüzüğü) ile bazı önlemler alınmıştır. Ancak bu düzenleme hayvanların korunmasından çok, hazineye bir gelir sağlamak amacı güttüğünden, gelişigüzel yapılan avcılık sonucu bazı av hayvanı türleri yok olmuştur.

Etkisiz düzenlemelerle uzun süre kendi kaderiyle baş başa kalan avcılık, ancak Cumhuriyet döneminde kurallara bağlanabilmiştir. 5 Mayıs 1937 tarih, 3167 sayılı Kara Avcılığı Yasası ile av mevsimleri, yasaklar, kısıtlamalar ve genel kurallar konusunda Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı “Merkez Av Komisyonu” oluşturulmuş ve avcılık belirli bir disipline sokulmuştur.

Yasalara göre silâh taşıması yasak olmayanlara harç karşılığında “Av Tezkeresi” verilir. Av tezkeresine sahip olan herkes, kamuya ait topraklarda avlanabilir. Av silâhlarının yapımı, alım satımı ve bulundurulması konusunda 11 Eylül 1981’de 2521 sayılı yasa çıkarılmıştır. Buna göre av silâhı yapımı ile ilgilenenlerin iç İşleri Bakanlığından izin almaları ve bulundukları yerin en büyük mülkî amirine bildirimde bulunmaları gerekir. Söz konusu yasaya aykırı faaliyette bulunanlara bir yıldan üç yıla kadar hapis ve ağır para cezası verilir. 23 Mart 1950 tarihli ve 5639 sayılı yasa ile avcılardan alınan av vergisi kaldırılmıştır. Türkiye’de kara avcılığı ile ilgili son yasal düzenleme, 1 Temmuz 2003’te yayımlanan 4915 sayılı Kara Avcılığı Yasası ile yapılmıştır. Yasanın amacı şu şekilde açıklanmıştır:

“Sürdürülebilir av ve yaban hayatı yönetimi için av ve yaban hayvanlarının doğal yaşam ortamları ile birlikte korunmalarını, geliştirilmelerini, avlanmalarının kontrol altına alınmasını, avcılığın düzenlenmesini, av kaynaklarının millî ekonomi açısından faydalı olacak şekilde değerlendirilmesini ve ilgili kamu ve özel hukuk tüzel kişileri ile iş birliğini sağlamaktır. Bu yasa av ve yaban hayvanlarını ve yaşama ortamlarını, bunların korunmasını ve geliştirilmesini, av ve yaban hayatı yönetimini, avlakların kurulması, işletilmesi ve işlettirilmesini, avcılığın, av turizminin, yaban hayvanlarının üretiminin, ticaretinin düzenlenmesini, toplumun bilinçlendirilmesini, avcıların eğitimini, av ve yaban hayatına ilişkin suçları, suçların takibini ve cezaları kapsar.” Bu amacı gerçekleştirmek için koruma altına alınan av hayvanlarının tür ve sayısında, avlanabilenlerin süre ve limitlerinde yeni düzenlemeler yapılmıştır.


Leave A Reply