Juvenal (Iuvenalis) Kimdir?

0
Advertisement

Juvenal (Iuvenalis) kimdir ve ne yapmıştır? Juvenal (Iuvenalis) hayatı, biyografisi, şiirleri ve eserleri hakkında bilgi.

Juvenal (Iuvenalis)

Juvenal (Iuvenalis); (d. İS 55-60 ?, Aquinum, İtalya -ö. 127 ya da sonrası ?), yergili şiir türünde ürün veren en büyük Romalı şairdir. Quis custodiet custodes ipsos? (Koruyucuları kim koruyacak?) gibi birçok epigram ve deyişi, yaygın bir kullanım kazanmıştır.

Yaşamı. Çağdaşları arasında, luvenalis’ten söz eden tek yazar Martialis’tir. Martialis, arkadaşı Iuvenalis’in güzel konuşan (facundus) biri olduğunu ve geçimini zenginlerin bağışlarıyla sağladığını yazar. Ayrıca Iuvenalis’in, ölümünden çok sonra yazıldığı sanılan birkaç yaşamöyküsü de vardır. Ama bu yapıtlar, yer yer gerçeklere dayansalar da, genellikle çelişik ve gerçek dışı bilgilerle dolu, oldukça kısa kaynaklardır.

Bu sınırlı kaynaklardan elde edilen bilgilere göre, Iuvenalis varlıklı bir aileden geliyordu. Bir süre orduda subay olarak görev yaptıktan sonra, İmparator Domitianus döneminde (İS 81-96) devlet hizmetine getirildi. Sonraki yıllarda terfi edemeyince, saray ileri gelenlerinin devlet görevlilerinin terfilerini usulsüz bir biçimde engellediğini ileri süren bir yergi kaleme aldı. Bu yüzden, büyük olasılıkla Syene’ye (bugün Assuan, Mısır) sürüldü ve mallarına el kondu. Domitianus’un bir suikast sonucu öldürülmesi üzerine Roma’ya geri döndü (96). Parası ve işi olmadığından, bir süre Romalı zenginlerin gönülsüz bağışlarıyla geçinmek zorunda kaldı. Ama birkaç yıl sonra durumunu düzeltti. 11. Yergi’sinde verdiği otobiyografik bilgilerden, ileri yaşlarında Roma’da oldukça rahat bir yaşam sürdüğü ve Tibur’ da (bugünkü Tivoli) bir çiftliği olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle, kötümserliğini sürdürmesine karşın sonraki yergilerinde daha yumuşak bir hava göze çarpar.

Yergileri. Iuvenalis 16 yergili şiirinde, çevresine büyük korku salan İmparator Domitianus’un ve onu izleyen Nerva (96-98), Traianus (98-117) ve Hadrianus’un (117-138) dönemlerinde Roma’daki yaşamı ele alır. Bu şiirler, çeşitli aralıklarla beş ayrı kitap olarak çıkmıştır. 100-110 arasında yazılan ve 1-5. yergileri içeren Birinci Kitap’ ta, Domitianus’un acımasız yönetimi anlatılır (bu kuşku ve korku dönemi, Iuvenalis’in çağdaşı tarihçi Tacitus’u da kırgınlığa sürüklemiştir). Çok uzun olan 6. Yergi’yi kapsayan İkinci Kitap’ta, 115 yılının çeşitli güncel olayları anlatılır. 7-9. yergileri içeren Üçüncü Kitap, cömertliğiyle edebiyatın umut ışığı olmuş bir imparatora (bu imparatorun, başarılı yazarlara destek olmak için bir edebiyat enstitüsü kuran Hadrianus olduğu anlaşılmaktadır) düzülen övgüyle başlar. 10-12. yergileri içeren Dördüncü Kitap’ta, herhangi bir tarihsel dönemle ilgili bir araştırmaya rastlanmaz. 13-16. yergilerin toplandığı Beşinci Kitap’ta ise, 127 yılına ilişkin iki gönderme yer alır.

Advertisement

Iuvenalis yergilerinde. Roma kentindeki toplumsal yozlaşmayla insanların budalalıklarını ve acımasızlıklarını hedef alır. 1. Yergi’de, zenginliğin kötüye kullanılmasının, suçların ve kötü alışkanlıkların iyice arttığını, bu durumda yergi yazmamanın olanaksız olduğunu, ama henüz hayatta olan nüfuz sahibi insanlara saldırmanın tehlikesi yüzünden örneklerini artık yaşamayan kişiler arasından seçtiğini açıklar. Bazen bu ilkeyi bozup çağdaşlarını hedef alsa da, örneklerini geçmişten seçmesi sayesinde Roma’da yozlaşmanın kaynağının çok eskiye dayandığını ortaya koyabilmiş ve kendisini çağdaşlarından gelebilecek bir karşı saldırıdan korumuştur.

Iuvenalis 2. ve 9. yergilerinde erkek eşcinselleri alaya alır. 3. Yergi’de bir arkadaşının ağzından. Yunanlılar ve öbür göçmenlerin bozduğu kalabalık Roma’da bağımlı ve aşağılayıcı bir yaşam sürmektense, sakin bir taşra kasabasına çekilmenin daha iyi olduğunu dile getirir. 5. Yergi’de başkasına bağımlı yaşayan bir kişinin, koruyucusu tarafından yemeğe çağrıldığı ender günlerde katlanmak zorunda kaldığı hakaretleri anlatır. 4. Yergi tavaya sığmayan çok büyük bir kalkanbalığının nasıl pişirileceği gibi saçma bir sorunu tartışmak için, Domitianus’un dalkavuk senato üyelerini toplantıya çağırışını konu alır.

Toplam 600 dizeyi aşan 6. Yergi, Romalı kadınların budalalıklarını, kendini beğenmişliklerini, acımasızlıklarını ve cinsel sapkınlıklarını hedef alır. 7. Yergi, çalışmalarının karşılığını alamayan yazar ve sanatçıların yoksulluk ve çaresizliğini anlatır. 8. Yergi’de ise, soyluluğun babadan oğula geçmesine karşı çıkar. Iuvenalis’in en büyük şiirlerinden biri zenginlik, güç, uzun yaşam, kişisel güzellik, şan ve şeref gibi tutkuları ve bunların insanı sürüklediği düş kırıklıklarını ya da tehlikeleri anlatan 10. Yergi’dir. Iuvenalis’e göre, insanın Tanrı’dan tek dileği “sağlam vücutta sağlam bir kafa ve cesur bir kalp” olmalıdır. 11. Yergi’de eski bir arkadaşını sakin ve rahat bir yemek için evine çağırır ve zenginlerin aşırı gösterişli şölenleri üzerine bir tartışma açar. 12. Yergi, gerçek dostluk ile çıkara dayanan dostluğu birbirinden ayıran kısa bir şiirdir. 13. Yergi’de Iuvenalis, bir arkadaşı tarafından dolandırılan bir adamı, bu tür olayların herkesin başına gelebileceğini söyleyerek, alaycı bir biçimde avutur. 14. Yergi’de çocuklarına açgözlülük aşılayan anne babalan yerer. 15. Yergi, Mısır’da bir insanın parçalanarak yendiği bir ayaklanmayı konu alır. Iuvenalis’e göre bu olay, insanların hayvanlardan daha acımasız olduğunu gösterir. 16. Yergi’de paralı askerlerin ayrıcalıklarını anlatır, ama şiirin 60. dizeden sonrası günümüze ulaşamamıştır.

Iuvenalis’in şiirleri, teknik açıdan çok başarılıdır. Birkaçı dışında yergilerinin açık ve güçlü bir yapısı vardır. Şiirleri, duyulara yönelik bir ses ve ritim anlayışıyla yazılmış ustalıklı dizelerle, sözünü sakınmayan parlak deyiş ve epigramlarla doludur. Quiscustodiet custodes ipsos ? ve Maxima debetur pueso reventia gibi epigramları, Iuvenalis’ in adını bile duymamış insanlarca sonradan yaygınlıkla kullanılmıştır. Bir yergisinde ise, cildini türlü krem ve merhemlerle korumaya çalışan zengin bir kadını anlattıktan sonra şöyle sorar: “Bu bir yüz mü, yoksa bir çıban mı?” Çarpıcı ve iğrenç sahneleri de, akıldan silinmeyecek kadar canlı bir biçimde betimler. İmparatorun gözden düşmüş adamlarının heykellerinin eritilerek kap kaçak yapılışı; karısı sarhoş olan ve mermerlerin üzerine kusan bir adamın tiksintiyle gözlerini kapayışı; kansı tarafından zehirlenen İmparator Cladius’un başını sallayıp dudaklarından salyalar akıtarak “Cennet’e gidişi”; iktidarsız damadın, gelinin yanına parayla tutulmuş bir adam yollayıp sızlanarak kapıda bekleyişi, bu canlı sahnelerden bazdandır.

Etkisi. Iuvenalis’in yapıtları, ölümünden sonra bir süre için unutuldu. Sonraki dönemlerde, Iuvenalis gibi tutkulu bir öfkeyle dolu ilahiyatçı Tertullianus ve başka Hıristiyan yazarlarca, ayrıca edebiyat üzerine araştırmalar yapan putperestlerce okundu ve alıntılandı. 350-420 arasında, yergileri üzerine günümüze de ulaşabilen bir yorum hazırlandı. Yergilerinin o zamana değin korunmuş tek metni de, o dönemde çoğaltıldı. Böylece başlayan ilgi ve hayranlık yüzyıllar boyunca sürdü. Giovanni Boccaccio, Nicolás Boileau ve Lord Byron gibi yergi yazarları, Iuvelanis’ten önemli ölçüde etkilendiler. Samuel Johnson, London: A Poem’de (1738; Londra: Bir Şiir) 3. Yergiyi, The Vanity of Humarı Wishes (1749; İnsan Arzularının Boşluğu) adlı şiirindeyse 10. Yergi’yi örnek aldı. Zamanla, kurum ya da kişileri sert, öfkeli ve kötümser bir üslupla alaya alan yergi tarzı Iuvenalis’in adıyla anılmaya başladı. Bu tarzın en büyük örneğini, Gulliver’s Travels’la (1726; Gülliver’in Seyahatleri) Jonathan Swift verdi. 20. yüzyılda Karl Kraus’un I. Dünya Savaşı sonrası Avusturyası’ndaki toplumsal çürümeyi ortaya koyan yazıları ve Louis-Ferdinand Céline’in zenginleri ve yoksulları taraf tutmadan yeren yapıtları Iuvenalis’in öncüsü olduğu yergi geleneğini sürdürür.

Advertisement


Leave A Reply