Hastalık Yapan Mikroskobik Canlılar Nelerdir? Özellikleri Hakkında Bilgi

0
Advertisement

Hastalık yapan mikroskobik canlılar nelerdir? Hastalık yapan organizmalar, bakteriler, virüsler, protozoerler ve kurtlar hakkında bilgi.

Hastalık Yapan Organizmalar

Büyük Fransız bilgini Louis Pasteur‘ün, birçok hastalıkların, bakteri denilen küçük organizmalar tarafından yaratıldığını göstermesi, ancak 19. yüzyılda olmuştur. Pasteur, aynı zamanda, vücutta doğal bir direnç sağlanabilmesi yollarını da bulmuştur. Pasteur‘den önce birçok hastalığa karşı korunma çareleri bilinmiyordu. Çeşitli korkunç hastalıklar zaman zaman dünyayı kaplıyor, insanları kırıp geçiriyordu. 1665 yılında nüfusu bir milyondan daha aşağı olan Londra’da yüz bin kişiden fazlasının vebadan öldüğü kaydedilmiştir. 14. yüzyılda «kara ölüm» adı verilmiş olan veba salgını, aşağı yukarı yirmi beş milyon Avrupalının, nüfusun dörtte birinin ölmesine sebep olmuştur.

Hastalık Nedir?

Vücuttaki herhangi bir düzensizliğe ya da sıhhatli olmayan bir gidişe hastalık denir. Tutulmuş olduğunuz hastalıklardan birçoğu, küçük bitkicikler olan, bakteriler, virüsler ya da küçük hayvanlar olan protozoerlerden meydana gelir. Bazılarıysa, mantarlar ya da (örneğin: tenyo ve kancalı kurt) gibi kurtlardan ileri gelir.

parazit-bakteri

Bakteriler

Binden fazla bakteri çeşidi bilinmektedir. Bunlardan pek azı hastalık yaparsa da, bu hastalıklardan çoğu hayat için tehlikelidir. Bakterilerin en küçükleri ancak takriben 1/50.000 cm. kutrunda olabilir. Şekillerine göre, bakterileri başlıca üç gruba ayırmak mümkündür: çomak şeklinde olanlar (basiller), toparlak olanlar (kokuş) kıvrık ya da spiral şeklinde olanlar (spiriller). Kokusler üzüm salkımı şeklinde gruplar halinde toplanmış oldukları zaman stafilokok, zincir halinde toplanmış oldukları zaman streptokok adını alırlar. Basiller de zincir yapabilirler, bunlara, streptobasil denilir.

Hastalık yapan bakterilere patogen bakteriler denir. Patogenler insanlarda meydana gelen birçok hastalığın etkenidir. Patogen bakterilerin vücut dokusunda yapmış oldukları zararlar, gelişmeleri ya da öldükten sonra bozulmaları sırasında meydana getirdikleri kimyasal maddelerin etkisiyle olur. Bu kimyasal maddelere toksin denir ve genellikle belirli bir hastalık yapan belirli bakterilerin karakteristiklerindendir. Örneğin, verem basili verem hastalığı yapar, hiç bir zaman kuşpalazı ya da şarbon hastalığı yapmaz; tifo basili de ancak tifo hastalığını meydana getirir. Bununla beraber, bazı hastalıklar, örneğin menenjit hastalığı ve zatürree çeşitli bakteriler tarafından olabilir.

Patogenler vücuda derideki yaralardan ya da sıyrıklardan, hasta bir insanın aksırma ya da öksürmesiyle havaya karışmış olanları solunumla, besinler, süt ve suyla ya da böceklerle girerler. Örneğin tetanos, yani kazıklı humma, kirlerle beraber yaraya giren tetanos bakterisi ile olur; difteri, kızıl ve kızamık hava yoluyla, özellikle fena havalanmış yerlerden, alınır; dizanteri ve bağırsak humması temiz olmayan ve hastalık etkenleri taşıyan besin maddeleriyle geçer; böcekler de bazı hastalıkları, örneğin pireler veba basilini taşır ve iletirler. Patogen bakteriler vücuda girmekle, her zaman üreyip, hastalık yapmak imkânını bulamazlar. Örneğin vücut dokularının doğal direncine karşı koymaları gerektir. Bazıları bu işi, öbürlerine göre daha iyi yapabilmektedir. Pek azı üremeden yaşamaya devam edebilir. Diplokoklardan biri akciğerlerde tutunduğu zaman zatürree yapar, ama birçok insanın burun ve boğazlarında hastalık yapmadan taşınabilir. Bakterilere karşı bu şekilde dirençli olan insanlara «iletici» denir, çünkü böyle insanlar direnci daha az olan insanlar için bir hastalık kaynağıdırlar.

Advertisement

virus

Virüsler

Virüsler, çocuk felci, çiçek, influenza, sarı humma, suçiçeği, kabakulak ve kızamık gibi birçok hastalığın etkenleridir. En büyüğü 1/80.000 inch (1/160.000 cm.) en küçüğü 1/2.500.000 inch (1/5.000.000 cm.) çapındadır. Virüsler canlılarla cansızlar arasında bir sınır çizerler. En basitleri kristale benzer, buna rağmen karmaşık moleküllerdir. Uygun ortamlarında madde soğurarak büyümek ve henüz bütünüyle aydınlanmamış olan bir biçimde; bölünerek üremek kabiliyetindedirler. Bir virüs hücre içinde çoğaldığı zaman, o hücrenin ölümüne sebep olur. Virüsün hücrenin metabolizma olaylarına dahil olarak, bundan kendi için gereken maddeleri yapmakta faydalandığı düşünülmektedir. Bazı virüslerin ancak belirli bir tipte olan dokularda zararlı etkiler yaptığı sanılmaktadır. Örneğin, çocuk felci ve kuduz hastalıkları yapan virüsler sinir hücrelerine saldırmaktadır, influenza ve nezle yapanlarsa solunum sistemi hücrelerini etkilemektedirler.

Virüsler ancak bir hayvan ya da bitkinin canlı hücreleri içinde gelişip, üreyebilirler. Hayatlarının devamı, bir canlıdan öbürüne geçmekle mümkündür. Bir insanın normal soluğu, öksürüğü ya da aksırığı ile havaya karışarak karşısındaki insana geçer. Sarı humma virüsü, belirli sivrisineklerin sokmasıyla aktarılır. Virüsler hemen her zaman deri yoluyla (özellikle yaralardan), ağız ve boğazı örten nemli dokudan vücuda girerler.

Protozoerler

sitma-sinegi

Birçok tek hücreli hayvan (protozoer) insanlarda hastalık yapar. Amibin bir yakını olan entamoeba, bağırsak çeperini iltihaplandırarak dizanteri denilen hastalığı yapar. Bir başka protozoer, trypanosom, uyku hastalığına sebep olur. Bu protozoer çeçe sineği ile taşınır. Sinek, besini olan kanı emmek üzere insanı soktuğu zaman, hastalığı da vermiş olur. Aynı protozoer hayvan vücudunda da yaşayabilmektedir; ancak bunlarda hastalık yapmadığı sanılmaktadır. Bundan da anlaşıldığı gibi, hastalık yapan organizmalar, genellikle yalnız bir çeşit hayvanda etkili olur.

Hastalık yapan protozoerler arasında en iyi bilineni sıtma (malaria) hastalığı etkeni olan plasmodium’dur. Bu protozoer hayatının bir kısmını belirli bir sivrisinek türünde geçirir ve böyle bir sivrisinek tarafından sokulan bir insana parazit aktarılır.

Advertisement

tenyanin-hayat-devresi

Kurtlar

Birçok kurt türü insanlarda hastalıklara sebep olmaktadır. Bu kurtlan başlıca üç gruba ayırabiliriz: Kelebekler, şeritler ve solucanlar. Bunlardan bir kısmının çok karmaşık hayat devreleri olup, bu devreler iki ya da üç farklı hayvan (konak) üzerinde geçer. Örneğin Çin karaciğer kelebeği, hayatının farklı devrelerini salyangozlarda ve balıklarda geçirir. Çin’de ve Japonya’da âdet olduğu gibi çiğ balık yenildiği zaman bağırsaklardan kan dolaşımıyla karaciğere gelir ve burada yerleşerek kanla beslenir.

Başka bir çeşit kelebek, schistosoma’nın insandan başka tek konağı, tatlı suda yaşayan bir salyangozdur. Ergin dişi kelebek yumurtalarını insan bağırsağındaki kan damarlarına bırakır. Yumurtalar dışkıyla dışarı atılır. Suya rastladığı zaman yumurtadan küçük larvalar çıkar ve su içinde bir salyangoza rastlayıncaya kadar yüzerler. Salyangozun içinde, bunun dokularıyla beslenerek, sporosit denilen bir torbacık şeklini alır. Her bir sporositten, önceki larvalardan farklı olan, birçok larva çıkar. Bunlar salyangozu terk ederek suyun içinde yüzmeye başlarlar. Bu larvalar suda çamaşır yıkayan, yıkanan ya do suya giren bir insanın çıplak derisini bulunca, bunu delerek içeriye girerler ve bir kan damarına ulaşırlar. Kan damarlarından bağırsaklara geçerek, burada ergin kelebek durumuna geçerler.

Meydana getirdikleri ve schistosomiasis adını alan hastalık Çin’de ve Mısır’da çok salgındır. Bu hastalık bir süre sonra vücudu zayıflatarak ölüme götürür ya da başka hastalıklara karşı direncini azaltır. Çin’de ve Japonya’da bu hastalık, pirinçlerin ekildiği ve ekicilerin, insan dışkısıyla gübrelenmiş suyla doldurulmuş bataklıklarda çıplak ayakla çalıştıkları zamanlarda çok kolaylıkla alınır.

Çeşitli şeritler insanlara geçebilir.

Bunlardan bir kısmının insandan başka konağı domuzlar, bir kısmının sığırlar ve bir başka kısmının balıklardır. İnsanlar çiğ ya da iyi pişmemiş domuz, sığır ya da balık eti yemekle bu parazitleri alırlar. Yuvarlak kurtlardan ancak pek azı insanlarda önemli bir hastalığa sebep olur. Bunlardan biri yaklaşık olarak 2-3 mm. uzunluğunda olan kancalı kurt (necator) tur. Ergin kurt bağırsak çeperine ağzıyla tutunarak, kan emer. Yumurtalar dışkıyla dışarı atılır ve temizlik şartları eksik olan yerlerde toprağa bulaşırlar. Yumurtadan çıkan larvalar toprakta geçinip, belirli bir dereceye kadar gelişirler. Çıplak bir deri bulunca bunu delerek, ‘kaslara ulaşır ve buradan kan damarları ya da başka yollardan geçerek akciğerlere ulaşırlar. Buradan nefes borusu yoluyla ağıza gelir ve mideyle bağırsaklara inerler. Çengelli kurt hastalığına tropik ve subtropik memleketlerde çok rastlanır. Bu hastalığa tutulmuş olan insanlar tembel ve cansız olurlar; çocuklarsa çoğunlukla gerizekâlıdır.

En zararlı kurtlardan biri olan trişin, 2-3 mm. den daha kısadır. Ergin kurt bir süre bağırsaklarda yaşar; dişileri bağırsak çeperini delerek lenfo kanallarına geçerler. Yavru kurt burada doğar, kan ya da lenfa ile vücutta taşınır. Bunlar kaslara gelince, buraya yerleşerek hızla büyürler ve bundan sonra etraflarında koruyucu bir çeper meydana getirirler. Bu et yenilmediği zaman kurtlar ölür. insanlar bu kurtları az pişmiş domuz eti yemekle alırlar. Larvalar kasları delerken çok büyük ağrılar olur ve tirişinos denilen bu hastalığa tutulmuş olan insanlardan pek çoğu ölür.

Yuvarlak kurtlardan çok Önemli olan bir başkası do filana kurdudur. Ergin filaria, lenfa yolları içinde yaşayarak bunları tıkar ve böyle tıkanmış olan kısımlarda büyük şişkinlikler meydana gelir ki, bu duruma elephantiasis adı verilir. Bu kurt emdiği kanla beraber larvaları da almış olan sivrisineğin bir insanı sokmasıyla aktarılır.

Mantarlar

Mantarlar tarafından meydana gerilen hastalıklar insanlarda çok değildir. Bununla beraber başta, deride, hatta mukozada hasatlık yapan mantarlar bulunmaktadır.


Leave A Reply