Advertisement
İçinde zaman, vakit kavramı, kelimeleri geçen deyimler nelerdir? Bu deyimlerin anlamları ve açıklamaları. Zaman hakkında deyimler.
Zaman İle İlgili Deyimler ve Anlamları
- aman zaman bilmemek
fırsat vermemek. - aman zaman dedirtmemek
aman vermemek. - (bir şeyin) zamanı geçmek
1) o şey artık gerekli ve yerinde olmaktan çıkmak;
2) mevsimi geçmek.
Artık domatesin zamanı geçtiği için lezzetli domates bulunamıyor. - evvel zaman içinde, kalbur saman içinde
çok zaman önce anlamında bir tekerleme. - gel zaman git zaman
aradan oldukça uzun bir zaman geçtikten sonra anlamında kullanılan bir söz: Gel zaman git zaman bu kadının bir kızı olmuş. -E. Şafak. - kaç zamandır
belirsiz fakat çok zamandan beri, çoktan beri anlamında kullanılan bir söz. - üstünden (şu kadar zaman) geçmek
aradan herhangi bir zaman geçmek. - zaman almak
sürmek, devam edip zamanı geçirmek.
Projemi tamamlamak çok zaman aldı. - zaman bırakmak
bir iş için süre ayırmak. - zaman ile yarışmak
hızlı hareket etmek. - zaman kazanmak
vakit kazanmak.
Borçları ödemek konusunda zaman kazanmak için elinden geleni yapıyor. - zaman kollamak
1) bir işin sırasını beklemek;
2) uygun bir fırsat beklemek. - zaman öldürmek
boş şeylerle vakit geçirmek. - zaman tanımak
1) bir iş için yeterli zaman vermek;
2) bitmeyen bir iş için süreyi uzatmak.
VİDEOLU ANLATIM:
- zaman vermek
bir iş için belli bir süre ayırmak. - zamana uymak
davranışlarını içinde bulunulan günün şartlarına uydurmak. - zamanı avlamak
uygun zamanı bulmak: Nihayet yalnız kaldığım bir zamanı avlayarak yanıma yaklaşıyor. -R. N. Güntekin. - zamanı dolmak
bir iş için ayrılan süre sona ermek. - zamanı geçirmek
oyalanmak: Kaybolmuş şeyleri bulurum ama sen zamanı geçirmişsin, saatini bulamadım. -A. Ş. Hisar. - zemin ve zamana uygun
konuya, içinde bulunulan şartlara uygun. - işten güçten vakit bulamamak
çok yoğun çalıştığı için zaman ayıramamak. - kaçmaktan kovalamaya vakit olmamak
önemli işler yüzünden başka işlere yetişememek. - ***vakit geçirmek
oyalanmak, uğraşmak. - ***vakit kazanmak
1) bir şeye ayrılan süreyi azaltmak;
2) karşı tarafı oyalayarak kendi hazırlanma süresini uzatmak. - ***vakit öldürmek
zamanı yararsız, gereksiz işlerle veya iş yapmadan geçirmek: Fakat sandal sahibi olur olmaz zaten yarı keyif, yarı kazanç için vakit öldürdüğü balıkçılık sanatında karar kılmıştı. -S. F. Abasıyanık. - ***vakit saat aramamak
zamana hiç aldırmamak: Sabah, öğle, akşam gibi hani vakit saat aradıkları yok. -B. Felek. - ***vakti gelmek
1) ölmek üzere olmak, ölümü yaklaşmak;
2) zamanı gelmek, süresi dolmak. - ***vaktini şaşmamak
her şeyi tam zamanında yapmak.