Depremlerden Korunma Yolları, Depremden Korunmak İçin Ne Yapmalı

0
Advertisement

Depremlerden Korunma Yolları ve Yöntemleri. Depremlerin önceden tahmin edilebilmesi ile ilgili çalışmalar ve binaların depreme dayanıklı yapma yolları

Deprem Uyarı

Kaynak: pixabay.com

Depremlerden Korunma Yolları

Depremlerin yarattığı maddi hasarlar insanları deprem bölgelerinde yapılacak yerleşim birimlerinin tasarımını, depremin etkisini en alt düzeye indirgeyecek biçimde yapmaya zorladı. Yerleşim alanında olan gelen hasar, depremin şiddeti, yerleşim birimine uzaklığı, yapının ve zeminin özelliklerine bağlıdır.

İncelemeler deprem şok dalgalarından yumuşak zemin üzerinde yapılanmış yapıların daha çok etkilendiğini gösterdiğinden sert kaya zeminler deprem bölgelerinde binalar için aranan özelliktir. Depreme dayanıklı yapı tasarımları iki karşıt ilkeye dayanır. Bunlardan biri, binaların elastik ve hafif, dolayısıyla deprem sırasında sallanabilen fakat yıkılmayan yapılar olarak tasarlanmasını öngörür. Bu tasarım Japonya’da denendi fakat deprem sırasında binalarda ortaya çıkan gürültünün paniğe yol açtığı izlendi.

Öteki tasarım stili yapıların güçlü biçimde yapılmalarını öngörür. Ayrıca yapıların alt bölümleri üst katlara göre daha kaim olmalı, ağır beton tavanlar, tuğlalı çatılar yapmaktan kaçınılmalıdır. San Fransisco depremi deneyine dayanan Amerikan yetkilileri deprem bölgelerinde yerleşenlere bu iki ilkenin birleşimine dayanan yapıları önermektedir. Şok dalgalarının doğrudan yıkıcı etkisinin yanı sıra, Tokyo ve San Francisco depremleri sırasında çıkan yangınların, yıkılma ve çökmelerden daha çok zarara neden olduğu görüldü. Su borularının patlaması, ulaşımın durması, deprem nedeniyle çıkan yangınların söndürülmelerini oldukça güçleştirdi. Bu nedenle deprem bölgelerinde bu gibi durumlarda gereksinimlere yetecek nitelikte bir itfaiye örgütü kurulmalıdır.

Depremlerin sonucu maddi zararları azaltmak için yapılan çalışmaların bir başkası ise depremlerin önceden tahmin edilebilmesi konusunda yoğunlaşmaktadır. Bilimsel açıdan bu çalışmaların başarıya ulaşabilmesi deprem öncesi oluşan birtakım olaylar hakkında yeterli veri bulunabilmesine bağlıdır. Oluşmakta olan bir depremin yüzeye en yakın bölgede bir gün ya da birkaç saat öncesinden gitgide hızlanan değişimler oluşturduğu gözlenmiştir.

Laboratuvar deneylerinde de yüksek basınç altındaki bir kayada tamamen parçalanmadan önce ufak kırılmalar oluştuğu bunun yanı sıra öteki mekanik ve elektriksel niteliklerinde değişimlerin oluştuğu izlenmiştir. Kuramsal hesaplamaların ve bunları kanıtlayacak gözlemlenebilir çoğul ve kesin verilerin artması sonucunda bilim adamları gelecekte depremleri önceden tahmin etmeyi umut etmektedirler. Bu konuda günümüzde yapılan çalışmalar ancak olayı tanımlama ve inceleme aşamasındadır. LASA adıyla anılan (Large Apertur Seismic Arrays) deprem araştırma istasyonları zinciri bu konuda en önemli bilgilerin almabilmesini sağlar. Deprem araştırma istasyonlarının bir başka çalışma konusu ise depremlerle toprak altı nükleer denemelerini birbirinden ayırt ederek nükleer denemelerin sınırlandırılmasını denetleyebilecek bir sistem oluşturmaktadır. VELA UNIFORM adıyla anılan proje, gelecek kuşakları deprem tehlikesinin yanı sıra nükleer denemelerin olumsuz etkilerinden korumayı amaçlamaktadır.

Advertisement
deprem

Kaynak: pixabay.com

DEPREMLERDEN KORUNMA

Bir depremin neden olduğu yıkım ve can kaybı,

  • • depremin şiddeti,
  • • arazinin yapısı,
  • • yapıların özelliğine

göre değişir.

Depremin verdiği zarar, şiddeti ile doğru orantılıdır. Şiddeti arttıkça depremin yıkıcı etkisi de artar.

Toprağın yapısının da depremin vereceği zararda etkisi önemlidir. Gevşek yapılı alüv-yal arazilerde deprem daha yıkıcı olur. Sert kaya tabakaları kütle halinde sarsıldıklarından bu tür yerlerde yıkım daha az olur.

Depremin verdiği zarar yapıların cinsine göre de değişir. Betonarme yapılar depreme daha dayanıklıdır. Buna karşılık çamurla örtülmüş, yığma taş duvarlı ve ağır toprak damlı evler kolayca yıkılır.

Japonya ve Doğu Hint Adaları Dünya’nın en çok deprem görülen yerleridir. Halbuki Dogu Avrupa, Kanada, Avustralya ve iskandinavya yarım adasında hiç deprem görülmez. Çünkü buralar eski jeolojik devirlerde oluştuklarından tabakalar yerlerine oturmuştur.

Advertisement

Dünya deprem alanları, aynı zamanda volkanların da toplandığı yerler durumundadır. Çünkü her iki olay da benzer yapıdaki arazilerde (kırılmış, parçalanmış zayıf alanlarda) görülür.

Günümüzde depremin neden olabileceği can ve mal kaybını azaltmanın tek yolu, depremlerde az zarar görecek yapılar yapmayı başarmaktan geçmektedir.


Leave A Reply