Bebeklerde Katı Gıdalara Geçiş

0

Bebeklerde katı gıdalara geçiş ne zaman yapılmalıdır? Katı gıdalara geçişi alıştırma nasıl yapılır? Karşılaşılacak sorunlar ve çözüm önerileri.

İlk yemekler katı yiyecekler vermeye ne zaman başlamalı?

Bebeğimi katı besinlere ne zaman başlatsam? Çocuk doktorlarının en çok karşılaştıkları sorulardan biri budur. Bazı anneler, bebeklerinin daha ilk haftalarından başlayarak -hele, bir de yan sokakta oturan bir arkadaşlarının bebeğine neredeyse hastaneden çıkar çıkmaz muhallebi biçiminde fazladan mama vermekte olduğu gibi şeyler duyarlarsa- bu konuda eni konu kaygı duymaya başlarlar. Oysa bebeğe çok erken karışık besinler vermeye başlamanın herhangi bir yararı yoktur. Anne sütü ya da biberonla verilen hazır mamalar, altı aylık oluncaya kadar, bebeğinizin bütün besin gereksinmelerini karşılar. Üstelik ilk haftalarında, bebeğinizin sindirim sistemi, süt ve hazır mama dışında bir besini gerektiğince sindirebilmek bakımından, henüz çok yeteneksiz durumdadır. Ona çok erken dönemden başlayarak katı besinler vermeye koyulmanız, alerji tepkilerine davetiye çıkarmanız anlamına gelebilir.

ZAMANI

Katı besinlere başlama zamanı, bebekten bebeğe değişir; bu kararı, bebeğinizin gelişemesini ve kilo alışını sürekli olarak izlemekte olan doktoruyla birlikte vermeniz gerekir. Kararın alınmasına en iyi yol gösterici de, bebeğinizin büyümesi ve iştahıdır. Kilo alıyorsa, emdiği sütle ya da hazır mamayla doymuş görünüyorsa, şimdilik başka bir şeye gereksinme duymuyor demektir. Bazı bebekler, altı ay boyunca, başka bir şey vermek gerekmeksizin, meme ya da biberondan emmeyi sağlıklı biçimde sürdürürler. Bazılarıysa, huysuzluk belirtileri göstererek, sütle ya da hazır mamayla dolu midelerinin, mutluluklarının yeterince uzun sürmesini sağlamadığını, daha katı besinler almaya gereksinme duyduklarını ortaya koyarlar.

PRATİK ÇÖZÜM

Eski pratik çözüm, bebeğin dört aylık olunca ya da ağırlığı 6,5 kg’ı bulunca sütten kesilmeye hazır olduğuydu; bu günümüzde de uygulanabilecek, aşağı yukarı iyi bir çözümdür. Bebeklerin çoğu, üç ile altı aylık oldukları sırada, karma beslenme rejimine geçerler. Yalnız, sütünüzle iyice karnı doyuyor ve gerektiği biçimde kilo alıyor olsa bile, bebeğinizi altıncı ayın sonunda, memeden keserek katı besinlere geçmeniz gerekir: Artık besinleri iyice çiğneyebilecek duruma gelmiştir ve çiğneme uygulaması yapmalıdır. Ayrıca, katı besinlere geçmeden daha uzun süre beklemek, süte gereğinden çok alışmış ve alışkanlıklarına da çok bağlı bir duruma gelmiş olacağından, ağzına yeni tatlar ve alışmadığı katı şeyler verildiğinde, son derece isteksiz ve zor beğenir davranmasına yol açabilir.

Sütten kesme, aşama aşama geçilmesi gereken bir süreçtir ve bebeğinizin tam anlamıyla karma besinler rejimine geçmesi, birkaç ayı bulabilir. Hiç acele etmeniz gerekmez: Bir yaşını dolduruncaya kadar süt, bebeğinizin beslenme rejiminin ana bölümü olmayı sürdürecek, vereceğiniz öbür besinler, yalnızca yararlı ek besin işlevi görecektir.

Başlangıçta amaç, bebeğinizin besinini, meme ya da biberon yerine, bir kaşıktan almaya alışmasını sağlamak ve onun kişisel olarak beğenip beğenmediği yiyecekleri anlamaktır. Bebeğinize sunduğunuz besini, onun “kabul” ettiğinden emin olmak için çok dikkatli olmanız gerektiğinden, bu süreç oldukça yavaş ilerleyecektir.

KÜÇÜK KÜÇÜK TATLAR

Doktoruyla birlikte, bebeğe katı besinler verme zamanının geldiği kararına vardığınızda, bebeğinize hangisinden başlayarak katı besinler vereceğiniz konusunda iyi bir seçme yapmanız gerekir. Bu aşamada, ona küçük kaşıklarla çeşitli “tatlar” tattırın; verdiğiniz besinin besleyici değerinin bu aşamada hiç önemi yoktur. Önemli plan, besinin kolayca sindirilebilir olmasıdır. ‘Bebeğinizin sindirim sisteminin, ona vermek isteyeceğiniz gerçekten çok besleyici şeyleri sindirebilecek kadar olgun ve güçlü olması, ayları bulacaktır, ilk katı yiyeceği, kısa bir süre için onun tek besini olacaktır. Yeni bir şey denemeden önce, bunu ne kadar seveceğini, bedeninin buna nasıl tepki göstereceğini, birkaç gün gözlemeniz gerekir.

En iyi ilk katı besinler, çiğ ya da hafifçe pişirilmiş tatlı ve olgun meyveler, sözgelimi elma, armut ya da muzdur. Pişmiş sebzeler, sözgelimi patates, karnabahar, havuç, bezelye de iyi birer seçimdir.

SÜTLÜ TAHILLAR

Tahıl unlarıyla hazırlanan bebek yemekleri, kolay yutulabilir kıvamda ve tatları süte benzer olduğu için, geleneksel olarak sütten kesmede en yaygın kullanılan yiyeceklerdir. Buğdayın bebeklerde alerjilere yolaçabildiği bilindiğinden, tahıl vermeye pirinç unundan ya da yulaf unundan başlamanız çok daha doğru olur. Bebeğiniz biraz daha büyüyünce -yedinci ayını doldurduktan sonra- bedensel tepkilerini dikkatle izlemek koşuluyla ve küçük miktarlardan başlayarak, buğday ununu da deneyebilirsiniz.

Katı besinlerden önce bebeğiniz sütünün ya da biberondaki hazır mamanın tadına, kıvamına ve ısısına iyice alışmış olduğundan, vereceğiniz ilk yeni besin, ona gerçekten de çok yabancı gelecek ve nasıl yiyeceğini bir türlü kestiremeyecektir. Bebeğiniz birkaç haftalık bir deneyim kazanıncaya kadar, yapabileceğiniz en iyi şey, verdiğiniz yeni yemeğin, elden geldiğince tanıdığı şeylere yakın olmasıdır.

Bütün besinlerinin, hattâ muz ya da haşlanmış patates gibi iyice yumuşak olanların bile, başlangıçta püre haline getirilmiş olması gerekir. Püre halinde besin, süt emmeye alışmış bebeğinize hâlâ çok koyu ve “yapışkan” gelebilir; dolayısıyla, bu mamayı sulandırmak, kıvamını yumuşatmak için, her zamanki biberondan ya da memeden aldığı sütle ya da hazır mamayla karıştırmanız gerekir. Ayrıca, hazırlayacağınız pürenin sıcaklığını da, alışık olduğu süt sıcaklığına yakın tutmaya çalışın. Çok soğuk ya da çok sıcak bir şey, onda sarsıntı yaratır ve “büyükler için” yiyecekten yeme işinden büsbütün soğumasına yol açabilir.

İlk tatlar, yalnızca tat olarak kalmalı, yani birkaç kaşıktan fazla verilmemelidir. Bu işe, kendinizi çocuğunuzun yerine koyarak bakın: Çok sevdiği sütü alışageldiği sıcacık anne memeşinin başından ya da biberon memesinden almak yerine, apansızın içinde hem kıvamı, hem de tadı ona çok yabancı gelen bir şeyler bulunan sert bir kaşığın ağzına sokulmasının nasıl bir etki yaratacağını düşünün. Üstelik, kaşıktaki şeyin onun daha iyi gelişmesini sağlayacak bir besin olduğunu bilmesinin de olanağı yoktur; hattâ henüz onu sevip sevmeyeceğini ya da doğru dürüst nasıl yutacağını da bilmemektedir. Bu garip, yeni deneyime kendini alıştırması için en azından bir ya da iki haftaya gereksinme duyar.

yemek-yiyen-bebekKAŞIK DENEYİ

Hazırladığınız mamayı ona, çok aç olduğu bir sırada değil de, henüz tam doymamış olduğu sırada, sözgelimi öğlen memesini -ya da biberonunu- emerek ortalarına geldiği sırada verin. Açlıktan ağladığı sırada onu kaşıkla beslemeye kalkmanız, içinde, düşmanca bir davranışla, bir saldırıyla karşılaştığı izlenimi uyandırabilir. Biraz karnı doyup da kendini daha huzurlu hissettiğindeyse, bunu deneyecek çok daha elverişli bir ruh hali içinde bulunacaktır.

Küçük bir kaşığın ucuna seçtiğiniz besinden biraz koyarak, ağzına değdirin. İlk yapacağı şey, kaşığı emmektir; bu durumda besinin birazı da ağzına girecektir. Büyük bir şaşkınlık göstermesine, hattâ yüzünü buruşturmasına hazır olun! O, sırada, neler hissettiğini, ağzındaki bu tadın ne olduğunu kavramaya çalışmaktadır ve çok geçmeden de, kararını verip, size “bildirecektir”. Verdiğiniz şey gerçekten hoşuna gitmemiş görünürse, umutsuzluğa kapılmayın. Belki de hoşnutsuzluğunun nedeni, bu deneyimin onun için çok yeni olmasıdır; yaptığı şeyin ne olduğunu kavradığı zaman, kendini pekâlâ kaşıkla beslenmekten hoşlanır durumda bulabilir.

BEKLENMEYEN TEPKİLER

Büyük bir olasılıkla, ağzına aldığı yiyeceğin büyük bölümünün yeniden geri döndüğünü göreceksiniz. Küçük çocuğunuz, bu farklı kıvamdaki nesneyi henüz nasıl yutacağını bilmez; ama böyle olması, mutlaka hoşlanmadığı anlamına gelmez. Aynı biçimde, bu kez kaşığı biraz daha doldurarak verin. Ama sakın tepeleme dolu bir kaşığı ağzına boşaltmaya kalkışmayın: Bu hoşuna gitmez ve kaşıkla beslenmeye geçişini geciktirebilir. Ne kadar ve ne zaman yiyeceğine onun karar vermesine fırsat tanıyın, ilgisini yitirip de, yüzünü kararlılıkla kaşıktan başka yana çevirir çevirmez, ona yeniden biberonunu ya da memenizi verin. Kaşıkla vermiş olduğunuz besine çok sert bir tepki göstermediyse, ertesi gün yeniden deneyin. Her seferinde, ağzına aldığı besini isteyip istemediğine karar vermesine fırsat tanıyın; çok acemice kaşıktan alma tekniği karşısında da sabırlı olun. Kaşıktan doğru dürüst nasıl yeneceğini kendi süresi içinde, kendi öğrenecektir ve şimdilik, kaşıkla verdiğiniz besinin ne kadarını midesine indirmeyi başardığı, hiç önemli değildir.

Bu aşamada hedefiniz, bebeğinizi katı besinler yeme sürecine alıştırmak ve bunu ona, zevkli bir şey olarak göstermektir. Ayrıca, amacınız, günler geçtikçe normal bir yemek yeme düzenine dönüşecek olan bir “yemek zamanı” alışkanlığının temellerini atmış olmaktır.

GÜNDE ÜÇ TAT

Birkaç gün geçtikten sonra, bebeğinize, sabah, öğlen, akşam günde üç kez, yeni mamalar tattırmaya başlayın. Hoşlandığını görürseniz, miktarı iki ya da üç kaşığa çıkarın. İlk verdiğiniz besine gösterdiği tepkiden hoşnut kaldıysanız, ikinci bir besine geçebilirsiniz. Ama, bir alerji tepkisi gelişip gelişmeyeceğini görmek için, her yeni besini verdikten sonra, bir yenisine geçmeden önce, en az 24 saat bekleyin.

Bir kez geri çevirdi diye, yeni bir besini sevmediğine karar vermeyin. Verdiğiniz sırada karnı acıkmamış olabilir. Bir iki gün bekleyip, aynı besini yeniden deneyin: Bakarsınız, bu kez hoşuna gider, ilk seferinde, besini kıvamını beğenmediği için de geri çevirmiş olabilir. ikinci sefer, aynı besini daha pütürsüz hale getirerek, deneyin ve herhangi bir fark yaratıp yaratmadığını gözleyin.

Bebeğiniz, bir dizi meyve, sebze, tahıl unu denedikten ve kaşıkla yeme sürecinden iyice hoşlanır duruma geldikten sonra, başka besinlere geçebilirsiniz: Yumurta sarısı, yoğurt, krem peynir, püre haline getirilmiş balık haşlama, piliç haşlama ve mercimek… Sindirim sisteminin bütün bu çeşitlenmiş besinlerle baş edebileceğini anladığınızda da, bunları birbirine karıştırmaya ve ilgi çekici birleşimler ve çeşniler yaratmaya koyulabilirsiniz.

Bebeğiniz yaklaşık altıncı aydan başlayarak çiğnemeye hazır ve çiğnemeyi becerebilir durumda olacağından, besinlerinin kıvamını biraz sertleştirmeye başlayın. Sözgelimi, patatesi püre haline getirmeyip, çatalla iyice ezdikten sonra verin: Ağzında alışmadığı yumuşak kitlelerle uğraşmak zorunda kalması, onu daha sert kıvamdaki yiyeceklere hazırlayacaktır.

Yumurta sarısı iyi bir besleyici ilk besin ve zengin bir protein, demir, vitamin kaynağıdır. Katı pişmiş yumurtanın sarısı, başka besinlerle ya da tek başına püre haline getirilebilir. Başlangıçta bebeğinize yumurta akı vermeyin: Alerji tepkilerine yol açar.

ELE VERİLECEK İLK BESİNLER

Çocuğunuz oturur ve elleriyle cisimleri tutabilir duruma geldiğinde, elinde tutup geveleyeceği şeyler verebilirsiniz. Peksimet, galeta, kızarmış ekmek, ilk akla gelen seçimlerdir. Küp biçiminde iri bir parça peynir ve iri parçalar halinde kesilmiş meyve dilimleri de verebilirsiniz. Ama fındık, fıstık gibi boğazına kaçabilecek küçük ve sert besinler vermeyin. Ayrıca, güvenli olduğunu düşündüğünüz besinler bile sorun yaratabileceği için, onu hiçbir zaman, elinde bir yiyecekle yalnız başına bırakmayın.

Yararlı maddelerin çoğunu koruduğu iğin, buğulama, en iyi yemek pişirme yöntemidir. Bebeğinize hazırladığınız yemeklere, “tadını daha güzel” yapmak için sakın şeker katmaya kalkışmayın. Buna alıştırırsanız, bebeğiniz yalnızca şekerli şeylerin daha lezzetli olduğunu sanacaktır. Onun tatlı ve şekere düşkün olmasına yol açmak, dişleri ve sağlığı açısından iyi değildir. Yiyeceği şeyleri tuzla tatlandırmak da yanlıştır: O yaşta bebeklerin böbrekleri, fazladan tuzla başa çıkacak durumda değildir. Yiyeceklerine yağ da katmayın: gereksinme duyduğu yağ, zaten besinlerde ve sütte vardır.

Bebeğiniz, sizinkine benzeyen karışık bir yemek düzenine geçtiği zaman, ona ailenin öbür üyelerinin yediklerini ezerek vermeye başlayabilirsiniz.

SORUNLARI ÇÖZME

Bebeğiniz için evde yapacağınız yiyeceklerin karşınıza çıkaracağı sorun, hazırladığınız yemekleri uzun bir süre ancak azar azar yiyecek olması, üstelik bu yiyeceklerin, uzun süre bekletilirlerse kolayca bozulacak olmalarıdır. Bazı anneler bunu bebeklerinden artan yemekleri kendileri bitirerek çözerler. Ama bunu yapmak içinizden gelmezse, artan yemeği küçük kaplara bölüp, derin dondurucuda saklayabilir ve gerektiğinde azar azar ısıtabilirsiniz. Ama en iyisi, sizin için biraz yorucu da olsa, her öğünü azar azar, taze pişirmektir.

Bebeğiniz iskemlesinde oturup da, büyükler gibi yeme işinden hoşlanmaya başladığı zaman, kendi kendine yemeye de başlaması gerekir. Bu sizin için, ortalığın batması anlamına gelse de, uzun vadede getireceği yarar, buna değer. Daha iyice beceremediği halde kendi kendine yemeyi denemesine fırsat verilen bir çocuk, kendi kendine doğru dürüst yemeye, döküp saçıyor diye bunu yapmasına engel olunan bir çocuktan çok erken başlar.

KENDİN YAP

Çocuğunuzun tabağına fazladan bir kaşık koyun; böylece ağzına götürdüğünüz kaşığı elinizden kapmak için sizinle “güreşmeye” kalkmasını önlemiş olursunuz; bırakın kaşığı ağzına kendi götürsün. Ağzını pek çok kez tutturamayacak, mamasını yüzüne gözüne ve çevresine bulaştıracaktır; ama bu çok doğaldır; deneye deneye kaşığı doğru yere götürmeyi öğrenecektir. Ayrıca, tabağına parmaklarıyla kolayca tutabileceği yiyecekler -haşlanmış patates ve havuç, vb – de koyun.

Yemek saatlerinde, daha çok yemeye başladığında, karnını sütle doldurmasına fırsat vermeden, önüne doğrudan katı yiyecekler tabağını koyun. Bu yöntem, yiyeceği yemek miktarını artıracak, sıvı şeyler içmesini azaltacaktır. Akşamları ya da sabahları hala biberon ya da meme emmek isteyebilir; bu saatler de, sütünü ya da meyve suyunu fincanla vermeye başlamanızın tam zamanıdır.


Leave A Reply