Nicolas Poussin Kimdir? Klasikçiliğin Temsilcisi Ressamın Hayatı ve Eserleri

0
Advertisement

Nicolas Poussin kimdir ve ne yapmıştır? Klasikçiliğin Önemli Temsilcisi ressam Nicolas Poussin’un hayatı, eserleri, tabloları hakkında bilgi.

Nicolas Poussin

Nicolas Poussin; (d. 1594, Villers, Les Andelys, Fransa – ö. 19 Kasım 1665, Roma, İtalya), barok dönemde klasikçiliğin en önemli temsilcisidir. XIII. Louis’nin saray ressamlığını yaptığı iki yıl dışında bütün sanat yaşamını Roma’da geçirmiştir.

Nicolas Poussin

Küçük bir çiftçi ailesinin çocuğuydu. 1612’de ressam Quentin Varin’in (1570-1634) Le Grand Andely Kilisesi için resim yapmak üzere kente gelmesinden sonra sanata ilgi duydu ve ressam olmak amacıyla Paris’e gitti. Gerek parasının azlığından, gerek çevreyi iyi tanımamasından ötürü Paris’te doğru dürüst bir öğretmen bulamadı. Bir süre geç maniyerist üslupta çalışan öğretmenlerden ders aldı. Ama yüksek Rönesans’a karşı büyük ilgi besliyor, Roma’yı görmek istiyordu. İki kez girişimde bulunduktan sonra 1624’te Roma’ya gitti.

Orada etkili kişilerle tanışma olanağı buldu. Bunların en önemlisi Kardinal Barberini’nin sekreteri Cassiano dal Pozzo idi. Pozzo eski yapıtlara çok meraklıydı ve Poussin antik sanatı onun aracılığıyla tanıdı. Daha sonra Pozzo için çalışmaya başladı ve Roma uygarlığının en büyük hayranlarından biri oldu. Önceleri pastoral ve şiirsel bir atmosfer taşıyan mitolojik konulu resimler yaptı. 1630’larda ise dinsel ve tarihsel konulara yöneldi. “Müneccim Kralların Tapınması” (1633, Dresden Devlet Sanat Koleksiyonu), “Sabinli Kadınların Kaçırılması” (y. 1635, Louvre Müzesi, Paris) ve “Çobanların Tapınması” (y. 1637, Ulusal Galeri, Londra) gibi resimleri bu döneme aittir.

Nicolas Poussin

Nicolas Poussin Arkadya’lı Çobanlar

Başarıları Dikkat Çekiyor

Poussin’in 1638-39’daki başarılan Fransız sarayının dikkatini çekmişti. Kardinal Richelieu onu Fransa’ya dönmesi ve yeni kurulan Kraliyet Resim ve Heykel Akademisi’ne üye olması için razı etmeye çalışıyordu. Uzun yazışmalar ve resmi davetler sonucu Poussin 1640’ta saray ressamı olarak Paris’e gitmeye karar verdi. Paris’te büyük bir saygıyla karşılandı, ama kısa sürede gerek hükümet görevlileriyle, gerek Fransız ressamlarla anlaşmazlığa düştü. Altar panosu, kitap kapağı, duvar halısı tasarımı ve dekorasyon işleri gibi daha önce alışık olmadığı türde işler yapmak durumunda kaldı. Umduğunu bulamayınca 1642’de Roma’ya geri döndü.

Advertisement

1643-53 arası Poussin’in en başarılı dönemi olarak kabul edilir. 1649 tarihli (Prusya Kültür Varlıkları Devlet Müzesi, Batı Berlin) ve 1650 tarihli (Louvre Müzesi, Paris) kendi portreleri onun kendine güvenli havasını açıkça yansıtır. 1640’ların ikinci yansında, anıtsal bir yalınlıkla dinginliği yansıtan manzaralar (“Diogenes’li Manzara”, 1648, Louvre Müzesi, Paris) yaptı. 1650’lerde Avrupa’da büyük bir üne erişmişti.

Raffaello’dan sonra klasikçiliğin en önemli temsilcisi sayılan Poussin, onun Roma dönemindeki biçim anlayışı ile antik heykellerdeki oranlan birleştirmişti. Yarattığı üslup ve ilkeler ölümünden sonra Kraliyet Akademisi’nce büyük bir hayranlıkla benimsenmiş, akademik geleneğe temel alınmıştı. Düşünceleri 17. yüzyılın sonuna doğru Rubensçilere karşı çıkan Poussin’cilerin temel ilkelerini oluşturdu.

Nicolas Poussin Scipio'nun İtidali

Nicolas Poussin Scipio’nun İtidali

ÖBÜR ÖNEMLİ YAPITLARI

“Davud’un Zaferi” (y. 1626, Dulwich College Resim Galerisi, Londra), “Aziz Erasmus’un Şehit Edilmesi” (1628-29, Vatikan Müzeleri, Roma), “Neptün’ün Zaferi” (y. 1635, Philadelphia Sanat Müzesi), “Kutsal Aile Merdivenlerde” (1648, Ulusal Sanat Galerisi, Washington, D.C.), “Arkadialı Çobanlar” (y. 1655, Louvre Müzesi, Paris), “Dört Mevsim” (1660-64, Louvre Müzesi, Paris).

Poussin’ciler

Poussin’ciler, 1671’de Paris’teki Fransız Kraliyet Resim ve Heykel Akademisi’nde çıkan tartışmada renge karşı desenin üstünlüğünü savunanlara verilen addır. Poussin’ciler ideal nesnelerin zihinde var olduğunu savunan Platoncu anlayışı destekliyor, doğanın en güzel parçalarının mantıklı bir biçimde seçilip somut bir biçimde bir araya getirilebileceğine inanıyorlardı. Onlara göre renk geçici, gereksiz ve yalnızca biçimi bezeyen bir aksesuardı. Poussin’ciler antik sanatın, Raffaello’nun, Carracci’nin ve yandaşı oldukları Nicolas Poussin’in erdemlerini övdüler ve kendilerine ideal usta olarak Tiziano, Correggio ve Rubens’i seçen Rubensçilere karşı çıktılar.

Poussin’in zaman zaman “Fransız Raffaello”su olarak anılan bir Fransız, Rubens’in ise İspanyol Felemenki için casusluk yaptığı savıyla Fransa’dan sürülen bir Flaman olmasından yola çıkan Poussin’cilerin milliyetçi görüşleri de vardı. 1672’de renk ve desen konusunda yapılan tartışma, akademi başkanı Charles Le Brun’un “rengin işlevi gözü doyurmaktır, buna karşılık çizim aklı doyurur” biçimindeki açıklamasıyla geçici olarak durduruldu.

Advertisement


Leave A Reply