Walker Evans kimdir? Büyük Buhranı fotoğraflarla belgeleyen ünlü fotoğrafçı Walker Evans’ın hayatı, çalışmaları ve fotoğrafları hakkında bilgi.
Walker Evans
Walker Evans, 3 Kasım 1903’te St. Louis, Missouri’de doğdu. Çocukluk yıllarında resimle uğraştı. Bu merakın bir sonucu olarak kartpostallar toplayarak koleksiyon yaptı. İlk Kodak kamerasını da bu yaşlarda edindi; ailesinin ve arkadaşlarının fotoğraflarını çekti.
İlk eğitiminin ardından Williams College’a kaydoldu fakat bir yıl sonra ayrıldı. Eğitimine ara verdikten sonra Neıv York’a giderek kitapçılarda ve Halk Kütüphanesi’nde çalıştı. O zamanki en büyük arzusu iyi bir yazar olabilmekti. New York’ta çalıştığı dönemde hayranı olduğu yazarları; T. S. Elliot, D.H. Lawrence, James Joyce, E. E. Cummings, Charles Baudelaire ve Gustave Flaubert okuyarak geçirdi.
Babasının teklifiyle Paris’e gitti ve Sorbonne Üniversitesi’nde edebiyat üzerine eğitim aldı. Çok büyük başarı yakalayamayan kısa hikayeler ve makaleler kaleme aldı. Bir yıl Paris’te kaldıktan sonra New York’a geri döndü. Aklında hâlâ edebiyat vardı ama fotoğrafçılık hevesi ağır bastı.
Bu dönemine ait ilk fotoğrafları Avrupa modernizminden etkilendiğinin kanıtı niteliğindeydi. 1928-1929 yıllarında New York’un gökdelenleri arasından yarı soyut eserler ortaya çıkardı. Fakat asıl sıçramasını Fransız fotoğraf sanatçısı Eugène Atget’nin eserlerini gördükten sonra yaptı. Bu eserler Atget’nin arkadaşı Berenice Abbott tarafından New York’a getirilerek bir apartman dairesinde sergilenmişti.
1935’te 1929’da başlayan Büyük Buhran‘ın en yıkıcı etkileri görülüyordu. Bu dönemde İçişleri Bakanlığı tarafından geçici olarak görevlendirildi. Görevi işsiz kalan kömür madencilerinin yerleştirildiği yeni iskan bölgesini fotoğraflamaktı. Bu geçici iş kalıcı bir işe dönüştü. Daha sonra hükümetin Büyük Buhran yıllarında yaşanan sıkıntıların önüne geçmek için neler yaptığını “belgelemek” için görevlendirildi.
James Agee İle Çalışması
1936’nın yazında Evans işinden izin alarak yazar arkadaşı James Agee ile ülkenin güney eyaletlerine doğru yola çıktı. Agee ünlü dergi Fortune’dan bir sipariş almıştı; kiraladıkları arazilerinde çiftçilik yapan ailelerin hikayelerini anlatacaktı. Evans da doğal olarak, fotoğrafları çekecekti. Dergi yazıyı yayımlamayı reddetti. Fakat bu yolculuğun sonucunda Agee’ye ününü kazandıracak “Let Us Now Praise Famous Men” (1941) adlı kitap ortaya çıktı. Kitaptaki Evans imzalı fotoğraflar Büyük Buhran’ın etkilerini gözler önüne seriyordu.
Çiftçilerin; giysilerinin, evlerinin ve yatak odalarının fotoğrafları inanılmaz derecede dürüst bir portre yaratıyordu. Zaten projelerindeki en büyük amacı insanları en duru halleriyle fotoğraflamak ve o anki durumu en gerçek şekilde aktarmaktı.
Evans’ın en ünlü serilerinden biri de New York metrosunda çektiği fotoğraflardan oluşmaktaydı. Teknoloji ilerledikçe kameralar daha küçük ve kolay taşınır hale gelmişti. Üstelik filmler de gelişmiş, uzun pozlamaya gerek duymadan net fotoğraflar çekmek mümkün hale gelmişti. Bu fırsatı ilk değerlendiren isimlerden biri de Evans’dı. Yolculardan gizlediği kamerasıyla onların fotoğraflarını çekiyordu. Ona göre metrodayken insanlar en doğal hallerine bürünüyordu.
20. yüzyılın en etkili sanatçılarından biri olarak kabul edilen Evans kendisinden sonraki kuşaktan Helen Levitt, Robert Frank, Diane Arbus, Lee Friedlander ile Bernd ve Hilla Becher gibi sanatçıları etkiledi. Amerikan fotoğrafçılığının ilk belgesel çalışmalarına imza attı; 45 yıllık kariyeriyle modern Amerika’nın yaratılmasına şahitlik etmemizi sağladı.
Walker Evans son yıllarında renkli polaroidlerle çekim yapmaya devam etti. 1975 yılında ise hayatını kaybetti.
