Kütüphaneler Haftasının Önemi Nedir, Neden Kutlanır? Hakkında Yazı

0
Advertisement

Her yıl Mart ayının son pazartesi günü başlayan Kütüphaneler Haftası ile ilgili yazı / kompozisyonun bulunduğu sayfamız.

Kütüphane

Kaynak: pixabay.com

KÜTÜPHANELER HAFTASI (Mart ayının son pazartesi günü başlar)

Kütüphaneler, insanlara bilgisini, görgüsünü artırma ve mesleklerinde ilerleme imkanı sağlarlar. Kütüphaneler her seviyeden, her meslekten insana gerekli bir kuruluştur.

Kütüphanecilik, 15. yüzyılda matbaa makinasının icadıyla hız kazandı. 18. yüzyılda Amerika ve İngiltere’de Halk Kütüphaneleri kuruldu. Bugün dünyanın en zengin kütüphanesi Paris’tedir. Bu kütüphanedeki kitapların sayısı 6 milyondan fazladır ve her geçen gün hem Paris’teki hem de batı dünyasında diğer kütüphaneler hızla gelişmekte ve büyümektedir.

Ülkemizde kütüphanecilik Cumhuriyet yönetimi ile başlamıştır. Tüm il ve ilçelerimizde halk kütüphaneleri kurulmuştur. En büyük kütüphane Ankara’daki Milli Kütüphane’dir. Burada yaklaşık olarak iki milyon kitap bulunmaktadır.

Kütüphaneler yoluyla binlerce genç okur ve araştırmacı, bilgilerini artırmaktadır.

Kütüphane türleri:

Advertisement
  • 1. Milli Kütüphaneler.
  • 2. Üniversite Kütüphaneleri.
  • 3. Halk Kütüphaneleri.
  • 4. Gezici Kütüphaneler.
  • 5. Çocuk Kütüphaneleri.
  • 6. Okul ve Sınıf Kitaplıkları.

Kitap ve Kütüphaneler İle İlgili Özlü Sözler

  • Bugünün gerçek üniversitesi bir kütüphanedir. (Thomas Carlyle)
  • Kütüphaneler, aklın tedavisi yerleridir. (Diodorus Siculus)
  • Kitapsız bir ev, ruhsuz bir vücuttur (Cicero)
  • Bir kütüphane bir cezaevi kapatır. (Seneca)
  • Okul için herşey yapabilirsiniz, eğer okulun bir kitaplığı yoksa hiçbir şey yapmamış olursunuz. (Jules Ferry)
  • iyi bir kitap, iyi bir arkadaştır. (Bernordin de Saint)

YAZI – 2

KÜTÜPHANELER HAFTASI “Mart ayının son Pazartesi günü başlar”

Kitaplıklar, bilim ve sanat eserlerinin korunduğu; araştırmacıların, okuyucuların yararına sunulduğu yerlerdir.

Kitap, bilgileri yayan, gelecek kuşaklara ulaştıran en değerli kaynaktır. M.Ö. 4000 yıllarında yazının bulunması ile bilgilerin yazıya geçirilmesi, saklanması sağlanmıştır. İlk yazılı belgelere Mezopotamya’da rastlıyoruz. Kral Asurbanipal’in çivi yazısı ile pişmiş toprak plakalara yazdırıp sakladığı tabletler ilk kitapları oluşturur. Tarihin başlangıcı sayılan yazının icadı, insan aklının en önemli ürünüdür. Yazı, uygarlığın gelişmesini sağladı. Bilgiler yazı ve kitap sayesinde yaygınlaştı, ölümsüzleşti. Yeni kuşaklar, başka ülkelerin insanları mevcut bilgileri öğrenmekle kalmadılar, bu bilgilere yenilerini eklediler.

Eski Mısır’da papirüs bitkisinin geniş yapraklan üzerine hiyeroglif yazısı ile kitaplar yazıldı. Deri üzerine yazılanları da vardır. Çinliler kâğıdı ve matbaayı bulmada ilk adımı attılar. Uygur Türkleri bunları daha geliştirerek kullandılar. Alman Johannes Gutenberg‘in matbaa makinesini bulması yepyeni bir dönem başlattı. Avrupa’da rönesansla başlayan yeni görüşler hızla yayıldı. Yeni görüşler, yeni kitaplar üretildi.

Osmanlılarda matbaa, Avrupalılardan 250 yıl sonra, Lale Devrinde 1726’da ibrahim Müteferrika tarafından kuruldu. Bir kâğıt fabrikası kuruldu. Hattatların karşı çıkması nedeniyle pek çok kitap matbaalarda basılamadı. Tanzimat döneminde kitap yayını biraz hızlandıysa da çağın çok gerisinde kaldı.

Cumhuriyet döneminde kâğıt üretiminin, matbaaların çoğalması; gazete, dergi, kitap basımını hızlandırdı. Yeni Türk alfabesiyle okumak, yazmak kolaylaştı. Kitaba ilgi arttı. Sayıları 100’ü aşmayan kitaplıklarımız bini aştı. Her ilde halk kütüphaneleri açıldı. Halkevleri okuma odaları, kıraathaneler (okuma yeri), üniversite, okul kitaplıkları, özel kitaplıklar kitapları halkımızın ayağına götürdü. Ankara’da kurulan Milli Kütüphaneye her kitap, dergi ve gazeteden gönderilen 6’şar taneden biri konur.

Kültür Bakanlığı’na bağlı olarak görev yapan Halk Kitaplıklarının yanında çocuk kitaplıkları da önemli yer tutar. Üniversitelerimiz Kütüphanecilik bölümü mezunlarının yaşattığı “Türk Kütüphanecilik Derneği” kitabı tanıtmak, sevdirmek, okumayı vazgeçilmez alışkanlık haline getirmek, bilgili, aydın, üretici, araştırıcı yurttaşlar yetiştirmek amacıyla her yıl İstanbul, Ankara, İzmir hatta Almanya’daki fuarlara katılıp kitaplarını okuyuculara tanıtırlar.

Advertisement

Kitaplık kolları kitaplıklara gezi düzenler, yeni yayınları panolarda tanıtır, kitap fuarlarına geziler yapar, ünlü yazarları okula çağırır, kompozisyon yarışmaları düzenler, kitap piyangoları tertip eder, okul ve sınıf kitaplıklarını gözden geçirir, düzenler, zenginleştirir.

Kitaplıklarda kitaplar konularına göre raflara, dolaplara yerleştirilir. Her kitap için; yazarının soyadına, kitabın adına, konusuna göre üçer fiş düzenlenir. Okuyucu istediği kitabın fişini dolabından bulur, kitaplık görevlisine bildirir. Aldığı kitabı bir hafta, kaydını yeniletip hafta okuyabilir. Kitaba zarar vermeden, süresi içinde geri vermek gerekir.

Kitaplıkta sessiz oturulur, salonda yavaş yürünür, yerler kirletilmez, kitap sayfaları karalanmaz, yırtılmaz, kitap ararken saygılı davranılır; kitaplıkta çanta, palto unutulmaz. Ancak böyle davranırsak okul kitaplığı bize yararlı olur. Yoksa görevliler, çıkan sorunlarla uğraşmaktan, bize yardımcı olamazlar.

İleri ülkelerde olduğu gibi her yerleşim birimine bir kitaplık kurmalıyız. Ulusumuza okuma alışkanlığını kazandırmalıyız. Ancak o zaman çağdaş uygarlık düzeyine ulaşabiliriz.


Leave A Reply