Dağcılık Sporu Hakkında Bilgi

0
Advertisement

Dağcılık nedir? Dağcılık sporu nasıl yapılır, dağa nasıl çıkılır, dağcılık sporunun ilk başlaması ve gelişmesi hakkında bilgi.

dagcilikDAĞCILIK, dağların en yüksek tepelerine çıkmaya çalışma sporudur. Dağcılık, bu sporla uğraşanların hemen hemen tamamen kendi güçlerine dayanması bakımından bütün öteki açık hava sporlarından çok farklıdır. Bu sporun suni alanları, pistleri vs. yoktur. Dağcıların spor alanı, aynı zamanda karşılarındaki en büyük engel doğadır.

Çok defa: «Dağlara tırmanmanın ne lüzumu var?» diye sorulur. Kimisi bunu «insanların tabiatı yenme isteği», kimisi de «en güc olanı başarma isteği» olarak cevaplandırır. İnsanların bilinmiyeni keşfetmeye karşı büyük ilgileri olduğu bir gerçektir. Belki de büyük İngiliz yazarı Rudyard Kipling’in şu satırları bu sorunun karşılığıdır:

Git, bul… Gizli bir şey var;
Dağ zincirlerinin ardına bak, git!
Dağların ötesinde bilinmeyen bir şey var.
Seni bekleyen bir kayıp var. Git!

Dağa Nasıl Çıkılır

Günü birliğine dağa çıkacak bir heyet, genel olarak, ya üç usta dağcıdan, ya da iki dağcıyla bir kılavuzdan meydana gelir. Dağcılar tırmanacakları tepenin karşısına gelir, geceyi orada geçirirler. Çünkü tırmanma işine çok erken, güneşin doğmasından birkaç saat önce başlamak gerekir. Şüphesiz, hava çok soğuk olduğu için ona göre giyinmek, fener de bulundurmak gerekir. Dağcılar tırmanacakları yere vardıkları zaman özel bir iple birbirlerine bağlanırlar. Aralarındaki açıklık 6-9 m. kadar olmalıdır. Kılavuz, yahut en tecrübeli dağcı, önde bulunur, en tecrübesiz veya kuvvetsiz olan da ortada gider.

Advertisement

Dağa tırmanış son derece yavaş olmalıdır; o kadar yavaş ki dağcılardan hiçbiri soluk almak için durmak gereği duymamalı… Yüksekliğin henüz az olduğu kesimlerde usta dağcılar saatte 600 m. kadar çıkabilir. Yükseklik artınca bu rakam 300 m. ye kadar düşer. Eğer büyük güçlüklerle karşılaşmıyorsa o zaman bir saatte tam dikine olarak ancak 30 m. çıkılabilir. Buzulların üstünden geçerken dikkat edilecek en önemli nokta büyük yarıklardan karşıya geçmektir. Bu durumda her dağcı ayağını basacağı yerin emniyetli olup olmadığına çok dikkat etmelidir.

Kayalıklara dikine tırmanırken dikkat edilecek hususların başında hem ayakları iyi basmak, hem de aşağıya taş düşürmemek gelir. Çünkü kopacak bir kaya parçası, ufak bir taş aşağıdakilerin başına düşebilir. Kayalıklara tırmanırken, el, daha çok, ağırlığı çekmek için döğil, dengeyi sağlamak için kullanılır. Tırmanırken dağcıları bağlıyan ipin daima gergin bulunmasını sağlamak gerekir, ancak bu şekilde her hangi birinin dengesinin bozulup bozulmadığı anlaşılır.

Tırmanması çok güç kayalıklar varsa «piton» kullanılır. Piton, bir ucu halka biçiminde, genel olarak yassı, değişik boyda demir çivilere denir. Kılavuz böyle bir yere gelince boyunun yetebildiği kadar yüksek bir yere beraberindeki çekiçle pitonu çakar. Bundan sonra, pitonun halkalı yerine bir tarafından açılabilen başka bir halka takılır. Kılavuz ipini bu halkaya geçirir. Bundan sonra, öbür dağcılar onu çekerek pitonun hizasına kadar çıkarırlar. O zaman dağcı kendisini yedek bir iple sıkıca bağlar, daha yukarıda bir yere bir piton daha çakar. Böylece, piton üstüne -piton çakılarak tepeye çıkılır. Durum elveriyorsa en arkadan gelen dağcı pitonları toplar.

Buzla kaplı yamaçlara, buzullara tırmanmak kayalıklara tırmanmaktan daha zordur. Bu gibi durumlarda buz baltasiyle basamak yapmak gerekir. Tecrübeli kılavuz baltasiyle, normal bir adımlık aralıklarla, sağlam basamaklar yapar. İnişlerde basamak açmak çıkışlardan daha güçtür. Basamak açarken dengeyi sağlamak ancak çok uzun tecrübeler sayesinde mümkün olur.

Çıkışlarda mümkün olduğu kadar az mola vermelidir. Yüksekliği fazla olmayan yerlerde normal olarak iki saatte bir mola iyidir. İnişlerde ekipin en kuvvetlisi arkadan gelir; böylece, bir kayma anında öndekilerin emniyetini sağlar. Genel olarak, inişler tırmanmaktan daha güçtür, çok büyük bir dikkat ister. İnerken gereken yerlerde ip bir kaya parçasına bağlanabilir. Tırmanırken, daha çok inerken en küçük bir dikkatsizlik kazaya yol açar. Dağcıların uğradığı kazaların çoğu inişlerde olur.

Dağcıların korktuğu tehlikelerin en büyüğü yuvarlanan kayalar ve çığdır. Tepelerin yüksek kerimlerinden kopan kayalar daima belirli yataklardan yuvarlanır. Kayalar daha çok geceleyin çatlaklarda donan suyun sabahleyin çözülmesiyle yerlerinden koparak yuvarlanırlar. Kılavuzlar bu gibi yerleri bilirler. Çığların bulunduğu yerler de aşağı yukarı belirlidir. Kılavuzlar bu gibi yerlere gitmemeye çalışırlar.

Advertisement

Başlıca dağcılık malzemesi şunlardır:

Rüzgâr geçirmeyen özel kıyafet, dağcılık için özel ayakkabı, başlık, kar gözlüğü, buz baltası, tırmanma ipi, fener, güneş yanıklarına karşı merhem, izci çakısı. Bunlardan başka, özel durumlarda şunlar da gerekli olur: Piton, halka, çadır, uyku torbası, çekiç, kayak, barometre, çok yüksek yerlerde kullanmak için oksijen tankı.

Dağcılığın Gelişmesi

Bugünkü dağcılık Alpler’de başlamıştır. Alpler’de daha önceden de Jungfrau, Matter-horn gibi tepelere çıkılmış olmakla beraber, dağcılığın başlangıcı 1850 olarak kabul edilir. Bu spor ilk başladığı sıralarda sadece erkeklere mahsustu, sonradan kadınlar da dağcılığa başladılar.

Avrupalı dağcılar Alpler’in tepelerini fethettikten sonra Alaska, Kanada, Afrika ve Asya’daki yüksek tepelere de çıkmaya başladılar. Dağcılığın asıl gelişmesi I. Dünya Savaşı’ndan sonraya rastlar. II. Dünya Savaşı’ndan sonra çalışmalarını daha da genişleten dağcılar 1953’e kadar birçok yüksek tepelere çıktılar. Nihayet bu tarihte (29 mayıs 1953) dağcılık tarihinin en büyük zaferi kazanıldı, dünyanın en yüksek tepesi Everest (8.882 m.) fethedildi. Yeni Zelandalı bir dağcı olan Edmund P. Hillary ile tecrübeli bir yerli kılavuz olan Tenzîng Noıkay dağa çıkmayı başardılar. Dünyanın çıkılması en güç dağı olarak kabul edilen, bu bakımdan Everest’ten daha önemli sayılan Kin Çin Junga’yı da (8.580 m.) 1955’te İngilizler fethetti.


Leave A Reply