Robert Wiene Kimdir?

0
Advertisement

Robert Wiene kimdir? Robert Wiene hayatı, biyografisi, eserleri, filmleri ve sinema kariyeri hakkında bilgi.

Robert WieneRobert Wiene; (16.11.1880 – 17.7.1938)

Dresden’de doğan Wiene’nin sanat kariyeri 1910 sıralarında doğduğu kentte ve Berlin’de başladı. 1914’te senarist olarak film yapımcısı Otto Messter’in yanında çalışmaya başladı. Wiene, senaryolarını da yazdığı ve sessiz film yıldızı Henny Porten’e göre ayarlanan ilk yapıtlarını Messter’in siparişi üzerine gerçekleştirdi. Aralarında Der Sekretaer der Koniğin (Kraliçenin Sekreteri, 1916) ve Die Raeuberbraut (Haydutun Nişanlısı, 1916) bulunmaktadır. Wiene 1918’de Wiener Sascha-Film şirketinde prodüksiyon ve sanat müdürü olarak çalışmaya başladı.

1920: İlk Ekspresyonist (Dışavurumcu) Filmi Carl Meyer ile Hans Janowitz’in senaryosuna göre çevirdiği Das Kabinett des Dr. Caligari (Dr. Caligari’nin Muayenehanesi, 1920) adlı iç karartıcı dramla, çağdaş edebiyat ve resim sanatına egemen olan ekspresyonizm stilini sinemaya da uygulamış oldu. Normallikle deliliğin karışımından oluşan bu filmde genç bir adam, Caligari adlı ipnotizmacının Cesare adlı medyumu aracılığıyla birkaç insanı öldürttüğünü öğrenir. Caligari’nin gerçekten, genç adamın kapatılmış olduğu akıl hastanesinin müdürü olduğu anlaşılır. Bu filmde kullanılan dekorlarla kamera yönetimi, sessiz Alman filminin stili için önder oldular. Geometrik şekillerle deforme edilmiş perspektifler, sivri açılarla koyu gölgeler dış dünyayı bir delinin kâbusu gibi göstermekteydi. Siegfried Kracauer bu yapıtı 40’lı yılların sonunda otoritenin methiyesi olarak yorumladı ve bunda Nasyonal Sosyalizm diktatörlüğünün ilk işaretlerini gördüğünü ileri sürdü.

Daha sonraki yapıtı Genuine’de (1920) Wiene dışavurumcu tarzın araçlarını geliştirmeye çalıştı. Kan açlığı yüzünden bir aileyi mahva sürükleyen, gizli bir tarikata mensup bir kadının öyküsünün anlatıldığı bu film, kalitesi açısından pek çok tartışmaya yol açmıştır.

1923’ten Sonra: Bir Katilin Çektiği Azap Dostoyevski’nin “Suç ve Ceza” adlı romanından sinemaya uyarladığı Raskolnikov (1923) filminde de Wiene dışavurumcu öğelere başvurdu. Moskova Sanat Tiyatrosunun oyuncularının rol aldığı bu filmde Wiene, işlediği suçu cinayet olarak görmeyen fakat yavaş yavaş yüklendiği suçun büyüklüğünü kavrayan bir katilin dramını psikolojik bir araştırma olarak yakın plân çekimlerle gözler önüne serdi. Bu arada Raskolnikov’un vizyonları dekorun biçimsel oyunlarıyla örtüşmektedir. Alt başlığı “Ein Film der Manschen” (İnsanlara Ait Bir Film) olarak belirtilen I.N.R.I. (1923) filminde de bir katilin çektiği azap konu edilmektedir. Wiene burada düelloya davet ettiği insanı öldüren idealist bir komünistin psikolojik sıkıntılarını İsa’nın çektiği acılarla bir arada sundu. Wiene bu filminde stil yönünden İsa’nın çarmıha gerilişini tasvir eden belli başlı sanat eserlerini örnek aldı ve kalabalık sahnelerin etkisine güvendi. Yedi bölümlük bu film izleyiciler-ce çok tutulmakla beraber, eleştirmenler Wiene’nin burada sinemanın olanaklarını, hümanist bir mesaj uğruna, yani insanları siyasette şiddet kullanmamaya davet etmek için, ikinci plana ittiğini ileri sürdüler.

Advertisement

1930’dan Sonra: Sesli Filmde Yeraltı Dünyası Wiene 1930’da çektiği Der Andere (Öteki Adam) adlı psikolojik dramla ilk sesli filmini çekmiş oldu. Burada şizofren bir avukat geceleri suçlular arasında dolaşır. Yeraltı dünyasını son derece gerçekçi bir biçimde çizdiği bu filmin başarısı üzerine, Wiene bir sonraki yapıtı olan Panik in Chicago (Şikago’da Panik, 1931) filminin konusunu da yeraltı dünyasından seçti. Filmin kahramanı, bir çete üyesini öldürmekle suçlandığı için polisten kaçmak zorundadır. Bu filmin çekiciliği, sözde yasa adamı olan polisin hareketlerini dolandırıcıların yasadışı davranışlarıyla karşı karşıya getirmesinde yatmaktadır. Wiene’nin bu yapıtından sonra konusunu yine suçlular dünyasından seçtiği Taifun (Tayfun, 1933) adlı filmi, bozguncu bir zihniyet taşıdığı bahanesiyle, Naziler tarafından yasaklandı. Wiene bunun üzerine Fransa’ya göç etti. Adı geçen filmi 1934 yılında, anlam açısından tamamen çarpıtılmış şekliyle Polizeiakte 909 adı altında Alman sinemalarında oynatıldı. Almanya dışındaki koşullarla kolay kolay başa çıkamayan Wiene’nin eski yaratıcılığı, başka bir ülkeye göç etmesiyle etkinliğini yitirmiş gibiydi. Birinci Dünya Savaşı patlamadan bir akşam önce Saraybosna’da yer alan suikast) fon olarak kullanarak çevirdiği, bir aşk öyküsü olan Ultimatum adlı filmin çekim çalışmaları sırasında Wiene, 57 yaşında, Paris’te yaşamını yitirdi. Amerikalı yönetmen Robert Siodmak bu filmi tamamladı.


Leave A Reply