Denizaltı Nedir? Denizaltının Tarihçesi, Tarihte Kullanılan Denizaltıları

0
Advertisement

Denizaltı nedir? Denizaltının tarihçesi ve gelişimi nasıl olmuştur? Savaşta denizaltılar, denizaltılar nasıl yüzer konularında bilgiler.

Denizaltı
DENİZALTI deniz yüzünün altında yol alabilen, daha çok savaşlarda faydalanılan gemilere verilen addır. İnsanlar çok eskiden beri denizlerin altından da yol almak istemişler, bu konuda çok çalışmışlardır

İlk kullanılabilir denizaltı Hollandalı fizikçi Cornelius van Drebbel’in 1620’de yaptığı denizaltıdır. Drebbel küçük, üstü kapalı bir tekne yapmış, bunu eklemli küreklerle yürütmüştü. İlk denemesini Londra’da Thames Nehrinde 4-5 metre derinlikte yaptı, başarıyla sona erdirdi.

Bu konuda François De Son adlı bir Fransız da 1653’te aynı biçimde bir tekneyle başarılı denemeler yaptı. 1720’de Symons adlı bir İngiliz biraz daha gelişmiş bir tekneyle çalıştıysa da önemli bir sonuç elde edemedi. Aynı yıllarda İstanbul’da da III. Ahmet’in huzurunda Türk mühendisleri tarafından, bir çeşit denizaltı denemesi başarıyla yapılmıştı.

XVIII. yüzyılda denizaltı gemileri biraz daha gelişti. 1776’da, Amerika İhtilâli’nin sonlarına doğru David Bushnell adında bir Amerikalı New York limanında «Turtle» (Kaplumbağa) adını verdiği kendi yapısı bir denizaltıyla dalış denemeleri yaptı. Yumurta biçiminde olan teknenin biri yatay, biri dikey olmak üzere iki pervanesi vardı. Bu pervaneler içeriden bir manivela ile elle döndürülüyordu. Dikey pervane denizaltının inip çıkmasını, yatay olanı da ileri, geri hareket etmesini sağlıyordu. «Kaplumbağa» düşman savaş gemilerinden «Eagle» (Kartal) ın teknesine alttan sokulabildiyse de patlayıcı maddeyi teknenin bakır yüzeyine vidalayamadı.

Savaşta Denizaltılar

Deniz altında gidebilecek küçük teknelerin savaşlarda faydalı işler görebileceği artık anlaşılmıştı. Ancak, bu teknelerin iyice geliştirilmeleri gerekiyordu. Buharlı gemi konusunda çok çalışmış olan Fulton bu konuda da çalıştı. 1800’de gerekince suya dalabilen buharlı bir denizaltı yaptı, buna «Nautilus» (Gemici) adını verip Fransız İmparatoru I. Napolyon’a hediye etti.

Advertisement

Bu tekne birçok bakımdan bugünkü denizaltıların öncüsü sayılabilecek özellikteydi. Bir komuta kulesi, su alıp boşaltan pompaları vardı. Su yüzündeyken bir direk üzerine çekilen yelkenle gidiyor, suyun altındayken de elle döndürülen iki ‘kollu bir pervaneyle hareket ediyordu. Fulton bu tekneyle suyun altında altı saat kalabilmişti.

1819’da Amerika’da Coessin Kardeşler bir denizaltı yapıp denize dalmayı başardılar, bununla Kuzey-Güney Savaşı sırasında Charleston Limanında «Housatonic» adlı savaş gemisini hatırdılar. Sonunda gemiyle beraber kendileri de öldülerse de, böylece denizaltının savaşlarda işe yarıyacağı iyice anlaşılmış oluyordu. Tarihte denizaltı tarafından batırılan ilk gemi «Housatonic» oldu.

Denizaltının Gelişmesi

1880’de G. W. Garett adında bir İngiliz buhar gücü ile giden bir denizaltı yaptı. Bu tekne suyun yüzünde giderken kömür yakarak su ısıtıyor, buhar basıncı yeter dereceye çıkınca dalıyor, böylece bir süre suyun içinde gidebiliyordu. Buhar basıncı azalınca yükseliyor, su yüzüne çıkrp yeniden buhar basıncını artırmaya Teknenin çalışıyordu. İsveçli mühendis Thorsten W. Nordenfelt bu usulü geliştirdi, hiç su yüzüne çıkmadan 14 mil gitmeyi başardı.

Yalnız, buhar gücü ile su içinde gitmek çok zor oluyordu. Dalıştan önce ocağı sımsıkı kapatmak, bir hayli de kömür depo etmek gerekiyordu.

Elektrik gücü ile giden denizaltı yapmayı ilk defa olarak Fransızlar başardılar. 1888′ de, 30 ton ağırlığındaki «Gymnote» adlı denizaltı teknesi 55 beygirgücündeki elektrik bataryasiyle hareket ediyordu. Tekne 17 m. uzunluğunda, 1,80 m. genişliğindeydi, saatte 8 mil gidebiliyordu.

Daha sonra suya indirilen 48 m. uzunluğunda, 3 m. eninde, 248 tonluk «Gustave Zede» denizaltısı, kuvvetli akümülatörleriyle, 12 millik bir hıza erişebildi. Ondan sonra 150 tonluk «Morse» ve «Narval» denizal-tıları yapıldı, hepsinden de memnuniyet verici sonuçlar elde edileli. Çok geçmeden Fransızlar’ın elinde elektrikle işliyen 29 denizaltı bulunuyordu.

Advertisement

Bu arada devletler donanmalarını kuvvetlendirmek için denizaltıya önem vermeye başladılar. İspanya, İtalya, Rusya, Brezilya kendi imkânlariyle denizaltı konusunda yeni araştırmalar ve buluşlar yapıyorlardı.

I. ve II. Dünya Savaşlarında

Denizaltının asıl gelişmesi, kolaylıkla kullanılabilecek duruma gelmesi Birinci Dünya Savaşı’nda oldu. Alman denizaltıları İtilâf Devletleri’nin ticaret filosuna büyük zararlar verdiler. Böylece denizaltı hücumlarından korunmak için gemiler konvoylar halinde sefer etmeye başladılar. Bu gemilerin etrafında denizaltıları avlamak için manevra kabiliyetleri çok süratli savaş gemileri devriye geziyordu.

İkinci Dünya Savaşı’nda da denizaltılar büyük rol oynadılar. Japonya’nın yenilmesini Büyük Okyanus’taki Amerikan denizaltılarının sağladığı söylenebilir.

Bunun yanı başında denizaltılarm bilim gayesiyle de kullanıldığı oluyordu. Meselâ 1931’de Sir George H. Wilkins «Nautilus» adlı bir denizaltıyla Kuzey Buz Denizi’ne keşif gezisine çıktı.

İlk Nükleer Denizaltısı

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra da denizaltı konusunda önemli çalışmalar oldu. 17 ocak 1955’te ilk defa Amerikalılar atom gücü ile işleyen bir denizaltı yaptılar. Gene «Nautilus» adı verilen bu denizaltı denizin altında yirmi mil hızla gidebiliyor, haftalarca da su altında kalabiliyordu. Böylece 30.000 millik yol boyunca su yüzüne çıkmak ihtiyacını duymuyordu. «Nautilus» un gerçek değeri, 1958 ağustosunda, Hawaii’den İngiltere’ye gitmek üzere Kuzey Kutbu’ndaki buz kitlesinin altından geçmesiyle anlaşıldı.

«Nautilus» kendinden önceki denizaltılar-dan daha hızlı olmakla beraber hız konusunda istenilen mükemmeliyete gene de erişememişti. Çünkü teknesinin plânı daha önceki denizaltı teknelerinden çok farklı değildi. Amerikalıların hız konusunu ön plâna alarak yaptıkları «Albacore» denizaltısı ise hidrodinamik alanında önemli bir deneme sayılır, şimdiye kadar yapılan en hızlı denizaltıdır.

1950’nin sonlarına doğru Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Fransa, Sovyetler Birliği atom gücü ile işliyen denizaltı yapmaya büyük önem vermeye başladılar. Bu alanda başarılı sonuçlar elde ettiler. Bu tutumdan da anlaşıldığına göre 1950’den bu yana denizaltılar, deniz savaşı imkânları bakımından gittikçe artan bir değer kazanmaktadır.

Denizaltı Nasıl Yüzer

Denizaltı her ne kadar öteki gemilere ben-zerse de, yapılış bakımından bazı ayrılıklar gösterir. Başka teknelerden en önemli farkı iç içe iki tekneden meydana gelmiş, teknenin daldığı zaman su almayacak şekilde yapılmış olmasıdır. Otekl gemiler gibi geniş, büyük pencereleri yoktur. Giriş yerleri kapaklar halindedir, dalış zamanında içeriden sımsıkı kapatılır. Tekne suyun 100 m., hattâ daha fazla derinliklerinde su basıncına dayanabilecek şekilde sağlam yapılmıştır. İçinde tayfa için bölmeler, makineler, su sarnıçları, motorlar vs. bulunur. Fakat tekne ince, uzun olduğundan her boşluktan elden geldiği kadar faydalanılmış, her şey en dar yerlere sığdırılmaya çalışılmıştır.

Denizaltıyı bir bakımdan iç içe konmuş iki mektup zarfına benzetebiliriz. Bu iki zarf arasında bir boşluk bulunur. İşte bu boşluk denizaltının suya dalmasını sağlar. Denizaltı dalmak istediği zaman herkes içeriye girer, kapaklar kapatılır. İç tekneyle dış tekne arasında bulunan hava nasıl teknenin su yüzünde yüzmesine yarıyorsa, gene aynı boşluk suyla doldurulduğu zaman da teknenin suyun dibine dalmasını sağlar. Suyun dolması için de dış teknenin üzerindeki kapaklar açılır. İçerideki hava da boşluğun üst tarafındaki deliklerden dışarı çıkar. Suyun dolmasıyla ağırlaşan denizaltı yavaş yavaş sulara gömülür. Denizaltıyı su altında istenilen derinlikte tutmak için makinesini çalıştırmak lâzımdır. Ayrıca, iki yanda bulunan yatay dümenler teknenin sağa, sola yatmasını önler. Bu dümenlerin ikisi başta, ikisi kıçtadır. Bunlardan başka bir de her gemide olduğu gibi kıçta yön tâyin eden dikey dümen bulunur.

Denizaltı dalınca, daha fazla su basıncı ile karşılaştığından hızı azalır. 1902’den sonra konulan «periskop» sayesinde içerde-kiler suyun yüzünü görebilirler. Fakat on, onbeş metreden daha derine inilince periskop da suyun içinde kalır, dışarıyla hiçbir bağlantı kalmaz. O zaman denizaltı komutanı teknesini pusula ile, «jîroskop» denilen aletle idare eder.

Dalma Tehlikeleri

Bir denizaltı, gemisini daldırmak çok tecrübe ve bilgi ister. Dalma sırasında iç tekneyle dış tekne arasındaki boşluğa hücum eden sular, 70-80 m. uzunluğundaki kocaman teknenin dengesini bozabilir. Buna bir de suyun çırpıntılı veya dalgalı olması eklenirse dalmanın ne kaçlar güç olduğu daha iyi anlaşılır.

Advertisement

Geminin yana, ya da dikine yatması çok tehlikelidir. Birçok denizaltı dalma sırasında ya devrilmiş, ya da, sığdaysa, dibe oturmuştur. Bunun önüne geçmek için iç ve dış teknenin arası birtakım bölmelere bölünmüştür. Böylece, içeriye hücum eden suların her taraftan eşit miktarda dolması sağlanmıştır. Bununla beraber, kapaklardan birinin veya birkaçının açılması ihtimali gene böyle bir tehlike yaratabilir.

Denizaltı suyun yüzünde yakıtla işleyen motorları sayesinde ilerlerse de suyun altında aynı makineden faydalanamaz. Buna sebep bu çeşit motorların bol miktarda havaya ihtiyaçları olmasıdır. Halbuki denizaltındaki hava ancak içindekilere yetecek kadardır. Bundan dolayı, denizaltı daldığı zaman elektrik motorlarından faydalanır. Su yüzünde. giderken pervanenin dönmesiyle doldurulan bataryalar su altında aynı pervaneyi elektrik gücü ile çevirmekte devam eder.

Denizaltı su yüzüne çıkmak isteyince «sarnıç» denilen bölmelerindeki suyu basınçlı hava ile boşaltır. Iç teknede 200 atmosferlik basınca dayanabilecek sağlamlıkta büyük çelik hava depoları vardır, bu depolar denizaltı su yüzündeyken havayla doldurulur. Havanın bu basıncı o kadar kuvvetlidir ki kısa bir zamanda sarnıçlardaki suyu dışarıya atar. Hafifliyen tekne böylece yavaş yavaş suyun yüzüne çıkar.

Savaş sırasında dar boğazlara, geçitlere, denizaltıların geçememesi için çelikten engel ağları gererler. Denizaltı bunu görürse /a geri döner, ya ileri geri gidip gelerek, önünde bulunan dişli testeresiyle bu ağı kesmeye çalışır. Bunun içîn, engel ağlarına sonradan mayın da konulmuştur. Düşman denizaltıları ağı kesmeye başlayınca, bu mayınlar, elektrik akımı verilerek, havaya uçurulur. Bu arada düşman denizaltısı da parçalanıp batar.

Denizaltıların kendilerine mahsus bazı silâhları vardır. Bunlardan en önemlisi torpildir. Bazı denizaltılar da denizlere mayın dökerler. Eskiden büyük denizaltı gemileri uçak da taşırlardı. Uçak geminin güvertesine konur, kanadları katlanarak kapatılırdı. Fakat son zamanlarda bundan vazgeçilmiştir


Leave A Reply