Eugene O’Neill Kimdir? Nobel Edebiyat Ödüllü Amerikalı Yazarın Hayatı

0
Advertisement

Amerikalı ünlü oyun yazarı olan Eugene O’Neill hayatı ve eserleri ile ilgili olarak kısa ve genel bilgilerin yer aldığı yazımız.

Eugene O'Neill

Eugene O’Neill Hayatı ve Eserleri

Eugene O’Neill; (d. 16 Ekim 1888, New York kenti – ö. 27 Kasım 1953, Boston, ABD), 1936 Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan ABD’li oyun yazarıdır. Beyond the Horizon (1920; Ufkun Ötesinde), Anna Christie (1922; Anna Christie, 1946), Strange Interlude (1928; Araya Giren Garip Oyun, 1945), Ah! Wilderness (1933; Delikanlı) ve The Iceman Cometh (1946) gibi bir dizi başarılı oyununun ardından, ölümünden sonra 1956’da sahnelenen başyapıtı Long Day’s Journey into Night’la (Günden Geceye) ününün doruğuna ulaşmıştır.

Gençliği ve ilk yapıtları.

Gezici bir tiyatro topluluğunda çalışan İrlanda asıllı oyuncu James O’Neill’in oğluydu. Ortaöğrenimini Bronx ve Stamford’daki (Connecticut) yatılı okullarda tamamladıktan sonra 1906’da Princeton Üniversitesi’ne girdi. Ama bir yıl sonra, kendi deyimiyle “yaşam deneyimi” kazanmak için okulu bıraktı ve gemilerde çalışmaya başladı. Sonraki altı yıl boyunca Buenos Aires, Liverpool ve New York kıyılarında dolaştı, alkolle tanıştı ve intihar girişiminde bulundu. Yirmi dört yaşına geldiğinde bu düzensiz yaşama son vererek New London Telegraph adlı gazetede çalışmaya başladı.

Ama kısa bir süre sonra vereme yakalanınca sanatoryuma yatırıldı ve orada geçirdiği altı ay (1912-13) içinde ilk oyununu yazdı. 1914’te Harvard’a giderek George Pierce Baker’ın tiyatro derslerini izledi. Baker’ın dersleri yapıtlarını etkilemediyse de, O’Neill bu dersler sayesinde düzenli çalışma olanağı buldu. İlk oyunu Bound East for Cardiff (Doğuya, Cardiff e Doğru) 1916’da Massachusetts eyaletindeki Provincetown’da genç oyuncuların kurduğu bir deneysel tiyatroda sahnelendi.

Konusunu O’Neill’in denizciler arasındaki yaşantısından alan bu tek perdelik oyunun kazandığı başarı üzerine, Provincetown’daki deneysel tiyatro oyuncuları aynı yılın sonbaharında Oyun Yazarları Tiyatrosu’nu kurarak New York’ta çalışmaya başladılar. Topluluk 1916-20 arasında, O’Neill’in denizcilik yıllarındaki deneyimlerine dayanarak yazdığı tek perdelik oyunların hemen hepsini sahneledi. 1920’de Broadway’deki Morosco Tiyatrosu’nda ilk uzun oyunu Beyond the Horizon sahnelendiğinde, O’Neill artık ünlü bir oyun yazarıydı. Eleştirmenleri çarpıcı gerçekçiliğiyle etkileyen bu yapıt, O’Neill’e dört Pulitzer Ödülü’nden ilkini (ötekileri Anna Christie, Araya Giren Garip Oyun ve Günden Geceye ile kazandı) getirdi. Sonraki 20 yıl içinde ünü ABD dışına da yayılan O’Neill, Shakespeare ve Shaw’dan sonra yapıtları en çok sahnelenen ve yabancı dile çevrilen yazar oldu.

Advertisement
Olgunluk dönemi.

O’Neill 1920-43 arasında 20’den fazla uzun oyun ile bir dizi kısa oyun yazdı. Bunlardan The Emperor Jones (1921; İmparator Jones, 1955) Siyah bir hamalın tropik adalardan birinde bir diktatöre dönüşmesinin, The Hairy Ape (1922; Kıllı Goril) işten çıkarılan bir gemi ateşçisinin toplum dışına itilişinin öyküsüdür. Anna Christie, Amerikan edebiyatında “altın kalpli fahişe” temasını işleyen yapıtların en klasik örneklerinden biridir. O’Neill’in kendi aile sorunlarından esinlenerek yazdığı Desire Under the Elms (1925; Karaağaçlar Altında, 1945) en…t, çocuk öldürme ve günahların bedelinin ödenmesi gibi Yunan tragedyasına özgü temalar içerir.

Zayıf bir çocuk, şehvet düşkünü bir baba ve evlilik dışı ilişkiden doğan çocuğunu öldüren bir annenin öyküsünü anlatan yapıt, yalın üslubu ve olayları melodrama kaçmadan anlatmayı başarması sayesinde bugün de 20. yüzyılın en başarılı Amerikan oyunlarından biri kabul edilir.

The Great God Brown

Bu dönemin bir başka ürünü de anlatımcı diyaloglara ve simgesel öğelere yer veren The Great God Brown’dır (1926; Büyük Allah Brown, 1947). Amerikan tiyatrosundaki yenilikçi anlayışın habercilerinden sayılan bu oyunu, gene yenilikçi anlatıma sahip başka oyunlar izledi. Bunların en ünlüsü olan Araya Giren Garip Oyun’un hem üslubu, hem de sahneye konuş biçimi çok değişiktir: Oyun akşamüstü başlar ve akşam yemeği için uzun bir ara verdikten sonra tiyatronun alışılmış kapanma saatinde sona erer.Kadının kız evlat, eş, metres, anne ve platonik arkadaş olarak öyküsünü anlatan bu yapıt, uzun monologlar ve iç monologlar gibi o zamana değin pek denenmemiş tekniklere de yer verir. Ama, bütün bu yenilikçi özelliklerine karşın, Freud‘cu yaklaşımının çok belirgin olması yüzünden kısa bir süre sonra gözden düşmüştür.

O’Neill’in en kalıcı yapıtlarından biri olan Mourning Becomes Electra (1931; Elektra’ ya Yas Yaraşır, 1960) ise, Aiskhylos’un Oresteia üçlemesinin İç Savaş sırasındaki Amerikan toplumuna uyarlanmasıdır. New England’da geçen oyun, biçim, tema ve karakterler bakımından Yunan tragedyasının özelliklerini korumuştur.

Tek Komedisi : Delikanlı

O’Neill’in yazdığı tek komedi, 1933’te Broadway’de sahnelenen Delikanlı’ dır. Sonraki yıllarda yazacağı Günden Geceye gibi, bu yapıtı da 1900’lerin başında New England’da geçer. O’Neill, büyüme yaşındaki duyarlı bir gencin öyküsünü nostaljik bir bakışla anlatan bu yapıtı, yaşamın trajik yönlerinin yanı sıra komik yönlerini de anlatabileceğini göstermek için kaleme almıştır. Daha iyi bir yaşam umuduna sıkı sıkıya sarılan bir adamın öyküsünü anlattığı The Iceman Cometh, O’Neill’in en karmaşık ve belki de en iyi yapıtıdır.

Uyuşturucu bağımlısı bir anne, işinde ve evinde başarısız bir baba, alkol tutkunu bir ağabey ve düş kırıklığı içindeki veremli küçük oğulun ilişkilerini konu alan Günden Geceye ise büyük ölçüde otobiyografik özellikler taşır. O’Neill’in evlendiği üç kadın (Kathleen Jenkins, Agnes Boulton ve Carlotta Monterey) ve çocuklarıyla olan ilişkileri de oyunları gibi trajik bir yan taşır. Büyük oğlu Eugene O’Neill, Jr. 40 yaşındayken intihar etmiş, küçük oğlu Shane ruhsal iniş çıkışlar içinde dengesiz bir yaşam sürmüş, kızı Oona’yla olan ilişkisi ise kendisinden yaşça çok büyük olan Charlie Chaplin’le yaptığı evliliğe duyduğu tepki yüzünden kopmuştu. ABD’de olduğu kadar yurtdışında da büyük ün kazanan O’Neill, özellikle İsveç’ te August Strindberg’in etkisini yansıtan yapıtlarıyla büyük ilgi topladı. Bu ilgi sonucunda İsveç Akademisi 1936 Nobel Edebiyat Ödülü’nü O’Neill’e verdi.

Advertisement
O’Neill yaşamının son yılları

O’Neill yaşamının son yıllarında, üst üste 11 gecede sahnelenmek üzere tasarladığı 11 oyunluk bir dizi üzerinde çalışmaya başladı. Bir Amerikan ailesinin 1800’lerin başından günümüze uzanan bir zaman dilimi içindeki değişimini anlatmayı amaçladığı bu diziden yalnızca A Touch of the Poet’i (ös 1957; Şair Ruhu) tamamlayabildi. Aynı dizide yer alan More Stately Mansions’ın (Görkemli Konaklar) taslağı ise, yazarın tamamlanmamış bütün yapıtlarının yakılması biçimindeki vasiyetine karşın, 1964’te yayımlandı. Yaşamının sonuna doğru çalışamaz duruma gelen O’Neill bu yılları, üçüncü karısı Carlotta Monterey’le birlikte Boston’daki bir otel odasında ölümü bekleyerek geçirdi.

O’Neill, kökleri Yunan tragedyasına dayanan yepyeni çağdaş bir tiyatro yaratmayı amaçlıyordu. Beyond the Horizon’a değin Broadway’de yalnızca hafif oyunlar, müzikaller ve Avrupa’dan ithal edilmiş oyunlar sahneleniyordu. O’Neill Amerikan tiyatrocularına ciddi oyunların da başarılı olabileceğini gösterdi ve yenilikçi uygulamalarıyla Amerikan tiyatrosunun gelişmesine önemli katkılarda bulundu.

ÖBÜR ÖNEMLİ YAPITLARI.

Before Breakfast (1916; Kahvaltıdan Önce, 1946), ile (1917; Yağ, 1946), The Long Voyage Home (1917; Eve Uzun Yolculuk), The Moon of the Caribbees (1918; Karayipler’de Mehtap), The Rope (1918; İp, 1946), Diffrent (1920; Farklı. 1946), Gold (1920; Altın, 1947), Marco Millions (1928; Milyonca Marco, 1954), Days Without End (1933; Sonu Gelmeyen Günler, 1946), A Moon for the Misbegotten (1952; Ay Herkese Gülümser).


Kaynak – 2


Eugene O’Neill Kimdir?

Eugene O’Neill (16 Ekim 1888 – 27 Kasım 1953) Ünlü bir Amerikan piyes yazarıdır. 1936’da Nobel Edebiyat Ödülünü kazanmıştır.

Eugene O’Neill, aslında İrlandalı bir aileden, New York’ta doğdu. Babası James O’Neill ünlü bir aktördü. Eugene, kısa bir öğrenim hayatından sonra maceralı bir yaşayışa atıldı; bu arada, gemilerde çalıştı, yırtıcı hayvan terbiyeciliği etti, sonra aktörlüğe, rejisörlüğe geçti.

1919’da yazdığı «Beyond the Horizon» (Ufkun Ötesinde) adındaki ilk uzun piyesiyle büyük bir ün kazandı. Bu eseriyle olduğu gibi 1922’de yazdığı «Anna Christie», 1928’de yazdığı «Strange Interlude» (Garip Fasıla) ile de o yılların Pulitzer Ödülünü kazanmıştır. En ünlü eserlerinden biri de «Mourning Becomes Electra» (Elektraya Yas Yaraşır) piyesidir.

Eugene O’Neill, Amerikan tiyatrosunda gerçekçi akımı ilk açan piyes yazarıdır. «Günümüzün derdi şu: Eski tanrı öldü, yenisi yaratılmadı» diyen O’Neill, bugünün gerçeklerini dile getirmeye çalışmış, eserlerinde XX. yüzyıl insanının duygularını, düşüncelerini canlandırmıştır. Öldüğü vakit bitmemiş üç piyes bırakmıştır. «Long Day’s Journey Into Night» (Uzun Bir Günün Yolculuğundan Sonra Gece) adı ile yazmaya başladığı kendi hayat hikayesi de yarım kalmıştır. Kızı Oona, ünlü aktör Charles Chaplen’le evlenmiştir.


Leave A Reply