Faşizm Nedir? Faşizmin Tarihçesi ve Özellikleri Nelerdir? Nasıl Ortaya Çıkmıştır?

0
Advertisement

Faşizm ne demektir? Faşizmin özellikleri ve tarihçesi. Faşizm nasıl ortaya çıktı, öncüsü kimdir? İlkeleri hangi kişiler tarafından belirlenmiştir? Faşizm hakkında merak edilen tüm sorulara yanıt bulabilirsiniz.

Faşizm Nedir?

Ünlü karakterlerimizden Avni Faşizm ile mücadele ediyor…

Faşizm; Benito Mussolini’nin 1922′ de İtalya’da kurduğu, İkinci Dünya Savaşı sonuna kadar dünyanın birçok ülkesinde egemen olup etkisini günümüzde de sürdüren yönetim biçimi: Faşizm sözcüğü Latincede “bağ-paket-demet” anlamına gelen fasces sözcüğünün İtalyancadaki karşılığı olan fascio sözcüğünden türetilmiştir. 20. yüzyılın temel özelliklerinden biri olarak liberal devlet, klasik demokrasi anlayışı ve Marksçılığa karşı otoriter ve totaliter bir sistem olarak doğdu. En belirgin örneklerini İtalyan faşizmiyle Alman nazizmi (Nasyonal Sosyalizm) oluşturmakla birlikte, İspanya’da Franco (Falange Espagnole), Portekiz’de Salazar yönetimleri, Japonya’da İkinci Dünya Savaşı öncesi yönetim ve çeşitli dönemlerde Polonya, Macaristan, Avusturya, Latin Amerika ülkelerindeki yönetimlerde bu sınıflandırmaya girer.

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra faşizm anlam açısından genişleyerek ırkçı, bütüncül, emperyalist, terörcü, demokratik özgürlükleri kaldıran, halk yığınlarını geri bıraktıran, kişi haklarına saygısız yönetimlerle toplama kampları, işkence gibi benimsenmeyen, istenmeyen uygulamalara da ad oldu. Amblemi eski liktörlerin sol ellerinde taşıdıkları birleşik bir güç yetkeyi simgeleyen bir demet sopanın ortasındaki baltadır.

Faşizm, gelişme ortamını Birinci Dünya Savaşı sonrasında milliyetçilik duygularının işsizlik, açlık, yoksulluk ve ekonomi bunalımları yardımıyla anarşi ve komünizme dönüşme eğilimi gösteren Avrupa ülkelerinde buldu. Temelde inanç ayrılıkları göstermesine karşın kiliseler de faşizmi destekledi.

Yarı askeri biçimde düzenlenen gençlik eylemleriyle gençlerin coşkun desteğini de kazanınca yayılması için gerekli kaynaklar buldu. Faşizm eşitçi demokrasiye, genel oy sistemine karşı olup, en iyi yönetimin kendi kendini seçmiş, üstün yetenekli seçkinler yönetimi olduğunu savunur. Bir diktatörün yönettiği tek parti egemenliği sistemin en önemli öğesidir. Birey ve grup çalışmaları sıkı bir polis denetimindedir. Diktatöre doğrudan bağlı gizli polis örgütü en belirgin özelliğidir. Tüm askeri araçlar ve örgütler birleşir. Ekonomi tek merkezden yürütülür.

Faşizmin ortaya çıktığı İtalya’da, Birinci Dünya Savaşı sonrası büyük toplumsal bunalımlar ve ekonomik açmazlar vardı. Önüne geçilmeyen bunalımların ülkeyi komünizme götüreceği duygusu, varlıklı kesim ve kilisenin başlıca korkusuydu. Anarşiye doğru itilen İtalya’da eski askerler, milliyetçiler, varlıklı kesim ve kilise bu ahlaki çürümeye karşı bir önder arıyordu. 1915’te sosyalist eğilimli Mussolini, Devrimci Hareket Birlikleri’ni kurdu.

Advertisement
Faşizmin sembolü

Faşizmin sembolü

Ancak zamanla şiddete başvurmak gereğini duyunca bunu 1919’da “İtalyan Savaş Birliklerine” dönüştürdü. Mussolini de faşizme uygun bir ortamdan gereğince yararlandı. Başlangıçta nasyoal sosyalist olan Mussolini önderliğindeki bu hareket, Kara Gömlekliler (faşist mangalar) adıyla askeri benzer milisler biçiminde örgütlendiler. Ordunun bazı kara ve deniz birliklerinden sağladığı desteklerle kısa sürede İtalya’ nın kurtarıcısı görünümüne bürünen bu örgüt, büyük sanayiciler, toprak sahipleri ve bankacıların parasal desteğini kazandı. Dönemin Başbakanı Giolitti’nin politik desteği yanında yedeksubaylarca benimsendi. Mussolini karşı düşüncede olan her kurulu cezalandırmak için sindirme akınlarına başlayıp yaktı, yıktı, öldürdü.

Bu davranışlara polis ve adli kurumlar göz yumdu. 1921 ‘de faşist sendikalar kurulunca hareket Ulusal Faşist Parti (Partido Nazionale Fascista) adıyla bir siyasal partiye dönüştü. 1921 seçimlerinde 500 kişilik parlamentoya 35 üye sokmayı başardılar. 1922 Roma Yürüyüşü ile başbakanlık, demiryolları ve postaneyi ele geçirdiler. Başbakan Facta görevinden çekilince Kral Emmanuele hükümeti kurma görevini Mussolini’ye verdi. Böylece Mussolini ve partisi ikitidara gelerek faşizm devlet oldu. Faşistler yavaş yavaş muhalefeti ortadan kaldırdı. “Kara Gömlekliler” ad değiştirerek “Ulusal Güvenlik Gönüllü Milisleri” adıyla günden güne çoğaldılar. Bu güce dayanarak Ulusal Mecli’si dağıtarak Milis Yasası’nı çıkaran Mussolini, bu yasanın 8. maddesine göre Duçeliği (önder) sağlama aldı. Aynı yıl seçimlerde parlamentoda çoğunluğu ele geçirdi. Sonraki yıllarda Mussolini tutucu ve faşist çıkarlar arasındaki dengeyi koruyarak bu kez diktatörlüğünü sağlama aldı.

Faşizmin bir başka ünlü örneği de Alman faşizmidir. İkinci Dünya Savaşı’ ndan sonra varlıklarını sürdüren faşist ve nasyonal sosyalistler küçük dernekler ve partiler biçiminde örgütlenerek faşizmi yaşatmaya çalıştılar. “Neo faşist” denen bu gruplar Avrupa’da Yahudilere ve 1960 sonrası gelen yabancı işçilere karşı şiddet eylemlerine giriştiler. Bu arada 1964’te Almanya’da, 1971’de İtalya’da 1986’da Fransa’da faşist eğilimli partiler belli oranda oy bile alabildiler. Özellikle Almanya’da 1980’lerde saldırıları yoğunlukla Türklere yöneldi.


Kaynak – 2

FAŞİZM

  • Juan Peron ve eşi Eva 1940’lı ve 1950’li yıllarda Arjantin’i yönettiler.
  • General Fransisco Franko (savaşın galibi olarak, İspanya’yı yönetti (1939-75)
  • Antonio Salazar 1932’den 1968’e kadar Portekiz’in diktatörüydü.
  • Oswald Mosley, 1930’larda İngiliz Faşist Birliği’nin lideriydi.[/su_column]Faşizm; bir ülke iktidarının bütün güçleri elinde tutmasını ve vatandaşların, ulusun iyiliği adına, iktidara tam bir bağlılık içinde olmaları gerekliliğini savunan siyasi bir görüştür.

I. Dünya Savaşı’ndan sonra, 1920’lerde İtalya’da ilk faşist hükümetin iktidara gelmesiyle birlikte, faşist fikirler destek bulmaya başladı. Faşizm kelimesi, Antik Roma’nın güç sembolü olan “fasces”den (saman demetine sarılmış balta) gelir.

GÜÇLE GELEN BAŞARI

Bir ulusun ancak; disiplin, zalimlik ve belirlenen bir irade ile başarıya ulaşabileceği, faşizmin temel savıdır. Faşistlere göre; dişe dokunur bir başarının elde edilmesi, bütün eylemleri haklı kılacaktır. Okulların, dinin, gazetelerin, sanat ve bilimlerin halka hizmet etmesi gereklidir. Askeri güç ve gizli polis, faşist iktidarın destekleyicisidir. Faşistler ayrıca; ırklarının ya da halkının diğerlerinden üstün olduğuna inanır.

GÜCÜN ELDE TUTULMASI

1922’de İtalya’nın faşist lideri Benito Mussolini, bir generalin iktidarı ele geçirme uğraşı nedeniyle yaşanan kaosu lehine çevirmeyi başardı. Kendini Duce (Lider) olarak tanımladı ve iş çevrelerinin desteğini kazandı. Ancak; onun yönetimindeki İtalya 2.Dünya Savaşı’nda yenildi ve kendi halkı tarafından öldürüldü. 1930’lu ve 1940’lı yıllarda Japonya ve Macaristan’da da faşistler iktidara geldiler.

Advertisement

NAZİ ALMANYASI

Almanya’da, işsizliğe ve fakirliğe son vereceğini vaat eden Nazi lideri Adolf Hitler, 1933 seçimlerini kazandı. Führer (Lider) olunca karşıtlarını yok etti ve milyonlarca Yahudinin, çingenenin ve diğer muhaliflerin öldürülmelerini emretti. 1939’da 2. Dünya Savaşı’nı başlattı, ancak; 1945 yılında Almanya savaşı kaybedince intihar etti.

Faşizm

Modern dünya artık Faşistlere bu resimdeki gözle bakmaktadır.

MODERN AŞIRI UÇLAR

Bazı iktidarlar hala, faşist fikirleri takip etmektedir. Ama hiçbiri faşizmi kabul etmeye yanaşmamaktadır. Çünkü; faşizm Hitler ve Mussolini’nin rejimini çağrıştırmaktadır. Birçok ülkede, küçük ve aşırı uçta bulunan bazı partiler, açıkça faşizmi ve ırkçılığı desteklemektedirler ama seçimlerde çok az oy alırlar.

ÇELİK PAKTI

1939 Mayıs’ında iki faşist diktatör, Adolf Hitler (Almanya) ve Benilo Mussolini (İtalya) adına Çelik Paktı denilen bir askeri anlaşma imzaladılar. 1940’da Mussolini, Hitlerin yanında 2.Dünya Savaşı’na girdi. 1941 yılında Hitler Sovyetler Birliği’ne saldırınca; Doğu Avrupa’nın bazı faşist devletleri de Pakt’a katıldı. Dört yıl sonra, 2. Dünya Savaşı’nın sonunda, Hitler’in çöküşünde Pakt ülkelerinin tamamının payı vardı.


Kaynak – 3

Antikomünist aynı zamanda antidemokratik bir siyaset ve idare sistemidir. Faşizm devleti daima ön planda tutar; insanlar ve zümreler ancak devlet içinde bulundukça bir önem taşıyabilirler.

Faşizmin kurucusu İtalyan diktatörü Mussolini’dir. “Faşizm” kelimesi Latince “fasces” (demet) kelimesinden alınmıştır. Eski Romalılar devrinde kuvvet ve kudreti belirten bir anlam taşırdı. Mussolini, 1919’da dostlarını toplayıp bir dernek kurmuştu. Bu derneğin üyeleri İtalya’ya sinsi sinsi komünizmi sokmaya çalışanlarla da savaşacaklardı. Zamanla Faşistler çoğaldı, komünistlerle esaslı bir savaşa giriştiler. Mussolini’nin Faşist Partisi uzun savaşlardan çatışmalarda sonra, İtalya’da idareyi ele aldı, İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda Müttefikler’e yenilinceye kadar iktidarda kaldı. Bu dönemde faşizmin egemen olması sebebi ile İtalyan halkı büyük bir zulüm görmüş ve özellikle İtalyan olmayanlar bu dönemde canlarını sebepsiz yere kaybetmişlerdir.

Mussolini iktidara gelinceye kadar faşizmin bir doktrini yoktu. O tarihte Faşistler’in en belli başlı gayesi bolşevizmi yıkmaktı. Mussolini iktidara geçtikten sonra yavaş yavaş faşizmin de ilkeleri kurulmaya başlandı. Mussolini’nin kendi ifadesine göre “Faşizm devamlı barışın zararlı olduğuna inanmıştır. İnsan kudretini en yüksek mertebesine çıkaran şey savaştır“. Faşizm, bu barış düşmanlığını fertlerin hayatlarında da devam ettirmeye taraftardır. Faşist, bir kimsenin kendini öldürmesini alçakça bir hareket sayar; her şeye rağmen yaşamak, savaşmak gerekmektedir. Faşizm, demokrasi ilkelerini tamamen reddeder. Esasen faşizmin kuralları ile demokrasi kuralları birbirlerine hiç uymaz.

Faşist doktrininin en önemli temeli devlet anlayışıdır. Faşit ülkelerde devlet, yalnız milletin hayat ve menfaatlerini gözeten maddi bir teşekkül değildir; devlet, aynı zamanda, ahlaki, dini bir müessesedir. Faşizme göre, devlet her şeydir, devletin üstünde hiçbir kudret yoktur. Faşist memleketlerde, ekonomi tamamen devlete bağlıdır; fakat devlet tarafından korunan büyük kapitalist bir zümre vardır.

Faşizm İkinci Dünya Savaşı sıralarında Avrupa’da epey yayılmıştı. Fransa’da Georges Sorel’le Charles Murras faşizmin kurucularıdır. Almanlar, faşizmin doktrinlerini kısmen değiştirerek, “Nationalsozialismus” (Nasyonal Sosyalizm) i kurdular. İspanya’da da faşizm hayli rağbet gördü.

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra İspanya’dan başka faşist ülke kalmadı. Bir ara Güney Amerika’da faşizme doğru bir kayma başladıysa da pek uzun sürmedi. Bugün Avrupa’da tek tük faşist eğilimli partilere rastlanıyorsa da bunlar hiçbir zaman bir devletin idaresini ele alacak kadar geniş bir teşkilat değildir. Demokrasi rejimi faşizmi körletmiştir. Ancak son dönemde özellikle yanlış göçmen politikaları ve ekonomode ki zayıflıklar sonrası yabancı düşmanlıklarının artması ile faşist/ırkçı partiler biraz güç kazanmışlarsa da geçmişteki örnekleri gören normal insanlar asla bu tarz partilere destek vermemektedirler.


Leave A Reply