Bin Muhteşem Güneş Kitap Özeti Konusu İnceleme, Halit Hüseyni

0
Advertisement

Halit Hüseyni tarafından yazılmış bir roman olan Bin Muhteşem Güneş isimli kitabın konusu nedir? Bin Muhteşem Güneş kitap özeti ve incelemesi.

Bin Muhteşem Güneş

Bu kentin ne çatısını aydınlatan ayları sayabilirsin ne de duvarlarının gerisine gizlenen bin muhteşem güneşi.

Tam anlamıyla ‘beklenen’ bir roman. Kitabın arka kapağında yazan, çok satması için yayınevinin uydurduğu bir şey değil. Bin Muhteşem Güneş, gerçek anlamda beklenen bir roman…

Bin Muhteşem Güneş

Arka resim kaynak: pexels.com

Topraklarında yalnızca çaresizliğin, umutsuzluğun yeşerdiği bir yerde, onları yaşama bağlayan ipin artık çürüdüğü zamanda karşılaşan, bilinmezliğin dikenli yamaçlarında birbirine tutunan bu iki kadın çelikten bir fidan gibi büyümeye başladı içimde. Yalnızlık, kimsesizlik, bilinmezlik bir hayatı öylesine zor bir hale sokuyor ki, gülümsemeleri ızdırap dolu çığlıklara dönüşürken, çiçek toplayan elleri bir bebeğin cesetini taşımaya başlıyor.

Kitabın Özeti

Bizi daha beş yaşında olan Meryem’ in hayat hikayesi karşılıyor. Babasına adeta aşık olan Meryem, delirmek üzere olan annesiyle birlikte şehirden uzak, ücra bir kulübede yaşamını sürdürüyor. Babasının haftada bir gerçekleşen ziyaretini kalbinde buket buket yetişen çiçeklerle beklerken, daha küçücük bir çocukken bir anda gerçeklerin zehirli gölgesinde benliğini kaybediyor.

Ne zaman ki Meryem artık bu gölge tarafından zehirlenmeye başlıyor. Hayatı başka ellerin arasında oyuncağa dönüyor işte orada, o sayfalarda çaresizliğin ve yalnızlığın gelebileceği son raddeyi okuyorum. Hosseini’ nin cümleleri zihnimde cehennemi yaşatıyor adeta. Bir canavardan kaçırmak ister gibi Meryem’ i çekip kurtarmak istiyorum o kelimelerin arasından.

Advertisement

Genç bir kız olamadan, kadın olmakla görevlendirilen Meryem, çocukluğunun en güzel zamanını bir düş olarak bile kurgulayamadan un ufak olmasını çaresizlikle kabulleniyor.

Meryem o kadar sabırlı, o kadar kuvvetli ki, eğer kanlı canlı karşımda duruyor olsa dizlerine kapanır. Ondan sabretmeyi, yaşamayı öğrenmek isterdim.

Meryem gençliğini zehirli bir sarmaşığın içinde geçirirken, ufacık bir kız çocuğu olan Leyla ile tanışıyoruz. Okula gidişi, babasıyla olan mükemmel iletişimi, her daim yanında olan ailesi, aşkı, onu Meryem’den ayırsada, onun hayatını da bir savaş karartıyor. Leyla, daha da gençken yalnızlıktan sırılsıklam kalıveriyor. Meryem ile yollarının kesişmesi öyle acı ki, Leyla’ yı okurken eliniz kolunuz bağlı kalıyor. Meryem sizin kurtarmak istediğiniz, Leyla ise çaresizlikten kavrulduğunuz iki farklı kadın.

Kaçışların, sonu gelmek bilmeyen fedakarlıkların, öyle büyük çaresizliklerin işlendiği, kuvvetli bağların olduğu, yalnızlıkların, sessiz acıların yer ettiği iki yaşam, bu iki yaşamın içinde yaşama tutunmaya çalışan farklı kişiler, geç kalınan pişmanlıklar, her şeye rağmen gerçekleşen kavuşmalar, ölmenin, hatta öldürmenin bile haklı olduğu acımasız uçurumlar.

Bu kitapta öyle büyük şeyler gizli ki, kapağını açtığınız zaman ile kapattığınız zaman arasında iki farklı insan olacaksınız.

Advertisement


Leave A Reply