Cevat Fehmi Başkut Hayatı ve Eserleri

0
Advertisement

Cevat Fehmi Başkut Kimdir? Cevat Fehmi Başkut hayatı, biyografisi, eserleri, kısa özetleri. Cevat Fehmi Başkut hakkında bilgi.

Cevat Fehmi BaşkutCevat Fehmi Başkut;gazeteci, yazardır. (Edirne 1905-İstanbul 1971)

İstanbul Sultanisi’ndeki ortaöğrenimden gazeteciliğe geçti (1928) ve mesleğine adandığı yıllar boyunca kendini yetiştirdi. Cumhuriyet gazetesinin genel yayın müdürlüğü görevinden emekliye ayrıldı (1963). Vakit gazetesindeki tiyatro eleştirmenliğinden onun yazarlığına yönelerek Muhsin Ertuğrul’un yüreklendirmesi ve eserlerinin vakitli sahnelenmesiyle üretkenliğe kavuştu. Gazeteci bakışı ve hızıyla toplumdaki çelişkileri gözleyip eleştirirken olumlu tutumlar yönünde yol gösterdi, halkın sevdiği bir tiyatro edebiyatçısı kimliğine kavuştu, toplumumuzun doğru ve haklı temellere dayalı has değerlerini sanatsal düzeyi savundu. Röportajları, polis romanları bir yana, sahneleniş sırasıyla önemli oyunları: Büyük Şehir (1942-1943), Küçük Şehir (1945-1946, İnönü Tiyatro Armağanı 1948), Paydos (1948-1949, yurt dışında ilk oynanan eser, Atina’da 65 temsil), Sana Rey Veriyorum (1950-1951), Harputta Bir Amerikalı (1955-1956) Buzlar Çözülmeden (1964), Ayna (1966), Emekli (1967), Ölen Hangisi (1969).

Başlıca eserlerinin özetleri:
Küçük Şehir, üç perdelik tiyatro eseri; İnönü Tiyatro Armağanı’nı kazandı (1948), Devlet Tiyatroları’nın Ankara Küçük Tiyatro Bölümü’nde sahnelenen ilk eser oldu (1949), 1955’de kitaplaştı. Yolda kalan İstanbul-Ankara ekspresinin küçük bir kasabadaki zorunlu konukluğu sırasında ortaya çıkan karşıtlıkları, yozlaşıp çürümüş büyük kent insanlarının o küçük kentte sırıtan ahlak çöküntülerini sergileyen eser, belediye başkanı genç ve çalışkan Adem ile evlendirilmeye götürülen paşa kızı Nebile’nin çevresinde döner. Büyük kent insanlarının her birinin küçük kentin saflık, yalınlık, doğruluk ve ahlak sağlamlığına uymayan yanlışlıklarını belirttikten sonra trenin yola çıkışıyla üç günlük karabasan sona erer. Yazarın Paydos’dan (1948-1949) sonra en tutulan eseri oldu.

Paydos, yazarın en ünlü oyunu (1948, üç perde), öğretmenliğe adanmış, gereksinim duyduğu ruh diriliğini -fazla bir maddi karşılık beklemeden- içinde bulmuş elli beş yaşlarındaki Murtaza Bey’in oğul mutluluğu hatırına ve eşinin düzenleriyle bakkallığa itilişi; ilkokul öğretmenliğindeki özverili yaşamına özlem duyuşu. Bakkal Hacı Hüsamettin’in temsil ettiği para dünyasıyla Murtaza Bey’in simgelediği manevi değerler yapısının karşıtlığı, bakkallığı zorunlulukla sürüklemeye yargılı Murtaza Bey’in sonunu “paydos” diye bağladığı sınıf ve ders düşleri. İlkin Ankara Devlet Konservatuarı Tatbikat Sahnesi’nde (1948), sonra İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda (1948-1949 dönemi, 140 temsil) oynandı; Rumca çevirisi Atina Devlet Tiyatrosu’nda sahnelenerek (65 temsil) profesyonel bir yurtdışı sahnesine geçen ilk Türk oyunu oldu.

Advertisement

Leave A Reply