Sözsüz İletişim Nedir? Hakkında Bilgi

0
Advertisement

Sözsüz iletişim nedir, sözsüz iletişim şekilleri nelerdir? Beden dili, işaret, gösterge nedir, özellikleri, hakkında bilgi.

SÖZSÜZ İLETİŞİM

Bilinen tüm kültürlerde iletişim süreçlerinin, birbiriyle ilintili üç önemli öğesi durumundaki işaret, gösterge ve simgeler, sözcük ya da dil kavramlarıyla dolaylı ilişkilerinden ötürü iletişim üzerine çalışmalarda başlıca ilgi odağı olagelmişlerdir. Bunların her biri, öncekinin daha karmaşık bir biçimidir ve sözlü dilin gelişmesinden önce ortaya çıkmıştır.

Sözsüz iletişim tanım olarak konuşulan dilin dışında, jestler, mimikler ya da diğer dilsel olmayan işaretler aracılığıyla ifade edilen iletim biçimlerini kapsar.

İşaret. Bu öğe, sürekli enerji aktarımı olan bir alanda ortaya çıkan kesinti gibi düşünülebilir. Telgraf haberleşmesi sırasında elektromagnetik alanı açıp kapatan çizgilerle noktalar, sessiz bir odaya giren birinin varlığını belirtmek için öksürmesi ya da dağın tepesinden dumanla verilen kesik kesik işaretler buna örnektir. İşaretlerin işlevi, çevredeki tek bir öğeyi değiştirerek dikkati çekmek ve bir anlam iletmektir. Tek başına ele alındığında, yalnızca birinin varlığını belirtmek gibi çok sınırlı bir anlam ifade eden işaretler, telgrafta olduğu gibi yazılı ya da sözlü dile denk düşecek biçimde kodlandığında geniş iletişim olanakları sağlarlar.

Gösterge. Sözlü dile uyarlanmaya işaretler kadar yatkın olmasalar da göstergeler, kendi başlarına çok daha fazla anlam taşır. Antropolog Ashley Montagu göstergeyi, kabaca tümceye benzeyen ve kendi içinde özgül anlam taşıyan “somut bir belirtici” olarak tanımlamıştır. Günlük yaşamda karşılaşılan en yaygın göstergeler, resimler ve çizimlerdir, işaretle gösterge arasındaki temel ayrım, göstergenin kendi iç doğasından gelen bir anlam taşıması (örn. polis rozeti), işaretinse yalnızca dışa yönelik bir anlam yaratmada kullanılabilir olmasıdır (örn. yardım istemek için bağırmak). Çoğu hayvanın işaretlere tepki göstermesine karşılık, yalnızca köpek ya da şempanze gibi zeki ve eğitilebilen hayvanların göstergelere tepki vermesi, ikisi arasındaki farkı daha açık biçimde ortaya koymaktadır. Göstergelerin anlamı, biçimsel özelliklerine ve ait oldukları kültüre göre değişir. Bir toplumun trafik ışıkları ve işaretleri, üniformalar, rozetler gibi göstergeleri bütün olarak ele alındığında zengin bir gösterge dağarcığı oluşturur.

Advertisement

Simge. İşaret ve göstergeden farklı olarak simgeler, bireyin dünyayı algılayışının bir parçası olan karmaşık öğelerdir. Simge, herhangi bir soyutlama aracı olarak tanımlanabilir. Her kültürün, kendi üyeleri arasında, o kültüre özgü mantığı temsil eden ve kabaca konuşma diline benzeyen bir simgeler sistemi vardır. Bir kültüre özgü simgeler, yabancı birisi için hiçbir anlam taşımayabilir. Simgeler, bir totem ya da alyans gibi tek bir nesne biçiminde olabilirse de, genellikle, ancak grup halinde anlam bütünlüğüne ulaşan nesnelerden ya da öğelerden oluşur. Güç, tehlikeli ya da ortak dille söylenmesi uygun olmayan düşünceler, aynı kültürle beslenmiş insanlar arasında simgeler yoluyla iletilebilir. Gene de simgeler, doğal dilde bulunan ve kesin tanımlamalar için gerekli olan belirlenmişlikten ve düzenden yoksundur; bu yüzden de standart bir bütün halinde derlenmeleri çok güçtür.

İkon. Birbiriyle doğrudan ya da dolaylı biçimde ilişkili olan ve etkileşim halinde anlamlı bir bütün meydana getiren simgeler kümesine ikon denir (örn. ABD’deki Beyaz Saray, bir cenaze töreni ya da izlenimci üsluptaki bir resim). İnsanların genellikle ikonları ya da simgeleri tek tek ele alarak inceleme eğiliminde olmasına karşın, simgesel iletişim her türlü insan etkinliğiyle çok yakından ilişkilidir ve özellikle bilinçsizce kullanımlarının, tüm toplumlarda iletişimin en önemli yönünü oluşturduğu öne sürülür. Sözcüklerle sayıların da kendi başlarına birer simgesel eğretileme olduğu düşünüldüğünde, bunların bilim, matematik, edebiyat, güzel sanatlar gibi alanlardaki rolü daha iyi kavranabilir. Ayrıca bu simgeler aracılığıyla birey, kendi kimliğine ilişkin bir tanım oluşturur.

Beden dili. Her kültürün kendine özgü iletişim sistemi oluşturan bir beden dili vardır. Beden dilinin ne kadar etkili bir iletişim aracı olabildiğini gösteren en iyi örnek, dans ve tiyatro gibi sanatlardır. 19. yüzyılda, Fransız pandomim ve jimnastik öğretmeni François Delsarte, tiyatro için beden ve yüz ifadelerinden oluşan bir sözlük derlemişti. Günümüzde de ABD’li araştırmacılar, gündelik yaşamda kullanılan beden dili üzerine benzer bir çalışma yapmıştır.

ABD’li antropolog Edward Hall, çeşitli kültürlerden kişilerin zaman ve mekânı, bedenlerini ve öteki iletişim öğelerini nasıl kullandıklarını incelemiştir. Hall’un proxemics olarak adlandırdığı bu “sessiz dil” kavramı değişik toplumsal düzeylerdeki insanlar arasında önceden belirlenmiş karşılıklı ilişkileri kapsar: Kişilerin iletişim halindeyken birbirlerine göre aldıkları konum ve aralarındaki uzaklık, duruş açılan, davranışlarının hızı, değişik koşullardaki iletişime uygun düşen zaman anlayışları, yaydıkları vücut ısısı ve kokular ya da bunları algılayışları gibi. Böylece, sözsüz iletişimin değişik biçimlerini gösteren birkaç genel ilke ayrıntılarıyla saptanmıştır. Hall’un görüşleri tümüyle deneyci bir yaklaşımı yansıtmasına ve tartışmaya açık olmasına karşın, dilbilim ve simgeler üzerine yapılan çalışmaların kapsamına girmeyen noktalara dikkat çekmesi açısından önem taşır.


Leave A Reply