John Bowlby ve Bağlanma Teorisi’nin Temel Açıklamaları

0
Advertisement

İngiliz Çocuk Psikiyatristi ve Psikanalisti olan John Bowlby tarafından ortaya atılan Bağlanma Teorisi nedir? Bağlanma teorisinin temelleri ve kısa açıklamaları

John Bowl, İngiliz Çocuk Psikiyatristi ve Psikanalistidir. Bağlanmayı “insanlarla kalıcı bir psikolojik bağlılık” olarak tanımlayan ilk bağlanma kuramcısıdır. Aşağıda tartışılan “John Bowlby Bağlanma Teorisi” olarak bilinen ünlü teoriyi ortaya atmıştır. Çocukların bakıcılarıyla kurduğu ilk bağların yaşam boyunca devam eden muazzam bir etkiye sahip olduğuna inanıyordu. Ona göre bağlanma, bebeği anneye yakın tutma eğilimindedir ve sonuçta çocuğun hayatta kalma şansını artırır.

John Bowlby

John Bowlby (Kaynak : wikipedia.org)

Bağlanma nedir?

Hayatımızdaki özel insanlarla kurduğumuz güçlü ve sevecen bir bağ, onlarla her etkileşimde bulunduğumuzda bize zevk verir ve stresli zamanlarda rahatlık hissi verir. Psikanalitik ve davranışçı bakış açısıyla beslenme, bakıcının ve bebeklerin bağlanma geliştirdiği merkezi bir bağlam olarak görülebilir.

Bağlanma Teorisi

Bir çocuğun ilk ilişkisi, bir bireyin zihinsel gelişimi üzerinde sonsuza kadar kalıcı etkiye sahip olacak bir aşk ilişkisidir. Erişilebilir ve duyarlı anneler (Bakıcılar) bebeklerde bakıcının güvenilir olduğunu bilecek şekilde bir güvenlik duygusu oluşturur ve çocuğun dünyayı keşfetmesi için güvenli bir temel oluşturur. Bağlanma, diğer güvenli ilişkiler kurabilmek için iyi bir temel oluşturmalıdır.

Ek Bileşenleri

Güvenli Cennet: Bir çocuk, kendisini tehdit altında hissettiğinde veya korktuğunda rahat ve yatıştırıcı olması için bakıcıya dönebilir.

  • Güvenli Taban: Çocuğun dünyayı keşfetmesi için bakıcı tarafından güvenli ve güvenilir bir temel sağlanır.
  • Yakınlık Bakımı: Çocuk, güvenliği sağlayan bakıcının yanında kalmaya çalışır.
  • Ayrılma Sıkıntısı: Çocuk, bakıcıdan ayrılma sırasında üzülecek ve üzülecektir.

BOWLBY’İN ETOLOJİK TEORİSİ

Etolojik Bağlanma Teorisi, bebeğin bakıcıyla olan duygusal bağını, hayatta kalmayı destekleyen gelişmiş bir yanıt olarak kabul eder. John Bowlby, bebek-bakıcı bağı için bu fikri güçlü bir biçimde desteklemiştir.

Advertisement
John Bowlby ve Bağlanma Teorisi'nin Temel Açıklamaları

Kaynak : pixabay.com

Bakıcıya bağlanmanın kalitesinin, çocuğun güvenliği ve güvenilir ilişki kurma kapasitesi üzerinde derin etkileri olduğu şeklindeki psikanalist fikrini sürdürdü. “BESLENMEK BAĞLANMANIN TEMELİ DEĞİL” dedi. Bu teorinin ana teması, bebeklerinin ihtiyaçlarına uygun ve duyarlı annelerin çocukları arasında bir güvenlik duygusu yaratmasıdır. Bakıcının onlara olan güvenilirliğini bilmek, çocuğun daha sonra dünyayı keşfetmesi için güvenli bir temel oluşturur.

BAĞLANTI GELİŞTİRMENİN 4 AŞAMASI

Bebekler, yetişkinlerin dikkatini çekmek için ağlama, gevezelik ve gülme gibi davranışlarla doğarlar ve diğer yandan yetişkinler biyolojik olarak sinyallerine yanıt verecek şekilde programlanır. İlk 3 yılı bağlanma için en hassas dönem olarak gördü. Bowlby’ye göre, bağlanmanın 4 aşaması şunlardır:

  1. Bağlanma Öncesi Aşama (Doğum – 6 Hafta)
  2. “Yaparken Bağlanma” Aşaması (6 Hafta – 6 ila 8 Ay)
  3. “Keskin Kesim” Bağlanma Aşaması (6-8 Ay – 18 Ay-2 Yıl)
  4. Karşılıklı İlişkinin Kurulması (18 Ay – 2 Yıl ve üzeri)

1. BAĞLANMA ÖNCESİ AŞAMASI (DOĞUM -6 HAFTA)

Doğuştan gelen sinyaller bakıcıyı çeker (kavrama, bakma, ağlama, yetişkinin gözlerine bakarken gülümseme).
Bebek olumlu tepki verdiğinde bakıcılar yakında kalır.
Bebekler, onları rahatlatırken yakın durmaları için yetişkinler tarafından teşvik edilir.
Bebekler annenin kokusunu, sesini ve yüzünü tanır.
Henüz anneye bağlı değilken ve yabancılardan korkmadıkları döenmlerinde tanıdık olmayan yetişkinlerle bırakıldıkları için huzursuzlanmazlar.

2. “YAPARKEN BAĞLANM” AŞAMASI (6 Hafta – 6 ila 8 Ay)

Bebekler tanıdık bakıcılara yabancılardan farklı tepki verir. Bebek annesine daha çok gülümser ve ona mırıldanır ve anne tarafından her seçildiğinde daha çabuk sessizleşir.
Bebek, eylemlerinin etrafındakilerin davranışlarını etkilediğini öğrenir. Sinyal verildiğinde bakıcının tepkisini bekledikleri yerde bir “Güven Duygusu” geliştirme eğilimindedirler.
Bakıcıdan ayrıldıklarında itiraz etmezler.

3. “Keskin Kesim” Bağlanma Aşaması (6-8 Ay – 18 Ay -2 Yıl)

Tanıdık bakıcıya bağlılık belirgin hale gelir. Bebekler “ayrılık kaygısı” gösterirler ve güvendikleri bir yetişkin onları terk ettiğinde üzülürler. Bu kaygı 6-15 aylıkken artar ve ortaya çıkması bebeğin mizacına, bağlamına ve yetişkinin davranışına bağlıdır. Annenin gitmesi durumunda çocuk sıkıntı belirtileri gösterecektir. Ancak bakıcının destekleyici ve duyarlı doğası ile bu kaygı azaltılabilir.

4. KARŞILIKLI İLİŞKİLERİN OLUŞUMU (18 Ay – 2 Yıl ve üzeri)

Temsilde ve dilde 2 yıla varan hızlı büyüme ile, yeni yürümeye başlayan çocuk, ebeveynlerinin gelişini ve gidişini etkileyen birkaç faktörü anlayabilir ve geri dönüşlerini tahmin edebilir. Böylelikle ayrılık protestolarında bir düşüşe yol açar. Çocuk, istek ve ikna yoluyla hedeflerini değiştirmek için bakıcı ile pazarlık yapabilir. Çocuk yaşla birlikte bakıcıya daha az bağımlıdır.

Advertisement
→ TEORİNİN GÜÇLÜ YÖNLERİ

Bowlby, bağlanmanın hayatta kalmaya yardımcı olarak evrimleştiğini öne sürüyor. Doğru olduğunu kabul edersek bağlanma ve bakım verme davranışı, çocuk yetiştirme uygulamalarındaki farklılıklara bakılmaksızın tüm kültürlerde evrensel olmalıdır.

→ TEORİNİN ZAYIF YÖNLERİ

Evrimsel fikirlerin test edilmesi çok zordur ve ayrıca kanıtlanması veya çürütülmesi de zordur. Bowlby’nin bağlanma teorisi, annenin rolüne odaklanır. İki ebeveynli ailede, babanın bağlanma kalitesinin çocuğun davranışları ve gelişimi üzerinde de büyük bir etkisi olabileceğine dair kanıtlar vardır.

John Bowlby ve Bağlanma Teorisi'nin Temel Açıklamaları


Kaynak – 2

Bowlby Bağlanma Kuramı

Kurucuları Bowlby ve Ainsworth olan bağlanma kuramı, bebeklerin annelerine nasıl bağlandıklarını izah eden bir kuramdır. Bağlanma, bebekle anne-baba arasında duygusal olarak olumlu ve yardım edici bir ilişkinin kurulmasıdır. Bebek güvenlik ihtiyacını gidermek anneye dokunmak ve onun sıcaklığını hissetmek ister.

Bowlby’e göre bağlanma, biyolojik temeli olan bir yakınlık ve ilişki isteğidir. Genel anlamda bağlanma; bireyin, başka bir kişiden yakınlık bekleme eğilimi ve bu kişi yanında olduğunda bireyin kendisini güvende hissetmesidir. İki taraflı bir ilişkidir ve her iki tarafın da birbirinin ihtiyaçlarını karşılaması ile gelişir.

Bağlanma duygusu, bireydeki sosyalleşmenin, güven duygusunun, anne-baba dışındaki başka insanlarla kuracağı ilişkilerin niteliğini belirleyen faktörlerdir. Doğumdan sonraki ilk saatler, annenin bebeğe bağlanması adına önem arz eder. Bunun için bebek dünyaya gelir gelmez, anne ile bebek arasında fiziksel temasın sağlanmasına izin verilmelidir. Aksi takdirde annenin çocukla olan ilişkilerinin zayıf olma olasılığı yüksektir.

Bowlby kuramını, birincil bakıcısından çeşitli zaman aralıkları boyunca ayrılan bebeklerin davranışlarını gözleyerek oluşturmaya başlamıştır. Bebek, anneden ayrılığa bir dizi duygusal tepki göstermektedir. Dolayısıyla Bağlanma Kuramı, bebek-anne arasında kurulan duygusal zincirin fonksiyonlarıyla ilgilidir ve bağlanma kuramı temel olarak bu zincirin, çocuğun benlik kavramının oluşumu ve sosyal dünya hakkındaki görüşlerinin gelişimi üzerindeki etkilerine odaklanmıştır.

Buna göre bebeğin bağlanma davranışları amaçları doğrulayan bir davranışsal sistemle kontrol edilmektedir. Bu sistemde, onu koruyan ve gözeten bir yetişkine (çoğunlukla anneye) yakınlığını sürdürmeye dair bir “amaçlar seti” yer alır ve çocuğun güvende olması ile hayatta kalmasını destekleyen biyolojik bir fonksiyon taşır.

Bowlby, doğal ayıklanma süreciyle herkesin bir bağlanma davranış sistemiyle donatılmış olduğunu ve bağlanma sisteminin kaygı, korku, hastalık ve yorgunluk koşulları altında etkinleşmeye özellikle eğilim gösterdiğiniz vurgular. Gerçekten böylesi durumlarda insan yavrusunun onu anne-babasına yakın tutan bir mekanizmaya gereksinimi vardır.

Bowlby’e göre bağlanma sistemi üç temel duygusal tepki ile kendini gösterir:

  • Birinci sinyal; Bebeğin “ağlamasıdır”. Ağlamanın yanı sıra bebek anneyi aramaya başlar ve başkalarının kendisini yatıştırma çabalarını “protesto” eder.
  • İkinci sinyal; Bir tavır takınma ve açık bir mutsuzluğa işaret eden “keder” havasına bürünmedir.
  • Üçüncü sinyal; Sadece insanlarda görülen “bağlanmanın çözülmesidir” ve anne geri geldiğinde aktif ve görünürde savunmacı bir görmezden gelme ve anneden kaçmayı içerir.

Bowlby, çocuğun bağlanmasının ardışık evreler boyunca geliştiğini belirtmiştir;

Birinci bağlanma Evresinde (0-3 ay)

Bebekler herkese benzer nitelikte tepkiler verirler. İnsan seslerini dinlemekten, insan yüzlerine bakmaktan hoşlanırlar. Bowlby, diğer görsel uyarıcılar yerine insan yüzünün bu etkisini en güçlü bağlanma davranışlarından biri olan “sosyal gülücüğü” ortaya çıkaran genetik bir yanlılık olarak değerlendirmiştir. Bowlby’e göre gülme, ağlamayı destekler çünkü bu bakıcıyla yakınlığı sürdürür. Gerçekten gülmenin kendisi, sevme ve gözetme etkileşimini destekleyen bir nitelik taşır.

Advertisement
uyuyan bebek

Kaynak : pixabay.com

İkinci Bağlanma Evresinde (3-6 Ay),

Bebeğin sosyal tepkileri seçici olmaya başlar ve tanıdıkları kişiler onlar için çarpıcı hale gelir. Yabancıları fark etmeleri ve onlardan korkmaya başlamaları bu evrenin başat özelliğidir.

Üçüncü Bağlanma Evresi (6 Ay-3 Yaş)

Bebeğin “ayrılma kaygısı” sergilemeye başlamasını kapsar. Bebek, bağlanma figüründen(bakıcı veya anne) her ne kadar ayrı kalmak istemiyorsa da, bakıcıyı güvenli bir üs olarak kullanarak çevreyi keşfetmek istediğinde ondan uzaklaşabilir. Yüksek ses gibi korkutucu uyarıcılar çocuğun çevreyi keşfetmekten vazgeçerek anneyle fiziksel yakın temas kurma arayışına girmesine yol açar. Benzer şekilde küçük bir çocuk hasta ya da yorgun olduğunda anneyle yakın kalma gereksinimi keşfetme gereksinimine ağır basacaktır; dolayısıyla Bowlby bağlanma sisteminin çeşitli uyarılma düzeylerinde aktif hale geldiğini vurgulamaktadır. Bir yaşından itibaren çocuk, annenin erişebilirliği ve onun ihtiyaçlarına cevap verecek olup olmamasına dair genel bir fikir oluşturmaya başlar ve böylece bağlanma süreci önemli bir evreyi aşmış olur.

Dördüncü Bağlanma Evresinde (3 Yaş-Çocukluğun Sonu)

Çocuk artık bakıcının plan ve niyetlerini hesaba katabilir ve niçin onu yalnız bıraktığına dair yordama yapmaya başlayabilir. Kuşkusuz yalnız kalma, insan yaşamının büyük korkularından biridir ve ardındaki önemli biyolojik gerekleri kavramak yetişkin davranışını anlamada önem taşır. Bowlby ayrılmanın etkilerine özel bir önem vermiştir. Ayrılık uzun süreli değilse bir süre sonra anneyle sıcak bağ yeniden kurulur fakat aksi halde çocuğun bütün insanlardan ümidini kesmesi ve yetişkinlik yıllarında bile başka kişilerle derin bağlanmalar oluşturamaması tehlikesi ortaya çıkar ki bu tür kişiler başkalarını sadece kendi amaçlarını gerçekleştirmek üzere kullanır fakat asla gerçekten sevemezler.

Bowlby’nin bağlanma kuramının temel önerileri

Bowlby bu kişilere «duygusuz karakter» adını vermiştir ve böylece ayrılığın çocuklar üzerindeki derin etkilerinin tüm yaşamını son derece etkileyeceğini vurgulamış; etolojik yaklaşımın, çocuğun ebeveyni yakın tutma gereksiniminin, canlıların hayatta kalmasını mümkün kıldığını ve bunun da yeme ve cinsellik gibi diğer biyolojik gereksinimler gibi temel olduğunu söylediği için önem taşıdığına inanmıştır.


Leave A Reply