Roma İmparatorluğu Cumhuriyet Dönemi Hakkında Bilgi

0
Advertisement

Roma İmparatorluğunun Cumhuriyet dönemi olarak adlandırılan dönemi hakkında tarihsel bilgiler.

Roma İmaparatorluğu Kuruluş ve Krallık Dönemi Hakkında Bilgi için buraya tıklayınız.

Tarquinius Superbus’a karşı ayaklananların başında bulunan Liunius Brutus ve L. Tarquinius Collantinus consul (konsül) olarak yönetimin başına geçtiler. Roma’ya dönmek isteyen Kral Tarquinius ile savaşlar yapıldı. Etrüsklere karşı yapılan savaşta Brutus öldü, yerine M. Horatius konsül seçildi. İÖ 505’te Etrüsk Birliği başkanı olan Kral Porsenna Roma’ yı ele geçirdi. Cumae’nin yardımıyla Etrüskler yenilgiye uğratıldılar. İÖ 499 ya da 496’da Roma, Latin Birliği ile savaştı. İÖ 5. yüzyıl boyunca Roma’ nın Orta İtalya’daki dağ kabileleriyle sürekli savaşlar içinde olduğu görülür.

Bunların başında da Sammitler gelir. Etrüsk kentlerinden ise yalnızca Veii Kenti ile tuz yatakları yüzünden savaşlar yapılırdı. Yüzyıl boyunca aralıklarla süren savaş, İÖ 396’da kentin diktatör F. Furius Camillus tarafından ele geçirmesiyle son buldu. İÖ 5. yüzyılın sonlarında İtalya’da Keltler görüldü. Önce Kuzey İtalya’da Etrüsk egemenliğine son verdiler. İÖ 387’de bir Kelt kolu Roma yakınlarına kadar geldi. 18 Temmuz 387’de yapılan savaşta Roma Ordusu ağır bir yenilgi aldı.

Keltler Roma’ya girdiler ve kenti yakıp yıktılar, yağmaladılar, aldıkları ganimetlerle Roma’yı terk ettiler. Kent eski planına göre yeniden yapıldı, etrafı surla çevrildi. İÖ 358’de Roma, üstünlüğü yeniden ele geçirerek Latinleri eski birlik altında topladı. İÖ 4. yüzyılın ortalarında İtalya Yarımadası’nda iki büyük göç ortaya çıktı: Romalılar ve Sammitler.

İÖ 343’te Samnnitlerin Capua’ya saldırması, Birinci Samnit Savaşı (İÖ 343-341) adı verilen savaşın patlak vermesine yol açtı. Savaşta Roma üç zafer kazandıysa da kazancı büyük oldu. İÖ 341’de yapılan anlaşma sonunda Capua Roma’da Teanum da Samnitlerde kaldı.

Advertisement

Latinler, birlik içinde Roma ile eşit haklar alabilmek için ayaklandılar. İÖ 340’ta Sinuessa yakınlarında yapılan savaşta Latinler bozguna uğradılar. Bu savaşta Latin Birliği dağıldı ve her kent Roma ile ayrı ayrı antlaşmalar yaparak Roma’nın üstünlüğünü tanıdılar. İÖ 334’te Capau da Roma’nın egemenliğini tanıyınca Roma, Kuzey Campania Bölgesi’nde tek güç haline geldi.

Roma’nın üstünlüğünü ekonomik çıkarları açısından tehlikeli gören Samnitler, İkinci Samnit Savaşı’nı (İÖ 326-304) başlattılar. İlk savaşlarda Roma başarılı olduysa da İÖ 321’de yapılan savaşta İki Roma konsülü de tutsak düştü. Yapılan barış antlaşmasına göre, Roma Ordusu’nun silahları alındı, ayrıca 600 Roma atlısı rehin olarak Samnitlere verildi. Roma İÖ 318’de Canusium, 315’te de Luceria kentlerini ele geçirince Samnitler yeniden saldırıya geçtiler. İÖ 314’te yapılan savaşı bu kez Roma kazandı. IÖ 310’da savaş yeniden başladı, Sumnitler yenilgiye uğratıldı ve bir barış antlaşması yapıldı. İÖ 305’teki savaşta Roma, Bovianum Kenti’ni ele geçirdi. İÖ 304’te yapılan antlaşmaya göre, Sumnitler daha önce sahip oldukları topraklara çekildiler. Böylece Roma Birliği İtalya’nın en büyük gücü haline geldi.

Samnitler şanslarını son kez denemek istediler. Etrüskler ve Gallerle birleşerek Üçüncü Samnit Savaşı’nı (İÖ 298-290) başlattılar. Etrüskler ve Gallerin ardından Samnitlerde yenildiler ve barış isteğinde bulundular (İÖ 290). Bu zaferin ardından Samnitler tümüyle kuzeye itildiler. Roma’da uzun tarihi içinde Orta İtalya’nın tek egemen gücü haline geldi. İÖ 282’de bir Yunan kolonisi olan Tarentum Savaşı başladı (İÖ 282-272), Epeiros Kralı Pyrrhos’tan yardım alan Tarentum, Roma ile Tarentum Körfezi’ nin batısmda yer alan Hareklea Kenti yakınlarında karşılaştı. Savaşta Tarentum Ordusu’na komuta eden Kral Pyrrhos, Roma’yı yenilgiye uğrattı. İÖ 279’da Pyrrhos Ausculum’da Roma Ordusu’nun bir kez daha yendiyse de istediği politik zaferi elde edemedi. Üç yıl kadar ara verilen savaşa, Pyrrhos’ un Tarentum’a dönmesiyle yeniden başlandı. İÖ 275’te Beneventum’da yapılan savaşı bu kez Roma kazandı. İÖ 292’de yapılan antlaşmayla Tarentum’un surları yıkıldı ve kente bir Roma garnizonu yerleşti. İÖ 268’de Sabinler Roma vatandaşı oldular.

İÖ 264’te İtalya’nın büyük bölümü Roma’nın denetimine girdi. İÖ 264’e kadar dost kalan Roma ile Kartaca, bu tarihten sonra iki büyük düşman olarak karşı karşıya kaldılar. İtalya’nın güneyini denetimi altına alan Roma’nın siyasal çıkarları ile Kartaca’nın ticaret çıkarları çatışınca tarihe Kartaca Savaşları olarak geçecek olan savaşlar yapıldı. Kartaca savaşları sürerken Makedonya Kralı V. Philippos, Kartaca ile bir antlaşma yaparak ortak düşmanlarına karşı birlikte savaşma kararını verdi.

Ancak Roma zamanında hareket ederek Kartaca Savaşı’ndan ayırabildiği kuvvetlerden bir bölümünü doğuya kaydırdı. Böylece Birinci Makedonya Savaşı (İÖ 215-205) başlamış oldu. Zaman zaman Anadolu’daki Hellenistik devletlerin de katıldığı bu savaş İÖ 205’te Roma ile Makedonya arasında Epeiros’taki Phoinike Kenti’nde yapılan antlaşmayla son buldu. Kartaca Savaşlarından büyük bir zaferle çıkan Roma, Bergama Krallığı ile Rodos, Makedonya’ya karşı yardım isteyince Makedonya savaş açtı, böylece İkinci Makedonya Savaşı (İÖ 200,197) başladı. İÖ 199’da Roma Donanması, Ege Denizi’nde üstünlüğü ele geçirdi.

İÖ 198’de ise Epiros, Phokis ve Euboia arka arkaya ele geçirildi. Bu başarılar karşısında Aitolya ve Akhaia birlikleri ve Roma’nın yanında yer aldı. İÖ 197′ de Thesalya’da yapılan savaşta Makedonya ağır bir yenilgiye uğradı. İÖ 192’de Aitoller, Seleukos Kralı III. Antiokhos’u Yunanistan’a davet edince, kendi çıkarları açısından bunu tehlikeli gören Roma, III. Antiokhos’a savaş açtı (İÖ 192-189). Bergama, Makedonya ve Rodos, Roma ile birleştiler. İÖ 191’de Thermopylai’de Roma, III. Antiokhos’u ağır bir yenilgiye uğrattı. Roma, İÖ 190’da bir orduyu Anadolu topraklarına çıkardı. Bu olay Roma tarihinde Anadolu topraklarına ilk ayak basıştır. Amaç III. Antiokhos’a kendi topraklarında darbe vurmaktı.

Advertisement

İki ordu Magnesia’da (bugün Manisa) karşılaştı. Roma ikinci kez III. Antik-hos’u ağır bir yenilgiye uğrattı (İÖ 189). Frigya’daki Apameia Kenti’nde yapılan barış antlaşmasıyla savaşa son verildi (İÖ 188). Seleukoslar Toroslara kadar olan Anadolu’nun doğusuna çekildiler. İÖ 179’da V. Philippos’un ölümünden sonra yerine geçen oğlu Per-seus, Roma düşmanlığını körükleyerek yeni bir savaş ortamı oluşturma çabalarına girişti. İÖ 172’de Makedonya’ nın güçlenmesinden çekinen Bergama Kralı II. Eumenes, Roma’yı bir savaşa çekmek için Roma’ya geldi ve Üçüncü Makedonya Savaşı (İÖ 171-168) başladı.

İÖ 171’de Tesalya’da, Roma ile Makedonya ordularının yaptığı savaşta bu kez Makedonya üstünlük sağladı. İÖ 169’da Perseus ikinci bir zafer daha kazandıysa da İÖ 168’de Roma Ordusu, Tesalya’daki Pydna mevkiinde Per-seus’u ağır bir yenilgiye uğrattı. Perseus da tutsak edildi. Makedonya toprakları Roma’ya bağlandı. Roma, Akdeniz Bölgesi’nde en büyük siyasal, askeri ve ekonomik güç haline gelirken, özellikle ticaret alanında önemini koruyan bir Afrika ülkesi vardı: Kartaca. Kartaca’nın denetimi altında bulunan ticaret yollarının ele geçirilmesi Roma için büyük önem taşıyordu. Roma’nın müttefiği olan Kuzey Afrika devletlerinden Numidia, Kartaca aleyhine harekete geçtiğinde Kartaca, Roma’ya danışmadan Numidia’ya savaş açtı. Bu olay, Roma’nın Kartaca’ya savaş açmasına neden oldu.

Böylece Roma tarihindeki Üçüncü Kartaca Savaşı (İÖ 149-146) başladı. Kartaca’nın tarihten silinmesine kadar gidecek olan bu savaş üç yıl kadar sürdükten sonra Kartaca, taş taş üstünde kalmayacak biçimde yok edildi. Kartaca Savaşı sırasında iki eyalete ayrılmış olan İspanya’da İÖ 154’te patlak veren bir ayaklanma üzerine Roma, İspanya’nın tümüyle ele geçirilmesine karar verdi (İÖ 154-133). Bu bölgeye gönderilen ordu ilk yıllarda başarı sağlayamadıysa da, P. Cornelius Scipio Aemilianus’un komutan atanmasından sonra başarılar elde edilmeye başlandı. İÖ 147’de Lusitan-lar ayaklandılar. İÖ 139’da Lusitiana ele geçirildi. İÖ 134’te konsül seçilen Scipio Aemilianus, İspanya’nın kuzeyindeki Numantia Kenti’ni kuşattı ve kısa sürede ele geçirdi ve tümüyle yıkıma uğrattıktan sonra halkını tutsak etti. Bu savaşlardan sonra Pireneler’in dağlık kesimlerinde yaşayan kavimlerin dışında tüm İspanya Roma yönetimine girmiş oldu.

İÖ 2. yüzyılın ortasında önderliğini Tiberius ve Galius Gracchus yaptığı bir dizi toprak reformu kavgaları görülür. Bu mücadelede iki kardeş de yaşamını yitirdi. İÖ 2. yüzyılın sonlarında Roma için en önemli olay, Numidia Krallığından çıkan karışıklıklardır. Roma Numidia Kralı Iugurtha’ya savaş açtı (İÖ 111-106). Altı yıl süren savaşın sonunda Iugurtha yenilgiye uğratıldı ve Roma’ya götürülerek İÖ 104’te öldürüldü.

İÖ 91’de Asculum Kenti halkı, Roma yurttaşlarına saldırdılar. Bu ayaklanma kısa sürede yayıldı. Marius ve Sulla’ nın başında bulunduğu Roma Orduları ilk savaşlarda yenilgiye uğradılar. Güneyde ise geleceğin ünlü asker ve devlet adamı Jul Sezar ayaklananların Campania’ya girmelerini engelleyemedi. Savaşlardan istenen sonucun alınamaması üzerine, tüm müttefiklere yurttaşlık hakkı verildi.

İÖ 89 yıl boyunca savaşlar yine de sürüp gitti. İÖ 88’de ayaklanmacıların başkent olarak kullandıkları Corfinium Kenti, Sulla tarafından ele geçirildi. Bir süre sonra da savaş bitti ve müttefikler tam Roma vatandaşı olma hakkını kazandılar. Müttefiklerle yapılan savşaların sona ermesinin ardından Roma’da bir iç savaş başgösterdi. İÖ 88 yılının konsüllerinden L. Cornelius Sulla, Asia Eyalet valisi ve Pontos Kralı VI. Mithradates ile yapılarak savaşa komutan atandıysa da düşmanları yerine ünlü Marius’un gönderilmesini önerdi. Sulla, Nola Kenti’ni kuşattığı bir sırada ordusunun önerisi üzerine kuşatmayı kaldırarak Roma üzerine yürümeye başladı, savunmasız olan kenti direnme görmeden ele geçirdi. Marius da Afrika’ya kaçtı İÖ 87 yılı konsülleri seçilen Gn. Octavius ve L. Cornelius Cinna’ya yeni yasalara sadık kalacağına ilişkin and içirdikten sonra Yunanistan’a gitti.

Pontos Kralı VI. Mithra-dates, Sulla’nın üzerine ordu ve donanma gönderdi. Sulla İÖ 87-86 arasında Atina’yı kuşattı ve ele geçirdi. Tarihe Birinci Mithradates Savaşı (İÖ 88-85) olarak geçen bu savaşın Roma’m zararına bir biçimde yayılması üzerine işbaşınagelen demokratlar Sulla’yı vatan haini ilan ettiler ve Konsül L. Valerius Flaccus’un komutanlığı Sulla’dan almak için üzerine gönderdiler. Sulla, İÖ 86’da Pontos Ordusu’nu yenilgiye uğrattı. Bu zafer karşısında Flaccus kuzeye yönelmeyi yeğ tuttu.

Sulla İÖ 86′ nın sonlarına doğru Pontos Ordusu’na bir kez daha yendi. Ancak Pontos Donanması Ege Denizi’ne egemen olmayı sürdürüyordu. Anadolu’ya geçen Konsül Flaccus, öldürüldü, ordunun başma Fimbria geçti. Fimbria’nın komuta ettiği ordu, Miletopolis yakınlarında bir Pontos Ordusu’nu yenilgiye uğratınca Kral VI. Mithradates kendine yeni başkent yaptığı Bergama’dan ayrıldı.

Sulla, Pontos üzerinde kesin sonucun Fimria tarafından alınmasını engellemek için Ege Denizi’nde donanma oluşturdu ve birçok adayı arka arkaya ele geçirdi (İÖ 85). VI. Mithradates, Sulla’ya elçiler göndererek barış istedi. Antlaşmanın ardından Sulla, Fimbria’ mn üzerine yürüdü. Ancak ordusu Sulla’nın yanına geçen Fimrbia intihar etti. Bundan sonra Sulla İÖ 85-83 arasını Asia Eyaleti’nde ve Yunanistan’da geçirerek güçlenmesini sürdürdü. Sulla’nın Roma’dan uzak kaldığı süre içinde Cinna, arka arkaya kendini konsül seçtirmeyi başardı ve Sulla’nın koyduğu tüm yasaları yürürlükten kaldırdı. Cinna, Sulla’yı karşılamak için Ilirya’ da harekete geçtiği bir sırada İÖ 84’te Ancona’da askerlerince öldürüldü.

Senato’nun Sulla ile temas kurma isteğini Sulla’nın reddetmesi üzerine bir iç savaşın kaçınılmaz olduğunu anlayan Senato, İÖ 83’te iki ordu oluşturdu. Aym yıl Sulla Brindizi’e İtalya’ya çıktı. Bu arada Gn. Pompaeus ve M. Lici-nius Crassus da Sulla’nın yanında yer aldılar. Sulla, konsüllerden Norbanus’u Campania’da yenilgiye uğratmca öteki konsül Scipio, Sulla’nın saflarına katıldı. İÖ 82’de konsül seçilen genç Marius’un komutasındaki ortuyu da yenen Sulla, başka bir direniş görmeden Roma’ya girdi. Bu arada Roma yakınlarına kadar sokulmuş olan Lukanlar ve Samnitlerden oluşan ordu da tümüyle yok edildi. Böylece Sulla Roma’nın tek egemeni haline geldi.

Aynı yıl Gn Pompeius 25 yaşında olmasına karşın Afrika’ya gönderildi ve burada elde ettiği başarılardan sonra Roma’ya döndüğünde Sulla tarafından Magnus (Büyük) sıfatıyla selamlandı. Sulla yönetimi tek başına ele geçirince her yana kendi yandaşı olan valileri atadı. Sulla iç güvenliği sağladıktan sonra kendini belirsiz bir süre için diktatör ilan ettiyse de Senato’nun üstünlüğünü güvence altına almaya çalıştı. İÖ 79’da düşündüklerinin oturduğuna inanarak diktatörlüğü bıraktı ve İÖ 78’de Sulla’nın ölümünden sonra İÖ 78 yılı konsülü seçilen Lepidus, Sulla’nın koyduğu birçok yasayı kaldırma yoluna gitti.

Advertisement

Bunun üzerine Senato, Lepidus ile savaşmak üzere İÖ 78 yilmin öteki konsülü olan Catulus ile Pompeius’u görevlendirdi. Pompeius Yukarı İtalya’da Lepidus’un ordularını yenilgiye uğratırken, Catulus da Lepidus’un başında bulunduğu orduyu Roma önünde yendi. İÖ 76’da Pompeius Güney İspanya’da karaya ayak bastı. İÖ 75’in sonuna kadar kesin bir sonuç alamayınca Pompeius Roma’dan yardım istedi. Bu yardımı almca İÖ 74’de birçok yeri ele geçirdi. Pompeius İÖ 71’de Roma’ya büyük bir zafer alayıyla döndü. Ca-pua’daki gladyatörler okulundan ayrılan 70 kişilik bir grup İÖ 73’te Sparta-cus önderliğinde ayaklandılar. Üzerlerine gönderilen bir Roma birliğini de yenilgiye uğrattılar. Güney İtalya’ya inen ayaklanmacılar, İÖ 73/72 kışında çeşitli yerlerden kaçan kölelerin de katılmasıyla sayılan bir anda 40 bine kadar yükseldi.

Spartacus bu dağınık gücü düzenli bir ordu haline getirdi ve silahlandırdı. İÖ 72’de Spartacus Roma Ordusu’nu yenilgiye uğrattı ve Kuzey İtalya’ya çekildi. Köleler Spartacus’tan Roma üzerine yürünmesini istediler. Fakat Spartacus komutasındaki köle ordusunu Roma’ya değil Güney İtalya’ ya götürdü. İÖ 72 sonbaharında Luci-nius Crassus, yanında kalan kuvvetle daha güneydeki Bruttium’a çekildi. Crassus, Spartacus’un başında bulunduğu bir grubu kıstırdı ve tümünü kılıçtan geçirdi, Spartacus da bu savaşta öldürüldü.

Böylece iki yıl kadar süren köle ayaklanması kökten çözüldü. Roma’ya zafer kazanmış ordularının başında dönen Pompeius ile Crassus, İÖ 70 yılının konsüllüklerine seçildiler. Konsüllüğü sona erdikten sonra Pompeius kendisine verilen İspanya Valili-ği’ni kabul etmedi ve Roma’da kaldı. İÖ 67’de korsanları ortadan kaldırmak için Pompeius’a büyük yetkiler ve mali olanaklarla görev verildi. Pompeius, önce Batı Akdeniz’deki sonra da Adri-ya Denizi ve Doğu Akdeniz’deki korsan yuvalarını çok kısa sürede temizledi. İÖ 78-67 arasında sürüp giden korsanlar sorununu kısa bir sürede sonuçlandıran Pompeius büyük bir ün kazandı. Pompeius’un bundan sonraki hedefi, Anadolu’da Pontos Kralı VI. Mithradates’e karşı sürdürülen savaşın başkomutanlığını ele geçirmek oldu.

Tarihe Üçüncü Mathradates Savaşı (İÖ 74-64) olarak geçen savaş, İÖ 74′ te ölen Bitinya Kralı IV. Nikomedes’in ölümünden sonra topraklarını vasiyet yoluyla Roma’ya bırakmasıyla patlak verdi. VI. Mihradates bu vasiyeti kabul etmedi ve Bitinya üzerine saldırdı, kısa sürede Bitinya topraklarını ele geçirdiyse de Roma Ordusu’na çeşitli yerlerde yenildi ve İÖ 72’de Ponîos’a çekildi. İÖ 71’de Konsül Lucullus’un kazandığı bir savaşın ardından VI. Mithradates kaçtı ve İÖ 70’te Lucullus Pontos’un öteki önemli kentlerini de ele geçirdiyse de görevden alınması üzerine İÖ 67 ilkbaharında Pompeius güçlü bir donanma ve orduyla Anadolu’ya geldi.

VI. Mithradates ile Niko-polis’te karşılaştı ve kralı ağır bir yenilgiye uğrattı. Pompeius İÖ 64 baharında Suriye’ye geldi, burayı bir eyalet olarak düzenledi. İÖ 64/63 kışını Anti-ocheia’da (Antakya) geçirdikten sonra İÖ 63’te Filistin’e indi ve burayı da Roma topraklarına kattı. Aym yıl içinde ölen Pontos Kralı VI. Mithradates’ in yerine oğlu Pharnakes’in geçtiğini öğrenince Pompeius, Filistin’den ayrıldı ve Anadolu’ya girdi, Pharnakes’in Kırım kralı olmasmı kabul etti. Böylece on iki yıl ktadar süren Üçüncü Mithradates Savaşı son buldu. Pompeius görevini tamamladığına inanarak İÖ 62’de Birindizi’de karaya ayak bastı ve ordusunu terhis etti, bir vatandaş gibi Roma’ya geldi.

Pompeius’un doğuda bulunduğu sırada arka arkaya başarılar kazanması, dolayısıyla giderek güçlenmesi, Crassus ile Sezar’ı kendi gelecekleri açısından ürkütüyordu. Nitekim onun yokluğunda İÖ 66’da L. Ser-gius Catilina’nın başında bulunduğu bir ihtilal hazırladılar. Plana göre, Catilina ve arkadaşları İÖ 65 yılı içinde seçilecek konsülleri öldürecekler, iktidarı da Crassus ve Sezar ele geçireceklerdi. Ancak bazılarının kararsızlığı yüzünden bu suikast gerçekleşemedi. IÖ 63 yılı konsüllüğüne, aynı zamanda ilkçağ Roması’nın ünlü bir hatibi ve filozofu olan M. Tullius Cicero seçildi. İÖ 63 yazında yapılan konsül seçiminde Catilina da aday olmasına karşın, kazanamayınca silaha başvurmaya karar verdi.

Topladığı orduyla Pistoria’da hükümet kuvvetlerine karşı yaptığı savaşı yitiren Catilina, askerleriyle birlikte savaş alanında öldürüldü. Sezar, İÖ 59’daki konsül seçimini kazandı. Sezar, o dönemin iki büyük askeri, Pompeius ve Crassus ile anlaştı. Roma tarihinde Birinci Triumvirlik adı verilen bu anlaşmaya göre üç komutan ortak hareket edeceklerine and içtiler.

Sezar İÖ 56’ya kadar Galya Bölgesi’nde oturan barbar kavimlerin hemen hemen tümü boyundurluk altına alındıktan sonra Güney Britanya’da karaya çıktı. Buradaki kabilelerle küçük savaşlar yaptıysa da adanın tümüyle ele geçirilmesi için daha güçlü bir orduya gereksinme olduğunu anladığından geriye döndü ve bir donanma hazırlattı. İO 54 baharında Britanya’ya çıktı ve adanın güneyindeki kabileleri boyunduruk altına aldı, kışı geçirmek için Galya’ya döndü.

İÖ 53’ün sonuna doğru Galya’da güvenliği sağladıktan sonra Yukarı İtalya’ya döndü. İÖ 52’de Orta Galya’da yaşayan kabileler ayaklandılar. Başlarına Vercingetorix adlı bir prens getiren kabileler, Galya’da bulunan tüm Roma lejyonlarına karşı savaş açtıklarını duyurdular. Sezar Kelt kabilelerini arka arkaya yenilgiye uğrattı. İÖ 51’de Sezar, Galya’yı Roma’ya bağlı bir eyalet haline getirdi. İÖ 56’da Sezar, Pompeius ve Crassus toplanarak Triumvirliklerini bir kez daha yenilediler. İÖ 55 yılı konsüllük-lerine de Pompeius ile Crassus seçildiler. İÖ 55’in sonunda Crassus, Partlarla savaşmak üzere doğuya hareket etti.

İÖ 53’te Parhlarla yaptığı savaşta beklemediği bir dirençle karşılaştı ve öldürüldü. Crassus’un ölmesiyle Triumvirlik de sona erdi. İÖ 52 yılı konsüllüğüne Pompeius tek başına seçilince, Sezar ile aralarındaki iktidar çekişmesi su üstüne çıktı. Galya’daki ayaklanmayı bastırdıktan sonra, İÖ 49’un ortalarında Sezar, Roma’ya geldi. Marcus Antonius’u Pompeius ile savaşabilmek için asker toplamakla görevlendirildi.

Kendisi de Pompeius’un önemli sayıda kuvvetlerinin bulunduğu İspanya’ya gitti. Sezar burada arka arkaya zaferler kazanmca İspanya Valisi M. Terentius Varro teslim olmak zorunda kaldı. Böylece kısa sürede İspanya Sezar’ın denetimine geçti. Sezar İÖ 48 yılı konsüllüğüne seçildi. Ardından da Pompeius ile savaşmak için doğuya gitti. İÖ 48 Ağustosu’nda Tesalya’daki Pharsa-los mevkiinde yapılan savaşta Sezar, Pompeius’u yenilgiye uğrattı. Pompeius da savaş alanından Anadolu’ya kaçtı. Sezar da Pompeius’un ardından Anadolu’ya geçtiyse de Pompeius’un bu kez Mısır’a kaçtığını duydu. Pompeius Mısır’a geldiği sırada, Sezar’ın hiddetinden çekinen Mısır Kralı XIV. Polemaios tarafından yakalatıldı ve öldürüldü. Böylece Sezar artık Roma’nm tek egemeni durumuna geldi. Mısır’ı da ele geçiren Sezar, Pontos Kralı Pharnakes’in ayaklandığını haber aldı ve Anadolu’ya yöneldi. Zela’da (bugün Zile) karşılaştığı Pontos Ordusu’nu çok kısa bir zamanda yok etti.

Advertisement

Zafer haberini Roma’daki Senato’ya tarihe geçen şu ünlü deyişiyle bildirdi: “Veni, Vidi, Vici” (geldim, gördüm, yendim). İÖ 47’nin sonlarında Roma’ya döndü. Kuzey Afrika’ya geçti. İÖ 46’da Thapsus’ ta Pompeius yandaşlarının ordusunu yenilgiye uğrattı. Bu savaştan sonra artık Sezar’ın karşısında hiçbir güç kalmadı. 10 yıllığına konsül seçildi. Son direnme noktası olan İspanya’daki Pompeius yanlılarını İÖ 45 başlarında yenilgiye uğratarak ortadan kaldırdı. Roma’ya döndükten sonra Senato, Sezar’a ölünceye kadar konsül seçilme ve diktatörlüğün yanında özel adı gibi imparator unvanını kullanma hakkını verdi. Ancak tüm yönetsel mevkiler Sezar’ın elindeydi. Sezar’ın diktatörlüğü sırasında Halk Meclisi’nin hiçbir önemi kalmadı. Sezar’ın gerçekleştirdiği pek çok işin içinde en önemlilerinden biri de takvimi düzenlemesidir. Bu takvime Sezar’ın küçük adı olan Julius Takvimi adı verilirken, doğduğu ay olan beşinci aya da Julius denildi.

Bu takvim İS 1582’de Papa XIII. Gregorius tarafından bir kez daha elden geçirildi ve bugün kullanmakta olduğumuz takvim oluşturuldu. Sezar’ın olağanüstü yetkilerle donatılması, çok kişiyi korkutuyordu. Sezar karşıtı grubun başına da Brutus geçti. Yapılan suikast planına göre, İÖ 15 Mart 44’te Senato toplantı halindeyken, Sezar’a bir şey sormak bahanesiyle gelen suikastçılar, Sezar’ı hançerleyerek öldürdüler. O sırada konsül olan M. Antonius duruma el koyarak ortalığı yatıştırmaya çalıştı, diktatörlüğü kaldırdığını duyurdu. Bu arada Sezar’ın yeğeni ve varisi Octavius bu sıralarda Sezar’ın vasiyetnamesine uygun hareket etmek için Roma’ya geldi. Sezar’ın vasiyetnamesi açıldığında, yeğenini manevi evlat edindiği görüldü.

Bundan sonra adı C. Iulius Cleasar Octavianus’a dönüştü. Antonius, Sezar’ın büyük servetine el koydu ve borçlarının bir bölümünü buradan ödeyince birbirlerine düşman oldular. Octavianus, Antonius ile savaşabilmek için asker toplamak amacıyla Roma’dan ayrıldı, kurduğu orduyla Roma üzerine yürümeye başladı. Senato savaşı yönetme yetkisini Octavianus’a verdi. Mutina önlerinde yapılan savaşı Octavianus kazandı (İÖ 43). Octavianus, Antonius ile anlaşma yoluna gitti. Antonius’un üzerine yürümedi ve Roma’ya yöneldi. Kente girerek kendini İÖ 43 yılının konsülü seçtirdi. Aynı yıl içinde Octavianus, Antonius ve Lepidus İkinci Triumvirliği kurdular.

Sezar’ın katillerinden Brutus ile Cassius kaçtıkları Yunanistan’da ordu topladılar. İÖ 42’de Lepidus Roma’da kalırken, Octavianus ve Antonius, Sezar’ın katillerini cezalandırmak üzere Makedonya’ya geçtiler. Yapılan savaşta Cassius’un komuta ettiği ordu, triumvirlerin ordusundan daha kalabalık olmasına karşın yenilgiye uğrayınca, Cassius, Brutus’un da öldürüldüğünü sanıp intihar etti.

Brutus, Octavianus’a yenilince o da intihar etti. Sezar’ m katilleri ortadan kaldırıldıktan sonra Antonius doğuya giderken, Octavianus da İtalya’ya döndü. Antonius, Sezar’ın katillerini sorguya çekmek amacıyla Tarsus’ta bulunduğu sırada, Mısır Kraliçesi Kleopatra’yı da sorgulamak için Tarsus’a çağırdı. Ancak güzelliğiyle ünlü kraliçe kısa zamanda Antonius’u etkisi altına aldı. Antonius, doğudaki tüm işleri yüzüstü bırakarak Kleopatra ile birlikte İÖ 41/40 kışını geçirmek üzere İskenderiye’ye geldi. Kışı burada geçirdiği sırada Parthlar Anadolu’ya girerek İonia Bölgesi’ne kadar ilerlediler.

Bunun üzerine Antonius, Parthlarla savaşmak için gerekli olan askeri toplamak üzeri İtalya’ya geçti. Bu arada Octavianus da ordusunun başında güneye indi. İki düşman Brindizi karşılaştılar ve savaşmadan barış yapmaya karar verdiler (Eylül İÖ 40). Varılan anlaşmaya göre, Octavianus, Roma topraklarının batısına, Antonius da doğusuna egemen oluyorlardı. Lepidus ise Afrika topraklarının egemeniydi.

Dostluğu perçinlemek için Octavianus, büyük kız kardeşi Octavia’yı Antonius ile evlendirdi. İÖ 39’da Pompeius’un oğlu Se. Pompeius ile bir antlaşma yapıldı ve Sicilya, Sardinya ve Korsika adaları üzerindeki egemenliği tanındı. Se. Pompeius bununla yetinmeyerek Achaia Eyaleti’nin bazı bölgelerini de kendi yönetimi altına almak istedi. Bunun üzerine triumvirler, Sicilya Adası’nın kuzeyinde Naulochos mevkiinde yapılan bir deniz savaşında Se. Pompeius’u ağır bir yenilgiye uğrattılar. Se. Pompeius da yakınlarıyla birlikte Anadolu’ya kaçtı. İÖ 35’te Antonius, onu Miletos’ta yakaladı ve öldürttü.

Antonius, İÖ 39-37 arasındaki dönemi Parthlara karşı yapacağı savaşın hazırlıklarıyla Atina’da geçirdi. İÖ 37’de Antakya’ya geldi ve Kleopatra’yı yanma çağırarak onunla resmen evlendi. İÖ 36/35 kışını geçirmek üzere İskenderiye’ye geldi. Antonius’un Kleopatra ile birlikte yaşaması ve Roma’nın doğu topraklarını bağımsız bir hükümdar gibi yönetmesi, Oc-tavianus’un hiç hoşuna gitmiyordu. Senato, Roma’nın bütünlüğünü tehdit eden Antonius’un konsüllük ve trium-virlik görevlerini aldı ve savaş ilan etti. Antonius, İÖ 32 baharında ordusu ve donanmasıyla birlikte Yunanistan’a geldi.

Bu arada Octavianus hazırlıkların başına en yakın arkadaşı Agrippa’yı getirdi. Agrippa’nın komuta ettiği ordu Yunanistan’ın Peloponııesos kıyılarına geldi ve daha önce Antonius’un ele ge-çirdiğa kentleri tek tek ele geçirmeye başladı. Bu arada Octavianus ordusunun büyük bölümüyle karadan Yunanistan’a geçti. Yunanistan kıyılarında yer alan Actium’da karşılaşan iki ordu aylarca savaşmadan karşılıklı kaldılar. Kışın yaklaşmasından endişelenen Antonius, kesin sonuç alacak bir savaş karar verdi ve saldırıya geçti.

İÖ 2 Eylül 31’de savaşmaya başlayan iki donanma, savaşı gün boyu sürdürdüyse de, kesin bir sonuç alınmayacağının anlaşıldığı bir sırada, açılan bir gedikten Kleopatra’nın komutasındaki Mısır Donanması’nın savaş alanından uzaklaştığı görüldü. Bunu gören Antonius, Kleopatra’nın peşine düşünce ordusu başsız kaldı ve tüm ordu Octavianus’a teslim oldu. Octavianus beklemediği bir anda büyük bir zafer kazandı. İÖ 31/30 kışını geçirmek için Mısır’a kaçmış olan Antonius’a son darbeyi vurmak için Samos’ta kaldı. İÖ 30 yazında İskenderiye önlerine geldi ve kenti kuşatmaya başladı. Bu arada Antonius’ un donanması Octavianus’un yanına geçti. Umutsuzluğu kapılan Antonius, İÖ 1 Ağustos 30’da intihar etti.

Kleopatra da bir süre sonra intihar yolunu seçti. Octavianus, Mısır’ı ele geçirdikten sonra İÖ 30/29 kışını geçirmek için Samos’a geldi, İÖ 29’da Sextilis ayında Roma’ya döndü. Daha sonra İÖ 27’de bu aya Augustus (Ağustos) adı verildi. Octavianus İÖ 12 Ağustos 29’da Roma topraklarının her yanında barışın sağlandığını belirtmek için İanus Tapınağı’nın kapılarını kapattı.

Advertisement

Octavianus artık Roma’nın tek egemeniydi. Etrafında güçlü bir düşmanı da kalmamıştı. İÖ 27’de yakın arkadaşı Agrippa ile yedinci kez konsülüğe seçildi. Ancak iki arkadaş tüm yetkilerini Senato ile halka bıraktıklarını ve özel yaşamlarına dönmek istediklerini bildirdiler. Octavianus’un bu davranışı Senato’yu çok duygulandırdı ve duygularını dile getirmek için ona Augustus (kutsal) adını verdiler. Böylece Roma tarihinde Principatus adı verilen, cumhuriyetten imparatorluğa geçiş dönemi başladı ve cumhuriyet dönemi son buldu.


Leave A Reply