Dini Tasavvufi Halk Şiiri Nedir? Hakkında Bilgi

0
Advertisement

Dini-Tasavvufi Halk Şiiri nedir? Dini-Tasavvufi Halk Şiirinin çeşitleri, önemli isimleri kimlerdir, hakkında bilgi.

mevlana

Dini-Tasavvufî Halk Şiiri

Tasavvuf öğretisine bağlı kişilerin bu öğreti ekseninde çoğunlukla halk edebiyatı nazım biçimlerini kullanarak söyledikleri şiirler “dini-tasavvufi halk şiiri geleneği”ni oluşturmuştur.

Dinin ve tasavvufun, Selçuklu ve Osmanlı toplumunun zihniyet dünyasının şekillenmesindeki öneminden daha önce söz etmiştik. Tarikatların tekkeler aracılığıyla halkın çeşitli açılardan eğitilmesinde ve örgütlenmesinde yadsınamayacak bir işlev gördüğü Osmanlı toplumunda, sadece din ve tasavvuf temalarında şiir söyleyen birçok mutasavvıf şair ortaya çıkmıştır. Bir tarikatla organik bağı olan, tasavvufa gönülden inanmış bu şairler, bazen hece bazen aruz ölçüsünü, bazen divan edebiyatı bazen de âşık edebiyatı nazım biçimlerini kullanarak şiirler söylemiş ve yazmışlardır. En genel sınıflandırmayla “tekke şiiri” olarak adlandırabileceğimiz bu şiir geleneğinin daha çok âşık edebiyatı nazım biçimleri ve hece ölçüsü kullanılarak halkın anlayabileceği bir dille şiir söylenen geleneğine “dinî-tasavvufî halk şiiri” denir. Osmanlı edebiyatındaki ana şiir geleneklerini “divan şiiri”, halk şiiri” şeklinde ikiye ayırmaktansa “divan şiiri”, halk şiiri” ve “tekke şiiri” şeklinde üçe ayıran edebiyat araştırmacılarının sayısının fazla olduğunu da belirtelim.

“Tekke şairleri”, ne sadece divan edebiyatında olduğu gibi Arap ve Fars edebiyatlarından alınma gazel, kaside, rubai gibi nazım biçimlerini, bu nazım biçimlerinde kullanılan aruz ölçüsünü ve imge dünyasını kullanmış ne de sadece âşık edebiyatının koşma, semai gibi nazım biçimlerini ve bu edebiyat geleneğinin en önemli ahenk unsurlarından olan hece ölçüsünü kullanmışlardır. Tekke şairleri her iki edebiyat geleneğinin ahenk unsurlarından ve yapısal özelliklerinden faydalanmış, ama onlar gibi din dışı temalar yerine şiirlerinde dini ve tasavvufi temaları ele almışlardır. Bizim burada üzerinde duracağımız şiir geleneği, daha çok halk edebiyatı nazım biçimleri ve hece ölçüsü kullanılarak oluşturulan tekke şiiri yani dini-tasavvufi halk şiiridir.

Advertisement

Tasavvufun kendine özgü bir kulvarda bir şiir geleneği oluşturacak kadar etkili olduğu Osmanlı toplumunda bir tarikata bağlanmayıp yani mutasavvıf olmayıp şiir yazan birçok şair bile tasavvuftan az ya da çok etkilenmiştir. Söz gelimi Fuzûli, mutasavvıf şairlerden değildir, bilindiği kadarıyla hiçbir tarikata bağlı değildir. Ama Fuzûli’nin şiirlerinin arka planında, zemininde ve omurgasında tasavvufi kavram ve duyarlıklar vardır. Onun özgün imgelerinin birçoğu tasavvufi çağrışımlarla doludur. Şair, bir insan olarak, içinde bulunduğu zaman diliminin ve toplumun bir ferdi olarak yaşadığı toplumdan kendini soyutlayamaz. Bir şairin hayal dünyası her ne kadar kendine özgü ise de hayaller için bir sınır çizmek mümkün olmasa da sonuçta şairin hayallerini ifade etmek için kullandığı sözcükler, kavramlar, edebî sanat yaparken ilişkilendirme yaptığı varlık ve nesneler, çoğunlukla bu dünyaya aittir. Dolayısıyla bir şairin toplumsal bir gerçeklik olan ve kendi imgelerini yaratmada ona büyük olanaklar sağlayan tasavvuf öğretisinden etkilenmesini doğal karşılamak gerekir.


Leave A Reply