Charlie Chaplin Kimdir? Dünyaca Ünlü Komedyenin Hayatı ve Filmleri

0
Advertisement

Charlie Chaplin kimdir ve ne yapmıştır? Charlie Chaplin hayatı, biyografisi, filmleri, sinema kariyeri hakkında bilgi.

Charlie Chaplin;
(16.4.1889-25.12.1977)

İngiliz oyuncu / yönetmen Chaplin, trajikomik serseri tiplemesiyle, toplumun zorlamalarına karşı gelen ve bireyin özgürlüğü için savaşan küçük adam prototipini çizmiş oldu. Başarılı, çoğu zaman toplumsal eleştirel Slapstick Komedileri sinema klasikleri arasında yerini aldı.

Oyuncu ve varyete sanatçılarından oluşan Londralı bir ailenin oğlu olan Chaplin henüz beş yaşındayken sahneye çıktı. Alkolik babası üç yıl sonra öldü. Sinir hastası olan annesi de zaman zaman tedavi için hastaneye yatmak zorunda kalıyordu. Chaplin yatılı okullarda ve yetimhanelerde yetişti. Chaplin, üvey ağabeysi Sidney aracılığıyla 17 yaşında girdiği Fred Karnos’un gezginci tiyatrosunda, çok kısa zamanda komedi starlığına yükseldi.

1913’ten Sonra: Dimdik Yükselen Başarı Grafiği

Topluluğuyla ABD’ de çıktığı turnede Chaplin’e hayran olan, Slapstick üreticisi Mack Sennett, kendisini hemen haftada 150 dolarlık bir ücretle angaje etti. Chaplin kısa zamanda, haftada iki tane çevirdiği Slapstick komedilerinin kahramanı oldu. On yıllar boyu imajını oluşturacak olan kılığı ikinci filminde buldu. Gülünç derecede bol bir pantalon, kendisine çok büyük gelen ayakkabılar, dar gelen bir ceket, bastonu ve melon şapkasıyla ve küstah bıyığıyla Chaplin fakir düşmüş züppe, kibar serseri rolünü oynadı. The Tramp (Şarlo Serseri, 1915), The Kid (Yumurcak, 1921) gibi ilk filmlerinin heybetli/heyecanlı tarzıyla komikliği, ezilmişin yanında oluşuna ve üst sınıfa mensupların yenilgisine dayanıyordu. Başarısı arttıkça aldığı ücretler de yükseliyordu: 1915’te 65.000 dolar kazanan Chaplin, iki yıl sonra bir milyon dolara para demiyordu.

1919: Bağımsız Yapımcılığı

Chaplin 1919 yılında sinema sanatçılarından Mary Pickford, Douglas Fairbanks ve yönetmen David Wark Griffith’le birlikte United Artists Film yapım şirketini kurdu ve bu şekilde hem ekonomik, hem de sanatsal bağımsızlığını garanti altına almış oldu. Kendi yapımcısı olarak eski kısa filmlerindeki salt bürlesk tarzı kısa bir süre sonra bıraktı ve Serseri’yi (Tramp) komplike bir karaktere dönüştürdü. 20’Ii yılların akşamlarını dolduran filmleri büyük başan kaydetti. Altın bulma salgınına kapılanlardan bir altın arayıcısının öyküsünü anlatan The Gold Rush (Altına Hücum, 1925) filminde, serseri rolündeki Şarlo’nun pabucunun tabanını yemesi gibi sahneler sinema tarihine geçti.

Advertisement

30’lu Yılları Artan Eleştiriler

Kendisine iki oğul veren ikinci eşi Rita Grey’den boşanınca (ilk eşi Mildred Harris’ti) eşinin Chaplin’in sapık seks ilişkilerine düşkünlüğünü kamuoyuna açıklamasıyla, Chaplin’in adı manşetlere geçti. Chaplin’in Amerikan vatandaşlığını kabul etmemekte direnmesi, 1930’lu yıllarda kendisine karşı basın kampanyalarının başlatılmasına neden oldu. Hatta, Amerikan rüyasına ve tüm kişisel çabalarına karşın mutluluğu bulamayan küçük adamı anlatan City Lights (Şehir Işıkları, 1931) ve Modern Times (Asri Zamanlar, 1936) gibi Chaplin’in toplumsal eleştiri filmlerine “komünizm komplosu” gibi yaftalar yakıştırıldı.

Charlie Chaplin

Charlie Chaplin (Kaynak: pixabay.com)

1940: Hitler Parodisi

The Great Dictator (Büyük Diktatör, 1940) filminde Chaplin nasyonal sosyalist Almanya’ya karşı cephe aldı. Dünya küresiyle dans sahnesi ve saçma sapan bir kışkırtma tiradıyla doruk noktasına ulaşan, megalomanyak savaş kışkırtıcılarını dahiyane bir şekilde alaya aldığı bu filmiyle Chaplin Serseri (Tramp) rolüne veda etti.

Fırtınalı özel hayatı yüzünden manşetlerdeki olumsuz satırlardan başını alamıyordu. Örneğin 22 yaşındaki oyuncu Joan Barry’nin başarıyla sonuçlanan babalık davası; yazar Eugene O’Neill’in 17 yaşındaki kızıyla yaptığı dördüncü evlilik bu tür manşetlere konu olmuştur. Chaplin ayrıca İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ABD’de komünistler aleyhinde başlatılan kampanyalar nedeniyle de baskıya maruz kaldı. 1952 yılında Limelight (Sahne Işıkları) adlı yeni filminin reklamı için Avrupa’ya yaptığı yolculuk sırasında, Chaplin’e Amerika’ya döndüğü zaman, “Amerika’ya Karşı Çalışmaları Araştırma Komisyonu”na ifade vermesi gerektiği yolunda uyarılar yapıldı. Bunun üzerine Chaplin Avrupa’da kaldı ve Leman Gölü kıyısında bir malikâneye yerleşti.

70’li Yılları ABD ile Barışması

Komünist avının ve benzeri Amerikan taşkınlıklarının parodisini yaptığı The King in New York (New York’ta Bir Kral, 1957) gibi sonraki filmleri daha önceki yapıtlarının kalitesine ulaşamadılar. ABD, 1972 yılında Chaplin’e şeref Oscar’ını vererek daha önce kovduğu sanatçıyla barıştı. İngiltere Kraliçesi Chaplin’e 1975’te asalet unvanını verdi. Filmleri üzerindeki haklarını garantiye almış olan Chaplin inzivaya çekildi. 1975’te Vevey’de (İsviçre) öldüğü zaman 200 milyon Alman Markı tutarında bir servet bıraktı.


Leave A Reply