Kadıköy’ün Tarihsel Gelişimi, Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi Kadıköy

0
Advertisement

Geçmişten Günümüze Kadıköy, Kadıköy’ün Milattan öncesinden Osmanlı Dönemine ve Cumhuriyet Dönemi, günümüze kadar olan tarihçesi, tarihi gelişimi, eski Kadıköy hakkında bilgi.

Kadıköy, ülkemizin Marmara Bölgesinde, İstanbul ilinin ilçelerinden biridir. İstanbul’un Anadolu yakasında, Boğaz’ın Marmara’ya açılmaya başladığı kıyılarda, kıyıların gerisindeki alçak tepeler ve düzlükler üzerinde yer alır.

Kadıköy’deki yerleşmenin başlangıcını oluşturan tarihsel çekirdek, Haydarpaşa Koyu çevresi ile Moda Burnu’nun oluşturduğu alan içinde yer almaktadır.Günümüzde bütünüyle kentsel alan içinde kalan ve yapılaşmış bulunan Kadıköy, Bostancı’ya kadar uzanan semt ve mahalleleri ile 19. yüzyılda iskan sahası haline gelmiştir. Bununla birlikte geçmişi İstanbul’dan çok daha eskilere uzanmaktadır.

İstanbul çevresinin paleolitik çağın ardından iskan edildiği sanılmakla birlikte, bilinen en eski bulguların buzul çağlarında ortaya çıkan paleolojik devrin çeşitli evrelerine ait olduğu görülür. İstanbul ve çevresinin günümüzdeki doğal görünümü ve kıyı çizgisi M.Ö. 5500 yıllarında tamamlanmıştır. Bu dönemde İstanbul çevresindeki vadi ağızlarında koylar meydana geldiği gibi Kurbağalıdere’nin ağzından da Kalamış Koyu oluşmuştur. M.Ö. 3000 yıllarında ise deniz yüzeyi bugünkünden 3 ila 5 m daha yükseğe ulaşır.

M.Ö. 5000- 3000 arasında İstanbul çevresinde ilk insan yerleşmelerinin ortaya çıktığı söylenebilir. Anadolu yakasında yontma taş devrine ait ilk el baltaları İçerenköy’de bulunmuştur. Anadolu yakasında ve belki tüm İstanbul çevresinde tarih öncesine ait en önemli yerleşme alanı Fikir tepe kültürüdür. Fikir tepe İstanbul’un bilinen en eski çanak çömlekçi neolitik kültürüdür. Fikir tepe kültürü muhtemelen I. Troya öncesine ve M.Ö. 4000’den 3000’e geçiş devresine ait olmalıdır.

Advertisement

M.Ö. 1000 yılları civarında Fenikeliler tarafından Fikirtepe’de çeşitli kaynaklarda Harhadon adıyla anılan bir ticaret kolonisi oluşturulduğu bilinmektedir. Bu dönemde Kuşdili Deresi bir haliç şeklindedir ve kıyı çizgisi de bugüne göre çok içeride, Fikir tepe- Hasanpaşa arasında olmalıdır. Daha sonra bu ilk yerleşmenin karşısında Moda Burnu ile Yoğurtçu arasında Halkedon (Bakır Ülkesi) adıyla ikinci bir yerleşme daha oluşur. Halkedon (Kalkedon) bu dönemde Apollon Tapınağı ile ün salar. Haydarpaşa Çayırı ise Halkedonlular tarafından at yarışları için kullanılır.

M.Ö. 658’de Sarayburnu’na yerleşerek Bizans şehrinin nüvesini atan Bizans, yörenin güzelliğine hayran kalır ve bu güzel yer dururken karşı tarafta (Kadıköy’de) yerleşen insanları körlükle vasıflandırarak, Kadıköy’ü “Körler Diyarı” olarak adlandırır. Bu sebeple çeşitli kaynaklarda bu adla da anılmıştır.

M.Ö. 133’te Bitinya ve Pontus Kralı şehri ele geçirir. Şehir kısa bir süre sonra Bergama Devleti’nin ve M.Ö. 74’te Roma’nın hâkimiyetine girer. Bizantion’un Konstantinapolis adıyla ünü artarken Halkedon da yavaş yavaş bir çöküş sürecine girer. İmparator Valens şehir surlarını yıktırarak taşlarıyla Saraçhane’deki Bozdoğan Kemeri’ni yaptırır.

Bizans yönetimindeki Halkedon, metropolitliğin kurulması ve Eufemia Kilisesi’nde büyük evrensel (ekümenik) konsil toplantılarının yapılmasıyla önemli konuma gelir.

Halkedon bundan sonraki yüzyıllarda çeşitli kuşatmalar geçirir. 1352- 1353’te Halkedon çevresi büyük ölçüde Osmanlı denetimine girer. İstanbul’un fethi sonrası Fatih Sultan Mehmet Halkedon’u, meşhur Nasrettin Hoca’nın kızının torunu olan ilk İstanbul Kadısı Celalzade Hızır Bey’e verir. Buna izafeten yerleşme adının da Kadıköy olarak değiştiği söylenir.

Advertisement

Osmanlı Döneminde Kadıköy:

Osmanlı döneminde Kadıköy çevresi Roma ve Bizans döneminde olduğu gibi, üst düzey yöneticilerin rağbet ettiği gözde bir sayfiye ve mesire yeridir. Bunun yanında önemli bir tarımsal üretim alanı olmaya devam
eder. Haydarpaşa, Kuşdili Deresi (Kurbağalıdere), Çamlıca yamaçlarına doğru Acıbadem ve Koşuyolu ile Fenerbahçe, önde gelen çayır ve mesire alanlarıdır ve Bostancı’ya kadar uzanan geniş saha içinde yer yer sultan ve üst düzey yöneticilere ait köşk, sahilsaray ve bahçeler ile daha iç kısımlarda köyler yer almaktadır. Kanuni’nin Fenerbahçe’deki sahilsarayı ve bahçesi de yörenin yöneticiler arasındaki cazibesini gösteren bir diğer örnektir ki, II. Bayezid döneminde (1481–1512) yaptırılan bu saray Tezkiretü’l- Bünyan’a göre Mimar Sinan tarafından esaslı bir onarım görür.

16. yüzyılın sonlarında III. Murat (1574–1595) tarafından yöre nüfusunun arttırılması yönünde girişimlerde bulunulur. 18. yüzyıla ait çeşitli kaynaklar Kadıköy’de bu yüzyılda çoğu balıkçılıkla uğraşan Rumlardan oluşan 100–120 ailenin olduğundan söz eder. Ancak daha içerilerde Merdivenköy, Erenköy ve İçerenköy taraflarında bağ, bahçe tarımıyla ilgilenen ve önemli bir Türk nüfusa sahip köyler yer almaktadır. Kızıl toprak’tan Bostancı’ya kadar olan saha İstanbul’un meyve ve sebze ihtiyacının bir kısmını karşılarken, Merdivenköy ve Göztepe dolayları aynı zamanda İstanbul için süt, peynir ve yağ üreten bir mandıra yeridir. Öyle ki burada saraya ait bir mandıra bile kurulur.

18. yüzyıl, özellikle Lale Devri boyunca Kadıköy çevresinin mesire yeri olarak öneminin attığı bir dönem olur. Haydarpaşa, Yoğurtçu, Moda ve Kuşdili çayırları ile Uzun Çayır halkın rağbet ettiği gezinti alanlarıdır. 1776 tarihli Kauffer Haritası’na göre Kadıköy bugünkü iskele ve çarşı çevresinde az çok belirginleşmiş birkaç yapı adasından ibarettir.

18. yüzyılda o zamana kadar Türklerin ve Rumların yaşadığı Kadıköy’e Ermenilerin de yerleşmeye başladığı görülür.

19. yüzyılın başlarında Kadıköy İskelesi ve çarşı çevresindeki mahalle büyüklüğünü korumaktadır. Moda Burnu’nun Kalamış Koyu’na bakan yamaçları ile Söğütlüleşme ve Kızıltoprak arası, 1228/1813 tarihli Konstantin Kaminar Haritası’na göre kesif yeşillikler, sınırları belirtilmiş bağ ve bostanlarla kaplıdır.

19. yüzyılın özellikle ilk yarısı, Kadıköy ve çevresinde temel karakteri mevsimlik kullanımlar oluşturmasına karşın, çökmekte olan imparatorluğun durumuyla doğru orantılı olarak askeri faaliyetlerin de etkisini hissettirdiği bir dönem olur.

Kadıköy ve çevresi 19. yüzyılın ikinci yarısında kararlı bir gelişme göstermeye başlar. Selimiye Kışlası ve Hardarpaşa Askeri Hastanesi gibi önemli yapıların inşasıyla asıl gelişmeler başlar. Bu gelişmeleri takip eden diğer iki önemli olgu da şunlardır: Şehir içi vapur işletmeciliği ve Haydarpaşa-İzmit demiryolunun açılması

Kadıköy, 1869 yılında o zamanlar daha büyük ve önemli bir merkez olan Üsküdar Sancağı’na bağlanmıştır. Uzun süre Üsküdar’a bağlı olan Kadıköy, 1930’da ilçe yapılmıştır.

Bazı kaynaklarda 1856, bazılarında 1860 olarak gösterilen tarihte Kadıköy’de büyük bir yangın olur. Yeni yeni gelişmeye başlayan bir kasabada bu yangın çok etkili olur ve merkezde 250 yapı kül olur. Yangının ardından Kadıköy için aynı dönemde İstanbul’un başka yerlerinde de görülen bir ızgara plan uygulaması yapılır. Yangın sonrası Kadıköy fazla bir büyüme gösteremese de daha düzgün bir yol strüktürü içinde çabuk gelişir. O dönemde bir Avrupalı seyyah bu duruma işaret ederek şöyle der: “Kadıköy kısa bir süre önce tamamen yanmışken şimdi tıpkı bir Avrupa kenti gibi yeniden inşa edilmekte ve gözle görülür bir biçimde, her ulustan insanın barındığı İstanbul’un en gözde semti olarak gelişmektedir.”

19. yüzyılın sonlarına doğru Moda çevresinde gayrimüslim ve Levantenlerin yerleşmeye başladıkları gözlenirken, Göztepe, Erenköy, Bostancı çevresinde de II. Abdülhamid döneminin (1876–1909) önde gelen devlet görevlilerinin geniş araziler içinde köşkler yaptırdıkları görülür. Fenerbahçe’ye doğru da varlıklı Levanten ve gayrimüslimler geniş araziler satın alarak sayfiye amaçlı köşkler inşa ettirirler.

19. yüzyılın son yirmi yılında önemli bir gelişme de Yeldeğirmeni’nde görülür. Kuzguncuk’taki yangından sonra Museviler, Yeldeğirmeni’ne gelir ve 1899’da burada havralarını kurarlar. Rumların da rağbet ettikleri bir yerleşme olarak 1898’de de bir Rum Ortadoks kilisesi açılır. Haydarpaşa Garı ile diğer liman tesisleri ve demiryolu inşaatı ile işletmesinde çalışan Almanlar da Yel değirmeni’ne yerleşerek Osmangazi İlkokulu’nu yaparlar. Yel değirmeni İstanbul’da ilk apartmanların yapıldığı yerlerdendir. Mütareke ve Cumhuriyet’in ilk yıllarının tanınmış simalarından Doktor Celal Muhtar’ın apartmanı o yıllarda semtin tek Türk apartmanı olur.

Advertisement

20. yüzyılın başına gelindiğinde Kadıköy’ün mekânsal yapısında çok büyük değişiklikler görülmemektedir. İskele çevresi cami, Rum ve Ermeni kiliseleri ile çeşitli resmi yapıların toplandığı ve çarşının yer aldığı bir merkezdir. Bu yıllarda Kadıköy dışında Moda, Kalamış ve Fenerbahçe’ye de vapur çalışmaktadır. Demiryolu boyunca istasyon çevrelerinde ortaya çıkan yerleşmeler büyümüş, II. Abdülhamit dönemi paşalarının yaptırdığı cami ve kamu yapılarının çevresinde yer yer mahalleler oluşmuştur. Kızıltoprak, Göztepe, Erenköy, Suadiye ve Bostancı, 20. yüzyılın başında Kadıköy’ün oldukça gelişmiş banliyöleri olarak kabul edilmektedir. 1892’de Hasanpaşa Gazhanesi’nin yapılmasıyla havagazına, 1894’te şehir suyuna kavuşan Kadıköy’e 1928’de elektrik gelir. Kadıköy’de kurulan Onuncu Belediye Dairesi’nin ilk başkanı Osman Hamdi Bey olur.

İstanbul’da 1860’lardaki ilk imar operasyonlarından herhangi bir pay elde edemeyen Kadıköy, 1912–1914 arasında Cemil Topuzu’nun şehreminliği sırasındaki ikinci imar operasyonları döneminde bazı önemli imar operasyonlarına sahne olur. Bazı yol yapımı ve altyapı uygulamalarının yanı sıra Şehremini Cemil Paşa’nın şehir ve semt parkları oluşturma projesi kapsamında Kadıköy’de Kuşdili Deresi’nin kıyısında Yoğurtçu Parkı yapılır. Ayrıca İskele Meydanında bulunan ve halen kullanılan belediye binası da bu dönemde inşa edilir.

Kadıköy I. Dünya Savaşı’nın öncesinde, İstanbul’un önemli bir konut alanı haline gelir. Bu yüzyılın başlarında Kadıköy vapur seferlerinin sayesinde önemli bir sayfiye yeri olmasının yanı sıra İstanbul ile konut-işyeri ilişkisine de girmiş, yaz kış oturulan önemli bir yerleşme bölgesi haline gelmiştir.

Cumhuriyet arifesinde Kadıköy’ün İstanbul’un en gelişmiş semtlerinden biri olduğu söylenebilir. Kadıköy Cumhuriyet’e kadar az çok devam eden oldukça renkli bir nüfus yapısına sahip olmuştur.

Cumhuriyet Döneminde Kadıköy:

İstanbul ve Kadıköy, Ulu Önder Atatürk’ün önderliğinde 6 Ekim 1923’te düşman işgalinden kurtarılmıştır.

Uzun süre Üsküdar’a bağlı olan Kadıköy, 23 Mart 1930’da ilçe olur. Bu tarihte Kadıköy’ün Kızıltoprak ve Erenköy olmak üzere iki bucağı vardır. Cumhuriyet’in başlarında Kadıköy’ün mekânsal yapısında Osmanlı dönemine göre büyük farklılıklar görülmez. Cumhuriyet’le birlikte Kadıköy bazı modern kentsel hizmetlerden de yararlanma imkânına kavuşmuştur. Bunlar 1928’de gelen elektrik ile 1927’de şirket olarak oluşturulup 1928’de Üsküdar-Kısıklı arasında 1929’da ilk seferlerine başlayan tramvaydır. Üsküdar-Haydarpaşa ve Bağlarbaşı-Haydarpaşa arasında 1929’da açılan ilk hattı, daha sonra da 29 Ekim 1934’te Haydarpaşa-Altıyol-Kadıköy (iskele) ve Kadıköy-Altıyol-Kızıltoprak-Ihlamur-Feneryolu-Suadiye-Bostancı hatları izler. Bu işletmeyi, ülkemizin ilk girişimci işadamlarından olan ve Kadıköy’de adını taşıyan bir sinema, İdealtepe’de son yıllarda doldurularak sahil yolu yapılan bir plaj ve ayrıca bir sanatoryum yaptırmış olan Süreyya Paşa’nın öncülüğünde Üsküdar-Kadıköy ve Havalisi Halk Tramvayları Türk Anonim Şirketi oluşturulur. Anadolu yakasında tramvaylar İstanbul yakasından daha geç olarak 1967’ye kadar hizmette kalır.

1930’larda İstanbul’un imarı ile ilgili çalışmalarda Kadıköy için de bazı öneri ve projeler geliştirilir. 1936–1951 arasında İstanbul Nazım Planı’nı hazırlayıp yönlendiren Fransız H. Proust Kadıköy’de bir stadyum, Fenerbahçe Yarımadası’nda da İçişleri Bakanlığı isteğiyle bir yat limanı düzenler.

1938’de Belediye İmar Bürosu müşavirlerinden Sabri Oran, Kadıköy ve yakın çevresi için bir plan teklifi hazırlar. Plan genel olarak uygulanmamışsa bu plandaki kimi önerilerin zaman içinde gerçekleştiği görülür. Haydarpaşa yönünde Rıhtım Caddesi’nin istimlak maliyetlerinden kaçınmak için denizin doldurularak genişletilmesi, o zamanki Ankara Yolu olan Bağdat Caddesi’nin genişletilmesi ve tanzimi, bu çalışmanın sonradan gerçekleşen önerilerindendir.

Bütün Türkiye’de durağan bir kentsel yapının hüküm sürdüğü 1940’larda, Kadıköy’de, özellikle banliyölerde ahşap köşklerin yıkılarak yerlerine betonarme villaların yapıldığı bir süreç belirginleşmeye başlar. 1938–1949 arasında Vali ve Belediye Başkanı Dr. Lütfi Kırdar’ın giriştiği ve İstanbul’daki üçüncü imar operasyonlarını oluşturan dönemde, Kadıköy’de de projeler gerçekleştirilir. Kadıköy-Üsküdar yolunun Haydapaşa’da demiryoluna rastlayan kesiminde bir köprü yapılması, Bağdat Caddesi’nin Kartal’a kadar asfaltlanması, Kadıköy Halkevi’nin inşası bu dönemin Kadıköy’deki en önemli imar operasyonları olur. Bunun yanı sıra, altyapı konusunda Lütfi Kırdar’ın imar operasyonları sırasında bazı adımlar attığı görülür. 1887’de 99 yıllık işletme imtiyazı almış olan Üsküdar-Kadıköy ve Havalisi Su Şirketi, 1937’de Sular İdarasi’ne devredilerek, şebekede yenilemeler yapılır. Kozyatağı’nda bir su deposu inşa edilir. Hasanpaşa’da yer alan Kadıköy Gazhanesi’ni de işletmekte olan Havagazı Şirketi, 1945’te İETT bünyesine katılırken, toplu ulaşım alanında tramvayları desteklemek amacıyla 1947’den itibaren otobüs işletmesine de başlanır.

1950’li yıllarda Kadıköy’de iki önemli gelişme olur. 1950–1952 arasında dar gelirlilerin konut sahibi olmaları amacıyla Koşuyolu mevkiinde bahçeli müstakil evlerden oluşan bir mahalle kurulur. Türkiye deneyimi içinde nitelikli ve iyi planlanmış bir konut çevresi yaratılır. 1950’lerdeki ikinci gelişme ise Menderes’in başlattığı imar operasyonları olur. Bu dönemde Kadıköy’de de bir dizi yeni yol çalışması ya da yol genişletilmesi türünden imar uygulamaları yapılır. Bu dönemde, Kadıköy ve Bostancı’ya kadar olan sahada yapılan veya yapılması düşünülen yol çalışmaları şunlardır: Üsküdar-Karacaahmet-Kurbağalıdere yolu, Bağdat Caddesi, Kadıköy-Altıyol, Kadıköy-Duvardibi-Üsküdar yolu, Kadıköy-Moda sahil yolu, Moda-Kalamış-Fenerbahçe sahil yolu, Fenerbahçe-Çiftehavuzlar-Caddebostan sahil yolu, Kızıltoprak-İçerenköy yolu, Merdivenköy-Uzunçayır-Kısıklı-Beylerbeyi yolu, Çamlıca-Acıbadem-Kadıköy yolu, Kadıköy-Koşuyolu yolu, Merdivenköy-Kısıklı yolu, Göztepe-Merdivenköy yolu, Suadiye-İçerenköy yolu, Merdivenköy-Bostancı yolu, Bostancı-İçerenköy yolu, Caddebostan-Erenköy-Merdivenköy yolu.

Yapımı 1953’te başlayan Haydarpaşa Limanı ilave rıhtım ve depo inşaatları ile 1954’te başlayıp 1957-1958’de biten Haydarpaşa-Pendik çift şeritli yolu (eski E–5, yeni D-100), bu dönemde Kadıköy’de gerçekleşen iki büyük ve önemli projedir. Özellikle Bağdat Caddesi yerine yerleşmenin kuzeyinde inşa edilen yeni Ankara Yolu ile şehirlerarası trafik yerleşme içinden çıkarken, yeni yol güzergâhıyla da bir anlamda yeni bir psikolojik sınır tanımlanmıştır.

Advertisement

Ankara Yolu güzergâhı ile Bağdat Caddesi ve Kadıköy merkezini Merdivenköy, Göztepe, Erenköy, İçerenköy gibi iç taraftaki yerleşmelere bağlayan yeni yollar sayesinde, yapılaşma deseni sayesinde, yapılaşma deseni daha önceki kıyı, Bağdat Caddesi, demiryolu çizgisinden koparak sonraki on yıllarda Ankara yolu çevresindeki boşluk ve çayırlara doğru kaymıştır. Böylece kıyıya paralel uzanan ve demiryolundan fazla uzaklaşmayan yapılaşma deseni, karayolu tercihine bağlı olarak iç bölgelerde ve Ankara Yolu çevresinde de yoğunlaşmıştır. Bununla birlikte 1950’li yıllar Kadıköy çevresinde az yoğun, müstakil ve yer yer bahçeli yapılaşma türünün halen devam ettiği bir dönemdir. Kadıköy’ün özgün karakterini oluşturan bu mekansal yapının dönüşümü ağırlıklı olarak 1960’larda gerçekleşir.

1960 sonrası yeni düzenlemelere bağlı olarak Kadıköy ve çevresinde de bazı yeni mahalleler kurulurken, 1965’te şehir içinde kalan bucakların lağvedilmesine paralel olarak Kızıltoprak ve Erenköy bucakları da kaldırılarak yerlerine mahalleler oluşturulur. Aynı tarihte gecekondulaşmayla oluşmuş bulunan Fikir tepe ayrı bir mahalle olarak Kızıl toprak’tan ayrılır.

1965 Kat Mülkiyeti Kanunu ile bütün Türkiye’de olduğu gibi az yoğunluklu bir yerleşme yerinin yerini çok yoğun apartmanlara bırakacağı bir sürecin önü açılmış olur. Sonraki yıllarda bölgeleme imar planının uygulanmasıyla Kızıltoprak-Bostancı arasında nüfus 10 yılda iki buçuk kat artmıştır. Bu süreç içinde Kızıltoprak-Bostancı arasında yer alan eskinin Kadıköy banliyösü büyüyüp yoğunlaşarak banliyö ve sayfiye özelliklerini yitirmişlerdir. 1960’lar sonrasında Kadıköy’de ticaret ve hizmet sektörlerinin yoğunlaşma göstermesiyle, bu tarihlerden itibaren Kadıköy, Sirkeci-Eminönü-Karaköy-Beyoğlu gibi birinci kademe merkezlerin ardından ikinci kademedeki metropoliten alt merkeze dönüşmüş ve eski semt merkezi özelliklerini yitirmiştir.

1980’li yıllarda çeşitli düzenlemeler yapılır. Bu dönemde gerçekleştirilen çeşitli projeler arasında, Haydarpaşa Koyu’nun doldurularak meydanın genişletilmesi, Dalyan-Bostancı arasında denizin doldurularak kıyı düzenlemesi yapılması ve sahil yolu açılması (1984–1987), Kalamış Koyu ve Fenerbahçe’de yat limanı inşası (1985–1988), yapımı 1993’te tamamlanan İskele-Mühürdar arasında deniz doldurularak meydanın büyütülmesi ve yeşil alanlar kazanılması sayılabilir. Bu dolgu çalışmalarıyla denizden 900.000 metre kareden fazla alan kazanılır ve 5 km. uzun bir sahil yolu elde edilir. Kadıköy Meydanı da bu dönemde bazı önemli değişiklikler geçirir. Eski hal binası kondervatuvara tahsis edilir ve iskele ile hal arasında kalan alan trafiğe kapatılarak yaya kullanımına açılır. Haydarpaşa yönünde, dolgu alanda yeni durak yerleri oluşturulur. Çarşı içinde de bazı sokaklarda yaya alanı uygulaması başlatılır. İskele yanındaki park yeniden düzenlenir. 1985–1986 arasında Bağdat Caddesi düzenlemesi gibi görsel-estetik düzenlemeler de bu dönemin önemli imar operasyonları arasında sayılmalıdır.

1990’lı yıllarda II. Çevre Yolu’nun tamamlanarak Kozyatağı bağlantılarının hizmete girmesi, Kozyatağı çevresi ve Söğütlüçeşme’de ofis kullanımlarının oluşturduğu alt merkezlerin belirmesi, Bostancı’dan öteye sahil yolu dolgusu ve yolunun devam ettirilmesi, Moda Burnu’nda yeni bir dolgu alanı oluşturulması ve Bahariye yaya yolu düzenlemesi (1993) bu dönemde Kadıköy fizyolojisini etkileyen yada etkileyebilecek önemli kentsel projeler ve dinamikler olarak ortaya çıkmıştır.

Kadıköy günümüzde, nüfus büyüklüğü, ekonomik faaliyet ve imar açısından İstanbul’un en önemli ilçelerinden birisidir. 1.5 milyonluk nüfusuyla belki de Türkiye’nin en kalabalık ilçesidir. Hafta sonları bu sayı 2 milyonu bulmaktadır. Kadıköy, % 117,8’lik nüfus artışıyla Bakırköy’den sonra ikinci sıradadır.


Leave A Reply