İki Dünya Savaşı Arası Dönemde Avrupa’daki Gelişmeler

0
Advertisement

İki dünya savaşı arasında Avrupa’da yaşanmış önemli olaylar ve önemli gelişmeler hakkında genel bilgilerin yer aldığı sayfamız.

İki Dünya Savaşı Arası Dönemde Avrupa’daki Gelişmeler

I. Dünya Savaşı’ndan sora imzalanan antlaşmalarda sınırlar milliyetçilik etkeni gözardı edilerek çizildiğinden kalıcı bir barış uzun süre sağlanamamıştır.

II. Dünya Savaşı’nın sebepleri I. Dünya Savaşı’nın sonuçlarında yattığı için II. Dünya Savaşı’nı daha iyi anlayabilmek amacıyla I. Dünya Savaşı’ndan sonraki duruma ve yaşanan gelişmelere bakmak gerekmektedir.

Almanya ile I. Dünya Savaşı sonunda İtilaf Devletlerinin yaptıkları Versay Antlaşması’nın çok ağır şartlar taşıması Alman milleti içinde aşırı Milliyetçilik duygularının kabarmasına neden olmuştur. Böyle bir ortam Adolf Hitler gibi bir liderin Alman milleti gözünde değerinin artmasını ve iktidara gelmesini kolaylaştırmıştır.

I. Dünya Savaşı’nın gidişatında belirleyici bir rol oynayan A.B.D’nin savaştan sonra yayınladığı Monroe Doktrini ile Avrupa’dan çekilerek kendi iç sorunlarına dönmesi İngiltere ve Fransa gibi devletlerin Avrupa arenasında istedikleri gibi hareket etmelerine sebep olmuştur.

Osmanlı Devleti’nin yıkılmasından sonra sahip olduğu topraklardan çekilmesi buralara hakim omak isteyen ingiltere ve Fransa gibi devletlerin emperyalist amaçlarını gerçekleştireceği yeni sahalar ortaya çıkmıştır.

Advertisement

I. Dünya Savaşı’nın bitiminden sonra dünya barışını sağlamak amacıyla imzalanan Locarno Antlaşması, Kellog Paktı gibi gelişmeler barışı ancak 1930’iu yıllara kadar koruyabilmiş, I. Dünya Sava-şı’yla çözüme kavuşturulamayan sorunlar yeni gruplaşmalara neden olmuştur.

Avrupa’da İki Savaş Arası Dönemdeki Önemli Gelişmeler

I. Dünya Savaşı savaş öncesindeki sorunları çözmediği gibi savaş sonunda ortaya çıkan gelişmelerle Avrupa’da yeni toplumsal gelişmelere neden olmuştur.

İtalya’da Faşizm

İtalya, I. Dünya Savaşı’na büyük ümitlerle katılmıştı. 1915 Londra ve 1917 St. Jean de Maurienne Antlaşmaları, Adriyatik ve Doğu Akdeniz’de italya’ya geniş ufuklar açmıştı. Müttefiklerinin zaferi, ümitleri daha da kuvvetlendirmişti. Fakat Paris Barış Konferansının ilk günlerinden itibaren İtalya hayal kırıklıklarını, zaferin meyvası olarak toplamak zorunda kaldı.

1915 Londra Antlaşması’nı Başkan Wilson tanımadı. 1917 Anlaşması’nı ise Rusya tasdik etmediği için, Müttefikleri yürürlüğe koymadı. 1915 Antlaşması ile kendisine Alman sömürgelerinden pay vadedildiği halde, sömürgelerin dağıtımında İtalya’ya hiçbir şey verilmedi.

Birinci Dünya Savaşı’na büyük ümitlerle giren İtalya;

1. Savaşta kazanan devlet olmasına rağmen istediklerini elde edememesi

Advertisement

2. Ekonominin içine düştüğü durum

3. işsizliğe bir türlü çare bulunamaması

4. Asker kaçaklarının sorun oluşturması

5. Siyasal partilerin zayıflığı

Sebeplerinden dolayı faşist bir yönetim altına girdi.

İtalya’daki bu durum, 1919’da kurulmuş olan Benito Mussolini liderliğindeki Faşist Partisi’nin işine yaradı. 1921 yılında yapılan seçimlerde Faşistler 35 milletvekili çıkardılar ve bundan sonra daha çok taraflar kazanmaya başladılar, italya’daki iç çekişmeler, koyu ulusçuluk politikasına dayanan ve Paris Barış Konferansımda küçük düşürülen İtalya’yı güçlendireceğini, Roma İmparatorluğu’nu yeniden kuracağını vaat eden Faşist Partisi’ni daha da güçlendirdi. 1922’de italya Kralı’nın yönetimi Mussolini’ye bırakması ile İtalya’da faşist yönetim kurulmuş oldu. İtalya’da yönetimi ele geçiren Mussoloni italya’sının dış politikadaki temel siyasetini Akdeniz çevresinde sömürge kurmak oluşturmuştur. Hatta Mussoloni Akdeniz için “bizim deniz” tabirini kullanmaktaydı.

İtalya’nın Doğu Akdeniz’de uyguladığı bu yayılmacı politika H. Dünya Savaşı’nın sebeplerinden birini oluşturmuştur, italya’nın bu yayılmacı politikası Doğu Akdeniz ülkelerinde rahatsızlık yaratmıştır.

İtalya’nın Arnavutluk vasıtasıyle Balkanlara kol atması Yunanistan için de bir endişe kaynağı olmuştur. Öte yandan, Mussolini’nin Doğu Akdeniz ve Anadolu’yu da yayılma alanları arasında saymaktan çekin-memesi, Türk – italyan münasebetlerine daima bir soğukluğun egemen olmasına sebep olmuştur, İtalya’nın bu politikası Doğu sınırını güvenlik altına almak isteyen Türkiye’nin bölge devletleri ile İttifak kurarak 1937’de Sadabat Paktı‘nı kurmasına neden olmuştur.

Sovyetler Birliği ve Komünizm

XIX. yüzyılda tarih sahnesine çıkan Komünizm XX. yüzyılda Bolşevik ihtilali’nin ardından Lenin tarafından yaşama geçirilmek istenmiştir. Komünizm; üretim araçlarının devlet denetimi altına alınmasını ve sınıfsız bir toplum oluşturmayı amaçlayan sistemdir.

1917’de meydana gelen Bolşevik ihtilali ile kurulan Sovyetler Birliği 1917 ile 1922 yılları arasında iç muhaliflerin isyanını bastırarak denetimi ele alan Bolşevikler tarafından yönetilmişlerdir. Sosyalist ekonominin temelini atan Bolşevikler ülke ekonomisinin temelini atarak sanayiyi geliştirmek amacıyla çabalamışlardır.
Lenin’in ölümünden sonra Sovyetler Birliği Troç-ki’nin “Dünya Devrimi” fikri ile Stalin’in “tek ülkede Sosyalizm” fikriyle karşı karşıya kalmıştır. Devlet bürokrasisi üzerindeki kontrolü sayesinde Stalin Troç-ki’yi safdışı bırakarak başa geçmiştir.

Sovyetler Birliği’nin I. Dünya Savaşı sonunda Brest Litowsk Antlaşması ile kaybettiği toprakları geri almak düşüncesi ve Lenin tarafından yaşama geçirilen komünizm sisteminin dünyaya yayılmasının hedeflenmesi Sovyet Rusya açısından II. Dünya Savaşı’nın sebebini oluşturmuştur.

Advertisement

Almanya

I. Dünya Savaşı sonunda kurulan Nasyonel Sosyalist İşçi Partisi, 1929’daki dünya ekonomik krizinin Alman ekonomisindeki olumsuz etkilerinden yararlanarak iktidara gelmişlerdir. (Dünya Savaşı’ndan yenik bir ülke olarak çıkmış, İmparator II. Wilhelm ülkeden kaçmıştı. Hükümet, savaş sonrası bir ülkenin sorunları karşısında yetersiz kalıyordu. Yenik bir ülkede, işsizlik sorunu, yüksek enflasyon demokratik ilkelerin üretim biçiminin yürümesini sağlayamıyordu. Bu bakımdan toplumsal koşullar italya’daki durumun tekrarı gibiydi. Almanya’da savaş bitince “Alman İşçi Partisi” diye yeni bir siyasal parti kurulmuş ve bu kuruluşa gerçek mesleği boyacılık ve dekorasyonculuk olan Adolf Hitler adlı bir kişi girmişti. Çok geçmeden Hitler, partide etkili olmuş ve partinin adını Nasyonel Sosyalist Alman işçi Partisi olarak değiştirmişti.)

Alman ırkının üstünlüğü ve Versay Antlaşması’nın hükümlerini ortadan kaldırmayı amaçlayan Adolf Hitler 1933 ile 1945 yılları arasında yönetimde kalmışlardır.

Almanya’da yönetimi elinde bulunduran Adolf Hitler’in, yani Nazilerin, Almanların yaşamadığı birçok bölgeyi “Hayat Sahası” adı altında kendi sınırlarına katmak istemesi II. Dünya Savaşı’nın temel nedenlerinden biri olmuştur.


Leave A Reply