Nükleik Asitler ve Yapısı Nasıldır? Nükleik Asit Çeşitleri Nelerdir?

0
Advertisement

Nükleik asitler nelerdir? Nükleik Asit çeşitleri nelerdir? Nükleik asitlerin yapısı, görevleri, özellikleri, DNA, RNA hakkında bilgi.

dna

Kaynak: pixabay.com

Nükleik Asitler: hücre çekirdeğinde yoğunlaşmakla birlikte stoplazmada da bulunabilen yaşamın sürdürülmesinde ve aktarılmasında temel görevi üstlenen, kalıtsal yeteneklerin taşıyıcıları ve protein sentezinin ara maddeleridir. En basit canlı hücresinden en karmaşığına kadar tüm canlı hücrelerinde bulunurlar ve birbirlerine zincirlenerek doğrusal makromolekülleri oluştururlar. Zincirin her nükleidi bir şeker, azotlu organik bir baz ve bileşiğin asitliğinden sorumlu bir fosforil kümeden kuruludur. Hücrede, bileşimlerine giren şeker türüne ve biyolojik etkinliklerine göre iki değişik nükleik asit türü vardır. Bunlar, deoksiribonükleik asit (DNA) ve ribonükleik asittir (RNA).

İlk kez Friedrich Miescher tarafından hücre çekirdeğinde bulunmalarından dolayı nükleik asit adıyla adlandırılmış olmalarına karşın, yalnız hücre çekirdeğinde bulunmazlar. Bunlara, ribozomlarda, mitokondrilerde ve stoplazmada da rastlanır. Hücrenin yaşamsal etkinliklerinin doğrudan ya da dolaylı olarak nükleik asitlere bağlı bulunması, bunların yapı ve görevlerinin yoğun biçimde irdelenmesine yol açtı. Nükleik asitler üç temel molekülden oluşurlar. Bunlardan ilki beş karbonlu pentoz şekeri, ribozdur (C5H11O5). Riboz şekerinin yapısına göre adlandırılan nükleik asitlerden, riboz şekeri barındıran nükleik aside ribonükleik asit (RNA), ötekine ise pentoz şekerinde bir oksijen eksik bulunduğu için, (C5H11O4) deoksiribonükleiksait (DNA) denir. Nükleik asitlerin ikinci temel molekülü fosforik asittir (H3PO4). Bu molekülün yapısı DNA ve RNA’da aynıdır. Üçüncü tip molekül ise organik bir gazdır. Her nükleik asit grubu, nükleik asidi niteleyen dört azotlu organik baz türü içerir. Bunlar iki purik baz (adedin ve guanin) ile iki pirimidrik bazdır (sitozin ve timin). Bu dört baz DNA’ nın bileşimine girer, RNA içinde ise bu dört bileşenden timin bulunmaz, bu nükleik asit türünde timinin yerini pirimidin kümesinden başka bir baz olan ürasil alır. Bunlardan pürik ya da pirimidin bazlardan birine pentoz bağlanmasıyla oluşan yapıya nükleosit, bu yapıya fosforik asit molekülünün bağlanmasıyla da nükleotit oluşa gelir ve böylece ana birim oluşur.

NÜKLEİK ASİT ÇEŞİTLERİ

Nükleik asitler kapsadıkları şeker molekülüne göre Deoksiribonükleik asit ve Ribonükleik asit olmak üzere ikiye ayrılırlar. (DNA ve RNA)

DNA, hücre içinde yönetici molekül, RNA ise, yürütücü molekül grubu olarak görev alır.

NÜKLEİK ASİTLERİN GÖREVLERİNİN ANLAŞILMASI

İlk kez Oswald Avery ve arkadaşlarının (1944) Pneumococcus bakterileri (Zatürre hastalığı etkeni) ile yaptıkları deneyler sonucu, nükleik asitlerin görevleri ile ilgili bilgiler ortaya çıkmıştır. Bu bakterilerin hastalık yapan (kapsüllü) ve hastalık yapmayan (kapsülsüz) iki çeşidinin olması deneylerin temelini oluşturmaktadır.

Advertisement
PNEUMOCOCCUS BAKTERİLERİNİN İKİ FORMU

PNEUMOCOCCUS BAKTERİLERİNİN İKİ FORMU

DENEYLERE GÖRE
  1. 1- Kapsüllü olan bakteriler, farelere enjekte edildiğinde hastalık oluşmakta ve hayvanlar ölmektedir.
  2. 2- Kapsülsüz olanlar enjekte edildiğinde ise, hastalık görülmemektedir.
  3. 3- Avery ve arkadaşları, deneyin bir aşamasında kapsüllü bakterileri ısıtarak parçalamışlar ve elde ettikleri DNA özütünü, kapsülsüz bakterilerin üremekte olduğu kültüre eklemişlerdir. Bir süre sonra, bu kültürden aldıkları örnekleri incelediklerinde, kültürde kapsüllü bakteriler olduğunu görmüşlerdir, ve bu kültürden alınan bakterileri farelere enjekte ettikleri zaman, hayvanların öldüklerini gözlemişlerdir.
  4. O halde: Kapsüllü hücrelerden alınan DNA, kapsülsüz bakterilerden bazılarını değiştirmiş ve kapsüllü duruma getirmiştir.
  5. 4- Deneyin bir başka aşamasında, kapsüllü bakterilerin öldürülmesi ile elde edilen, fakat içinde DNA bulunmayan özüt, kapsülsüz bakteri kültürüne eklenmiş ve aynı üreme aşamalarından sonra, farelere verildiğinde, hayvanlarda hastalık izlenmemiştir.

Bu ve benzeri ayrıntılı araştırmalar sonucu, hücrelerde kalıtsal karakterlerin taşınmasının DNA molekülleri tarafından yönetildiği bulunmuştur.

Nükleik asitler, virüsler, bakteriler ve tüm ökaryot hücrelerde yer alırlar.


Leave A Reply