Ege Deniz Hakkında Coğrafi Bilgiler (Konum Yüzölçümü, Kıyıları ve Diğer Tüm Özellikleri)

1
Advertisement

Ege Denizinin coğrafi konumu, yüzölçümü, kıyıları, tarihçesi. Ege Denizi’nin özellikleri hakkında bilgi.

Ege Denizi; Doğu Akdeniz Havzası’nın kuzey bölümünde, Türkiye ile Yunanistan arasında, Akdeniz’in bir koludur. Yüzölçümü 207.000 km2dir. Yunanistan’ın Mora Yarımadası ile Marmaris kıyıları arasında uzanan adalarla Akdeniz’den ayrılır. Denizin hemen her yerinde büyüklü küçüklü adalar bulunduğundan, “Adalar Denizi” olarak da adlandırılır. Çok girintili çıkıntılı olan kıyılarda, birbirini izleyen sayısız yarımada, burun, koy, körfez bulunur. Kıyıların toplam uzunluğu, Dalaman Çayı’ndan Kumkale Burnu’na kadar 2.593 km (kuş uçuşu 400 km), Kale Burnu’ndan Yunanistan sınırına kadar 212 km’dir (ülkemizin en uzun kıyıları). Bu deniz, ağzının iki yanında, Bozcaada ve Gökçeada’nın (İmroz) yer aldığı Çanakkale Boğazı ile Marmara Denizi’ne, buradan da İstanbul Boğazı ile Karadeniz’e bağlanır. Türkiye’nin Ege Denizi kıyıları dünyanın en girintili çıkıntılı kıyılarındandır. Üçüncü zamanda, denizin yerindeki “Egeid” adı verilen bir kara parçasının, dördüncü zaman başlarında şiddetli yer kabuğu hareketleri sonucunda çöküşüyle derinlikleri 1.000 m’yi geçen birçok çukur ortaya çıkarken yüksek kalan tepeciklerde sayısız adalar oluştu.

Ege Denizi’nin başlıca özelliği,

denizaltı topografyasının büyük ölçüde kara yüzey şekillerine benzerlik göstermesidir. Girit Adası’nın yüzeyindeki derin çukurlar bir yana bırakılırsa, Ege’de derinliği 500 m’yi geçmeyen alanların büyük bir yer kapladığı, birçok yerlerde 200 m’yi bile aşmadığı görülür. Tümüyle ele alındığında, Ege Denizi’nde, Anadolu ile Yunanistan arasında uzanan ve birbirini izleyen birtakım yükseltilerle çukurluklar göze çarpar. En güneyde Dinar-Toros dağ sıralarının uzantısını oluşturan ve Kitira, Girit-Karpatos-Rodos adalarını taşıyan yükselti vardır. Bu yükseltiyi, Ege Denizi’ninen derin çukurlar dizisi izler. Bu bölümde derinliği 100 m dolayında olan ada sahanlıklarından birden bire 1.000-2.000 m derinliklere geçilir. Burada derinlikleri 2.000 m’yi aşan 7 çukur vardır. Bunların en derinleri, Girit Adası’nın kuzeydoğu kesimindekilerdir (3.150 m, 2.962 m). Bu çukurlar dizisinin kuzeyinde, Kiklad ve Sporad adalarının yayıldığı geniş eşik yer alır, bunu 1.000 m’yi geçen çukurların bulunduğu ikinci bir oluk izler. Buradaki çukurların en derinleri Eğriboz Adası kuzeyinde (1.244 m) ve Sakız Adası’nın batısındadır (1.262 m). Ege Denizi’nin kuzey kesiminde, Biga ve Gelibolu yarımadalarının uzantısı olan ve üzerinde Bozcaada, Gökçeada ve Limni adalannın bulunduğu geniş bir platform bulunur. Bu platformun kuzeybatı kenarında derinlikleri 1.000 m’yi geçen çukurlar vardır. Saros Körfezi’nden başlayarak güneybatıya doğru uzanan çukurun en derin yeri Limni Adası’nın kuzeyindedir (1.441 m).

Ege Denizi

Ege Denizi’nde sahanlık alanı sınırı hemen hemen belirsizdir. Çünkü yakın zamanlardaki tektonik hareketler, sahanlık ve karasal yamaç üzerinde bazı bozulmalar oluşturmuş, birçok kesimlerde gerçek durumları bozulmuştur. Daha önce değinildiği gibi buradaki tektonik hareketlerin en yüksek yerleri adalar ve takımadalar biçiminde gelişmiştir.

Tuzluluk oranı bakımından Akdeniz’ in dünya denizleri arasında özel bir yeri vardır.

Okyanusların ortalama tuzluluğu binde 35 olmasına karşın, Akdeniz’deki tuzluluk oranı bundan yüksek olup doğuya doğru artarak binde 39’a ulaşır. Bu durum, Akdeniz’in bir uzantısı olarak kabul edilen Ege Denizi’nde de görülür; yüzey sularının tuzluluğu denizin büyük bölümünde binde 38’in altına düşmez. Batı Anadolu açıklan tuzluluğun en çok olduğu kesimdir. Güneyden gelen bir akıntı Akdeniz’in tuzlu sularını buralara kadar taşıdığından, tuzluluk binde 38.5 dolayına yükselirken, batıda aynı koşut üzerinde tuzluluk bundan daha düşük değerdedir.

Advertisement

Ege Denizi’nin batısında tuzluluğun doğuya göre daha az olmasının nedeni, Çanakkale Boğazı’ ndan gelen az tuzlu suların bu doğrultuda yayılmasıdır. Tuzluluğun, Çanakkale Boğazı yakınlarında binde 33’e düşmesi yine aynı nedene bağlıdır. Doğu kesiminde tuzluluk oranı derine doğru biraz düşerken, kuzey ve batı kesimlerinde 200-300 m derinliğe kadar bir artış daha sonra doğuda olduğu gibi bir azalma görülür. Yüzey sularının yılın herhangi bir ayında ortalama sıcaklığı, kuzey-güney doğrultusunda bir azalma gösterir. Bu olgu yaz aylarında kışa göre daha önemsizdir, örneğin, ağustosta kuzey yüzey sularının sıcaklığı 23°C iken, güneyde Girit Adası çevresinde 24.5° C’dir. Buna karşın, şubatta kuzeyde ortalama sıcaklık 10°C, Girit Adası çevresinde 15°C’dir. Özellikle, derinliğe doğru azalan sıcaklık, 300 m’den sonra dibe kadar hiç değişmeden 13°C dolayında kalır.

Ege Denizi

Ege Denizi’ndeki akıntıların durumu da dikkate değer bir özellik gösterir. Burada, biri kuzeyden güneye doğru ilerleyen, öteki güneyden kuzeye doğru hareket eden iki büyük yüzey akıntısı sistemi vardır. Ayrıca, bunlardan aynlan kolların koylarda ve körfezlerde oluşturdukları küçük akıntılar görülür. Ege Denizi’nde kuzeyden güneye doğru giden akıntının başlıca nedeni, Çanakkale Boğazı’ndan gelen sulardır. Bu akıntı, Ege Denizi’nin batı ve orta kesiminde etkisini gösterir. Güneyden gelen akıntı, Türkiye kıyıları açıklarıyla buradaki büyük adalar çevresine Akdeniz’in tuzlu ve sıcak sularını taşır. Güney Anadolu kıyılarından gelen bu akıntı, Çanakkale Boğazı’na doğru ilerleyerek üst akıntının altından Marmara Denizi’ne geçer.

Türkiye’nin Ege kıyıları son derece çeşitli kıyı şekilleriyle kaplıdır.

Burada büyüklü küçüklü birçok yarımada, burun, körfez, koy vardır Bu kıyılara dökülen çeşitli büyüklükteki ırmakların ağızlarında türlü biçimlerde deltalar oluşmuştur: Büyük Menderes, Küçük Menderes, Gediz, vb. Bu deltaların bir kesimi, kısa süre içinde çok fazla oranda lığ taşıyarak bu kıyılara yığmış, zamanla buraların dolmasına yol açmıştır. Bunun sonucunda, birkaç binyıl öncesinde liman konumundaki Antik İon kentleri, kilometrelerce içeride kalmıştır (örneğin, Küçük Menderes Havzasındaki Efes Antik Kenti bugün kıyıdan 7-8 km içeridedir).

Ege Bölgesi’nde boyuna gelişmiş uzun ovalar vardır. Kıyıya dik olarak gelen dağlar, çıkık olarak adlandırılan yüksek kesimleri, bunlar arasında kalan alçak alanlar ise çökük olarak adlandırılan çöküntü havzalarını, boyuna gelişen ovalan oluşturur. Dağların denize dik olarak uzanması Ege Denizi kıyılarında çok girintili çıkıntılı, genellikle enine gelişmiş kıyıları oluşturmuştur. Buna koşut, burada birbiri ardınca dağlar ve burunlar önünde yalıyarlı dik ve yüksek kıyılar, bunlar arasındaki girintiler boyunca da alçak kumsal kıyılar sıralanmıştır. Kıyılar, yakın jeolojik zamanlarda deniz basmasına uğramış, buralarda daha önce aşınmış çukur yerler deniz suları altında kalarak birçok yerde “Ria tipi” kıyı şekilleri oluşmuştur. Başlangıçta bugünkünden daha girintili çıkıntılı olan kıyıların körfez ve koy biçimindeki uzun girintileri, tarih çağları içinde gittikçe dolarak, kıyı şekilleri değişikliğe uğramıştır.

Advertisement


1 Yorum

Leave A Reply