Wolfgang Borchert’un Kapıların Dışında isimli kitabının konusu nedir? Kapıların Dışında kitap konusu, kısaca özeti, karakterler ve kitap hakkında yorumlar, bilgiler.
Kapıların Dışında Kitap Konusu
Savaştan dönen birinin öyküsü. BECKMANN, Sibirya’da üç yıl esir kaldıktan sonra memleketi Hamburg’a dönüyor. Bitmiş, zayıflamış, yaralanmış halde. Dönebileceği bir evinin kalmadığını görüyor.
Karısı bir başkasıyla birlikte. Hiç göremediği çocuğu ölmüş. Anne babası kendilerini gazla zehirlemiş. BECKMANN nereye gideceğini bilemiyor. Kendini suya atıp boğulmak istiyor, ama Elbe Nehri de onu istemiyor. Kıyıya vuruyor, bir kız onu evine alıyor. Ama kocası geldiğinde BECKMANN yine gitmek zorunda.
Eski albayının yanma gitmek üzere yola çıkıyor. Albayı savaşta ona yirmi adamın sorumluluğunu vermiş, bunların on biri ölmüştü. BECKMANN rüyasında her gece ölenlerin yakınlarının ona sorduğu soruları duyuyor: “Babam, oğlum, kardeşim, nişanlım nerede?” BECKMANN albaydan sorumluluğu geri almasını istiyor, ama albay buna yalnızca gülüyor. Albay suçunu bastırmış ve bunları mümkünse artık hatırlamak istemiyor. Oyun, BECKMANN’ın bir monoloğu ve çaresizlik çığlığı ile sona eriyor: “Kimse yanıt vermiyor mu???“
Kitap Hakkında
KAPILARIN DIŞINDA Borchert’in tek oyunu, onu yalnızca sekiz günde yazmış. Oyun önce radyo piyesi olarak Norddeutscher Rundfunk radyosunda yayınlandı ve yazarı ünlü yaptı. Oyun çok da kolay anlaşılır değil: İsimsiz kişiler var, gerçeklik ve rüyalar birbirine karışıyor, tam bir bütünlük yok. Üzerinde sürekli yorum yapılabiliyor, bu nedenle de bu oyun edebiyat öğretmenleri tarafından seviliyor ve öğrenciler tarafından çoğu zaman nefretle karşılanıyor.
Ama şu kesin: Metin zor okunuyor, zaten öyle olması amaçlanmış. Borchert’in kısa öyküleri (DAS BROT, DIE KÜCHENUHR) ise daha kolay, fakat daha az depresif değil.
Alıntı
Yaşayabiliyor musunuz ki albayım, çığlık atmadan bir dakika yaşayabiliyor musunuz? (BECKMANN’ın eski amirine yönelttiği sorulardan biri bu.)
Yazar Hakkında
Wolfgang Borchert’in yarattığı kahramanlarla pek çok ortak noktası var. O da savaşta yıkılmış, hem ruhsal hem bedensel olarak. 1946 yılının ocak ayında DIE HUNDEBLUME öyküsünü bir gecede yazdı. Eleştirmenler şaşırmıştı; burada bir gecede bir öykü yazmış, inanılmaz bir yeteneğe sahip biri vardı. Borchert’in yazmak için iki yılı vardı, bu sürenin neredeyse tamamında hasta yatağın-daydı, ama elliden fazla kısa öykü yazdı.
