İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı Hakkında Bilgi

0
Advertisement

İslamiyet öncesi olan Türk edebiyatı ile ilgili olarak genel bilgiler. Sözlü ve yazılı olarak İslamiyet öncesi Türk edebiyatı hakkında bilgiler.

Türk edebiyatının başlangıcıyla ilgili olarak belli bir tarih öne sürmek imkânsızdır. Fakat tarihin bilinmeyen dönemlerine kadar uzandığı kabul edilmektedir. İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı Döneminde Büyük Hun imparatorluğu, Göktürk ve Uygur devletlerinin bulunduğunu biliyoruz. Yazı olarak ise Göktürk ve Uygur abecelerinin kullanıldığı birtakım belgelerden anlaşılmaktadır.

İslamiyet öncesi Türk edebiyatını sözlü edebiyat ve yazılı edebiyat olmak üzere iki bölümde ele almak mümkündür.

a. Sözlü Eserler

Bu dönem sözlü edebiyatının en önemli ürünleri destanlardır. Destanlar; bir ulusun uzun tarihi boyunca geçirdiği serüvenleri, yetiştirdiği kahramanları, doğa ve dünya hakkındaki duygu ve düşüncelerini, dünya görüşlerini yansıtan eserlerdir. Türk destanlarının büyük bir kısmı İslamiyet öncesi dönemlerde meydana gelmiştir. İslamiyetten önce doğup gelişen destanlarımızın başlıcaları Yaratılış, Alp Er Tonga, Oğuz Kağan, Bozkurt, Ergene-kon, Türeyiş ve Göç destanlarıdır. Bu destanların bir kısmı sonradan yazıya geçirilmiş, bir kısmı da yabancı ülkelerin kaynaklarına yabancı dille kaydedilmiştir. Bu nedenle onların dil ve üslup özellikleri hakkında bilgi edinmemiz zorlaşmaktadır. Bazı destanlarımız da Türk araştırmacılar ve Müslüman Türk yazarları tarafından derlenerek yazıya geçirilmiştir. Bu destanlarımızdan İslamiyet öncesi edebiyatımıza ait dil ve biçim özellikleriyle, Türklerin o zamanki yaşayış biçimleriyle ilgili bilgiler edinebiliyoruz.

Sözlü edebiyatta koşuk, sagu ve savların da önemli bir yer tuttuğu görülmektedir. Eski Türk toplumunda sığır, şölen, yoğ denilen dinî törenler yapılırdı. Dinî sürgün avlarına sığır, kurban törenlerine şölen, yas törenlerine ise yoğ denirdi. Bu törenlerde kendilerine ozan, baksı, şaman, oyun gibi adlar verilen ve hekimlik, müzisyenlik, şamanlık gibi nitelikleri olan kişiler kahramanlık, aşk, doğa ve din konularında şiirler söylerlerdi. Bu şiirlere genel olarak koşuk denilmekteydi. Koşuklar hemen hemen her konuda söylenebiliyordu. Sagu ise yas törenlerinde söylenen bir çeşit ağıttı. Türkler derin görgü ve deneyimlerini çok kısa olarak savlarla anlatıyorlardı. Savlar bugünkü atasözü sözcüğüyle karşılanan özlü sözlerdi.

Advertisement

Sözlü edebiyat, yazının kullanılmaya başlanmasından sonra da sürmüş; pek çok değişikliğe uğrayarak günümüze kadar gelebilmiştir.

b. Yazılı Örnekler

Türklerin çok eski çağlardan beri bazı yazılar kullandığı, tarih kaynaklarından öğrenilmiştir. Uygurların V. yüzyılda özel bir yazı kullandıkları bu kaynakların verdiği bilgiler arasındadır. Ayrıca Yenisey Kırgızları tarafından, aynı yüzyıllarda yazılmış mezar taşlarının bulunması bu bilgileri doğrulamıştır. Fakat bu yazılar tam bir metin özelliği göstermez.

İslamiyet öncesi yazılı Türk edebiyatının en önemli ve en büyük belgeleri VIII. yüzyılda Göktürk abecesiyle yazılmış olan Göktürk Yazıtlarıdır. Tonyukuk, Kül Tigin ve Bilge Kağan adına dikilen bu yazıtlarda Bilge Kağanın, kardeşi Kül Tiginle birlikte Çinlilere karşı yaptıkları mücadeleler ve Türk milletinin bütünlüğünü sağlamak için yaptıkları çalışmalar anlatılmaktadır. Bu yazıtlarda Türk beyleri ve halkı ulusal bilinçlerine sahip çıkmaları için uyarılmaktadır. İşlenmiş, güzel ve etkili bir dille yazılmış olan bu yazıtlarda güçlü bir söylev üslubu dikkati çekmektedir.

İslamiyet öncesi Türk edebiyatının Göktürk Yazıtlarından sonraki yazılı ürünleri Uygur Türkçesi eserleridir. Uygur Türkleri, Göktürklerin abece ve dinlerini terk ederek Soğd yazısını ve Mani ile Buda dinlerini benimsemişlerdir. Bu dönemde verilen eserlerin bütünü Mani ve Buda diniyle ilgilidir. Büyük bir kısmı Turfan kazılarında ele geçen bu eserlerin başta gelenleri Altun Yaruk ve Sekiz Yükmek’tir. Bu eserlerde Buda’nın yaşamı, Buda dininin ilkeleri anlatılmış; bazı dualara yer verilmiştir. Maniheist Uygurlardan günümüze ulaşabilen şiirlerin bir kısmı ilahi, bir kısmı ise ölüm, sevgi ve övgü şiirleridir.

İslamiyet öncesi Türk şiirinde çeşitli hece ölçüleri kullanılmıştır. Nazım biçimleri ise genellikle dört dizeden oluşan kıta (dörtlük)lardan meydana gelmektedir. Üç veya dörtten fazla dizeden oluşmuş kıtalara da tesadüf edilmektedir. Uyaklar dize sonlarında bulunduğu gibi bazen dize başlarında da görülmektedir. Şiirlerde genellikle yarım uyak kullanılmakla birlikte diğer uyaklara da yer verilmiştir.

Advertisement


Leave A Reply