Farklı Bilinç Durumları Konu Anlatımı

0
Advertisement

Farklı bilinç durumları nelerdir? Uyku ve rüyalar, meditasyon, hipnoz, farklı bilinç durumları konusu anlatımı, özellikleri.

Farklı Bilinç Durumları

Normal bilinç durumlarında, üç temel koşulun bulunması gerektiğini bilmeliyiz. Bu koşullar, dikkatli bir uyanıklık halinin olması, dış ortamdaki uyarıcıların algılanabilmesi ve algıların bilgi haline dönüşebilmesidir.

Normal bilinç durumu dışında, uyku, rüya, hipnoz ve meditasyon gibi bilinç durumları da vardır.

EEG’yle farklı bilinç durumlarının saptamaları mümkün olabilmiştir. EEG(Elektro ensefalografi: Beyin yüzeyindeki elektriksel hareketi kaydetme tekniğidir.) Uyanık, sakin ve gözler kapalı olarak dinlenme durumundaki erişkinin beyin elektrosunda alfa dalgaları egemendir. Eğer kişi gözlerini açıp dikkatini bir konu üzerinde yoğunlaştırırsa alfa dalgaları yerini beta dalgalarına bırakır.

Uyku ve Rüyalar

İnsan ömrünün ortalama üçte biri uykuda geçer. Beyin uykuda da faaliyet gösterir. Organizmada belirli sınırlar içinde fiziki ve psikolojik değişmeler olur. Yaş ilerledikçe, insanların uykuya duydukları gereksinim azalmaktadır.

Advertisement

Bazı kimseler, gece yatarken, ertesi gün belirli bir saatte kalkmaya niyet eder ve gerçekten de niyet ettikleri saatte uyanabilirler. Çalışırken kişi, zaman geçtikçe yorulur ve çoğu zaman saatine bakmadan eve gitme zamanının geldiğini kestirebilir. Güneş ışığı hiç görülmeyen mağara, maden ocağı gibi yerlerde bile beden, kendi programına göre uyku devresini ayarlayabilir. İşte, organizmanın zaman algısıyla ilgili olan, zaman sürelerini bu şekilde algılayabilmesi özelliğine biyolojik saat adı verilir.

Uykunun NONREM (N-REM) olarak adlandırılan bölümünde beyin aktivitesinde ve enerji tüketiminde artış görülür. Bu dönemin ana özelliği; solunum, kalp, beyin ve diğer sistemlerde metabolizmanın düzenlenmesidir. Uyku derindir.

Uykunun başlamasından belli bir süre sonra REM uykusu başlar. Rüyaların yüzde sekseni REM sırasında görülür. REM döneminde uyku hafiftir.

Uyku derinleştikçe kişide uyarıcılara olan farkındalık azalır, mutlak eşik yükselir.

Uyku Bozuklukları

Narkolepsi: Birkaç saniyeden, birkaç saate kadar süren ve birden gelen REM uykusudur.

Advertisement

Uyurgezerlik: Uykunun NREM döneminde dolaşıp, otomatik hareketler yapmaktır. Hasta yaptığı hareketlerin bilincinde değildir.

İnsomnia: Uykuya dalmakta veya sürdürmede güçlüktür.

Hipersomnia: Aşırı uykululuk durumudur. Gündüz uyuma, geceleri uyku süresinin uzaması gibi örneklere rastlanabilir.

Uyku apnesi: Uykudaki solunum bozukluğudur.

Meditasyon

Hint kitaplarında bilincin; uyku, rüya ve uyanıklık olan üç durumuna ek olarak dördüncü bir durumun varlığı belirtilmektedir. Meditasyon uygulaması yoluyla kazanılan bu dördüncü durum, daha yüksek ve değerli sayılmaktadır. Çünkü, meditasyon uygulaması yoluyla kazanılan bilinç yaşantısının tekrarlanması, kişinin enerjisini artırmaya, zekâ ve doyumluluğunu açığa çıkartmaya olanak sağlayabilmektedir. Meditasyon, beden işlevlerini ruhsal olarak denetlemeyi amaçlayan bir bilinçli kontrol yöntemidir.

Hipnoz

18. yüzyıl sonlarında Mesmer, “Hayvansal magnetizm” adını verdiği hipnozu, tedavide kullanmaya başlamıştır. Hipnoz, telkin aracılığıyla ortaya çıkan ve tam olmayan bir uyku halidir. Telkin; tartışma, zorlama, inandırma gibi çabalar söz konusu olmadan bir kişiye belirli bilgileri sözle benimsetmedir. Hipnotik uyku, tam bir uyku hali değildir. Bilinç uyuşmuştur, ama duygular varlıklarını korur. Hipnotize olmuş kişi yürüyebilir, ayağa kalkabilir ve normal bir kişi için son derece yorucu olabilecek duruşları yerine getirebilir. Hipnozda tümü telkine dayanan çeşitli yöntemler uygulanır. Hipnotize eden ve edilen bireyler arasında güvene dayalı bir işbirliği gereklidir. Bununla birlikte her birey, telkine aynı biçimde yanıt vermez. Bazı bireyler telkine daha yatkındır.

Beden işlevlerinin bilinç ve dikkat yoluyla kontrolü (biofeedback-biyogeribildirim)

Biofeedback ya da biyolojik geri besleme, kişiye kendi fiziksel tepkilerini izlemenin ve denetim altına almanın yollarını öğretir. Biyolojik geri beslemenin bir örneği meditasyondur. insan bu yolla beyin dalgalarının, beden işlevlerinin ve iç organlarının kontrolünü sağlayabilmektedir.

Biyolojik geri besleme yöntemiyle, kişinin kalp ve dolaşım sisteminin etkinliklerine, vücut sıcaklığına, beyin dalgalarına ya da kas gerginliğine ilişkin bilgiler, elektronik olarak izlenir ve bazen bir gösterge üzerinde, bazen de ışıkla ya da ses aracılığıyla bireye iletilir. Kişilerin bu biyolojik verileri kullanma konusunda eğitilerek, strese ya da dış dünyada gelişen olaylara karşı vücut tepkilerini iradeli olarak değiştirdiği görülmüştür. (Alfa geribildirimi)

Advertisement

Bilinç, Biliş ve Duyguları Etkileyen Maddeler

Bazı ilaçlar duygudurumu, duyguları, genel uyarılmışlık düzeyini ve bilinçlilik hâlini etkiler. Bu gibi ilaçlar psikiyatride ruhsal ve davranışsal hastalıkların tedavisinde kullanılır. Etkileri nedeniyle bu gibi ilaçlara “psikoaktif” denir. Psikoaktif ilaçların etkileri sadece kimyasal özelliklerinden kaynaklanmaz. Bu etkiler, ilacın alındığı ortama, onu kullanan kişinin özelliklerine, onun ilaçla önceki deneyim ve beklentilerine bağlıdır. İlaç-çevre-kişi etkileşimi olarak adlandırılan bu durum, bir bireyde belirli psikoaktif ilacın etkilerinin ne olacağını tahmin etmeyi güçleştirir.

Psikoaktif maddeler:

Uyarıcılar: Merkezi sinir sistemini uyaran bu maddeler psikolojik ve fiziksel bağımlılık yapar. Özellikle sigara kullanımının sağlık üzerindeki olumsuz sonuçları artık çok iyi bilinmektedir. Uyarıcı maddelerin etkileri arasında uyku gereksinimi duymama, yorgunluk hissinin olmaması, aşırı neşe, bir “yalancı mutluluk hâli” bulunmaktadır.

Örneğin; aşırı miktarlarda alınan amfetamin, aslı olmayan düşüncelere (sanrılar), olmayan nesneleri görmeye, sara hastalığındaki gibi şiddetli kasılma ve gevşemelere ve sonuçta ölüme neden olur.

Ağrı kesiciler: Bu maddeler merkezi sinir sistemini baskılar ve narkotikler olarak da adlandırılır. Yasa dışı olarak kötüye kullanılan ağrı kesiciler olumlu duygular ve kendini iyi hissetme hâline (öfori), daha sonra dalgınlık, yarı uykululuk hâli ve düşünme süreçlerinde yavaşlamaya neden olur. Aşırı miktarlar koma ve ölüme yol açar. Bu maddelere hem fiziksel hem de psikolojik bağımlılık gelişir.

Uyku verici ve sakinleştiriciler: Bu maddeler merkezi sinir sistemini baskılar. Yasa dışı olarak kötüye kullanılan maddeler önce konuşkanlık, aşırı neşe, ani duygudurum değişikliklerine yol açar. Birey kendini frenlemede zorluk çeker. Bu evrede beynin düşünce ve davranışlar üzerindeki ketleme işlevi “ketlenmiştir”. Ketleme ketlenince ortaya uyarılma çıkar. Ancak madde almaya devam edildiğinde, ketleme kendini gösterir; önce sakinleşme, yarı uykululuk ve uyku hâli, daha aşırı dozlarda bilinç kaybı, koma ve ölüm hâli oluşur. Bu gruptaki maddelere hem fiziksel hem de psikolojik bağımlılık gelişir.

Algıyı çarpıtan maddeler: Bu maddeler algıları çarpıtarak duygudurumlarda değişikliğe yol açar. Zaman algısını bozarak, her şeyin olduğundan farklı algılanmasına ve kişinin gerçekle bağının kopmasına neden olur.


Leave A Reply