Divan edebiyatı nazım türlerinden Müstezat nedir? Müstezat özellikleri, örnekleri, açıklaması ve hakkında bilgi.
Divan Edebiyatında Müstezat
MÜSTEZAT :
Divan edebiyatında müstezat denen nazım şekli özel bir önem taşımaktadır. Müstezat bir manzumenin mısralarına kısa mısralar eklemek suretiyle yapılır. Müstezat, «artık mısra» demektir. Artık mısra, şu ölçünün ilk ve son kalıplarıyla yapılırdı :
Mef’ûlü mefâilü mefâilü feûlün
Mef’ûlüfeûlün
Görülüyor ki müstezat kalıbı, asıl ölçünün ilk ve son kalıplarının birleşiminden meydana gelmiştir.
Kalıbın hiç değişmemesi yüzünden Divan edebiyatının bu nazım şekline klasik müstezat denir. Klasik müstezatta beyitler, uzun mısralar arasındadır. Yani baştan itibaren her iki uzun mısra bir beyit teşkil eder. Aradaki kısa mısralar, artık (fazla) mısralardır. Klasik mütezata örnek :
Ey şuh-ı kerem-pişe dil-i zâr senindir
Yok minnetin asla
Ey kân-ı güher anda ne kim var senindir
Pinhan ü hüveyda
Sen kim gelesin meclise bir yer mi bulunmaz
Baş üzre yerin var
Gül goncasısın gûşe-i destar senindir
Gel ey gül-i ra’na
Nedim
Klasik müstezat şekli Tevfik Fikret’le değişikliğe uğramış, her çeşit ölçüyle müstezatlar yazılmıştır. Bunlara da serbest müstezat denmiştir. Serbest müstezat, bugünkü ölçüsüz ve kafiyesiz serbest nazımla karıştırılmamalıdır. Serbest müstezatın ölçüsü, kafiyesi vardır. Kafiyeye sıkı sıkıya bağlı kalmasa bile, hiç bir zaman ölçüsüz yazılmaz. Yalnız şu var ki, aşağıdaki örnekte de görüleceği gibi, serbest müstezattaki ölçü, klasik müstezattaki gibi donmuş durumda değildir. Serbest müstezata örnek :
O BELDE
Denizlerden
Esen bu ince havâ saçlarında eğlensin.
Bilsen
Melâl-i hasret ü gurbetle ufk-ı şâma bakan
Bu gözlerinle, bu hüzünle sen ne dilbersin!
Ne sen,
Ne ben,
Ne de hüsnünde toplanan bu mesâ
Ne de âlâm-ı fikre bir mersâ
Olan bu mâi deniz,
Melali anlamayan nesle âşinâ değiliz.
Sana yalnız bir ince tâze kadın,
Bana yalnızca eski bir budala
Diyen bugünkü beşer,
Bu sefil iştihâ, bu kirli nazar,
Bulamaz sende, bende bir mâ’nâ,
Ne bu akşamda bir gam-ı nermin,
Ne de durgun denizde bir muğber
Lerze-i istitâr ü istiğnâ.
Sen ve ben
Ve deniz
Ve bu akşam ki lerzesiz, sessiz,
Topluyor bûy-ı rûhunu gûyâ
Uzak
Ve mâi gölgeli bir beldeden cüdâ kalarak
Bu nefy ü hicre müebbed, bu yerde mahkûmuz…
…………
Ahmet Haşim