Keçecizade İzzet Molla Kimdir? (Mehmed Emin) Hayatı ve Eserleri

0
Advertisement

Keçecizade İzzet Molla kimdir ve ne yapmıştır? Klasik Türk edebiyatına dahil bir şair olan Keçecizade İzzet Molla hayatı, eserleri ve edebiyatımızdaki yeri hakkında bilgi..

Keçecizade İzzet Molla

KEÇECİZÂDE İZZET MOLLA
(1785277 – 1829)

Klâsik edebiyattan, ferdin ön plâna çıkmaya başladığı yeni bir anlayışı ortaya koymak sûretiyle zihnen ilk kopuşun ve Tanzimat edebiyatına giden yolun başlangıcında yer alan İzzet Molla, medrese tahsilini bitirdikten sonra 1797’de ilmiye sınıfına girdi. İzzet Molla, bir rivayete göre, Göksu’da intihar etmeye giderken kayıkla yalısının önünden geçtiği Hançerli Bey’in pencerede otururken kendisini görüp bir müşkilini halletmesini istemesi üzerine bu emelinden caymış ve onun vâsıtasıyla Hâlet Efendi’nin himâyesine girmiştir. 1820’de Galata kadısı olan İzzet Molla, nüfuzunu kullanarak basımlarını ortadan kaldırmaktan çekinmeyen ve (II.) Mahmud nezdinde itibar sahibi Hâlet Efendi’nin suyunun kaynaması ve bunun üzerine nefyedilip öldürülmesinden sonra Keşan’a sürülmüştür.

Fakat bir sene sonra affedilerek İstanbul’a dönmüştür. 1825’te Mekke kadılığıyla vazifelendirilen İzzet Molla, 1826’da Haremeyn müfettişi olmuş, 1827’de ise eyaletlerin tevzi defterlerini278 teftiş etmekle görevlendirilmiştir. Mora ayaklanması dolayısıyla Ruslara savaş ilân eden ve önceden muvafık bulduğu Meclis-i Umûmî kararına sonradan, birtakım “muzmerlerini izhâra ictihar edemeyen” kimselerin itelemesiyle, katılmadığını açıkladığı layihasını bir mabeynci vâsıtasıyla padişaha takdim edince Sivas’a sürülmüş; fakat Ruslarla harbin sonucu konusunda yanılmadığı için affedilse de, ferman kendisine ulaşmadan orada ölmüştür.

Tanpınar, onun için, “Devrinin en dikkate değer romanıdır. Selim III. devrinin muhteris, sözünü sakınmaz ve talihsiz kazaskeri Salih Efendi oğlu, bu romana, mesut şekilde bitişi bir operet entrikasını andıran bir intihar teşebbüsü ile başlar ve sonunda, henüz genç denecek yaşta menfada ölümü ile hakiki bir trajedide onu bitirir” demiş, sonunu getiren ihtiyatsızlığın da bir nevi aile mirası olduğunu belirtmiştir.

Keçecizade İzzet Molla

Advertisement

Eserleri

Keşan sürgününde yazdığı Mihnet-keşân mesnevisinde bu menfâda iken yaşadığı, İstanbul’un canlılığından uzak hayatının çeşitli figürlerini, değişik nazım şekillerini kullanarak yer yer mizahî bir dille işlemiştir. Tanpınar çok ihtiyatlı yazmış olsa da R. Korkmaz, İzzet Molla’nın bu son eserini, daha net ifadelerle, “alışılmış mesnevi geleneğinin sınırlarını ferdî intiba, serzeniş ve teessürlerin ifadesiyle bir hayli zorlamış ve hatta bu sınırları aşarak esere bir anı roman niteliği kazandırmıştır. Türk edebiyatında -Batılı anlamda roman türü gelmeden- insan psikolojisine kesin, net ve realist bir tavırla ilk yaklaşımın İzzet Molla’nın Mihnet-Keşan’ında görüldüğünü söylemek pek hatalı olmayacaktır.” İfadeleriyle değerlendirmiştir.

Gülşen-i Aşk adlı ilk mesnevisinde ise, dönemin rûhuna uygun olarak kuvvetli bir Şeyh Gâlib tesiri vardır. Yine Tanpınar’a göre bu eserde bütün eski aşk hikâyelerinin kahramanlarını bir araya getirmekle yeni bir iş yapsa da, bu icat kaabiliyeti, eserini hakiki bir vizyon hâline getirememiş ve Galib Dede’nin taklidi olarak kalmıştır ve zâten İzzet Molla, şiirimizde bir çığır sâhibi değil, bilhassa Nef’i kasidelerinin nazirecisidir. Tanpınar, kendi sanatının özellikleri bu kasidelerde ortaya çıkmasa da en kusursuz işlerinin bunlar olduğunu kaydeder. Gazellerinde de kendisinden önceki şiir geleneğinin bütün özellikleri benimsenmiş, bununla birlikte 19. asrın (II.) Mahmud devirleri sanatının rûhuna uygun olarak rindane ve lâkayt ifadeler de mısralara sinmiştir.

Bu değerlendirmelere rağmen, İzzet Molla’nın, her ne kadar klâsik şiire dış formları itibariyle sadâkatini sürdürse de içerik açısından yenilikçi olduğunu belirtmekte fayda vardır. Ayrıca R. Korkmaz’a göre, kendisinden sonra gelecek Tanzimat kuşağına ferdiyetçi bir açılımı edebiyat kanalıyla ortaya koymaya çalışan güzel bir örnek ve gündelik konuşmaları, gerçek hayat manzaralarını şiirine naklederek şiire modern tınıların, mahallileşme ve millileşmenin ilk nefhalarını üfleyen önemli bir şair olmuştur.


Leave A Reply