Roma İmparatorluğu Devlet Yönetimi, Özellikleri, Yönetim Şekli Nedir?

0
Advertisement

Roma imparatorluğunun kuruluşundan yıkılışına kadar ki dönemde devlet yönetimi, Roma Devleti’nin özellikleri ve yönetim şekli hakkında bilgi.

Roma

Roma İmparatorluğu Devlet Yönetimi

Yaklaşık 12 yüzyıl gibi çok uzun bir ömre sahip olan Roma, krallık, cumhuriyet ve imparatorluk aşamalarını yaşarken, dayandığı en büyük gücü, devlet örgütü oluşturuyordu. En geniş sınırlarına ulaştığı dönemlerde Akdeniz, adeta bir Roma gölü haline gelmişti. Bu uçsuz bucaksız toprakları yönetmek için sıkı düzene bağlı ama kolay uyum sağlayan ve düzenli çalışan bir devlet örgütüne gereksinme vardı. Nitekim daha kuruluş aşamasında Roma bu soruna eğilerek işe başlamıştı.

Devlet Yönetimi :

Krallık döneminde Roma’da oturan halkı üç kabile (tribus), bu kabileleri oluşturan on aile (curia) ve curiaları oluşturan üçyüz büyük aileden (gens) oluşuyordu. Kabilelerin başında tribunus adı verilen bir başkan bulunurdu. Her on büyük ailenin başında da cario adını taşıyan bir önder vardı. İlk dönemlerdeki halk meclisinin adı da bu büyük ailelerin adından geliyordu: Comitia Curiata.

Roma vatandaşları particiler ve plebler olmak üzere iki sınıfa ayrılmışlardı. Patriciler seçme, memurseçilme, öteki tam hukuklu Roma vatandaşlarıyla evlenme ve ticaret yapmak haklarına sahiptiler. Mecliste, devlet yönetiminde ve orduda tüm söz hakkı patricilere aitti. Kısıtlı hukuklu vatandaşlar olan plebler ise küçük toprak sahipleri ya da ticaret ve sanatla uğraşan kişilerdi. Roma toplumunun başında rex adı verilen bir kral vardı. Bu kral patricilerden oluşan comitia curiata adlı halk meclisince ölünceye kadar bu mevkide kalmak üzere seçilirdi. Meclisin kendisine verdiği yetkilere dayanarak başrahip, ordu komutam ve en yüksek yargıç olarak görev yapardı. Halk meclisini oluşturan comitia curiatanın yanında bir de ihtiyarlar meclisi olan senatus (senato) adlı bir meclis daha vardı. Patrici aile reislerinin oluşturduğu bu meclisin görevi, krala danışmanlık yapmaktı. Üyelerini kral, aile babalan arasından seçer, görevleri de ölünceye kadar sürerdi.

Krallığın devrilip cumhuriyet yönetiminin kurulmasından sonra, kralın yetkileri konsül (consules) adı verilen iki kişi kullanmaya başladı. Konsüllerin ikisi de eşit yetkiye sahiptiler. Ancak-birinin aldığı bir karara ötekisi itiraz edebilirdi. Konsüllerin simgeleri de tıpkı krallarda olduğu gibi makam koltuğu (sella curulis), kenarlarında erguvan renkli şeritler bulunan beyaz togalar (toga praetexta) ve değnek demetleri içinde balta (fasces) taşıyan ve konsüller genel yerlerde göründükleri zaman önlerinde giden 12 liktordan (licîores) oluşuyordu. Konsüllerin başlıca görevleri, asker toplamak, savaş vergisi almak ve savaşlarda orduya komuta etmekti. Ancak bunların yanı sıra adalet işlerine bakmak, günlük devlet işlerini sürdürmek, her iki meclisi gerektiğinde toplantıya çağırmak da konsüllerin görevleri arasındaydı.

Advertisement

Questorler

Konsüllerin questor (questores) adını taşıyan iki de yardımcıları vardı. Bu yardımcıların başlıca görevleri devlet hazinesini yönetmek ve ceza işlerine bakmaktı. Tüm dinsel işleri ise, pontifex maximus adını taşıyan bir başrahip yürütürdü. Cumhuriyet döneminin ilk elli yıl içinde comita curiata ve senato da krallık döneminin meclisleridir. Bu dönemde senato danışma meclisi olmaktan çıktı, devletin politikasını maliye işlerine yürütmeye başladı. Devletin içine düştüğü bunalımlı dönemlerde, yönetim biçimi geçici olarak bırakılır ve 6 ay süreyle tüm görevleri, seçimle işbaşına gelen dictotar adlı kişi yüklenirdi. Diktatörler bir tür geçici mutlak hükümdarlar gibi görev yaparlardı.

Zaman içinde, plebler, İÖ 356’da diktatör, İÖ 351’de censor, İÖ 337’de pra-etor, İÖ 300’de de pontificesve augu-res rahip meclislerine girme hakkını elde ederek tüm devlet memurluklarına girdiler. İÖ 326’da da borç yüzünden pleblerin köle olmaları yöntemine de son verildi. Memurlukta sıralama şöyleydi: questor, aedil, praetor, konsül ve censor.

Roma İmparatorluğu

Roma Devleti’nde yurttaşlık hakkı ikiye ayrıldı:

1- Tam yurttaşlık hakkı; bu hakkı alanlar bir Romalının sahip olduğu tüm haklara sahip oluyordu.
2-Yarım yurttaşlık hakkı; bu hakkı alanlar ise müttefik durumunda bulunanların tam yurttaşlığı elde etmesi için oluşturduğu bir basamak durumundaydı.

Roma, İtalya dışında toprak kazanmaya başlayınca, bu topraklar provincia (memurluk yetkisi) adıyla ve konsül yetkilerine sahip bir prokonsülce yönetilmeye başlandı. İÖ 27’de Octavianus’un Augustus adını almasıyla birlikte Principatus adı verilen imparatorluk döneminde cumhuriyet memurlukları yerinde kalmakla birlikte eski önlemlerini giderek yitirdiler. Augustus geniş topraklara yayılmış olan eyaletlerin yönetimini, imparatorluk ve Senato eyaletleri olarak ikiye ayırdı. İmparatorluk eyaletlerinde asker bulunurken, Senato eyaletlerinde ise asker yoktu.

İmparatorlukla birlikte Senato, cumhuriyet dönemine oranla daha büyük yetkilere sahip olduysa da bazı imparator-larca devre dışı bırakmak için yetkileri kısıldı, ancak imparatorluğun sonuna kadar varlığını sürdürdü. Hadrianus, senato kararlarının ancak kendi onayından sonra geçerli olabileceği yöntemini getirerek tüm devlet mekanizmasının imparatorda toplanmasını sağladı. Ayrıca atlı sınıfının sekreterlik gibi önemli görevlere gelmesini sağlayarak Senato’ya ağır bir darbe indirdi. İS 3. yüzyılda imparatorlar artık mutlak bir hükümdardır. Artık bu dönemde imparator birinci yurttaş olmaktan çıktı, Roma İmparatorluğumda yaşayan tüm yurttaşlar onun uyruğu durumuna geldi. İmparatorlar hukuki ve yönetsel kararlarından dolayı sorumlu tutulmadıklarından, yasaların üstünde yer almaya başladılar. Bu durum imparatorluğun çöküşüne kadar sürdü.

Advertisement


Leave A Reply