Amerikan Yargı Sistemi Hakkında Bilgi

0
Advertisement

Amerika Birleşik Devletlerine ait yargı sistemi ile ilgili genel bilgiler. Eyalet ve federal yasalara göre nasıl hareket ediyorlar.

Yargı SistemiABD’de yargı organlarının oldukça geniş kapsamlı ve önemli işlevleri vardır. Mahkemeler iki yönlü ağır bir sorumluluk içindedir. Bir yandan yasama ve yürütme organlarının kararlarının gerçekleştirilmesini sağlayan mahkemeler, öte yandan bireyleri, bu organların gelişigüzel eylemlerinden korumakla yükümlüdür. Yargı organlarının bu olağan sayılabilecek işlevleri, ülkenin özgün politik geleneğinin içerdiği alışılmışın dışında etkenlerce desteklenmektedir. Yargı erkinin, yasama ve yürütme organlarından bağımsız oluşu, Amerikan mahkemelerinin ülkenin yasalarını biçimlendirilmesinde sağlıklı bir yol izleyebilmelerini olanaklı kılmıştır. Mahkemelerin anayasayla çelişen herhangi bir yasayr geçersiz kılabilecekleri görüşünün kabul edilmesi, yargıçların kendilerini ve yargılamaya yetkili bulundukları bireyleri koruyacak gücü elde etmelerine neden olmuştur. Ülkede geleneksel olarak yargıçlara büyük saygı duyulması, yargı organlarına, yasal bir organın sağlayamayacağı ölçüde etkinlik kazandırmaktadır% Yargr organlarının kuramsal olarak apolitik konumlan, Amerikan kamuoyunda çoğunluğun desteğini kazanmalarım sağlamaktadır. Yargıçlara ve yargıçların hazırladığı yasalara gösterilen saygı, Amerika’da olağanüstü boyutlara ulaşmışsa da, kökleri Avrupa’nrn geçmişine uzanır. Amerikan yasa kavramı, büyük Batı geleneğinin değişik bir türünden başka bir şey değildir. Yasal düzenin biçimi de eski İngiliz modelinden türetilmiştir. Ortaçağ başlarında İngiltere’de yargıçlar, kararlannr gelenek ve göreneklerin oluşturduğu yazrlr olmayan yasalara dayanarak veren krallık görevlileriydi. Zamanla bu kararların çoğalması ve yazılı nitelik alması, dayandıkları ülkelerin yeni kurumların uyum sağlamak için değiştirilmesi sonucu, tüm İngiltere’ye yayılan ve gelenek görenek hukuku adıyla bilinen, yargıç kararı ürünü yasalann oluşturduğu, karmaşık bir kurallar bütünü doğdu. Ancak, süreç içinde gelenek ve göreneklere dayalı hukuk kurallarının katılaşması sonucu, bunlara kesin uyumun aranması, zaman zaman adalete ters düşen uygulamaları ortaya çrkardr. Olumsuz yönde etkilenen kişiler, adaletin kaynağı olan krala başvur-

maya başladılar. Kralın, bu yakınmaları yüksek düzeydeki yargıçlara ileterek yeni bir uygulamayı başlatmasıyla, gelenek ve göreneklere dayalı hukukun yanında kendi kural ve yöntemleri geliştiren başka bir hukuk sistemi oluştu. Bu dönemde parlamentonun onayından geçen kurallar ve kralın çıkardığı buyruklarla da yasalar oluşturulabili-yordu. 17. yüzyıl sonlarında parlamentonun çıkardığı bir yasanın, öteki iki hukuk sistemine özgü yasalan geçersiz kılabileceği açrklık kazanmrştr. Ancak, yasa koyuculann yargısal kararlara konu olabilecek tüm durumları önceden belirleme olanakları bulunmadrğmdan, yargıçların hazırladığı yasalar önemini uzun süre korudu. Bu arada yargıçların krala bağlr görevliler oldukları ve onun buyruklarına boyun eğmek zorunda bulunduklarına ilişkin eski görüşler, 1701’de çrkanlan bir yasayla işlevini yitirdi. Bu-yasa, uygulamada yargıçların krallık denetiminden önemli ölçüde bağrmsrz krldr. 17. yüzyrlda İngilizlerin, Kuzey Amerika’da koloniler kurmaya başlamalarıyla gelenek-göreneklere dayalr hukukun kural ve gelenekleri, okyanusu aşarak Yeni Dünya’ya ulaştr. İngilizler, yasal sistemlerini, kurduklan kolonilere çok katr bir biçimde yerleştirdiler. Bununla ilgili bir örneği, Bağrmsrzlrk Savaşr öncesinde Kral III. George’a yöneltilen eleştiriler oluşturur. Amerikalılar, kralın kendilerini gelenek-gö-renek hukukunun onlara tanrdrğr geleneksel haklardan yoksun bıraktığına ilişkin yakınmalan dile getiriyorlardı. Ülke, Büyük Britanya’dan ayrıldığında, yeni kurulan eyaletler, yasal sistemlerinin temeli olarak gelenek-göre-nek hukukunun ve buna eklenen kurallardan oluşan hukuk sistemini benimsediler. Biri drşmda tüm eyaletlerde bu uygulama gerçekleştirildi. Louisiana ise Fransrzlar tarafrndan kurulduğundan, ABD’ye katıldığında, Fransız medeni hukuku benimsendi. Amerikan mahkemelerinin çoğunun gelenek-gö-renek hukukuna ve yeni kurallar sistemine giren davalara birlikte bakmalan ve yeni kurallarla ilgili davalara bakan ayrı mahkemelerin işlevlerine son verilmesine karşın, öteki eyaletlerde, İngiliz sistemine dayalı uygulamalar üstünlüğünü korudu. İngiliz kökenli yargıçların bağımsızlığı korundu; güçler

aynlığı ilkesinin kabul edilmesiyle konumlan güçlendirildi. 1789’da Federal Anayasa’nm kabul edilmesiyle Amerikan yargı düzenine yeni bir öğe girdi. Böylece, eyaletlerin gelenek-görenek hukukuna göre davalara bakan mahkemelerin, kendi anayasalarının ve yasama organlarının çı-kardıklan yasalarının yanı sıra, görevi Federal Anayasa ile federal hükümetin yasalarının vurgulanmasını sağlamak olan bir ulusal mahkemeler sistemi oluşturuldu. 1789 Yargr Organlan Ya-sasr ile eyalet mahkemeleri, federal düzeyde adaletin yerine getirilmesinde yardrmcr işlevini üstlenerek, federal yönetimle ilgili bir sorun söz konusu olduğunda, ABD Yüksek Mahkemesi’ nin denetimine açrk bir duruma geldiler. Bunun sonucunda, tüm ulusu kapsayan bir yargı düzeni ağr kuruldu. Belirli bir eyaletin yurttaşlarını ilgilendiren eyalet hukuku davalarında, davayı yürütme yetkisinin hâlâ eyalet mahkemeleri kullanryordu. Bununla birlikte, bir eyalet mahkemesinin kararının, Federal Anayasa’nın ya da ulusal yasa ve anlaşmaların tanıdığı bir hakkı çiğnediği iler sürüldüğünde, ABD Yüksek Mahkemesi, bu kararı temyiz edebiliyor ve sav kanrtlandrğrnda geçersiz kılabiliyordu.

Bu temyiz yetkisine bir süre şiddetle karşı çıkılmasına karşın, sonunda eyaletlerin haklarının en coşkulu savunucuları bile, söz konusu ayrıcalığın ulusal birliğin kurulmasındaki önemini kavrayarak eleştirelerine son verdiler. Böylece, yargısal çerçeveye giren ulusal sorunlarda, en alt düzeydeki yerel mahkemeden en üst düzeydeki ulusal mahkemeye kadar yetkilerin yeni çizgiyi izleyeceği ve anayasa ile yasaların ülkenin her yanında ortak bir anlam taşıyacağı kabul edilmiş oldu. Federal düzeydeki yargılama yetkisi tüm hukuki sorunlar değil, anayasada özel olarak belirtilen dava ya da anlaşmazlıkları kapsar. Bu yüzden, mahkemeler, açık bir çelişkiyi içermeyen davaları ele almadıkları gibi, öneri niteliğinde görüş de bildirmezler. Federal yargı organlan, taraflar davanın sonucuna özel ilgi göstermedikçe yargılama yetkilerini kullanmazlar. Herhangi bir yasanın, anayasaya ters düştüğü inancını taşıyan bir yurttaş, kendi haklan bundan doğrudan etkilenmediği sürece, söz konusu yasaya mahkemeler önünde karşı çıkamaz. Anayasada federal mahkemelerin yetki alanlarına giren davalar iki bölüme ayrılmıştır: Tartışma konusu sorunun yapısından dolayı federal yargı organlarının görev alanına giren davalar ve ilgili tarafların konumlarından dolayı bu alana giren davalar. İlk bölümde anayasa, yasalar, anlaşmalar ve deniz hukukuna ilişkin davalar yer alır. İkinci bölümde ise yabancı devletlerin devlet bakanlarıyla ilgili davalar, çeşitli eyaletler ya da bunların yurttaşları arasındaki anlaşmazlıklar ve bir eyalet ya da yurttaşlarıyla yabancı devletler ya da yurttaşları arasındaki karşıtlıklar bulunur. Ayrıca, bu türden davalarda bile yargılama yetkisinin yalnız federal mahkemeler tarafından kullanılması zorunluluğu yoktur. Kongre, eyalet mahkemelerine, anayasada federal mahkemelerin yetki alanına giren birçok davayı ele alma yetkisini tanımıştır. Genelde davacılar, davalarını federal mahkemelere ya da eyalet mahkemelerine götürmekle özgürdür. ABD Anayasası, ülkede yargılama yetkilerinin bir yüksek mahkeme ve Kongre’nin zaman zaman kuracağı daha alt düzeydeki mahkemelerce kullanılmasını öngörür. Yüksek Mahkeme’ nin varlığı, anayasayla güvence altma alınmakla birlikte, görevlerinin ve yapısının tanımı, Kongre’nin değerlendirmesine bırakılmıştır. Alt düzeyde federal mahkemelerin kurulup kurulmaması konusunda Kongre yetkili kılmamıştır.Bağımsızlık sonrasında toplanan ilk Kongre, hemen bir Yüksek Mahkeme ile alt düzeydeki mahkemelerden oluşan bir yargı düzeni kurmuştur. Zaman içinde alt düzeydeki mahkemeler, ad ve yapı yönünden büyük değişikliklere uğramışlar, Yüksek Mahkeme ise yalnız yargıçlarının sayısı (günümüzde 9 üye) değişen bir organ olarak varlığını sürdürebilmiştir. Günümüzde federal yargı sistemi, Yüksek Mahkeme, 13 İstinaf Mahkemesi (toplam 168 üye), birçok bölge mahkemesi ve üç özel mahkemeden oluşur. Federal düzeydeki pek çok sorun, ilk aşamada, federal yargı sisteminin bir parçasını oluşturan bölge mahkemelerinde ele alınır. Ülke tarihi boyunca bu mahkemelerin sayısı birçok kez değişmişse de son dönemlerde bu sayı 50 eyalette 89 (üye sayısı 575) olarak dondurulmuştur. Denizaşırı topraklarda da görev yapan bölge mahkemelerinde üye sayısı 1-27 arasında değişir. Belirli bir bölgede görev yapan yargıç sayısı, o bölgedeki işlerin yoğunluğuna göre belirlenir. Her mahkemede, davayı yürüten bir başsavcı, mahkemenin kararlarının uygulanmasını sağlayan bir yetkili ve ceza davalarında ön duruşmaları gerçekleştiren bir görevli bulunur.

Bölge mahkemeleri, federal suçlar ve antitröst yasaların çiğnenmesi, vergi yasaları ve ticaret yasalarıyla ilgili davaları inceler. Çeşitli eyaletlerin yurttaşları arasındaki ya da bir eyaletin yurttaşlarıyla yabancı bir devlet ve yurttaşları arasındaki anlaşmazlıklarda, tartışma konusu olan tutar 10 bin doları aşarsa dava, bölge mahkemesi tarafından ele alınabilir. Bazı koşullarda, bir eyalet mahkemesinde görülmeye başlanan bir dava, karar aşamasına varılmadan önce, bölge mahkemesine aktarılabilir. Ancak, dava sonuçlandıktan sonra, bölge mahkemelerinin eyalet mahkemesi kararlarını yeniden gözden geçirme yetkileri yoktur. Federal mahkemeler sisteminin dayandığı kuram, yargılamanın bir mahkemede, temyizin de bir başka mahkemede yapılmasının adaletin yerine getirilmesinde yeterli olduğu inancım dile getirir. İstinaf mahkemeleri de mahkemeye başvuran herkesin en az bu düzeyde haklardan yararlanmasını sağlar. 11’i ülkenin her yerinde gezici olarak görev yapan, l’i District of Columbia (Washington), l’i Federal Daire’de bulunan 13 İstinaf Mahkemesi’nin her birinde üye sayrsr 3-15 arasmda değişir. Davaların görülebilmesi için en az iki yargıcın duruşmaya katrlmasr gerekir. Bölge mahkemelerinin son kararları, bu mahkemeler tarafından temyiz edilebilir. İstinaf mahkemelerinin ikinci önemli işlevi; Ulusal Hükümet’in, Federal Ticaret Komisyonu, Eyaletle-rarasr Ticaret Komisyonu, Federal Yönetim Komisyonu, Senetler ve Kambiyo Komisyonu gibi organlarının kararlarının yerine getirilmesini ve gözden geçirilmesini sağlamaktadır. Görülen pek çok davada, istinaf mahkemelerinin kararları kesin bir nitelik taşır ve bunlar çoğu kez yeniden görülmek üzere Yüksek Mahkeme’ye iletilemez.
Özel mahkemelerden en önemlisi ABD Hükümeti’ne karşı öne sürülen hakları incelemekle görevlidir. Yüksek Mahkeme, günümüzde baş-yargıç ve 8 üye yargıçtan oluşur. Federal mahkemelerin tüm yargıçları gibi, Senato’nun önerisi ve onayıyla devlet başkanı tarafından atanan Yüksek Mahkeme yargıçları, iyi hal içinde bulundukları sürece görevlerini sürdürebilir ve ancak mecliste haklarında dava açrldığında görevden uzaklaştırılabilir. Başyargıcın, saygınlık ve inandırma yoluyla mahkeme üzerinde etkinlik kazanma olanağına karşın, oyu öteki yargıçlarınkiyle eş değerdedir. Yüksek Mahkeme’nin yetkileri, anayasada belirtilmekle birlikte, çok geniş yetkilerle donatrlan Kongre üzerinde sınırlayıcı etkinliğe sahiptir. Yabancı devletlerin devlet bakanlarıyla ilgili davalarla ve taraflardan birini bir devletin oluşturduğu davalarda ilk yargılamayı Yüksek Mahkeme yerine getirir. Kongre’ nin Yüksek Mahkeme’yi yargrlamadan alıkoyma ya da soruşturmayı genişletme yetkisi yoktur. Ancak, Kongre, söz konusu davaların öteki federal mahkemelerde görülmesini de sağlayabilir. Mahkemenin çalışmalarının en önemli özelliği, öteki mahkemelerin kararlarını gözden geçirme yetkisidir. Bu temyiz hakkını anayasa, Kongre’nin gerekli gördüğünde getireceği çeşitli düzenlemeler ve sınırlamalarla Yüksek Mahkeme’ye vermiştir. Yüksek Mahkeme, temelde daha alt düzeydeki federal mahkemelerin kararlarım temyiz edebilir.

Advertisement

Federal mahkemelerin, ülke yönetiminde oynadıkları büyük role karşın, yargrsal işlemlerin önemli bir bölümünü eyalet yargr organlan yerine getirir. Yurttaşların eyalet mahkemeleriyle ilişkiye geçme olasılıkları daha fazladır. Ulusal anayasa, zaman zaman öne sürüldüğü gibi, eyalet yargı organlarının federal mahkemelere bağlı bir konuma getirmemiştir. Bunun tersine, eyalet mahkemelerinin ayn ve özerk bir yargı düzenleri vardır. Federal düzeyde bir sorun söz konusu olduğunda, Yüksek Mahkeme’nin kararı temyiz edilebilmesine karşın, öteki sorunlarda son yargr hakkı bu mahkemelerindir. Eyalet mahkemelerinin yetki alanlarına giren konular da önemsiz sayılamaz. Federalizm, eyaletlere büyük ölçüde yönetim yetkisi verdiğinden, günümüzde de bu birimler, hükümetin yerine getirmesi beklenen pek çok görevden sorumludurlar. Bu yüzden yasaların uygulanması, ticaret ilişkileri, insan ilişkileri gibi alanlarda ortaya çıkan sorunlar genellikle ilk kez eyalet mahkemelerinde ele alınır ve yine bu organlarda karara bağlanır. Eyalet yargı organlarının da federal organlar gibi temyiz yetkileri vardır. Bağımsızlık Savaşı öncesinde bir sömürgedeki en yüksek istinaf mahkemesi çoğunlukla sömürge meclisiydi (Büyük Britanya’da Lordlar Kamarası’ nin son yargılama yetkisini kullanması gibi). Ancak, Bağımsızlık Savaşı’ndan sonra eyalet anayasalarının biçimlenmesi ve güçler ayrılığı ilkesinin geçerlilik kazanmasıyla eyalet mahkemeleri tam yargısal yetkiyle donatıldı ve yasama organları kendi görev alanlarıyla sınırlandılar.

Federal Anayasa’nın onaylanmasından ve başyargıç John Marschall’ın tarihsel kararından (1803) sonra eyalet mahkemeleri kendi yasama organlarından geçen, anayasaya ters düştüğünü belirledikleri yasaları geçersiz kılmaya başladılar. 1830’larda bu yetkinin kullanımı tam anlamıyla yerleşmişti. Bunun sonucunda, eyalet mahkemeleri Amerikan politik yaşamının önemli ve güçlü birer öğesi durumuna geldiler. New England ile birkaç eyalet dışında, eyalet mahkemelerinin yargıçları değişen süreler için genel oyla seçilir. Herhangi bir eyaletin yargı düzeni, eyalet anayasası ve yasama organının çıkardığı yasalarla biçimlendiğinden, ülkenin tümünü kapsayacak ortak bir tanımlama yapmak güçtür. Ancak, eyaletler arasında fazla bir ayırım görülmediğinden ve görülen ayrımlar da fazla önem taşımadığından, birkaç özelliğin dışında genel bir tanımlama yapılabilir.

Eyaletlerin yerel mahkemelerden oluşan yargı düzenleri, üç ya da dört tür mahkeme içerir. Özel davalarla ilgilenen mahkemeler ise çoğunlukla büyük eyaletlerde ve başlıca kentsel alanlarda işlev görürler. Eyaletlerdeki yargısal örgütlenmenin tabanında veraset, ilçe, belediye, bölge ve polis mahkemeleri gibi çeşitli adlar taşıyan ve sınırlı düzeyde yargılama yetkileri bulunan mahkemeler yer alır. Çoğunlukla sulh yargıçlarının görev yaptığı bu mahkemeler, trafik suçları gibi küçük davalara bakarlar. Her davanın tek yargıç tarafından ele alındığı bu mahkemeler, sanıkların gözaltında tutulması ya da jüri tarafından yargılanmak üzere kefaletle serbest bırakılması konusunda da ön duruşmayı yürütürler. Başlıca asliye mahkemeleri sınırlı yargılama yetkileri bulunan mahkemelerle temyiz mahkemeleri arasında yer alırlar. Bunlar arasında adalet ve eşitlik kurallarını uygulayan mahkemeler, gezici mahkemeler, bölge mahkemeleri bulunur. Medeni hukuk ve ceza davalarının ele alındığı bu mahkemelerde her duruşmayı bir yargıç yönetir. Jürilerin de görev aldığı bu mahkemeler, ülkedeki yargı düzeninin temel taşlarını oluştururlar. Eyaletlerin hemen hemen yarısında ve çoğunlukla kalabalık olanlarda orta düzeyde temyiz mahkemeleri bulunur. En yüksek eyalet mahkemesinin iş yoğunluğunu azaltmak amacıyla kurulan bu mahkemeler, daha alt düzeydeki mahkemelerin kararlarını temyiz eder. Birçok davada son yargıya varma hakkını bu mahkemeler kullanır. Eyalet Anayasası’nın ya da Federal Anayasa’ nin yorumlanmasına ilişkin konularda bu mahkemelerin kararları eyalet yüksek mahkemesi tarafından temyiz edilebilir.

Yüksek Mahkeme, pek çok eyaletin en yüksek düzeyindeki mahkemesidir. Bir başyargıcın başkanlığında 3-9 arasında üyeden oluşur. Eyalet yasalarının anayasaya uygunluğu ve yönetimin uygulamalarının yasalara ve anayasaya uygunluğu konusunda karar veren yüksek mahkeme, daha alt düzeydeki eyalet mahkemelerinin kararlarını temyiz eder.Eyalet Yüksek Mahkemesi’nden ABD Yüksek Mahkemesi ‘ne bir başvuru olabilmesi için Federal Anayasa’ya ilişkin bir sorunun varlığı gereklidir. Bazı durumlarda, tazminat, vasiyet, aile ilişkileri gibi konularla ilgili davalara bakan özel mahkemelerle çocuk mahkemeleri kurulabilir.


Leave A Reply