İkinci Meşrutiyet Dönemi Özellikleri Önemi ve Tarihi Hakkında Bilgi

0
Advertisement

İkinci Meşrutiyet ne zaman ve neden ilan edilmiştir? İkinci Meşrutiyet’in özellikleri, tarihi, hakkında bilgi.

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ

İkinci Meşrutiyet (1908-1918).

Osmanlı Devleti’nde, ülke yönetiminin Batılı anlamda ikinci kez düzenleme dönemi (23 Temmuz 1908-21 Aralık 1918). İlk Meclis kapatıldıktan sonra ilk önemli dış olay, Ayastefanos Antlaşmasının imzalanması (3 Mart 1878) oldu.

Bu anlaşmayla II. Abdülhamit toprak kayıplarının, çöken maliyenin ve toplumsal sorunları baş sorumlu-suydu. Ülkenin bu bunalımlı durumuna son vermek ve monarşi yönetimine karşı yeniden anayasayı uygulamak için kıpırdanmalar baş gösterdi. Bazı aydınlar özgürlük düşüncesinin gelişmesi ve meşrutiyet yönetiminin yeniden kurulması uğrunda yurt içinde ve yurt dışında yoğun bir çalışmaya giriştiler. İkinci Meşrutiyet için çalışan bu aydınlara Jön Türkler (Genç Osmanlılar) denildi. II. Abdülhamit’in kendilerini ve bu düşünceyi yok etme çabalarına karşı gitgide güçlenerek İkinci Meşrutiyet’in ilanında önemli rol oynadılar. Aydınlar, özellikle 1889’dan sonra çeşitli dernekler oluşturarak muhalefetlerini yoğunlaştırmaya başladılar.

1907’de Selanik Grubu İttihat ve Terakki Cemiyeti ile birleşerek güçlü bir muhalefet oluşturdu. İttihat ve Terakki 1907’de Paris’te düzenlediği kongrede II. Abdülhamit’i tahttan çekilmeye zorlamak ve Meşrutiyet’in kurulması için eyleme geçmek kararı aldı. Kongrede amaca varmak için silahlı direnme, grev, ordu içinde propaganda, genel ayaklanma, uygulanacak yöntemler olarak saptandı. Muhalefetin bu kararı, kuşkucu bir kişiliği olan II. Abdülhamit’i sert önlemler almaya yöneltti. Yaygın bir hafiyelik ve sansür uygulaması, aydınlarla yönetimin arasını gittikçe açarak çatışmaları sertleştirdi. İlk örgütlenmeler subaylar arasında başladı. Bu arada, Fransa, İsviçre, Mısır ve İngiltere’deki Jöntürkler, yabancı postaneler aracılığıyla çok sayıda dergi ve gazeteyi yurda sokarak görüşlerini halk arasında yayıyorlardı. 9-10 Haziran 1908’de İngiliz ve Rus hükümdarlarının Reval buluşması “Hasta Adam” denen Osmanlı Devleti’ nin yıkımının habercisi oldu. Bu arada Rumeli ve Anadolu’da bazı ayaklanmalar oldu, grevler başladı. Hızla gelişen olaylar 1908’in ilk aylarında Makedonya’daki III. Ordu birliklerine de yayıldı. İstanbul’a durumu bildiren raporlar gelmeye başladı. İlkbahar sonlarında durumu incelemek üzere Selanik’e bir komisyon gönderildi. Binbaşı Enver Bey, ardında da Kolağası Ahmet Niyazi Bey, askerleri ve silahlarıyla dağa çıkarak ayaklandılar. Ayırca II. Abdülhamit’e bir mektup göndererek Kanun-ı Esasi’nin yeniden yürürlüğe konmasını ve Meclisi Mebusan’ın toplanmasını istediler. İttihat ve Terakki ayaklanmacılardan yana çıktı.

Meşrutiyetin yeniden kurulması için çalışmalarına hız verdi. Ayaklanmaları bastırmakla görevli paşalara kendi adamları ateş ettiler. Selanik ve Manastır’ daki ordular saraya karşı açıkça cephe aldılar. Edirne’deki II. Ordu da hareketlerin destekleneceğini bildirdi. 20 Temmuz’da Manastır’ın Müslüman halkı ayaklandı, askeri depolan ele geçirdi. Bunu Kosova Kenti’nde, özellikle Firzovik’teki ayaklanmalar izledi. Buradaki gruplar meşrutiyeti yeniden kurmak için and içtiler. Çeşitli yerlerde II. Abdülhamit’e gönderilen telgraflarda meşrutiyet düzeni kurulmazsa veliahtın Rumeli’de padişah ilan edileceği ve 100 bin kişilik bir ordunun İstanbul’a yürüyeceği bildiriliyordu. ıı. Abdülhamit, 21 Temmuz gecesi, sadrazamlığa Sait Paşa’yı getirdi. Nazırlar meşrutiyetin ilanına karar veremeyince, 23 Temmuz 1908 gecesi meşrutiyeti ilan etti. İlan ertesi günkü İstanbul gazetelerinde, sıradan bir resmi ilan gibi çıktı. Meşrutiyet bütün Osmanlı ülkesinde sevinçle karşılandı. ıı. Abdülhamit, Kanun-ı Esasi’yi yeniden yürürlüğe koyan hattı hümayununda uyruklar arasında ayırım yapılmayacağını, bireysel özgürlüklerin tanındığı, herkesin hukuk karşısında eşit olduğunu, olağanüstü mahkemeler kurulmayacağını, basın ve öğrenim özgürlüğünün kabul edildiğini belirtiyordu. Ayrıca seçimlerin yapılmasını da emretti. 1908’de yapılan seçimlere Osmanlı topraklarında yaşayan uluslar kendi programlarını hazırlayarak katıldılar. Sandalyelerin hemen tümünü İttihat ve Terakki kazandı. II. Abdülhamit’in atadığı 39 Ayan Meclisi üyesinin de belirlenmesinden sonra Meclis-i Mebusan 17 Aralık 1908’de açıldı. Ancak, çatışmanın doruk noktasında, Kâmil Paşa, meclisin büyük çoğunluğunun güvensizlik oyu ile sadaretten düştü. İttihat ve Terakki yanlısı Hüseyin Hilmi Paşa’nın sadrazam olmasıyla siyasal ayrılıklar da keskinleşmeye başladı. Aynı yıl bir kısım yobaz ve gericilerin düzenlediği bir eylem görüntüsündeki 31 Mart Olayı diye adlandırılan ayaklanma ile karşılaşıldı (13 Nisan 1909). Mahmut Şevket Paşa komutasındaki Hareket Ordusu, Selanik’ ten gelerek ayaklanmayı bastırdı (24 Nisan 1909). Ayaklanmayı kendi denetimine alıp kullanmak isteyen II. Abdülhamit tahttan indirilerek Selanik’e sürüldü (27 Nisan 1909); V. Mehmet Reşat tahta çıkarıldı. Böylece İttihat ve Terakki Cemiyeti devlet yönetimine bütünüyle egemen oldu. İttihat ve Terakki Cemiyeti yıprandığını anlayınca Meclis’i feshetti ve 1912’de cemiyetin baskısı altında yapılan seçim sonunda, doğrudan iktidarı elde edemeyince, 1913’de Babıali Baskını’ nı düzenledi. Mahmut Şevket Paşa’nın sadrazamlığında yeni hükümet kuruldu. Onun 11 Haziranda bir suikast sonucu öldürülmesi üzerine yönetimi Enver, Talat ve Cemal paşalar ele aldılar. Mahmut Şevket Paşa’nın yerine Sait Halim Paşa sadrazamlığa getirildi. Ancak Sait Halim Paşa, Şubat 1917’de sadrazamlığı Talat Paşa’ya bırakarak Ayan üyeliğine çekildi. Batılılaşma hareketi hızlandı. Avrupa’nın 24 saatlik zaman ölçüsü alındı. Giyim ve geleneklerdeki Batılılaşma bazı dindarlar arasında karışıklık yaratacak kadar ileri gitti. Bu dönemde eğitim alanında da başarı gösterildi. Yeni ilk ve orta dereceli laik okullar, öğretmen okulları ve özel kurumlar açıldı. Kızlara da eğitim olanağı tanındı. Talat Paşa ve kadrosu Birinci Dünya Savaşı’nda Ruslara karşı Almanların yanında yer alarak yeni umutlar peşinde koştu. Ancak bu durum uzun sürmedi. 1918 sonbaharında İtilaf güçlerinin ilerlemesi umutlarını kırdı. Talat Paşa 1918 Ekiminde istifa etti. Bu arada V. Mehmet Reşat Temmuz 1918’de öldü, yerine Vahdettin geçti. 30 Ekim 1918’de Osmanlı Devleti, İtilaf Devletleri ile Mondros Mütarekesi’ni imzaladı. 1-2 Kasım 1918 gecesi Talat, Enver ve Cemal paşalarla birçok İttihatçı yurt dışına kaçtı. Kasım 1918’de toplanan İttihat ve Terakki Cemiyet Kongresi cemiyetin kapanmasına, Teceddüt Fırkası’nın (Yenilik Partisi) kurulmasına karar verdi. 21 Aralık 1919’da Meclis-i Mebusan kapandı, İkinci Meşrutiyet dönemi de böylece sona erdi.

Advertisement

Tarihimizin en fazla dikkati çeken dönemlerinden biri olan İkinci Meşrutiyet, bir bakıma Cumhuriyet’in siyasal laboratuvarı oldu. 1908’de başlayarak, Osmanlılığı ve ümmet anlayışını yadsıyan, çağdaş, laik ve ulusal nitelikte bir devlet kurulmasına dayanan görüşler gelişti. İkinci Meşrutiyet’in hazırlayıcıları ve uygulayıcıları olan İttihat ve Terakki kadroları Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın da temel güçleri oldular.


Leave A Reply