Nasrettin Hoca konulu, Nasrettin Hoca’yı anlatan şiir örnekleri. Nasrettin Hoca hakkında yazılmış, Nasrettin Hoca ile ilgili şiirler.

Kaynak: commons.wikimedia.org
Nasrettin Hoca İle İlgili Şiirler
DAMDA
Hoca çıkmış, dam aktarmış damda.
Kapı çalmış bir an.
Eğilmiş bakmış: Bir adam.
Adamda Ne üst ne baş… Perişan.
Merak etmiş, sormuş:” Kimi istedin?” ”
Seni Hocam, biraz aşağıya in.”
” İyi ama, ağam, işim acele,
Ne söyleyeceksen oradan söyle.”
” Bir ricam var senden, küçük bir ricam.
Aşağıya insen ne olur, Hocam?”
“Herhalde işi mühim. Anlamak gerek.
Bakalım neymiş muradı?” diyerek
Takım taklavatı bırakıp dama
İnmiş kırk bir basamak merdiveni.
Açarak kapıyı sormuş adama:
” Söyle. Ne var? Niçin indirdin beni?”
Adam demiş ki:” Hocam, ne olursun.
Allah kazadan beladan korusun.
Dert verip derman aratmasın Rabbim.
Sevaptır bir sadaka ver, fakirim.”
Bu lafları duyunca
Deliye dönmüş Hoca.
Ta damlardan inişine mi yansın,
Yarıda kalan işine mi yansın?
Ama Hoca bu, kurnaz…
” Hele yukarı gel benimle biraz
Üst tarafını orada söylersin.”
Varınca, ikisi de nefes nefese, dama,
Hoca dönmüş adama,
Demiş ki:” Allah versin.”
Orhan Veli KANIK
KIRK YILLIK SİRKE
Komşuda sirke biter,
Koşup Hoca‘dan ister
“Haber aldım gelirken,
Varmış kırk yıllık sirken,
Bet bereket kesene,
Ondan biraz versene!”
Hoca der ki: “Veremem,
Ne yalan söyleyeyim,
Hem açıkça diyeyim,
Sirkeyi de veremem:
Keskinliği sayılı,
Ömrü geçer kırk yılı.
Verse idim komşuya,
Ömrü kırk yıl olmazdı;
Koyamazdım turşuya,
Kavanozum dolmazdı.
Sami ERGUN
ANCAK BÖYLE ARANIR
Bir komşu der ki Hoca’ya:
“Eşeğimi ettim kayıp,
Belki inmiştir çaya,
Sana zahmet arayıp,
Bul da getir çabucak”
Rahmetli kıyı bucak,
Arayacağı yerde.,
Başı havada, tiz perde
Bir şarkı tutturur;
Bahçe, bağ gezip durur.
Biri Hoca’ya rastlar,
Der: “Bağda ne işin var?”
-Eşeği arıyorum.
Dereye varıyorum.
-İşi tutarak gevşek,
Aranmaz böyle eşek,
Bırakır şarkıyı,
Fırıldar köşe kıyı,
Sendeki bu neşeyi,
Gören düğünde sanır.
-El alemin eşeği
Ancak böyle aranır.
Hasan Ali YÜCEL
NASRETTİN HOCA
Kiremit aktarmak için
Bir gün hoca çıktı dama.
Kızıyordu için için
“Hiç rahat yoktur adama,
Yağmur yağar, damlar akar;
Bu iş yine sana bakar.
Kiremitler yosun tutmuş,
Kızak gibi kayıyormuş,
Dertlerini sayıyordu:
“Sabah akşam didin uğraş,
Yiyem diye bir sıcak aş”
Homurdanıp söylenirken,
“Aman yetiş!” demeden
Hep kiremitleri saydı:
Bir iki üç… Hoca yerde!
Kalkamadı, bakın derde…
Neyse, komşular yetişti.
Kaldırdılar Nasrettin’i.
Hocanın bacağı şişti
Derdi, duysa tam adını:
“Düşmeyene tuhaf gelir;
Damdan düşen halden bilir.
Fuat KÖPRÜLÜ
NASREDDİN HOCA
Tanımayan var mıdır
Şu Nasreddin Hoca’yı,
Düşünebilir miyiz
O, olmadan fıkrayı?
Bir güzelce anlatır
Nükte ile herşeyi,
Öğretir hepimize
Kahkahayla gülmeyi.
Çocukları çok sever
Arkadaştır onlarla,
Ne kadar öğünsek az
Nasreddin Hoca’mızla.
Atasözü, deyim, fıkra
Çok şey bırakmış bize,
Hoca’mızdan sevgiler
Çocuklar hepinize.
Atila Çakıroğlu
NASREDDİN HOCA VE EŞEĞİ
Hoca bir gün giderken
Eşeğinin üstünde,
Eşek ürküp tökezler
Düşürür onu yere.
O’nu böyle görünce
Etraftan yetişirler,
Doluşurlar başına
Bakışıp gülüşürler.
Hoca buna aldırmaz
Der “Boş yere gülmeyin,
Eşek düşürmese de
Ben zaten inecektim.”
Atila Çakıroğlu
Nasrettin Hoca
Nasrettin hoca gibi
Tutar dedim belki dibi
Göle çaldım yoğurdu
Herşey ilk günkü gibi
Bindim eşeğe tersten
Kuşum uçtu kafesten
Eşek gibi bağırdım
Kaybettim hep nefesten
Anlattım hikayeler
Güldüler kırıldılar
Her hikayem bir feyiz
Anlamayanlar keriz
Var varanın sür sürenin
Vay haline destursuz bağa girenin
Anlayana sivri sinek saz
Anlamayana davul bile az