Melih Cevdet Anday Kimdir? Hayatı, Eserleri ve Eserlerinin Kısa Özetleri

0
Advertisement

Melih Cevdet Anday kimdir? Melih Cevdet Anday hayatı, biyografisi, eserleri kısa özetleri ve şiirleri hakkında bilgi.

Melih Cevdet Anday

Melih Cevdet Anday (Kaynak: wikipedia.org)

Melih Cevdet Anday; şair ve yazardır (İstanbul 1915 – 28 Kasım 2002). İlkokul ve ortaokulu Kadıköy’de okudu, Ankara Gazi Lisesi’ni bitirdi (1936), Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ile Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nde bir süre öğrencilik yaptı, PTT örgütünde çalışırken her olanaktan yararlanarak sosyoloji öğrenimi yapmak için gidebildiği Belçika’dan kısa süre sonra dönmek zorunda kaldı. Milli Eğitim Bakanlığı Yayın Müdürlüğü’nde, Ankara Kitaplığında çalıştı (1942-1950). Gazetecilik yaptı (Akşam 1951), kaleminin ürünleriyle geçinebilmek için basın dünyasının çeşitli aşamalarında çalıştı, çeviriler yaptı; sanat sayfaları hazırladı, fıkralar yazdı. Birçok imzasız gazete tefrikasından sonra olgun romanlarını adıyla yayımladı. İstanbul Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nde öğretmen olarak çalıştığı yıllarda (1954 sonrası) TRT Yönetim Kurulu’nda da görev yaptı.

İlk şiiri Varlık dergisinde çıktı (15 Kasım 1936). Liseden arkadaşları olan Orhan Veli Kanık ve Oktay Rıfat ile birlikte çeşitli dergilere ürün vererek yeni bir beğeni ve anlayışın sözcülüğünü yaptı. Garip adıyla 1941’de üç imzayla basılan kitap hece geleneğinin bütün kalıplarına karşı bilinçli bir tepki, yeni bir söyleyiş biçiminin örneği, şiir şairanelikten ayıran tutarlı bir davranışın başlangıcı oldu; Yeni Türk Şiiri’nin aydınlık kapısını açtı. Özgün şiirini kendi içindeki özel değişimlerle birlikte gittikçe güçlendirerek sürdürürken çok usta bir oyun yazarı, bir deneme ustası, bir düşün adamı olmanın yanı sıra bireysel ve toplumsal sorunları derinliğine sergileyen başarılı bir romancı, verimli bir çevirmen oldu.

Şiir kitapları:

Rahatı Kaçan Ağaç (1946), Telgrafhane (1952), Yan Yana (1956), Kolları Bağlı Odysseus (1963), Göçebe Denizin Üstünde (1970), Teknenin Ölümü (1975; Yeditepe Armağanı 1976), yeni örneklerle birlikte bütün şiirlerini toplayan Sözcükler (1978; Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü), Ölümsüzlük Ardında Gılgamış (1981; Türkiye İş Bankası Edebiyat Ödülü), Tanıdık Dünya (1984), Güneşte (1989). Denemeleri: Doğu Batı (1961), Konuşarak (1964), Gelişen Komedya (1965-1984), Yeni Tanrılar (1974), Sosyalist Bir Dünya (1975), Dilimiz Üstüne Konuşmalar (1975), Maddecilik ve Ülkücülük (1977),Yasak (1978), ilk iki kitabının iki uzun denemeyle desteklenmiş yeni biçimi olan Açıklığa Doğru (1984), Paris Yazıları (1982), Yiten Söz (1992).

Oyunları:

İçerdekiler (1965), Mikado’ nun Çöpleri (1967), Dört Oyun (basımı 1972), Ölümsüzler ya da Bir Cinayetin Söylencesi (1984).

Romanları:

Ayaklar (1965), Gizli Emir (1970); TRT sanat ödüllerinde roman başarısı), İsa’nın Güncesi (1974), Raziye (1975), Yağmurlu Sokak (1991), Meryem Gibi (1991).

Advertisement

Gezi notları:

Sovyet Rusya, Azerbaycan, Özbekistan, Bulgaristan, Macaristan (1965), Kaya Çukuru (1976), Anadolu’da ve Sosyalist Ülkelerde (1977), Kapadokya Yolculuğu (1979), Buz Sarayı roman çevirisiyle TDK’nın bu türdeki ödülünü de kazanan Anday (1973), anılarını da yayımlamaya başladı: Akan Zaman Duran Zaman I (1984).

Şiir seçmeleri kitap olarak Rusça (1965), Sırpça (1963-1970), Fransızca (1970), İngilizce (1973) basıldı; bazı romanlarıyla, oyunları da başka dillere çevrildi.

Başlıca eserlerinin özetleri:

Aylaklar, basılan ilk romanıdır (1965). II. Abdülhamit dönemi paşalarından birinin konağında, değişen dönemler bir yana, eski savruk, sorumsuz tüketicilik sürmekte, hiçbiri çalışıp üretmeyen asalak, tembel üç kuşak bir arada yaşamaktadır. Gerçekten cumhuriyet kurulmuş olsa da imparatorluk tapuları yürürlükte, gelir getiren mülkler geçerliktedir. Leman Hanım düzeni sürdüren kişi olarak başta: Eşi, kızları torunu, konukları hiçbir görev yüklenmeksizin konak sofralarındadır. Yazar; iş, çalışma, üretim, emek, görev sorumluluk konularında hiçbir payları olmayan bu asalak kişilerin canlı portrelerini çizer, ahlak ve onurca çürüyen yanlarını gösterir, mutsuzluklarını sergiler. Evde kalmış kız kurusu (Mürşide), amacını arayıp dururken hiçbir hedefe bağlanamayan delikanlı (Muammer), gizli ilişkiler (Muammer-Nesime; Şükrü-Ayla) kaçamaklarında yaslanılacak değerler arayan hazırcılar, yıkılan Erenköy köşkünden bir apartman dairesine göçen aile kalıntıları hak edilmiş hiçbir mutluluğa kavuşamadan aylak aylak yaşarlar. Anday’ın gözlemci eleştirileri, yer yer çok ince alaylarla benzer ince durumu da içine alır.

İçerdekiler, ilk oyunudur (bas. ve oyn. 1965; İstanbul Şehir Tiyatrosu ve Devlet Tiyatrosu, Kent Oyuncuları’nda 1971). Mahkeme kararı olmaksızın insanların gözaltına alınıp süresiz olarak tutuklu edilebildiği bir ülkede 35 yaşlarındaki bir öğretmen, bir yıldır siyasal polis elinde ve sürekli sorgudadır. Özellikle cinsel yoksunluk yüzünden bunalıma giren sanığı söyletmeyi uman komiser, ona eşiyle birlikte olabilme koşullarını hazırlar. Hastalanan eşi yerine baldızı gelince erkeğin bütün umutları kırılır, dengesi büsbütün bozulur. Üç kişilik oyunun bu ikinci perdesinde bu kez baldızını sevişmeye kandırmak, bunun kesin gerekliliğine inandırmak için bütün çabasını kullanır. Sonunda sözleriyle gerekçelerinin sağlamlığıyla önerisini kabul etmeye inandırınca içindeki gerilimin sona erdiğini görerek herhangi bir adım atmaz, kadına el sürmez. Kutsallarını yitirmeden, ayıp ve günah işlemeden direnç kazanan öğretmenin sorgusu yeniden başlar.

Mikadonun Çöpleri, ikinci oyunu (basımı ve oynanışı 1967, Kenter Tiyatrosu). Tek perdelik ve iki kişilik oyun bir gece rastlantısının eve girişle başlayan konuşmalarıyla açılır. Kucağı çocuklu kadın 30-35 yaşlarında görünür, ev sahibi bekâr erkek de hemen hemen onun gibidir. Soğuk sokakta karşılaşıp konuşmuşlar, ev ılıklığına sığınmayı öneren erkeğin çağrısını kadın dengesiz bir onayla kabul etmiş gibidir. Herhangi bir sevgi ve cinsellik ilişkisi olmadan süren oyun, birbirlerine yavaş yavaş açılan, bütün gerçekleriyle gizlerini birden vermeyen bir konuşma dizisiyle sürer giden, tıpkı Mikadonun Çöpleri adlı el oyunundaki kural gibi, hiç sarsmadan üsttekini alttaki çöpü çekip çıkarmak gibi. Sabah, gecenin alkollü ve bezgin bekleyişine karşın her ikisine de umutlu bir başlangıcı getirecek gibidir. Devlet Tiyatrosu tarafından da oynandı (1980 sonrası)

Sözcükler, şiir kitabı; 1978’e kadar yayımlanmış olan bütün şiirleri, yeni eklerle birlikte içerir: Garip (1941), Rahatı Kaçan Ağaç (1946), Telgrafhane (1952), Yan Yana (1956), Kolları Bağlı Odysseus (1963), Göçebe Denizin Üstünde (1970), Teknenin Ölümü (1975; Yedi Tepe Şiir Armağanı, 1976). Bu zengin ve özgün toplam sanatçıya Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü’nü kazandırdı (1978).

Advertisement


Leave A Reply