Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’ya Çıkışı

0
Advertisement

Mustafa kemal Paşa’nın İstanbul’dan Samsun’a çıkışı ve sonrasında yaşanan olaylar hakkında bilgiler. Mustafa Kemal Anadolu’ya hangi görev ile ne zaman çıkmıştır?

Mustafa Kemal Paşa'nın Anadolu'ya Çıkışı

16 Mayıs 1919, vakit akşam… Mustafa Kemal’e, bindiği geminin yolda batırılacağı bildirildi. Gemiyi, İstanbul’da bulunan düşmanlar batıracaklardı. Mustafa Kemal:

— İstanbul’da kalıp hapis olmaktansa batıp boğulmayı görev sayarım, dedi.

Bandırma adındaki gemiye bindiğinde, geminin pusulası bozuktu. Vapur süvarisi ise acemi bir kaptandı; Mustafa Kemal, geminin kıyıya yakın gitmesini istedi. Bandırma vapuru, kıyı kıyı, fırtınalarla uğraş vererek 19 Mayıs 1919 günü Samsun’a vardı. Mustafa Kemal ve arkadaşlarını Samsun’a çıkarmak için, kayıklar geldi. Küçük limanda derme çatma bir iskeleden karaya çıktı. Samsun’un ileri gelenleri ve küçük bir birlik, misafirlerini karşıladı. Samsun’da bir hafta kalan Mustafa Kemal, halkın düşüncelerini öğrenmeye çalıştı. Bu arada sakin bir yerde çalışmanın verdiği rahatlıkla çalışmalarını sürdürdü. Samsun ve civarında bulunan şımarmış Rum halkını yola getirdi. Anadolu’daki bütün birlik komutanları ile haberleşti.

Samsun ve çevresinde daha iyi çalışabilmek için, Samsun’dan seksen kilometre içeride bulunan Havza ilçesine gitmeye karar verdi. Artık Anadolu’nun içine giriyor, Anadolu yaylalarında kendi halkı ile iç içe bulunuyordu. Sisli bir sabah Samsun’dan ayrıldığında içini tanımasız bir sevinç kaplamıştı. Dağların arasından geçiyor, nehirlerin yanından yol alıyordu. Dağların temiz havasini teneffüs ediyor, arkadaşları ile şakalar yapıyordu. Bir dönemeçte arabayı durdurdu ve indi. Yanındaki subaylarla özgürlüğü anlatan ve daha sonra Türk gençliğinin marşı olan ünlü;

Advertisement

«Dağ başım duman almış, Gümüş dere durmaz akar. Güneş ufuktan şimdi doğar, Yürüyelim arkadaşlar!..»

marşım söylüyorlardı.

Mustafa Kemal, Havza’da 13 Haziran 1919 gününe kadar kaldı. Buradan Damat Ferit Paşa’ya gönderdiği yazılarla yurdun bölünmesi için yapılan toplantı ve konuşmaları protesto etti. İstanbul Hükümeti Mustafa Kemal’i İstanbul’a çağırdı. Mustafa Kemal bu çağırma üzerine verdiği yanıtta, «memleketin tehlike içinde bulunduğunu, ulusa karşa aldığı görevlerini sonuna kadar yapacağım, İstanbul’a dönmeyeceğini» bildirdi.

MUSTAFA KEMAL AMASYA’DA YE SİVAS’TA

Mustafa Kemal, Amasya’ya girerken, yemyeşil Amasya bahçelerini, meyve ağaçlarım, Yeşilırmak’ın nazlı nazlı akışını gördü. Kenardaki yüksek dağlar sanki Amasya’yı kucaklamıştı. Birçok uygarlık merkezi Amasya, işte karşısında idi. Bu canım vatan parçaları nasıl düşmanın olurdu. Yüzyıllar boyu Türklerin olmuş, dağı taşı Türk diyen bu güzel yerler Türk’ündü. Amasya, ileriye bakan aydın bir Türk kentiydi. Mustafa Kemal kendisini karşılayan Amasya’lılara:

— Amasyalılar, dedi. Düşman Samsun’a ayak basacak olursa vatanı son kaya parçasına kadar savunmamız gerekecek. Eğer Tanrının iradesi bizim yenilmemizi uygun görmüşse, yapacağımız şey, evimizi, barkımızı ateşe verdikten sonra, yurdu bir harabeye çevirmek ve sonra ıssız bir çöle çekilmektir. Amasyalılar, hepimiz bunu yapmaya yemin etmeliyiz.

Advertisement

Amasya halkı bu konuşma üzerine Mustafa Kemal’e, emirlerini yerine getirmeye hazır olduklarını bildirdiler. 21-22 Haziran 1919 gecesi, «Vatanın bütünlüğünü ve bağımsızlığını koruması için» birlikte çalışmaya çağıran yazısını yazdırdı.

Bu çağrı yazısına göre:

a) Vatan tehlikededir.

b) Hükümet, görevinin gereği yapacağı işleri yapmamaktadır.

c) Ulusun bağımsızlığım, yine ulusun kararı vo yenme isteği kurtaracaktır.

ç) Ulusun sesini dış dünyaya duyurmak için her türlü etkiden uzak bir heyetin kurulması gerektir.

d) Anadolu’nun en güven verici yeri Sivas’tır. Bu nedenle Sivas’ta ulusal bir kongrenin acele toplanması gerekmiştir.

e) Bunun için bütün illerden üç delege seçilerek ve acele olarak yola çıkarılması gerekmektedir.

f) Her olasılığa karşı delegelerin toplantıya katılmak üzere ilden ayrılışı gizli kalmalıdır.

Mustafa Kemal bu yazısını bütün memlekete gönderdiği gibi, İstanbul’da bulunan tanınmış ve halkça sevilmiş kimselere de özel olarak gönderdi. Onları vatanın kurtarılması için işbirliğine çağırdı.

özel mektup gönderdiği kimselere ayrıca şunları da ekledi:

Advertisement

1. Yalnız miting yapmakla ülke kurtulamaz.

2. Bunlar milletin içinden gelirse ve bu heyecan anlamlaşırsa kurtarıcı olur.

3. İstanbul’da, ulusal çalışmalara karşı olanlar çoktur. Bunlar zararlı olarak çalışmalarını sürdürmektedir. Acı olan durum da budur.

4. Bütün bu nedenlerle İstanbul, artık Anadolu’daki ulusal çalışmalara bağlanmalıdır.

Bu yazılardan sonra, başta İngilizler olmak üzere Mustafa Kemal’e yetki vererek Anadolu’ya gönderenler, onun geri gelmesi için görevinin olmadığının her yere duyurulmasını istediler. İstanbul hükümetinin İçişleri Bakanı Ali Kemal, 18 Haziran 1919 günü valilere gönderdiği bir telgrafla bu çalışmaların önlenmesini istemiş ve Mustafa Kemal’in görevden alındığını bildirmiştir. Bu buyruklara rağmen yöneticiler Mustafa Kemal’e bir şey yapamadılar. Çünkü Amasya’da alman kararların uygulanmasını komutanlar ve askerler sağlıyordu.

MUSTAFA KEMAL ERZURUM’DA VE SİVAS’TA

26 Haziran 1919’da Amasya’dan ayrılarak, ertesi gün Tokat’a gelmişti. Tokat’ta ulusal çalışmalar yapan bir örgüt vardı. Mustafa Kemal bunlara gerekli aydınlatıcı bilgiler verdi ve savunmanın güç olduğunu söyleyenlere, her şeye boyun eğmekle acıların dinmeyeceğini, aksine artacağını, çalışmakla başarının mutlaka sağlanacağını söyledi. Başarıya olan inancını Tokat’ta bir kez daha yineleyen Mustafa Kemal, gidişini gizli tutarak, ertesi günü Sivas’a vardı (27 Haziran 1919).

Mustafa Kemal Sivas’ta heyecanla karşılandı. Sivaslılar Mustafa Kemal’i böyle karşılarken, Sivas’ta bulunan Elâzığ valisi Ali Galip, Mustafa Kemal’i nasıl tutuklayacağını düşünüyordu. Ancak Sivas’lılarm karşılayışı ve askeri birliklerin Mustafa Kemal’e sevgi gösterileri, Elazığ valisi Ali Galip’i yapmak istediklerinden çekinmesine neden olmuştu. Vali Ali Galip’in amacı Mustafa Kemal’i yakalatıp tutuklatmak olduğu halde, Mustafa Kemal bir süre sonra vali Ali Galip’i yakalattırdı. Onu sorguya çekerek azarladı, bunun üzerine vali Ali Galip, özür diledi.

Sivas’ta yapılacak kongrenin hazırlıkları için gerekli çalışmaları yaptıktan sonra, Erzurum’a gitmek üzere yola çıktı. Bu yolculuk uzun ve yorucu bir yolculuk olacaktı.

Erzincan’dan geçerken İstanbul’dan iki telgraf almıştı. Bu telgraflarda İstanbul’a dönmesi isteniyor, istediği bir yerde dinlenmesi öneriliyordu. Mustafa Kemal iki telgrafa da verdiği yanıtta Anadolu’dan ayrılmayacağını bildiriyordu. Mustafa Kemal 3 Temmuz 1919 akşamı halkın ve askerin coşkun gösterileri arasında Erzurum’a girdi.

Mustafa Kemal Erzurum’da, önce arkadaşları ile konuşmalarda bulundu. Bu arkadaşlarının bir bölümü kendisi ile beraber, bir bölümü de Erzurum’da, kendisini bekliyordu. Onlarla yapılacak işleri genel ve özel şekilde görüştü ve işleri anlattı.

Advertisement

Erzurum’da çalışmalarım sürdürürken İstanbul’da bulunan padişahtan aldığı bir telgrafta İstanbul’a dönmesi bildiriliyor ve görülen lüzum üzerine görevine son verildiği bildiriliyordu. Mustafa &emal, bu telgrafa verdiği yanıtta görevinden ve askerlikten ayrıldığını bildirdi, (7/8 Temmuz 1919 gecesi.) ömrü askerler arasında ve askerî elbise içinde geçmiş bir insanın böyle bir kararla askerlikten ayrılması kolay olmasa gerek. Ama vatan aşkı, en büyük aşktı.

Mustafa Kemal, Erzurum’da kongre hazırlıkları ile meşgul oluyor, bunu bütün ulusa ve askerî birliklere duyuruyordu. 23 Temmuz 1919’da, Erzurum Kongresi bir ilkokulda toplandı. Bu kongre, bağımsızlık için ilginç bir aşama idi. Mustafa Kemal bu kongrenin başkanlığına seçildi. En bunalımlı dönemde ve memleketin karanlık günlerinde Erzurum’da toplanan kongre, Anadolu’dan bir ümit ve ışık olarak her Türk’ün kalbine doluyordu. Mustafa Kemal, doğu illerindeki yerel örgütlerin birleşmesini bu kongrede sağladı ve bir bütün halinde düşmana karşı çıkmanın temellerini burada attı. 14 gün çalışan Erzurum Kongresi, bu andan itibaren bütün doğu illerini kapsayan bir bütün olarak ulusal çalışmalara katkıda bulunacaktı.

Erzurum Kongresi, dokuz kişilik bir «Temsil Heyeti» seçerek dağıldı. Bu heyetin başkanlığına Mustafa Kemal seçilmişti.

Kongre dağıldıktan sonra Mustafa Kemal, başkan olarak Doğu illerinde ulusal birliği sağlamak, ulusal birlik fikrini yaymak için çalışmalar yaptı. «Birinci Dünya Savaşı»nda II. Ordu kumandanı iken tanıdığı doğulu beylerle konuşmalar yapmayı sürdürdü. Onların kendisine olan sevgi ve güvenlerine dayanarak, «Ulusal Mücadele» için onlara görevler verdi.

Mustafa Kemal Paşa, Sivas’a gitmek ve orada yapılacak kongre için, çalışmalarını hızlandırdı. 29 Ağustos 1919 günü Erzurum’dan ayrılarak 2 Eylül 1919 günü Sivas’a geldi. İlk gelişinde olduğu gibi, Erzurum’dan dönüşünde de Sivas halkı, Mustafa Kemal’i çok uzaklardan heyecanla karşıladı.

4 Eylül 1919 günü saat 14’te Sivas Lisesinin bir salonunda, tarihî «Sivas Kongresi» çalışmalarına başladı. Kongre Başkanlığına Mustafa Kemal getirildi. Salonda bir kürsü, yerlerde ve duvarlarda halılar vardı. Mustafa Kemal’e bir masa ayrılmış, yandaki odada ise onun için hazırlanmış bir yatak odası bulunuyordu. Kongreye 38 delege katılmıştı. Bu delegeler, yurdun çeşitli yerlerinden ve İstanbul’dan gelmişlerdi. Mustafa Kemal, Sivas Kongresi’nde bütün ulus kuvvetlerini, bir elden yönetmek olanağını sağlamış, ulusu belirli bir hedefe götürmeğe başlamıştı.

İstanbul Hükümeti, Sivas Kongresi’ni, diğer kongre ve toplantılar gibi tehlikeli görmüştü. Kongre’yi dağıtmak ve Mustafa Kemal’i yakalatmak için çalışmalar yapmağa başlamıştı. Elazığ valisi Ali Galip’e denetim yapmak bahanesi ile Malatya’ya gitmesi, oradan adam toplayarak Sivas’ı basması ve Mustafa Kemal’i tutsak etme görevi verildi. Mustafa Kemal, Ali Galip’in kendisi için çalışmalar yaptığım saptamış, onu yakalatmak üzere iken tehlikeyi anlayan Ali Galip, İstanbul’a zor kaçmıştı. Mustafa Kemal’e karşı yapılan bu hareket duyulunca halkımız çok üzülmüş ve İstanbul Hükümeti’ne bir kez daha nefret duymuştu. Sivas Kongresi 11 Eylül 1919′ da sona erdi. Ancak kongre delegeleri, gerektiğinde toplanabilmek için Sivas’tan ayrılmadılar. Sivas Kongresi, İstanbul’daki Mebuslar Meclisi’nin toplanması, milletvekili seçimi yapılması için bir karar aldı. İstanbul Hükümeti, kongrenin bu kararma uymadı. Bunun üzerine Mustafa Kemal, valilere ve komutanlara gönderdiği yazılarla milletvekili seçimi yapılmasını, ülkenin yönetimi için yetkili yerin, «Heyeti Temsiliye» olduğunu bildiriyordu. Bu kararını, kongre adına padişaha bildirdi. Padişah ve İstanbul hükümeti bu karara karşı koymağa çalıştılar.

İstanbul Hükümeti, Mustafa Kemal’i kararından vazgeçirmek için aracılar gönderdi. Ancak bunlar bir sonuç alamadılar. Hükümet Başkanı Damat Ferit, bunun üzerine sadrazamlıktan çekildi (1 Ekim 1919). Yerine «Heyeti Temsiliye»nin tuttuğu ve beğendiği Ali Rıza Paşa getirildi. Mustafa Kemal’in kararma uygun bir iş yapılmıştı. Yabancı devletler ve Türk halkı, Anadolu’daki özgürlük çalışmalarının başarılı ve umut verici olduğu kanısına bir kez daha vardılar.

Sadrazam Ali Rıza Paşa, «Heyeti Temsiliye» ile görüşmek, istediklerini öğrenmek ve anlaşmak için, bir bakanı olan Salih Paşa’yı Anadolu’ya göndermek istedi. Mustafa Kemal bu isteği kabul etti. Salih Paşa, 20 Ekim 1919’da Amasya’ya gelerek Mustafa Kemal ile görüştü. Üç gün süren görüşmeler sonunda şu kararları aldılar:

1. İstanbul Hükümeti ile Heyeti Temsiliye arasında hiçbir anlaşmazlık kalmamıştır.

2. Milletvekili seçimi serbest yapılacaktır.

Advertisement

3. Hükümete karşı bir şey yazılmayacaktır.

4. Sivas Kongresi kararlan, Mebuslar Meclisi’nde kabul edilecektir.

5. Millet Meclisi’nin güvenliği olmayan İstanbul’da toplanması uygun değildir.

Salih Paşa İstanbul’a döndüğünde bu kararlan uygulamak üzere Sadrazam Ali Rıza Paşa’ya bildirdi. Ancak, Mebuslar Meclisi’nin İstanbul’dan başka bir yerde toplanması anayasaya aykırı bulundu.

Memlekette milletvekili seçimi yapılıyordu. Mustafa Kemal, Erzurumdan milletvekili seçilmişti. Seçilen milletvekillerine yönerge göndererek, kendisi ile görüştükten sonra İstanbul’a gitmelerini istedi.

Mustafa Kemal, 18 Aralık 1919’da arkadaşları ile birlikte Ankara’ya gitmek üzere Sivas’tan ayrıldı. Sivas’ın Ankara’dan farkı yoktu. Ancak Ankara daha batıdaydı. Olayları buradan izlemek daha elverişliydi. Bundan böyle Anadolu Devrimi’nin yeri, Ankara oluyordu.

Geçtikleri yerlerde halkın coşkun sevgi gösterileriyle karşılanıyor ve uğurlanıyordu. Kırşehir’e gündüz gelmişti. Burada yaptığı konuşmada, Türk ulusunu kurtarmak ve bağımsızlığını sağlamak için beslediği büyük ülküyü belirtti.

Mustafa kemal Atatürk’ün Ankara’ya Gelişi


Leave A Reply