Atatürk’ün Sosyal Bilimleri Geliştirmek İçin Yaptığı Çalışmalar

0
Advertisement

Atatürk sosyal bilimleri geliştirmek için ne gibi çalışmalar yapmıştır? Sosyal bilimlere verdiği önem, açtığı kurumlar hakkında bilgi.

Atatürk’ün Sosyal Bilimleri Geliştirmek İçin Yaptığı Çalışmalar

Atatürk önemli bir devlet adamı olmanın ya-nısıra, toplumları yönlendirebilen, kitleleri etkileyebilen bir karaktere de sahipti. Onun bu özelliğini oluşturan alt yapılar arasında eğitime, bilime, teknolojiye, sanata, araştırmaya ve öğrenmeye büyük önem vermesi yer almaktadır. Atatürk; sosyal zekası yüksek, araştıran, sorgulayan, olayların analizlerini yapabilen bireyler yetiştirmek amacıyla, sosyal bilimlerin gelişmesi için çeşitli çabalar harcamıştır.

Atatürk

Bu çabalar arasında; ülkeyi yönlendirebilecek fikirleri ile dinamizm yaratabilecek potansiyeli olan kişileri Avrupa’ya eğitim alması için göndermesi söylenebilir.

Atatürk, Afet İNAN, Burhan TOPRAK, Jale İNAN gibi kişileri desteklemiş, onların Avrupa’da eğitim alması için teşvikte bulunmuş ve bu kişilerin önderliğinde çalışmalar yapılmasını sağlamıştır.

Atatürk döneminde, Sosyal Bilimler alanında yapılan çalışmalar arasında;

– Türk Tarih Kurumu’nun açılması
– Türk Dil Kurumu’nun açılması
– Dil ve Tarih – Coğrafya Fakültelerinin kurulması gösterilebilir.

Advertisement

Atatürk; akılcı, hür, öz benliğinden ve kültüründen kopmamış, pozitif bilimleri önemseyen, güzel sanatlara ilgi duyan, fikren ve bedenen gelişmiş ve erdemli insanlar yetiştirmenin önemini kavramıştır.

Bu amaçla insanların, vatandaşların eğitiminin öz kültüründen kopmamış, çağdaş değerlerin üzerine temellendirilmesine inanmıştır.

Atatürk: Sosyal Bilimlerin gelişmesi için her türlü altyapıyı hazırlamış, bu amaçla çeşitli inkılaplar yapmıştır.

Bunlar arasında;

a) Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Eğitim ve Öğretimin birleştirilmesi) (3 Mart 1924)

Bu kanun ile bütün okullar Milli Eğitim Ba-kanlığı’na bağlanmış öğretim faaliyetleri birleştirilmiştir. Bu şekilde eğitimde yaşanan ikilikler sona erdirilmiş, medreseler kapatılarak din eğitimi veren okulların açılması sağlanmıştır.

b) Maarif (Eğitim) Teşkilatı Hakkında Kanun (2 Mart 1926)

Bu kanunla eğitim ve öğretim işleri yeniden düzenlenmiş, günümüz eğitim sistemine alt yapı oluşturulmuştur.

Advertisement
c) Türk Harflerinin Kabul Edilmesi (1 Kasım 1928)

Atatürk’ün; eğitimi çağdaşlaştırmak, halkın kültür seviyesini yükseltmek, okuma-yazmayı kolaylaştırıp, okur-yazar oranını artırmak, Batı kültür ve bilimini öğrenmeyi kolaylaştırmak amacıyla bizzat kendisinin çalışma ve yönlendirmesi ile yapılan bir inkılap hareketidir.

Atatürk ve Bilim

d) Millet Mektepleri’nin Açılması (1 Ocak 1926)

Yeni harflerin herkesçe öğrenilmesini sağlamak amacıyla yapılan bir eğitim seferberliğidir.

e) Türk Tarih Kurumu’nun Açılması (15 Nisan 1931)

Atatürk: “Tarih bir milletin neler başarmaya muktedir (başarabilme gücü) olduğunu gösteren en doğru kılavuz olur.” diyerek tarihin milletler için ne kadar önem taşıdığını her fırsatta dile getirmiştir. Atatürk; milli bir tarih anlayışının olması gerektiğine inanmıştır. Türklerin tarihinin sadece Selçuklu ve Osmanlı tarihinden ibaret olmadığını, köklerinin daha derinlere ve sağlam temellere dayandığını ve bunun araştırılması gerektiğini vurgulamıştır.

Atatürk bu hedeflerin gerçekleşmesini sağlamak amacıyla önce 1930’da Türk Ocaklarına bağlı, Türk Tarihi Tetkik Heyeti adıyla bir encümen kurdurmuştur. 1931’de Türk Ocakları’nın kapanması üzerine, Türk tarihi ile ilgili çalışmalara ara verilmemesi için Türk Tarih Kurumu ile ilgili çalışmaları yapmaya başlamıştır.

f) Türk Dil Kurumu’nun Açılması (12 Temmuz 1932)

Dil her zaman insanlar arasında iletişimi sağlayan en önemli araçlardan birisi olmuştur.

Atatürk, Harf İnkılabı’nın olumlu sonuçlarını gördükten sonra “Türk dilinin kendi benliğine, aslındaki güzellik ve zenginliğine kavuşmasını isteriz.” diyerek dil konusunda yapılacak ve yapılmasını istediği çalışmaları yönlendirmeye çalışmıştır.

Türk dili tarih boyunca farklı dillerin etkisinde kalmıştır. Osmanlı Devleti’nde Türkçe, Arapça ve Farsça kelimelerden oluşan Osmanlıca kullanılmıştır. Edebiyat ve devlet yazışmalarında kullanılan bu dilin yanında halk daha sade diyebileceğimiz bir Türk dili kullanmıştır. Osmanlı’da dil alanında görülen bu ikilik devletin son dönemlerinde giderilmeye çalışılmış, bu konudaki araştırmalara ağırlık verilmiştir.

Atatürk Türk dilinin geliştirilmesini daha kapsamlı bir şekilde yapmak amacıyla “Türk Dil Kurumu”nu kurdurmuştur. 1932 yılında oluşturulan “Türk Dil Kurumunun çalışma esasları arasında aşağıdakiler sayılabilir:

***Türk dilini yabancı dillerin etkisinden kurtarmak

***Türk diline yeni kelimeler kazandırarak dili sadeleştirmek

Advertisement

***Konuşma ve yazı dili arasındaki birlikteliği sağlamak

***Dildeki farklılığı gidererek halk ve aydınlar arasındaki kopukluğu gidermek

***Türk diliyle ilgili araştırmalar yaparak Türk dilinin zenginliğini ortaya koymak

***Türkçeyi öz güzelliğine kavuşturmak

g) Halkevleri’nin Açılması (1932)

Atatürk’ün düşünceleriyle oluşturulan kuruluşlardır. 1932 yılında 14 merkezde kurulmuştur. Halkevlerinin kuruluş amaçları arasında; eğitim seviyesinin yükseltilmesi, halka okuma-yazma öğretilmesi, Atatürk inkılaplarının halka mâl edilmesi ve topluma birlik ve beraberlik fikrinin kazandırılması yer almaktadır.

h) Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin Açılması (1936)

Atatürk; Yeni Türk Devleti’nin her alanda atılım yapabilen, çağdaşlığı ilke edinen, ulusal bilince dayalı, özgür düşünceye sahip, sosyal zekası gelişmiş bireyler yetiştirmenin önemine çok inanmıştır.

Bu düşüncesini eğitim ve kültür alanında yaptığı inkılaplarla göstermiştir. Özellikle Sosyal Bilimlerin gelişmesine büyük katkı sağlayan bireyler yetiştirmek amacıyla, 1936 yılında Dil ve Tarih, Coğrafya Fakültesi açılmıştır.

Bu Fakültede gerek Türk, gerekse Türkiye tarihinin aydınlatılabilmesi, incelenebilmesi için gerekli olan Sümerce, Hititçe, Latince ve Yunanca gibi dillerin yanı sıra Coğrafya, Felsefe, Psikoloji ve Sosyoloji gibi sosyal bilimlerin farklı alanlarında da eğitim verilmiştir.


Leave A Reply