Bahattin Şakir Kimdir?

0
Advertisement

Bahattin Şakir kimdir? İttihat ve Terakki Cemiyetinin önde gelen ve tarihi açıdan da tartışmalı önderlerinden olan Dr. Bahattin Şakir kimdir?

Bahattin Şakir Kimdir?

Bahattin Şakir, asıl adı mehmed bahaeddin (d. 1874, İstanbul – ö. 16 Nisan 1922, Berlin), İttihat ve Terakki’nin önde gelen yöneticilerinden ve ilk adli tıp öğretmenlerinden.
Bahattin Şakir
Askeri Tıbbiye’yi (Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane) tabip yüzbaşı rütbesiyle bitirdi (1896). 1900’de aynı okulun tıbb-i kanuni (adli tıp) muallim muavinliğine getirildi. Bu görevine ek olarak Şehzade Yusuf İzzeddin Efendi’nin özel hekimliğini de yapıyordu. Bu arada Ahmed Celaleddin Paşa’nın maiyetine girdi. Ahmed Rıza ve İttihat ve Terakki Cemiyeti ileri gelenleri ile ilişki kurdu. Ahmed Celaleddin Paşa’nın muhalefete katılmasından sonra, siyasal olmayan bazı olaylara adının karışması üzerine Erzincan’a sürgüne gönderildi. Ama cemiyete gönderdiği yardımın ortaya çıkması üzerine tutuklandı, ardından da Trabzon’a sürüldü. 1905’te Mısır’a, oradan da Paris’e kaçtı. Paris’te ve bir ara gizlice geldiği İstanbul’da İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin çalışmalarının canlandırılmasında Ahmed Rıza ile birlikte etkin rol oynadı.

II. Meşrutiyet’in ilanından (1908) sonra İstanbul’a ve Askeri Tıbbiye’deki eski görevine döndü. Daha önce Kahire ve Paris’te çıkan Şûra-yı Ümmet gazetesinin yayımını istanbul’da sürdürdü. 1909’da askeri ve sivil tıbbiyelerin birleştirilmesi ile kurulan Haydarpaşa Tıp Fakültesi’nde adli tıp müderrisi oldu. Ertesi yıl Tıp Fakültesi ikinci reisliğine seçildi. Balkan Savaşı’nda Edirne kuşatması sırasında oradaki hastanede başhekim olarak çalıştı (1912). Edirne’nin Bulgarlarca işgali üzerine tutsak düştüyse de bir süre sonra serbest bırakıldı. 1913’te ek görev alarak morg müdürlüğünü de üstlendi. Aynı yıl Sıhhiye Müdüriyet-i Umumiyesi’ne bağlı olarak kurulan Tababet-i Adliye müdürlüğüne ve Tababet-i Adliye Encümeni reisliğine getirildi. I. Dünya Savaşı’nda Erzincan ve yöresinde Teşkilat-ı Mahsusa yöneticisi olarak da görev yapan Bahaeddin Şakir, savaşın sona ermesiyle İttihat ve Terakki önde gelenleri ile birlikte yurtdışına kaçtı (1918). 1922’de Berlin’de bir Ermeni tarafından vurularak öldürüldü. Bahaeddin Şakir, yazar olmaktan çok, bir parti örgütçüsü olarak yakın dönem Türk siyasal tarihinin en önemli kişileri arasında yer alır. II. Meşrutiyet öncesinde Mısır ve Paris’te çıkan Şûra-yı Ümmet’te yayımlanan yazıları, daha çok ihtilalci yaklaşımıyla dikkati çeker. Bunun bir istisnası, 95. sayının ekinde yayımlanan ve Prens Sabaheddin yandaşlarına karşı en büyük eleştiri kabul edilen yazısıdır. Ayrıca “İngiltere dostluğu”‘ nu eleştiren yazısı da siyasal bakımdan önemlidir. II. Meşrutiyet’ten sonra imzasız olarak yayımlanan Şûra-yı Ümmet, Ali Kemal Davası (1909) ve Kanun-i Esasimizi İhlal Edenler’de (ty) karşıtlarını sert bir dille eleştiren Bahaeddin Şakir’in, Tıbb-i Kanuni Dersleri (1910-11, 1-5 fasikül), A. Lacassagne ve L. Thoinot’tan çevirdiği Tababet-i Adliye Rehberi (1914; Vasfi Bey ile birlikte), Tıbb-i Kanuni Hulasası (1914) adlı mesleki kitaplan da vardır.


Leave A Reply